22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 KASIM 2004 / SAYI 97; Mizah artık muhalif deği Haberlerden önce, haberlerden sonra, fantastik ya da yan melodram habire gülmeye çağnlıyoruz. Televizyonun en büyük iddiası artık mizah. Sinemanın da öyle. Oyuncular^ senaryo yazarları, karikatüristler mizahın bugünkü halini sorguluyor... Anlaşılan günlük hayatın hızı mizahı da vurdu, ama... Esra Açıkgöz İDİL FIRAT (Oyuncu) Kadın güldüremez • Elbette bir kadın da, doğal yetisiyle bütün bir toplumu güldürebilir. Bizitn toplumumuzda, birtakım önyargılardan, halen kadınlann güldüremeyeceği, hatta güldürmemesi gerektiği görüşüne sahip çevrelerin varlığından dolayı kadınların mizah alanında sayıca az ve geri planda kaldıklarını düşünüyorum. Kadınların güldürebileceği gerçeğinin de pek çok güzel örneği var. Bu alanda usta bir ismi; Demet Ak sr1 bağ'ı anmadan geçemem. Kadınla erkek arasındaki tek fark, yine önyargılarımızla bağlantıh olarak kadının cinselüği mizaha taşımaması olabilir. Bu arada ölçülü olduğu sürece ben de bu konunun mizah amaçlı kullanılmasını hoş buluyorum. • Kadının toplum içinde hemcinsini aşağı çekecek bir tarzı olmadığı sürece, konu edilebilecek her şeyi mizahi anlamda kullanabileceğini düşünüyorum... • Gülmek, en güzel terapi şekli ve insan sağlığına pek çok faydası var. Insanları sorunlarından biraz olsun uzaklaştırabilecek, güldürecek, mutluluk hormonu salgılamasına sebep olabilecek bir projede yer almak benim için çok büyük bir keyif elbette. Eğer metin doğaçlamaya açıksa, yerine oturan bir espri söz konusuysa ben de kendi esprimi kullanınm. • Mizahın kesinlikle muhalefet yöntemi olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. Dozu ve insanlar üzerinde yaratacağı etki önemli. Hayranlık ve güven duygusu yaratdıyorsa, zekânın varlığı aktarılıyorsa, çok da başarılı bir yöntem olabilir. Hepimiz kaliteli, incelik kokan, akıllıca yapılmış mizahtan etkileniriz. • Ben özellikle çok ciddi ortamlarda gelişen, beklenmedik olaylara çok gülerim, tabii birinin canının yanması söz konusu değilse... Kendilerini olduklarından farklı kimliklere, kalıplara sokmaya çalışan insanların durumları bana komik gelir... Cem Yılmaz G.O.R.A'nın hem senaryosunu yazdı, hem de iki karakteri canlandınyor. T A Y F U N A K G Ü N (Leman Dergisi Yayın Yönetmeni) Bizden devşirilen mizahçılar! • Ben bu topraklarda yaşayan insanların her zaman ve tarih boyu gülmeye yatkın olduğunu düşünüyorum. Nasreddin Hoca'nın torunlarıyız. Meşrutiyet döneminde 33 mizah dergisi yayımlanıyordu. Dünyanın en yüksek tirajlı 3. büyük mizah dergisinin de Türkiye'den çıkması rastlantı olmamalı. Bizim Leman gibi bir mizah dergisi örneği de dünyada çok az ülkede var. Insanlarımız güçsüz, zayıf, çileli anlarında bile gülecek bir şey bülurlar. Belki de korkunç dramlara, trajedilere, insan öğütülmelerine sahne olan bu ülke böyle dayanabildi, her seferinde hayatı yeniden üretebildi." Ağır olda molla desinler" lafı ise bana her zaman komik gelmiştir. Gülme konusunda şirazeden çıkmaya bu kadar meyyal olmasaydı insanlarımız böyle bir söze de gereksinim duymazdı diye düşünüyorum... • Siyasal ve toplumsal örgütlenmenin olmadığı ya da becerilemediği yerde mizahın da siyasi kimliğini yitirmesi çok doğal. Muhalif rüzgârların estiği yakın tarihimizdeki dönemlere bakakm. Gırgır, 12 Mart sonrası yükseliyor ve 12 Eylül'de tek tabanca.. Limon, 12 Eylül'den sonra bu rüzgârı arkasına alıyor. Sadece Leman 90'lardan sonra medyadaki boğucu oligarklaşmaya müthiş bir refleks veriyor ve hep arkada toplumsal bir rüzgâr var... • Yaşadığımız şu zamanlar ise taa 80'lerde tohumu atılan 12 Eylül'ün kurumsallaşması, taşlarm tam yerine oturduğu zamanlar. Dev şirketler, monopoller, iletişim azmanlan mizahın içini boşaltıp tüketimi pompalamak için kullanmakta geçikmediler. Reklam sektöründe en fazla kullanılan unsur mizah artık. Televizyonlar reklam, promosyon, popüler eğlence sektörü (entertainment), internet, cep telefonu gibi iletişim aygıtlannı yönlendiren güçler için mizah sadece tüketilebilir, tükettirebilir ve pazar diye tanımlayabileceğimiz ortamın aort damarına kan pompalayacak bir araçtır. Bu dünyada da çok daha fazla böyle, biz de daha yeni sayılır ve ne yazık ki yıllardır bizim mizahımızla beslenen kuşaklar bu işlerde kullanılıyor veya bizden devşirilen mizahçılar yavaş yavaş bu işlere giriyor. • Mizah elbette günün hızına ve akışına göre değişti. 20 yıl önce bakkala sepet sarkıtma karikatürü çizerdik. Esnafla apartman sakini arasındaki bu ilişkiyi yok eden buz gibi süper, hiper marketler var artık. Bunun mizahını üretmenin anlamı da artık yok. Telefon kulübesinin önünde bekleme veya komşunun telefonundan görüşme esprisi de kalmadı. Ülkede kayıtlı 35 milyon cep telefonu abonesi var... • Bizdeki mizah dergileri çizgi ağırlıklı. Çizginin de her zaman özel bir okuru vardır. Mizah dergilerindeki çizerlerin, az sayıdaki yazann tahminlerini aşan çoklukta fanı vardır. Görsel algılamanm mizah dergilerine negatif etkisi bu duygusal sıcaklığı şimdilik aşamadı. Ancak çeşitlemenin ilgiyi dağıttığı ve farklı kanallara paylaştırdığını da inkâr edemeyiz. Mizah dergilerinin satışı 250300 binlerde dolaşıyor. • Gülmenin insanlığm ortak duygusu olduğunu ve farklı çoğrafyalarda aynı şeylere gülebileceğimizi düşünüyorum. Ancak gülmemizi sağlayan mizah duygusu en çok bizim kişisel tarihimizle ilgihdir. Aynı tarih diliminde aynı okulları, ibadethaneleri, sokakları, koğuşları paylaştığımız insanlarla oluşmuş kodlar mizah duygumuzun anahtarıdır. Evet, gülmek toplumun kültürel yapısına göre değişir. Grease filminin ünlü olduğu sıralar Trovolta saçı yaptırmış Japonlann dans ettiğini görmüştüm bir televizyon programmda. Bana çok komik geldi ama benimle aynı duyguyu hisseden bir başka Japon'a öncelikle dramatik gelir, kolay kolay gülemez... • Teknoloji de Türk insanını buluşturan filmler kendimizle dalga geçme becerimizi mi, yoksa aşağıhk duygumuzu mu işaret ediyor, sorusuna gelince... Bence ikisini de. Bu iki duyguyu beraber taşıyabilen ender yaratıklardır Türkler... ZERRİN SÜMER (Oyuncu) Arza göre talep • İnsanlar günün yorgunluğu ve stresinden kurtulmak için gülme ihtiyacı hissediyorlar. Program yapımcıları da bu ihtiyacın farkında. Komedi dizilerindeki artışı arza göre talep diye düşünüyorum. • Hem geçmişte yaşadığım olaylar, hem gunümüzde gördüklerim, yaşadıklarım ve gözlemlerim beni etkiliyor. Her şeyin farkında olarak yaşıyorum. • Benim mizah anlayışım farklı. Bazen hiç kimsenin gülmediği şeylere dakikalarca gulebiliyorum. Ama gözlemlerime ve duyduklarıma göre sanırım ağlanacak halimize gülüyoruz. • Bir fark varmış gibi görünse de dünden bugüne espriler arasında olumlu bir fark olduğunu sanmıyorum. Hatta bazen seviyesizlik hat safhada olabiliyor. • Hiçbir şey hayatın ritminin dışında düşunülemez. Güncel olayları espri ile sunmak izleyiciyi daha çok eğlendiriyor. • Düşen bir insana, yanlış söylenen bir sözcüğe gülmemizin altında ya da üstünde bir neden aramamak lazım. Düşen bir insan veya dil sürçmesi komik görünür, gülünür. Bu izleyenin o andan hissettikleri ile ilgili bence. • Erkek dünyası olarak kabul gormüş toplumumuzda bir kadın komedyenin erkek komedyen kadar sahne üstünde rahat olamayacağını düşünüyorum. Seyirci ile olan iletişimde erkek komedyenlerin kullandığı dil daha hoşgörülü karşılanabiliyor. Bu da onlara bir avantaj sağlıyor tabii. • Ben oynadığım karakterlerde samimi olmaya özen gösteriyorum. Karaktere önce kendim inanmahyım ki izleyenleri inandırabileyim. Abartılı hiçbir şeyden hoşlanmıyorum. f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle