Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Kent içinde cip kullanılır mı? Bu soruya bir yanıt aramak boşuna artık, çünkü adım başı bir cip üzerinize üzerinize geliyor. Peki, bu cipler kimin? Elbette, "yukarıdan bakma" meraklılarının. "Kendime daha çok güveniyorum, güçlü hissediyorum" da bir yanıt. Bu güvenin bedeli ise milyarlarca lira. 28 KASIM 2004 / SAYI 975 En pahalı güven! Istanbul'da yaklaşık yirmi yedi bin cip var. Brabus, Toyata, Chevrolet, Chrysler, Lexus, Infiniti, Ford, Mercedes, BMW, Lincoln, Nissan, Grand Cheeroke ve yeni tutku Hummer. Bu ciplerin en temel özellikleri ise çok pahalı oluşları. îthal edüen bu araçların yurtdışı ve yurtiçindeki fiyatlan arasında ciddi birfiyatfarkı var. Almanya'daki fiyatı 3035 bin Euro olan BMW X5'ler Türkiye'de 95 ile 110 bin Euro arasında satılıyor. Nedeni ise vergiler. Işte Türkiye'de satılan ciplerin birkaçı ve fiyatlan... BMW X5 169.000 Euro, Toyota Land Cruiser 92.000 Euro, Chrysler Grand Cherokee 77.000 Euro, Mercedes ML 400 125. 000 Euro, Volkwagen Toureg 120.000 Euro, Nissan XTrail 36.500 Euro, Cherokee 83.500 Euro, Hummer 180.000 Euro, Land Rover 130.000 Euro... Yukarıdan bakma' fantezisi Volkan Doear ir cipin direksiyonundasınız. Sizin dışınızdaki butün araçlar ancak tekerleğinizle boy olçüşebilıyor. Sız yukarıdasınız ve her şeye "yukarıdan" bakıyorsunuz. Dığer araçlar kaçışıyorlar... Yayalar ise ne olduğu pek anlaşılmayan bir duyguyla sizi izliyor... Hayranlık mı, ofke mi pek kestiremiyorsunuz. Hız yapmaya kalkışıyorsunuz, önüniiz açılıyor "mecburen"... Ne hissediyorsunuz? Bu sorunun yanıtı cip kullananlarda hep aynı kapıya çıkıyor, "Kendime daha çok güveniyorum", "Kendimi güçlu hissediyorum", "Ben varım"... Cipler gerçekten de "yukarıdan bakma" B arzusunu gerçekleştirmenin "guvenli" nesneleri. Yoğun trafikte altı metreye varan uzunlukları, iki metreye varan enleriyle tüm şehrin "hâkimi" kesiliyorlar. Elli milyardan üç yüz milyara uzanan fiyatlarıyla da tuketim çılgınlığının en pahalı orneğinı oluşturuyorlar. Cipler, savaşlarda, kötü arazi koşullarında kullanılmak için tasarlanmış. En guncel orneği ise işgal edilen Irak topraklarında da kullanılan Hummer'lar. Irak'ın işgali sırasında "çok işlevli" oldukları her fırsatta vurgulandı. Ciplerin teknik özellikleri hemen şehir şartlarına uyarlandı. Daha da "yukarıdan bakma" fantezisinin meraklılan da alıcı lis tesine yazıldı. Hummer'ların sayıları lstanbul sokaklarında savaş oncesi üçbeş iken bugun oldukça tazlalaştı. Elbetteki kullanıcıları popüler tsımler; Serdar Bilgili, Ömer Karacan, Metin Aşık, Tamer Karadağlı, Alinur Velidedeoğlıı, Muazzez Ersoy, Onay Bılgın, Sibel Can, Seren Serengil, Levent Yuksel... Cip kullananlar için ağır ceza mahkemesinde suç duyurusunda bulunulmuştu. Nedenı ise yüklü miktarda vergi kaçırmak. Ekonomist Dergisi'nin haberine göre olay General Motor'un Türk Konsolosluğu'na yazdığı mektupla patlak vermiş. ABD'de kamyonet diye gösterilip Türkiye'ye çok düşük vergilerle sokulmuştu cipler. Gümrüklerde araç lara el konmaya başlanmış, aracını geri almak isteyenler aradaki vergi kaybı miktarını teminat olarak yatırıp mahkeme sonuçlanana kadar kullanma hakkı elde edebilmişlerdi. NE YAPACAKSIN BU CİPİ? En iyisi birgaleri sahibi ilekonuşmak, hem cipler, hem de kullanıcılan hakkında. Galeri müdürü ismini vermekten kaçınıyor. Ama anlattıklan yabana atdır gibi değil: "Bu araçlara sahip olmak için aynı zamanda bir benzin istasyonuna da sahip olmak gerekiyor. Çünkü çok fazla yakıt tüketiyorlar. Bu yüzden havayı en çok kirletenler de on lar. Ekonomik saçmalık olan bu araçları sadece güvende olmak için almak da palavradan başka bir şey değil. Geçenlerde unlıı bir muşterime bir Cadillac Escalade 6.0 AWD sattım. Çok da iyi bir fiyata verdim. Kazandım da. Araç 5.052 cm uzunluğunda, 2.004 cm genişliğinde, 1.943 cm yukseklığinde Donanımı harika, ozeHikieri saymak/a bıtmez. Muşterime 'Ne yapacaksın bu balina gibi cipi' diye sorduğumda çok ilginç bir cevap aldım. 'Bu cipin havasıyla elde edemeyeceğim hatun yok!' dedi. Bunun gibi sayısız örnek sayabilirim. Aldıklan aracm neye ve kime hizmet edeceğini anlamakta güçlük çekiyorum." KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDİYORUM Pekı, cip kullanma merakı ve isteği sadece "yukarıdan bakma" ileözedenebilirmi? Türkiye'de bu konuda herhangi bir çalışma henüz yok, ama sosyologlara göre cip kullanmak vahşi bir bireyciliğin simgesi, psikologlara göre ise bir güç ispatı. Ureticilerin kadınlara yonelik modeller sunması, işin yeni boyutu. Pazarlama stratejisi de rayına oturmuş durumda, ki son zamanlarda cip satın alan kadın sayısında artış görülüyor. Ortaköy'de bir kafeterya... Kapısında kırmızıbeyaz koltuklu 2005 model bir Chevrolet. Sahibıni sorduğumda ayağında turkuaz mavisi ayakkabısı, diz ustü eteği ve bu kombinasyonu tamamlayan bluzuyla kapınm onunde bir kadın belirdi. "Neden cip kullanıyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi: "Kendimi guvende hissediyorum." Muzisyen Levent Yuksel de cip kullananlardan. Onun da aracının markası Chevrolet. Neden cip kullandığı sorusunu şpyle yanıtlıyor: " 1999 yılında cip almaya karar verdim. Beni bu karan almaya iten nedenlerden biri yollarımızın çok kötü oluşuydu, diğer ve en önemli nedense geçirdiğim kazaydı... Kazadan sonra daha güvenli olduğu için cipte karar kıldım. Haliyle 'yuksekte olma' insana farklı duygular veriyor. Seyir halindeyken insanlara ve diğer araçlara tepeden bakıyorsunuz. Bu benim için anlatılamayacak kadar güzelbir duygu." Yuksel, aracı için yılda 4.5 mılyar vergi öduyor. Bu rakamı çok fazla bulsa da "Ama bu konfora bu donantma değer" diyor. Ya cip kııllanmanın olumsuz taraflan? "Çok yakıt tüketiyorlar" diye yanıtlıyor "Çok da pahalılar. Ama güvenliğim açısından çok önemli. Bir de hızlılar. Bu da bana gun içerisinde zaman kazandırıyor". # Volkandogarmıha@hotmaıl com f II J • .»»• Cangılda kral olmak D örtçeken araçların sürücüleri paradokslar yaşıyorlar hep: Kırsal yerleşimler için düşiinülmüş araçlarla, kent ortamında boy gösteriyorlar. Otobüs yolları ve kentsel düzenlemelerin caddeleri kısıtladığı bir zamanda hem de. Cip fenomeni süreğen bir çelişki ve ekonomik saçmalık olarak görülmemiş bir tutku haline geliyor. 1991'de Fransa'da trafikteki cip sayısı yüzde birden azdı. Bugun yüzde dörde yaklaşıyor. Otomotiv sektorü için bu önemli bir rakam. Cipin metaforu çok açık: Kent yeni bir cangıldır ve siz onu fethetmek üzere donatılmış bir aracın direksiyonundasınız. Bu araçların ekolojik oldukları ve doğayı yenıden keşfetmeye yaradıkları, ureticilerin reklamlarında söyledikleri oportunıst bir mitten başka bir şey değil. Bu görüşleri, yaşanmış gerçeklerden yola çıkarak daha basit dille polis görevlileri de destekliyor: "Paris'te kurallara en az uyanlar cipler: Otobüs yollarına giriyorlar, sol şeridi kapatıyorlar ve itfaiyecilere yol vermiyorlar. Kaportalara, tamponlara çarpıyor bazıları. Belki de diğer araçları bir yaban öküzu surüsu sanıyorlar. Ötekilerin üstünde sürmek, onlara yasaların da üstünde olmak hakkı verilmiş gıbı kullanıyorlar ciplerı..." Suça yöneltici bu "yukarda otur mak" olgusu cip sürücüsünün psikolojisini deşifre etmek için temel öğe: Amerika'da bir markanın yeni ürünü için surdürulen kampanya "overall" bir dünya vaat ediyor, "yığınlann üstünde", sanki yerkürenin sıkıntılarından kurtulmuş tanrısal ve mucizevi ferahlıkta bir mekân... Ayrıca ötekileri küçümseyen ve onları uzaktan gören bir konum. Cip sürücusünü dominant, bir surücü kastına bağlı, bir direksiyon eliti yapan bu. Psikanalizciler işi daha ileri gotürüyor. Onlara göre cip fenomenini tüm karmaşıklığıyla açıklamak için, bu araçların bir "ana rahmi" duygusu verdiği tezi eksik kalıyor. Bu tür otomobilleri kullananların, kendileri de farkında olmadıkları halde, aşırı birer simge kullanıcısı olduklarını söylüyor onlar. Dörtçeken otolar sömürge araçlarının soyundan geliyor ve büyuk bir miras taşıyorlar: Çalılıklar, Dakar, askeri cip, CamelTrophy... Bu bir "değişik" araç ve insana her an potansıyel bir serüvenci olduğu duygusunu ima ediyor. Kadın ya da erkek, cip sürücüsü bunu bir başarı simgesi, sahip olma hazzı, imaj yaratma ve yeniliğe aşın duyarlı olduğunu belirtme yolu olarak algılar. Aracı, kullanım işlevinin dışında, haz veren bir mekândır onun için. Çeviren: Emre ÇAĞATAY