17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

L4 MART 2004 / SAYI938 MODADAN AŞKA... Kelime kelime Bennu ve Hüseyin... Moda tasarımcısı Hüseyin Çağlayan'ın yönettiği, tek Dyuncusunun Bennu Gerede olduğu asa film "Place to Passege"16 Nisan30 Mayıs arası Proje 4L'de gösterilecek... Çağlayan ve Gerede nodadan aşka, erkeklerden kadınlara, sezgiden dostluga kelime kelime kendilerini anlattılar... isra Saşıbüyük H 1 üseyin Çağlayan ve Bennu Gerede! Ilgi alanına giren herkes onları çok iyi biliyor . diye düşünüyorum. Birisini moda tasarımcısı diğerini ise daha çok fotoğrafçı olarak tanıyoruz. Ama şimdikarşımda yaratıcılıklarını farklı alanlarda da deneyimlemekten hoşlanan bir yönetmen, bir oyuncu var. Bir araya geldikleri proje, Çağlayan'ın yönetmenliğini yaptığı Bennu Gerede'nin de tek oyuncu olduğu "Place to Passege" adlı kavramsal, kısa film. Dünyadabirçokövgüyüalmışbufilmi bahane ederek kelime kelime onların kişiliklerinde iz sürmek istedim. Biri kadın biri erkek, biri oyuncu biri yönetmen, biri serinkanlı biri tezcanlı, biri gerçekci biri duygusal ama ikisi de yenilikçi ve insancıl. Torbadan çıkan kelimelerin peşinde onları biraz daha tanımaya ne dersiniz? TAKINTI? Hüseyin Çağlayan: Elimde olmadan takıntıları olan birisiyim. Bazı şeylerin belirli şekillerde yapılmasını isterim. O da biraz tutkulu olduğum için. Elde etmek istediğini edemiyorsan bir şekilde takıntıya dönüşebiliyor. Çok genel olarak böyle söyleyebilirim. tSTANBUL? Bennu Gerede: îlk çağrışımı New York! Bence çok yorucu bir şehir, sana da öyle gelmiyor mu ? H. Çağlayan: Olumlu şeyler de söylersinbelki... B. Gerede: însan malzemesi açısından çok zengin bir şehir. Ve ne şanslıyım ki Istanbul gibi bir şehirde bir hayat yaşıyor ve yaratıcılığımı sergileyebildiğim adımlar atabiliyorum. Mesela Paris'te o kadar sene yaşadım bana hiç ilham kaynağı değildi, kupkura! Orada sokakta fotoğraf çekmek hiç içimden gelmezdi ama burada her kenar tablo gibi geliyor. Yeterince güzel şey söyledim mi ? Esra Başıbüyük: Kapanış iyiydi! AŞK? H. Çağlayan: Aman Allahım! Bu başlı başına bir tez bana göre. B. Gerede: Insanın kendi fabrikasyonu! Tabiibukadarbasitdeğil. H. Çağlayan: Kesinlikle öyle ama bunu açıkla biraz. B. Gerede: Açıklayayım. Aşıkolmakve aşk farklı. Kimya meselesi de var. Kademeleri var. îlk önce âşık olursun, sonra aşk sevgiye, güvene falan dönüşür hepimiz bunu biliyoruz. Nasılözetleyeyim; Âşık olmadan yaşam tahammül edilmez. Ruhsuzbiryaşamsürdürürsün. Âşıkolmakve sevmek farklı ama "Aşk" benim için çocuklarımla yaşadığım ilişki. H. Çağlayan: Ben yeni bir şey söyleyecek değilim aşk hakkında. Aşksız hayat olmuyor! Bir şeye ya da bir insana karşı aşk hissetmiyorsan... Genelde insanlarlabağlıbirşeyolduğunu düşünüyorum. Ben aşka âşığım diyebüirim. Ama bu çok değişik şekillerde olabiliyor; Sevgili, dostluk, aile anlamında aşk var. Ama beni çok besliyor, bu kesin. Belki de ben yoğun aşkı kolej yıllarımda yaşadım, Kıbrıs'ta. O kişiyi görmek için erken uyanırdım. Kendimi kaybetmiş durumdaydım. Kendini kaybedebiliyorsun... B. Gerede: Aşkın gözü kördür diyorlar 1... ı H. Çağlayan: Îlk aşkımı 15 19 yaş arasında yaşadım ve deligibi âşıktım. Kendin hakkında çok şey öğreniyorsun, o yaşlarda. Bir biçimde bana çok büyük bir güç ve güven verdi. O kişiyi senelerdir görmüyorum şimdi görsem herhalde çok tuhaf hissederim. Ama o yaşlarda ne olduğunu bilmiyordum aşkın. Belki karşındaki kişi ne hissettiğini anlamadan koşulsuz, şartsız birisine sevgi hissetmek aşk? ? B. Gerede: Çocuksu bir aşk bu, değil mi? H. Çağlayan: Evet, çocuksu bir aşk, ama o deneyim daha sonrası için bana çok büyükbir güç verdi. Belki o kişi bu yazıyı okur ve kim olduğunu anlar. SEZGİ? H. Çağlayan: Çok güzel, benim için çok önemli. Eğer sezgilerim etkilenmiyorsa o projeye girmem mesela. Ama benim içgüdüm duygularımla çok yakın, hatta birleşik. Bir şey beni duygusal anlamda etkilemiyorsa o olaya rasyonalist bakamıyorum. Zaten kendimi meraklı bir kedi gibi görüyorum. Kedilerin de içgüdüsü kuvvetlidir galiba... Bir şekilde bir şeyin nasıl olabileceğini ya da potansiyelini hissedebiliyorum. Bazen yanılıyorum ama çoğu kez yanılmıyorum. Bir de batıl, derin inançları olan birisiyim bunun da, adada büyütülmemden kaynaklandığını düşünüyorum. Annem, anneannem sürekli bir şeye ya da bir şeyin uğursuzluk getireceğine inanıyorduk. O da etkiledi beni. Bence duygular, batıl inançlar, sezgiler, içgüdü hepbirarada. ERKEKLER? H. Çağlayan: Çok zor bir soru. Çok heyecan verici değil aslında erkek konusu! B. Gerede: Değil evet. Onun için lezbiyenleri anlayabiliyorum. Gerçekten bu zamanda o hassas erkeği bulmak o romantizmle gelen bir şey diye düşünüyorum çokzor! Neredeyse,bugün artıkbu dünyada yok. Sürekli bir duvarla karşılaşıyorsun! Ama benim için erkek şefkatli, anlayışlı olmalı, yani özgür bırakmalı. Ama böyle bir erkeği bulmak da çokzor. H. Çağlayan: Aslında bu bir fabrikasyon! Öyle bir kadın ya da bir erkek yok. Bir kadının nasıl olması gerektiğini medya belli şekilde vurguluyor. Bunlar çok idealist imajlar ve gerçek değil. Belki bir kadının babasıyla yaşayacağı, bir kadının kocası ya da sevgilisiyle yaşayacağı ilişkiden çok daha kuvvetli olabilir. O da bir erkek ve kadın ilişkisi ama bambaşka bir çapta. Benim aslında çok az tanıdığım kadın var erkeklerle mutlu olan. Galiba erkek ve kadın çiftleşmek için yaratılmışlar ama iyi arkadaş olamıyorlar çoğu zaman. B. Gerede: Arkadaş olabiliyorlar bence, sevgili olamıyorlar ya da karı koca... H. Çağlayan: Pardon senin soruna müdahaleettimyine. (Kahkahalar) "PLACE TO PASSEGE" ? H. Çağlayan: Bu projenin sponsoru "Formula 1" olduğu için, bir araçla bağlantısı olması gerekiyordu. Bu film benim diğer ilgimi çeken konularla çok bağlantılı. Aslında bütün amaç hayat hızımız, süratin üzerimizde olan etkisi... Hayatı nasıl geride bırakmak ve geçmişi nasıl hatırlamak istiyoruz, bu hızın içerisinde belirli yerlerde nasıl bir mekân yaratıyoruz ken ze bir mekân yaratıyoruz. O yuva size hem bir rahatlık getiriyor hem de bir şemsiye, koruyan bir tabaka oluyor. Îlk başta bu sürat içerisinde bunu nasıl yaratabilirim onu düşünmüştüm. Güncel hayatta, yarattığım bu uzay gemisi gibi mekân içerisinde nasıl yaşayabilirsiniz? Geçmişe bağlılık.nostalji.. .Bunu öyle bir raddeyegetirmek istedim ki en önemli sığınabileceğin mekânın aslında ana rahminden başlaması ve bunun bir başlangıç ve bir de sonuç olarak işlemeye çalıştım. HAYAT? B. Gerede: Herkes biliyor ki acılarla dolu. Zaten o acıların arasında o ufak anları yakalayabilirsen, tek bir hayatına ne kadar çok şey sığdırabilirsen... DOSTLUK? B. Gerede: Vallahi çok kompleks bir durum. Diyebüirim ki, çok az dostum var. Dostluk ne demektir? Sen soyunacaksın, o insan seni öyle tanıyacak ve tabü sende o insanı. Böylece bir bütünlük olur, o dost olduğun insanla. Bu anlamda dostum, annem diyebilirim, ona yüzde yüz güveniyorum. Birde Amerika'datektükgüvenebileceğim dostum var. H. Çağlayan: Ben de adayım. GÎYtNMEK? B. Gerede: Çok sıkıcı! H. Çağlayan: Çok kişisel bir şey. Evet bazen çok sıkıcı olabiliyor bir hafta boyunca aynı elbiseleri giyinebiliyorum. Yıkayarak tabü ki! Giyinmeye, imaj ya da form olarak bakarsan çok ilginç, ama giyinmenin kendisi çok ilginç değil. Yalnız kendi karakterini bir şekilde giyinm e tarzınla yansıtabiliyorsun. E. Başıbüyük: Tabü karakterin oturmuşsa. Diğer türlü birbiri gibi giyinen birçok insan çevrede dolaşıyor oluyor. H. Çağlayan: Evet, doğru. Bu sıralarda çok önem verdiğim bir şey değil. Tabü o işte olduğum için önemli tabü. Ama önemli olan bir şeyi nasıl taşıdığın, hareketlerinle, doğanla onun nasıl yürüdüğü. Belli bir formül yok, ve kesinlikle kişisellik çok önemli. Modayı izlemek çok saçma. Simdi daha kisisei pjrisim varvenvlp. Moda tasarımcısı Hüseyin Çağlayan yönetti, Bennu Gerede oynadı... olmalı. Insanları giyim tarzlarıyla değerlendirmiyorum kesinlikle. Açıkçası çok kötü giyinen birisi bana çok ilginç gelebiliyor. SIR? H. Çağlayan: Ben sır tutabilen birisiyimdir. Hayatımla ilgili olarak ise kendimle ilgili bazı şeylerin özel kalmasını seviyorum, onlara sır gibi bakmıyorum ama öyle olmalı diye düşünüyorum. Bir de herkes hakkında her şeyi bilmek ilginç bir şey değil bana göre. YARATICILIK? B. Gerede: Yaratıcılık ilhamsız olmuyor, bence öyle, başkasını bilmem. H. Çağlayan: Yaratıcılık bence var olan şeyleri süzgeçten geçirip ,onla ra yen ilikçi bir açıdan daha öncü ve aydınlatıcı biçimdebakmak. Önemli olan fikirler! ESTETtK? B. Gerede: Estetik kavramı artık çok değişti, "kirlendi". Bence sanat, estetik, moda, hepsi aynı çarkta dönüyor. Yenı hiçbir şey yok, sadece teknoloji ilerliyor. Ama plastik cerrahi için ne hissettiğimi soruyorsan, tahammülüm yok! MÜZÎK? H. Çağlayan: Müzik hislerimizi, düşüncelerimizi şiirselleştiren ve bu yolla insanlarla paylaşmaya yol açan, kendi organizmamızı yansıtan bir olay. Bence tasarım da, çizimde aslında müzikgibidir. Kendimi çizimle, formla ifade etmemiş olsaydım, müzikle ifade ederdim. Belki de en yüksek yaratıcı his müzik! Yaptığım işi müzik gibi düşünüyorum, bu işi yapmasaydımmüzikyapardım, fikirlerimi müziğe yansıtırdım. Müziksiz kesinlikle yaşayamam. Bana çok ilham vermıştir. OYUNCULUK? B. Gerede: Her gün hepimiz topluma karşı bunu yapıyoruz! Bence dünyadaki en güzel mesleklerden biri. Çünkü insan bazen kendinden sıkılabiliyor, yeni bir karaktere bürünmek, başka hayatlar yaşamak istiyor, bu çok tatmin edici... Bu film için bir şeyler söylersem: başında çok itirazettim ama sonra anladımkiburoliçin yagibiydi. H.Çağlayan: Medıtusvon gibi bir şeydi senin için. Filmde seni öyle gördüm. Herkes de Bennu'nun verdiğı o enerjiden bahsediyordu. Çok sakın, düşünceli bir halin vardı Ve gerçek cazibesi de ortaya çıktı bence. KADINLAR? H.Çağlayan: Benkadınları dahaüstün veesrarengizvarlıklarolarakkabulediyorum. Bence hayatınöziikadınlar. Küçükkenannemetapıyordum,hâlâtapıyorum. Annemle çok farklı insanlar olmamıza rağmen, benzer çok taraflarımız da var. Amabütüntemelimiyaratandnnemveailemdeki kadınlardı. Arkadaşlarımın çoğu kadın. Kadınları daha çok seviyorum. Kadınlar bazen zor, asabi, bazen korkuyorum bazen hiç korkmuyorum. Ama kadınlar çok daha renkli ve sabırlı. Ataerkil toplumolmasına rağmen Turkiye'de kadınları tercih ediyor onları daha kuvvetli buluyorum. KÖRKU? B. Gerede: Çok tuhaf, ama çocuklar yokkenhayatımdabirgramkorkumyoktu. Ama doğurduktan sonra başıma bir şey gelirse onlara ne olacak, sırf bu soru var. Korku benim için bu! YÖNETMEK? H.Çağlayan: Bir proje ya da filmi yönetirken kendimi vizyonu olan ama işin ekip çalışması olduğunu düşünüyorum. Bir ekip olmadan, senin bir vizyonun olsa da sen bir hiçsın. Seni anlayan insanlarla çahşmıyorsan o proje gerçekleşemiyor. EV? B.Gerede: Bence çok ozel ve insanların ruhunu yansıtan bir ortam. Herhalde çok önemli bir şey insanın evini sevmesı. Çünkü özdeşleşiyorsun ve çıplak bir şekilde, o evdekorunmastzyaşıyorsun. H.Çağlayan: Ev, düşünebileceğim hür irademi kullanabileceğim, rahat olabileceğim bir ortam. Evde rahatsız edümeyi hiç sevmem mesela. Telesekreterimi bile kullanmıyorum artık, eve gelip mesaj falan dinlemck istemıyorum. Ev benim için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle