22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 DERGİ 1 ŞUBAT 2004 / SAYI 93. Putları kırmak lazım... "Resimli Ay" edipler, yazarlar arasında "Eserlerinizi nasıl yazarsınız?" başlıklı bir anket açmıştı. Gelen cevapları okuyor, mürettip hatalarını düzeltiyordu. Nâzım, Abdülhak Hamid'in, Halit Ziya'nın cevaplarını okuduktan sonra, hiddetle kalemı elinden attı: Bunların hangisi milli edip? dedi. Kimi tek konu olarak dış âlemi, kimi sadece içinde yaşadığı burjuva çevresinin çürük tiplerini veriyor. Bu memlekette halk yok mu, ışçi, köylü yok mu? Efendiler, bu konularla hıç ilgili değillerdir. Gerçekleri görmek istemiyorlar. Bu putları kırmak lazım. Hayretle yüzüne baktım. Bir sanat eserinin mutlaka milli olması şart mı? Değil, değil ama bunlar milli edebiyat yaptıklarını iddia ediyorlar. Sanatkâr, içinde yaşadığı toplumun gerçeklerini dile getirmekle, sanatını onun yararına kullanmakla ödevlidir. Burjuva efendiler sadece kendi zevkleri için yazıyorlar. Nâzım "Resimli Ay"da eski ediplere karşı bir mücadele açılmasını istiyordu. Zekeriya da onun bu fikrini benimsedi. "Resimli Ay"da "Putları Kırıyoruz" başlığı altında bir seri yazı yayımladı. Oklar, Abdülhak Hamid'e şair Mehmet Emin'e çevrilmişti. Bu kampanya, Bâbıâli Caddesi'nde bir bomba gibi patladı. Hamdullah Suphi "Ikdam" gazetesinde bu yazılara küfürle dolu bir cevap verdi. Eski edipler, Yakup Kadri'ler, Orhan Seyfi'ler bu yazılara karşı yaylım ateşi açtılar. Küfür ediyor, fakat edebi bir tartışmaya yanaşamıyorlardı. Dostlan politikacılara jurnaller veriyorlardı: "Abdülhak Hamıd bir dahidir. Bunlar putları değil, milli ediplerimizı, dahilerimizi yıkmak istiyorlar. Bu edebiyat tartışması değil, komünizm propagandasıdır," diyor. Doğrudan doğruya Nâzım'a çatıyorlardı. İlerici yazarlar verdikleri cevaplarda "Bir edebiyat davası küfürle, jumalle çözülemez. Gücünüze güveniyorsanız, buyurun tartışalım." Eski nesil edipleri, bu tartışmada yenildiklerini anlaymca, başka yollara başvurdular. Zekeriya Sertel sınır içinde ele alınıyordu. Sabiha Sertel Nâzım Hikmet aftan faydalanmıştı. Sevimli Ay tekrar Resimli Ay oldu. Bir buçuk yıl bütün zorluklara dayanarak çıkan dergi, halktan gördüğü ilgi sayesinde eskisinden daha fazla basılıyor, satılıyordu. Nâzım 1928'de Moskova'dan döndüğü zaman hiçbir tarafta iş bulamamıştı. Vâlâ Nureddin, Nâzım'ın sanat değerini Zekeriya'ya anlatmış, dergıye musahhih olarak alınmasını rica etmişti. Nâzım "Resimli Ay " a bu işi yapmak üzere geldi. Ona yazı yazdırmak, "Resimli Ay" için tehlikeliolabilirdi. Nâzım'abenim çalıştığım odada masa verildi. O, sabah erkenden geliyor, yazıları okuyor, bazen tercümeleryapıyordu. Iş zamanındahiç konuşmaz, ancak iş bittikten sonra, günün olayları hakkında düşüncelerini heyecanla anlatır, dergide kullanılmak üzere fikirler verirdi. Nâzım, "Resimli Ay"daçalışmaya başladıktan sonra onun tekniği ile şiir yazan genç şairler onun etrafını sardılar. Nâzım'ın beğendiği şiirler demecmuada yayımlanıyordu. "Resimli Ay" artıksolyazarlarıntoplandığıhikâyeleriniyayımladıkları bir dergi olmuştu. Nâzım yeni bir edebiyatın temelini atmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyalizm davasına yeni unsurlar kazanmaya çalışıyordu. *Belge Yayınları Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 1925 yıhnda Resitnli Ay için yaptığı bir kapak resmi... (101 Dergi, YKY) Muhalefet yalnız basında değil, Meclis'te de artmıştı. Yapılan değişmelerden başı dönen gericiler, Atatürk'ün hamlelerine karşı cephe almışlardı. Dın teşkilatı adına ne kadar kuruluş varsa, hepsi bir hafta içinde yıkılmış bulunuyordu. "Resimli Ay" ileriye doğru atılan bu adımlan, makalelerle ele alıyor, övüyordu. "Resimli Ay"ın tenkitleri, demokrasinin yanlış uygulanmasına karşı idi. Devrınin daha yerleşmediği, gerici muhalefetin geliştiği bir devrede bu tenkitler doğru muydu? Belki değildi. Fakat biz, demokratik bir rejimin kurulmasını bütün samimiyetimizle istediğimiz için noksanları göstermekistiyorduk. 1925 ŞEYH SAİTİSYANI Gazeteler, doğudan kötühaberlergeldiğini, Şeyh Sait kumandasında bir isyan hareketinin baş gösterdiğini bildirdiler. Diyarbakır'da Istiklal Mahkemesi kuruldu. Kovuşturmalar yıldırım süratiyle yapılıyordu. Hükümet bu hareketi bir irtica hareketi olarak gösteriyordu. Bundan maksat, muhalefet eden gazeteleri susturmak, her çeşit tenkidi önlemek için bir bahane yaratmaktı. Bir akşam iki polis, bir süngülü nefer kapıya dayandılar. Zekeriya'nın Ankara ıstiklal Mahkemesi'nden çağnldığını, yanına çamaşırlannı alıp kendilerini izlemesini bildirdiler. Hemen o gece polis nezaretindeAnkara'yagötürdüler. Ertesi sabah çıkan gazetelerden, Cevat Şakir'in Resimli Perşembe'de yazdığı bir yazı yüzünden Zekeriya'nın da derginin imtiyaz sahibi olması dolayısıyla götürüldüklerini öğrendim. Bir taraftan onların böyle yelyepelek Ankara'ya gönderilmelerine üzülüyor, bir taraftan tek başıma Resimli Ay'ı, Resimli Perşembe'yi, Çocuk Dergisi'ni, Çocuk Ansiklopedisi'ni nasıl çıkaracağımı düşünüyordum. Gazetecilik tekniğini bilmiyordum. Zekeriya ve Cevat gittikten sonra bu yükü tek başıma omuzlarıma almak zorundaydım. Çocuk Ansiklopedisi'ni, Çocuk Dergi sini Zekeriya'nın geleceği güne erteliyorum. Ben çeşitli adlarla bazen kadın, bazen erkek imzalarıyla yazıyorum. Gece yanlanna kadar. Gazeteler Zekeriya'nın ve Cevat Şakir'in savunmalarını yazıyorlar. Zekeriya'dan bir telgraf alıyorum. Müjde... ÜçseneSinop'taKalebentliğe mahkumoldum... Bu müjdenin manasını sonra anladım. 1925 yılıortalarında Zekeriya, bir buçuk yıl kaldığı menfasından döndü. Cumhuriyetin yıldönümünde çıkan 1 ŞUBAT 1924'TE İLK SAYISI ÇIKAN DERGİ RESİMLİ AY Cumhuriyet'in ilk gazetecilerinden Zekeriya Sertel tarafından kurulan Resimli Ay dergisi, tam 80 yıl önce, 1 Şubat'ta yayın yaşamına başladı. Cevat Şakir, Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Vâlâ Nurettin, Suat Derviş, Resimli Ay'ın ünlü isimleriydi... 80. yıldönümünde, Sabiha Sertel'in "Bir Roman Gibi"* adlı kitabından, kısaltarak aktarıyoruz. Sabiha Sertel R esimli Ay dergisi 1 Şubat 1924'te basın hayatına katıldı. Şekil ve muhteva bakımından, metot bakımından yeni olan bu dergi, halkarasında, aydınlararasındabüyükbir sevgiylekarşılandı.lstanbulvetaşrabasını dergi hakkında övücü bir dil kullandı. Özdlikle, "Vakit", "îkdam", "tleri" gazeteleri "Resimli Ay"ıTürkiye'ninenedebi, en nefis veen mükemmel dergisi olarak değerlendirdiler. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden aldığımız mektuplar, derginin halk arasında yarattığı ilgiyi belirtiyordu. Birinci nüshanın üçüncü baskısı yapıldı. Bu, bizim için çok teşvik edici bir başlangıç oldu. "Resimli Ay"ınyazı kadrosunda devrin en tanınmış yazarlan, Mehmet Rauf, îbnül Refik Ahmet Nuri, Reşat Nuri, Yusuf Ziya, Hakkı Suha, Ercüment Ekrem, HıfzıTevfik, Sadri Ertem, Selim Sırn, Mahmut Yesari, Yakup Kadri gibi yazarlar, edipler yer aldılar.Yedi yıl yayına devam eden "Resimli Ay"ı iki devreye ayırmak gerekir, 1924'ten 1928'e kadar olandevre, gerçek bir demokrasinin kurulması için savaş ve sosyal problemlerin incelenmesi devridir. îkincidevre 1928'den 1930'akadar devam etmiş, yeni bir edebiyatın doğuşunu gösteren bir devre olmuştur. Yazılarda, hikâyelerde ilerici, sosyalist fikirler ön plana çıkmıştır. Yazı kadrosu da değişmiştir. Nâzım Hikmet, Sabahaddin Ali, Suat Derviş, Vâlâ Nureddin, Sadri Ertem ve diğer yazarlar sol bir edebiyatın temsilcileri olarak ortaya çıkmışlardır. Bu yıllar memlekette realist bir edebiyatın ilk doğuş devresi olmuştur diyebiliriz. Sosyalist düşünceyi açık açık belirtmek imkânsızdı. Bu fikirler, hikâyelerde, makalelerde bir MEKAN Turabdin'den İstanbul'a Süryani şarabı Şarabın adı Turabdin, anlamı Hizmetkârlar Dağı. Üretildiği yer Mardin. Üreticileri bölgede bir avuç kalan Süryaniler. Ancak bu şarabın tadına bakmak için sizin Mardin'e gitmenize gerek yok. Sultanahmet'te, Osmanlı sadrazamı Sokollu Mehmet Paşa'nın konağında hizmet veren Sokollu Paşa Hotel'de açılan Süryani Şarabevi'nde hem Turabdin'in hem de bölge yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. 400 yıllık bir konakta, binlerce yıllık bir şarabm tadına bakmak gününüzü, hafta sonunuzu renklendirebilir... Şarabevi'nin bir amacı da, Güneydoğu'nun en renkli halklarmdan Süryanilerin bin yıllardır geliştirdiği şarabm sadece Mardin'le sınırlı kalmasmı engellemek. Güneydoğu'nun toprak yapısı ve bitki örtüsüyle özel aroması var. Kırmızı şarabmda melengiç çiçeği, tarçm, yanık çilek ve kiraz aromalan; beyaz şarabmda ıse acıbadem ve yeşil biberiye aromalan bulunan Süryani Şarabı, bugüne değin bildiğimiz tüm şarap tatlarmdan farklı bir lezzet. Şarapla birlikte, Güneydoğu sofraşından geleneksel yemekler (kaburga dolması, mumbar, içli köfte, fırın güveç...) ve nar suyuyla yapılan özel salatalar da sizi bekliyor. Tel:0212 518 17 90(3hat) Sultanahmet'te Sokollu Paşa Hotel'de açılan Süryani Şarabevi'nin baş Içkfsl Turabdin. Kırmızı sarabında tarçın, yanık çilek ve kiraz, beyaz şarabında Ise acıhadam aroması var... <C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle