17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 KASIM 2004 / SAYI 975 Mülksüzler 30. yılında Ursula Le Guin'le "Mülksüzler" romanıyla tanıştık. Otoriter devlete karşı, işbirliğini öneriyordu. Kendini "Taocu, anarşist, feminist ve çevreci" diye tanımlayan Le Guin'e göre ütopyalar imkânsız, ama yazılabilir... *Bahar Muratoğlu ir öyküyü, bir yolculuğu anlatmanın pek çok farklı yolu vardır. Yazar belki de en çok nasıl anlattığıyla farklılaşır diğerlerinden. Hayal gücüyle ve kelimcleriyle farkhlaşır. Gerçeküstü diyenitelediğimiz öyküler de, gerçekliği anlatmanın farklı yollandır yalnızca. îçimizdekileri ve çevremizdekileri, hayal gücünü sınırlamadan anlatmanın kapılarını aralayan yollardır. Fantezi, bilimkurgu ve ütopya yazarı olarak bilinen Amerikalı yazar Ursula Le Guin de sonsuz hayal gücünü özgürce kâğıda aktardığı öykülerinde bize kendimizi, gerçekliğimizi ve dünyamızı; kendimizin, gerçekliğimizin ve dünyamızın kalıplarına sokmaya çalışmadan anlatır. Sınırsız bırakılan bu hayal gücüyle Le Guin, bilinçdışından gelen simge ve arketipleri doğrudan ve dolaysız olarak kullanır. Bir başka deyişle Le Guin bize gerçeklerden bahseder. Le Guin'in fantastik oykülerindeki simgelere bakabildiğimizde, onun bize ustalığı, birliği, dengeyi, bütünlüğü, iç yolculuğu, keşfetmeyi, büyümeyi, cinselliği, ölümü, insanın karanlık yönünü anlattığını görürüz. Bunlan büyülü bir dille, ejderhaların kadim lisanıyla anlatır. Tıpkı takımadalardan oluşmuş "Yerdeniz" gibi. Tıpkı gölgesinden önce kaçan, sonra onun peşine düşen, büyiime ve bütünleşme yolundaki "Ged" gibi. Tıpkı yeraltındaki karanlık labirentlerinde bir ışık yanan ve kendini ve kadınlığını keşfeden "Tenar" gibi. Gerçekten gerekmedikçe hiçbir şeyin doğasını değiştirmeyen büyücüler ve yalnızca göz boyayabilen sihirbazlar gibi. Le Guin fantezi konusunda B şöyle diyor: "...çünkü fantezi elbette hakikidir. Olgulara dayanmaz, ama hakikidir. Çocuklar bilir bunu. Yetişkinler de bilir, zaten çoğu bu yüzden fanteziden korkar. Fantezideki hakikatin, yaşamaya mecbur edildikleri ve kabullendikleri hayatın sahteliğine ve kofluğuna, gereksizliğine ve sıradanlığına karşı bir meydan okuma, hatta tehdit oluşturduğunu bilirler. Ejderhalardan korkarlar, çünkü özgürlükten korkarlar." Ve şöyle devam ediyor: "...Biz hayal gücü zengin insanlar, 'Evvel zaman içinde bir ejderha varmı§' ya da 'Topraktaki delikte bir hobbit yaşarmış' gibi cümlelerle, böyle güzelim gerçekdışı şeylerle, kendi tuhaf tarzımızda hakikate ulaşabiliriz." (1) CİNSİYETLERORTADAN KALKINCA Le Guin psikoloji alanında, kendi deyimiyle "sanat hakkındaki görüşleri sanatçılara en yakın gelen psikolog" Carl Gustav Jung'a dönük durur. "Yerdeniz Büyücüsü (2)" isimli kitabında, Jung öğretisindeki bireyleşme, bütün bir insan olma sürecinin ilk arketipi, ilk aşaması olan "Gölge"yi kullanır. Le Guin'in bilimkurgu ve ütopyaları ise dunyamızı aktanr, dunyamızı sorgular, dünyamıza alternatifler üretir. Mülkiyet, cinsiyet, aidiyet, siyasal sistemler, doğanın tahribatı, baskı, özgürlük, ideoloji, doğduğumuzdan beri bize dayatılan değerler karşılaştırılır ve sorgulanır. Bunlar yaratılan alternatif toplum türleriyle ve yıldızlar arası seyahaderle güzelleşir, canlanır. Tıpkı anarşist bir toplum kurmuş " Anarresliler" gibi. Tıpkı cinsiyetin olmadığı "kış gezegeni" gibi. Tıpkı zamanı çizgisel değil döngüsel yaşayan, doğayla bütün olan "Keş halkı" gibi. Ursula Le Guin kendini "Taocu, anar Aşın sağın sosyalDarvvinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil: düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kroptokin'in, Goldman ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anar şizmin başhedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır." Mülksüzler, birbirinin uydusu olan Urras ve Anarres isimli iki gezegenden bahsediyor. Urras dünyamıza benzeyen kapitalist bir gezegenken Anarres kolektit çalışmanın ön planda olduğu; paranın, mülkiyetin ve dinin olmadığı anarşist bir gezegendir. Bir gun Anarresli bilimci Shevek, Urras'taki bilimcilerlegöruşmek üzere kendi gezegeninden çıkar ve karşılaştırma, sorgulama başlar. Anarres'te eşyalar ve topraklar üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi, insanlar üzerinde de mülkiyet hakkı yoktur. îlişkiler aidiyet üzerine değil, sevgi üzerine kuruludur. Urras'ın insanlannın maddeler üzerindeki sahiplik iddiası, birbirleri üzerındeki sahiplik iddiasına kadar varmaktadır. Anarres ışıltısızdır belki, ancak Urras'ın ilk bakışta parlak görünen caddelerinin arka sokaklarmdaki karanlık Anarres'te yoktur. Peki Anarres mükemmel midir? Bu bir ütopya olduğuna göre, orada yanlış giden bir şeyler olamaz mı? Le Guin'in bu sorulara yanıtı kesin bir "evet" değildir. İnsan doğasını ve Anarres'in çelişkilerini de anlatır Le Guin. Ve şöyle der: "Ütopyalar imkânsızdır. Ama yazabiliriz." şist, feminist ve çevreci" olarak tanımlıyor. Taoculuk, doğanın ideal düzenine uyumla iyilik ve güzelliğin gerçekleştirileceğini, bir şey yapmamanın ve hareketsiz kalmanın insanı huzura ve sükunete kavuşturacağını ifade eder ve insanın kendini bilmesinden, kendi içini okumasından bahseder. Le Guin'in pek çok yapıtında bu felsefenin "doğanın ideal düzenine uyma", "kendini bilme" ve "kendi içini okuma" gibi oğelerinin izleri görülebilir. Feminizm esas olarak, ozel mülkiyet sonrası, kadmın da bir mülk sayılması ve çocuğun babasırun belli olması amacıyla eve kapatılması sonucunda doğan ve kadın haklarını savunan bir ideolojidir. Le Guin'in feminizmi " cinsiyet çilik" değildir. İnsan olma ve eşitlik üzerine kurulu bir yaklaşımdır. "Bağışlanmanın Dört Yolu" (3) isimli kitabında bu temalar bulunabilir. Aynı zamanda "Karanlığın Sol Eli" (4) adh kitabında Le Guin kendi deyimiyle cinsiyeti oradan kaldırır ve geride ne kaldığına bakar. Bu romanda, "Kış gezegeni"ndeki insanlar normal koşullarda cinsiyetsızdirler ve yalnızca yılın belirli dönemlerinde, o andaki hormonal durumlarına göre kadın veya erkek olurlar. Bu gezegende "aidiyet", "sahiplik", "sevgililik", "arkadaşlık" gibi kavramlar değişmiş; cinsiyet bir otorite aracı olmaktan çıkmıştır. Çevreciliği; doğaya saygı, doğarun çeşitliliğini koruma ve onu çıkar uğruna tahrip etmeye karşı olma olarak tanımlayabiliriz. Le Guin'in çevreciliği özellikle "Dünyaya Orman Denir" (5) ve "Hep Yuvaya Donmek" (6) gibi kitaplarında ön plana çıkar. Ursula Le Guin, fantezi, bilimkurgu ve ütopya yazarı olarak tanınıyor... Evet, ütopyaları yazabiliriz ve imkânsızı anlatmakla, Le Guin'in yaptığı gibi gerçeğin yansımasını gözler önüne serebilir, kafamızı çevirerek ondan kurtulamayacağımızı anlayabilir ve anlatabiliriz.# baharmuratoglu^elyadal. org ÜTOPYALAR İMKÂNSIZDIR... Gelelım Le Guin'in anarşist yönüne ve en önemli romanlarından biri olan, yayımlanışının otuzuncu yıldönümundeki anarşist ütopyası "Mülksüzler"e (7). Anarşizm; baskının ve otoriter devletin yerine işbirliğini, dayanışmayı, ahlakı, kolektif çalışmayı ve sevgiyi koyan bir sistemdir. Devlet ortadan kalkar, yerine eşit ve işbirliği içinde çalışan kurumlar ve federasyonlar gelir. İnsanlar korkuyla yönetilmez ve bireysel farkhhklar yok edilmeye çalışılmaz. Kişiler, bireyseltoplumsal ahlak duygusu ve kendi kararlarıyla yaşamlarını sürdürür, toplumlarının devamını sağlarlar. Mülkiyet yok olur. Le Guin, Mülksüzler'de anlattığı anarşizmi şöyle tarif ediyor: "...Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin, bunun adı tedhişçiliktir. *Başkent ÛniversitesıîtBF' Ele$tırelYaratıcı Düşünme ve Davranış Arajtırmaları Laboratuvan www elyadal.org Kaynaklar: (1) LeGuin, U. (2002). Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar. Istanbul: Metis Yayınları. (2) LeGuin, U. (1999). Yerdeniz Büyücüsü. Istanbul: Metis Yayınları. (3) LeGuin, U. (2001). Bağışlanmanın Dört Yolu. Istanbul: Metis Yayınları. (4) LeGuin,U. (2001). Karanlığın Sol Eli. Istanbul: Ayrıntı Yayınları. (5) Le Guin, U. (2003). Dünyaya Orman Denir. Istanbul: Metis Yayınları. (6) Le Guin, U. (2002). Hep Yuvaya Dönmek. Istanbul: Ayrıntı Yayınları. (7) LeGuin, U. (1999). Mülksüzler. Istanbul: Metis Yayınları. (8) Hançerlioğlu, O. (1975). Felsefe Sözlüğü. Istanbul: Remzi Kitabevi. (9) Muratoğlu, B. (2003). Le Guin Dünyasında Yolculuk. Varlık, (1153), 6668. ETKİNÜK Felluce için bir ses ver... alatasaray Postanesi önünde, her gün 12.30'da "Felluce Için Bir Ses Ver" etkinliği yapılacak. Küresel Barış ve Adalet Komisyonu tarahndan gerçekleştirilecek etkinlikte, her gün, bir gün önce Fellecu'de yaşanan işgal ve katliam anlatılacak. Etkinliğe çağrı metninde şöyle deniliyor: "ABD işgal ordusu Felluce'de akıl almaz bir vahşet sürdürüyor. Şehre giriş çıkış yasak. Elektrik, su, yiyecek ve sağlık hizmeti yok. Kameralara yansıyan infaz görüntüleri Felluce halkının maruz kaldığı şiddetin sadece çok küçük bir parçası. Sokakların, camilerin ve evlerin bahçeleri cesetlerle dolu. Hepimiz öfkeliyiz, hepimiz çok kızgınız. Işgale direnen ve bu nedenle kadedilen Fellucelilerin ve Irak halkının karşı karşıya kaldığı insanhk dışı saldırılardan utanç duyuyoruz. Işgalciler saldırıların süreceğini açıkladı. Bu alçaklık devam edecek. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, Irak'ta ve Felluce'de yaşanan işgalin ve katliamın boyutlarına dikkat çekmek için 'Felluce Için Bir Ses Ver' etkinliğini başlatıyoruz. Her gün saat 12.30'da, bir gün önce Felluce'de yaşananları kamuoyuna aktarıp teşhir edeceğimiz, yurttaşları tepki göstermeye çağıracağımız basın açıklamalarımızı bu katliam durdurulana kadar sürdüreceğiz". Not: Etkinliğe katılmak ısteyenler için ırtibat numarası: (212)243 8957 www. kureselbarisveadalet. org G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle