27 Temmuz 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Onlar yaşamın getirdiği tüm zenginliklere yenilerini ama hep gülümseyerek okunan anılarında 1920’li yıllardan Çoğumuz küçük mutluluklara sıkı sıkı kapatırız katmayı ‘insan onuru’nun vazgeçilmez zorunluluğu 1990’lı yıllara kadar yani Cumhuriyet’in 70 yılını, benliğimizin kapılarını. Neşeli insanları sulu sayarız. saymışlar. Mina Urgan, bizim topraklarımızda işte böyle yaşam anlarıyla örtüştürdüğü siyasal kültürel olaylarını, Dertlenecek bir neden bulunmayınca bile, hep dertliyizdir yetişmiş bir kuşağın özel insanlarından biri” (İz Bırakanlar, düşüncelerini, sanat dünyamızda yaşananları içtenlikle, genellikle doğanın güzelliğini görmeye de pek meraklı Cumhuriyet Kitapları, s.76) diyerek tanımladığı Mina mizahi öğelerle yükleyerek yeniden canlandırarak anlattı. değilizdir” düşüncesiyle Mavi Yolculuk, Bodrum, Anadolu, Urgan, Moby Dick, Sineklerin Tanrısı, Utopia, Tom Jones, Paris, İngiltere, İtalya, Sovyet Rusya ve Amerika’ya MİNA URGAN: ‘DİNOZORLUğ UMLA Yalınayak Sokrates gibi onlarca çevirisiyle de edebiyatımıza “dinozorca” (az parayla) yaptığı yolculukları, eksilmeyen ÖvÜNÜyORUM’ katkılarını sürdürdü. yaşama sevinci ve gülümseten izlenimlerle aktardı. Her durumda, her koşulda, her acıya her kayba karşın Yaşama sevinciyle dolu, mavi doğa ve edebiyat sevdalısı ‘BİR DİNOZORUN ANILARI’, umudu kaybetmemenin ve dirençli olmanın nasıl olduğunun bir yazarın rehberliğinde keyifli ve uygar bir dünya ve ÖLÜMSÜZLER GEÇİDİ! örneğini verdi anılarında: tarih yolculuğu yaptığımız, doğayı ve insanları tanımayı Ömrünün tanıklığıyla yakın tarihe ışık tuttuğu anılarıyla “Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç hedefleyerek yapılmış bu gezileri gülümseyerek okuyoruz. inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi kültür dünyamızda bin bir renkli, bin bir kokulu bir çiçek Alçakgönüllülükle, sözünü esirgemeyen bir biçemle, gibi açtı: Bir Dinozorun Anıları (YKY-1998). dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik kendisiyle dalga geçerek yazdığı, umudu, yaşama sevincini Mina Urgan için dinozor, nesli tükenmiş bir hayvan değil, üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi çoğaltan anıları, gezileri deflarca yayımlanan Mina Urgan’a başkaldırının, direnişin, umudun, kaybolan insani değerleri yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik “Kitaplarımın nasıl bu kadar sattığını anlamadım, hâlâ da taşımanın simgesi olur. egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak anlamıyorum. Nasıl satar benim kitabım. O kadar aykırıyım 15 yaşındayken Ankara Palas’ın balo salonunda Mustafa zorunda kalayım? ki bu topluma. Acaba yanlış bir şey mi yaptım?” dedirten Kemal Atatürk’le tanışmasını, sohbet etmesini ve vals Tam tersine başkaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. bu yapıtlar, Cumhuriyet öncesinde doğup genç yaşında yapmasını da anlatan anılarında kimler yok ki: Troçki, İsmet Bu yüzden dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. insanlaşma savaşımına giren saygın bir ömrün öyküsüdür. Çünkü ben dinozoru tarih öncesi çağların nesli tükenmiş İnönü, Falih Rıfkı Atay, Halide Edip Adıvar, Ahmet Haşim, Bu güzel ömrü öğrencisi Ayşegül Yüksel’in sözleriyle, Yahya Kemal Beyatlı... bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış saygıyla anıyorum: Ve dost çevresi: Nâzım Hikmet, Neyzen Tevfik, Abidin ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe “Tek büyük şansı ‘sevdiği işi yapmak’, en büyük silahı Dino, Güzin Dino, Halet Çambel, Nail Çakırhan, Sait Faik, taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozor- da özgürce düşünüp düşündüklerini özgürce dile getirmek Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyuboğlu, Sabahattin Ali, luğumla övünüyorum.” olan, ‘ilkeli’, ‘çalışkan’, ‘sevecen’, ‘özverili’, ‘ödünsüz’ bir Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Orhan Veli, Oktay Rifat, Bir Dinozorun Gezileri’nde (YKY-1999) “Bizlerin başlıca Aziz Nesin, Yaşar Kemal... iki kusurundan biri yaşama sevincinden yoksun olmamızsa, varoluşun çekiciliğini her türlü başka çekiciliğe yeğ tutmuş, Mina Urgan anılarında, coşkuyla, buruklukla, sevinçle ikincisi de doğa sevgisinden yoksun olmamızdır bence. kendine ve herkese saygılı bir insan.” n Nobel Edebi- bir hayal kırıklığına dönüşür. Sahilde bu- katmanlarını incelediği Pan Bize Ne Me- yat Ödülü töre- lunan bir denizkızı cesedi yüzünden şe- saj Veriyor? Tanrıların Çağrısı kitabı; Gö- ni konuşmasın- hirde yaşam durmuş, ülkeye giriş çıkışlar beklitepe buluntularından mağara sana- kapatılmıştır. İnsanları korku ve paniğe tına, cadılardan okültistlere, Anadolu’nun da değindiği fe- sevk eden bu sıradışı olayın etkisiyle halk köy seyirlik oyunlarından gizem kültlerine laket dönemle- Pan’ın flütünün ezgisi eşliğinde bir yolcu- evlerine çekilmiş, sokaklar boşalmıştır. rinde sanatçının luğa çıkarıyor. Yüce Tanrı Pan’ın çağımız Nana, belirsiz bir süreliğine Kopenhag’da rolü… Bugün insanına söyleyeceği çok şey var. VİTRİNDEKİLER sıkışıp kalmıştır. Neyse ki yalnız değil- hepsi güncelliği- dir. Kaldığı otelde Thyge adlı sevimli bir ni korumaya de- yolculuğun Sonu adamla tanışır. İkili, Nana’nın evine döne- vam ediyor. / İngrid Thobois / İnsanlık Krizi ve Diğer bilmesi için dedektifliğe soyunurken bir Çev. Gürkan Çimen / Konferanslar 1937- Kopenhag - Denizkızı grup köpek gezdiricisi ile birlikte bir ope- Kafka Kitap / 67 s. 1958 / Albert Camus / vakası / Anne rasyonun da içine sürüklenir. Pandolfo ve Çeviren: Alper Bakım Caroline Pandolfo, “Ben? ‘Büyük Gezgin’. Risbjerg, Danimarka ulusu için paha bi- / Can yay. / 312 s. Terkel Risbjerg / Çev. Haydi kelimelerle oyna- çilemeyen bir değerin yitirilişini tüm duy- Hasan Can Utku / mayı bırakalım. Hiç kim- guları harekete geçirecek bir çarpıcılık- “Albert Camus için her Desen yay. / 296 s. / se bu ifadeyi odamda la ele aldıkları kitaplarında aynı toprak- insanın bir görevi var- 2025. ya da yolun bir köşesin- larda yaşayan büyük usta Hans Christian dır ve bu görev, dünya- Andersen’e saygı duruşunda bulunmayı de hareketsiz, durağan nın sefilliğine karşı ko- Ölü bir denizkızı koca bir da unutmuyorlar. hâlde yaptığım zihinsel bir yolculuk ola- yarak yoğunluğunu mümkün olduğunca ulusu sessizliğin uçuru- rak algılamadı. Herkesin aklına anında ki- azaltmaktır” (Gallimard). İnsanlık krizi, en muna sürükleyebilir mi? Yazar Anne Ca- Pan Bize Ne Mesaj lometreler, yolculuklar, mesafeler, za- azından yarı yarıya, dünya üzerinde birik- roline Pandolfo ile çizer Terkel Risbjerg’in veriyor? Tanrıların man farkları, sırt çantaları geldi ve hare- tirmeye devam ettiğimiz aptal ilkeler ve sofistike bir kara mizah ve şiirsel bir de- Çağrısı / Efe Elmas / ket etmenin hayatımın büyük bir kısmını kötü eylemler karşısında bireylerin kapıl- rinlikle yoğurdukları Kopenhag - Denizkı- Destek yay. / 200 s. oluşturduğunu düşündü. Bu metni bu fik- dıkları tembellik ve yorgunluk hallerinden zı Vakası, Danimarka halkını yasa boğan re karşı yazıyorum: Olanı inkâr etmek is- “Yüce Tanrı Pan ger- oluşur. İnsanlık Krizi ve Diğer Konferans- dehşet verici bir cinayetin gizemini aydın- temiyorum, tamam ama burada o kadar çekten ölmedi; büyü lar 1937-1958, Albert Camus’nün çeşit- latan soluk soluğa bir dedektiflik mace- hâlâ orada.” Carl Gus- gösterişli olmasa da bir hakikat biçimi- li konferanslarda yaptığı siyaset, edebi- rası. Bir ülkenin kültürel değerleri üstüne tav Jung. Pan; doğur- ni yeniden kurmak istiyorum.” Kitaptan... yat, savaş ve insanlığın genel çöküşü gi- düşündürürken efsanelerin gerçeklik pa- ganlığın, içgüdülerin, Ingrid Thobois, Yolculuğun Sonu’nda, bi çok çeşitli konuları kapsayan 34 ko- yını da sorgulatan bu etkileyici grafik ro- doğanın ve sihrin efen- dünyanın birçok yerini arşınlamış, şimdi nuşma metnini bir araya getiriyor. Camus man; Wes Anderson filmlerini aratmayan disidir. En derin arzularımızda, doğayla çocuklarıyla İstanbul’u deneyimleyen bir her konferansta bir “insanlık krizi” teşhi- masalsı atmosferi ve eksantrik tipleme- kurduğumuz o büyülü bağda, içsel kor- yazar olarak, okuyucuyu şehirden şehre si koyuyor ve yarım yüzyıl boyunca ses- leriyle de dikkat çekiyor. Düşlerimizi kur- kularımızda, içimizdeki neşede ve hile- bir yolculuğa çıkarıyor. Çocukluğundan, lerinden mahrum bırakılanlara sesleri- tarmak için elimizden ne gelirse yapmak bazlıkta hâlâ yaşamaktadır. Efe Elmas’ın dünyayı keşfinden ve Nicolas Bouvier’e ni ve haysiyetlerini geri kazandırmak için zorundayız, denizkızlarını ve gezegeni- Carl Gustav Jung ve Marie-Louise von olan tutkusundan izler taşıyan kitap, gez- yola çıkıyor. Columbia Üniversitesi’nde mizi kurtarmak adına... Nana Miller’ın bir Franz gibi analitik psikologların vaka ana- gin olma sıfatıyla ilgili bir itirafı da satır “insanlık krizi” üzerine yaptığı konuşma, anlık kararla çıktığı Kopenhag tatili büyük lizleriyle Pan arketipinin psikomitolojik aralarına saklıyor. 24 Temmuz 2025 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle