Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaşayan bakışın anlatıcısı: Henry Miller
Eğer Henry Miller okuruysanız, dura düşüne okumak yerine bir ritmi öne alarak okumayı seçtiğinizi bilirsiniz. Önyargılarınızı bir
yana bırakmak için bu sanki kaçınılmaz! Yoksa düşünce barikatlarına takılıp kalırsınız. Yazmak Üzerine* kitabını okurken, o okuma
aksımın değiştiğini ilkten söylemeliyim. Miller, bu kez, burada yer alan denemelerini farklı zamanlarda / yerlerde ve isteklerde yazdığı
için sizi öylesi bir okuma ritmine çağırmaz. Kendi anlatı / kurmaca dünyasının nasıl örüldüğüne dair ipuçları verir. Ötesi, anlatır da
yazarlığının ve yapıtlarının kuruluş öyküsünü. Hatta yazdıklarıyla başına gelenlerin tanıklık öyküsünü de buna eklemek gerekir.
ir seminerimde, “Henry Miller, benim yaza- için yaşamak düşüncesi Miller’ın anlatıcılığının tözü-
rım değil, ama yazdıklarının önemli bir bölümü- nü oluşturur. Nin ile ilişkisinin birbirine taşınan, açı-
B nü okudum, okuma defteri de açtım kendisine” lan, hatta edebi yolculuklarını besleyen yandır bu.
derken, onun yazarlığına neden uzak / yakın duruşu- Erotizm, aşk, cinsellik bir bakıma yazılan her anlatısı-
mu anlatmıştım. Evet, bazı yazarlar öyledir. Yapıtları, nın tözünde vardır.
Bu nedenle yasaklar, tabularla karşılaşsa da kendi-
düşünceleriyle sizi sarmalar, yol arkadaşınız olur ade-
ta. Ama bazılarını okusanız da hep uzağınızdadırlar. sini şöyle konumlandırıyordu Lawrence Durrell’a yaz-
dığı bir mektubunda:
Miller, benim için, biraz böyle biri.
“Aziz olmak istemiyorum! Ahlakla alakam yok. Belki
Bu kez, yazılarını okuyunca da o düşüncem değiş-
medi. Burada yer alan yazıları dikkate değer elbette. bir gün yazarla da alakam kalmayacak. Ya da insanla.
Egoyla asla ilgim olmadı, için rahat olsun. Umurumda
Nedenine gelince bir yazarın yazıya, hayata, kendi yazı
da değil gerçi.
hayatına bakışını içermesi açısından önemli buluyorum.
Dünyayı değiştirmeyi ummuyorum kesinlikle. Belki
Miller, ufuk açıcı şeyler söylediği gibi, kendi yazar-
kendi dünya görüşümü değiştirmeyi umduğumu söy-
lık deneyiminin renklerini de okura açıyor. Burada şu
leyerek ifade etmem doğru olur. Giderek daha çok
uzun paragrafını sizinle paylaşmak isterim:
kendim olmak istiyorum ben, kulağa ne kadar saçma
“İnsan dikkatini herhangi bir şeye, bir çim tanesine
gelirse gelsin.”
bile bütünüyle verdiğinde, o şey kendi içinde gizem-
Özünde Henry Miller’ın yazdıklarına baktığımızda
li, müthiş, betimlenemez düzeyde ölçeği büyütülmüş
kendi olma derdinde bir anlatıcının insan ruhundaki
bir dünyaya dönüşüyordu. Neredeyse ‘tanınmaz’ bir
arzuların keşfine dönük “mesele”si olduğunu da göz-
dünyaya. Yazar pusuya yatıp bu eşsiz anları bekler. Bu
leriz. Gene bunu da Cinsellik Dünyası’nın yazımına
hiçlik taneciklerine yırtıcı bir hayvan gibi saldırır.
yönelişini açıklarken şöyle dile getirir:
Tam aydınlanma anıdır bu, birliğin ve özümseyişin
“Bu arzu meselesi beni her zaman derinden ilgilen-
anıdır, asla zorlamaya gelmez. Bazen insan o anı sözle
dirmiş bir meseledir, önce ergenlikten çıkarken ve ya-
yakalamaya, sabitlemeye çalışma hatasını ya da deyim
kın zamanda, kendimi bulduktan ve o büyük özgür-
yerindeyse günahını işler.
lük ve seçim sorunuyla karşı karşıya kaldıktan sonra
Bu esrime ve rahatlama anlarına fırsat yaratmak için
gençliğimde denetimim dışında bazı güçlerin etkisiyle
onca çaba sarf ettikten sonra onları kaydetmeyi neden
fırtınalı bir hayatın içine itildim.
hiç beceremediğimi kavramak yıllarımı aldı. Bunun
Son birkaç yılda, uzun süren yoğun bir yaratıcılık döne-
kendi içinde bir amaç olduğu, böyle bir salt mutluluk New York’tan Paris’e uzanan o tutkulu gidişi onu
minin ardından, kendimi bu arzu kavramına odaklı meta-
dönüştürür. Bir söyleşisinde o döneminden söz eder-
ve farkındalık anının sorgulanmadan yaşanması gerek-
fizik sorunlardan kaynaklanan bir şaşkınlık içinde buldum.
tiği aklımın köşesinden bile geçmemişti.” (*) ken şunları söylüyordu:
Bu sorunlarla boğuşurken kendisi okültist olan bir arka-
Bir yazarın yazma yolu/yolculuğu nerede başlar, na- “Sözcüklere âşıktım, vurgundum büyük yazar olmak
daşım elime Balzac’ın Seraphita kitabını tutuşturdu. Se-
için büyük sözcükler kullanmak gerektiğine inanıyor-
sıl sürer… İşte tüm bunlara dair deneyimlerinden söz
raphita kitap dünyasında benim için doruktur.”
eder, Miller. “Kesintisiz yazmak” onda bir kural değil, dum. Ne zaman makinenin önüne otursam, önümde,
Etkilenme, etkileme çabası Miller anlatıcılığında ba-
bir gereklilik. Adeta, “yazıyorsanız varsınız” dercesine duvarlarda, çevremde, yazdığım şeye sokmak istedi-
şat bir olgu. Bunu Nin ile süren edebi yolculuğunun iz-
yazıya tutundurur kendini. ğim sözcükler vardı, bol bol. Ve ben de bunların hepsi-
lerini taşıyan mektuplarında da gözleriz. Öyle ki bir
Henry Miller’ın yazı yolculuğunda Anaïs Nin’le kar- ni tıkıştırıyordum yazıya, karmakarışık. Öylesine gülünç
yerde şunu yazacaktır Anaïs Nin’e:
şılaşması onun özündeki yazma enerjisi bambaş- ki, bugün gülmekten katılıyorum.” (**)
“Yazdıkların karşısında dilim tutuluyor. Sana hiçbir
ka bir boyut kazanır. Öyle ki “kendini kelimelerle Miller’ın yazma tutkusunu bize açan denemelerin-
şey sunamıyorum -sen hep daha fazlasını sunuyorsun!
gerçekleştirme”nin içerdiği bütün anlamları birbirine de gözlediğimiz bir başka şey de onun sezgilerini öne
Senin için herhangi bir şey yapmamı kesinlikle redde-
taşır bu ikilinin edebi yolculuğu. Buna, birinin yazdıkla- alarak yazma arzusunu nasıl beslediğidir. Bunu ya-
diyorsun. Yine de, hepsi makul- şimdilik. Bana bugü-
rında diğerini anlama/açımlama da diyebiliriz. Yazılan şamda beslenen yazı olarak açıklayabiliriz. Yazmak
ne dek hiçbir kadın böyle şeyler söylemedi-
günlüklerin yanı sıra birbirine taşınan mek-
böylesine içtenlikle, dürüstçe. Sana koşul-
tuplar o edebi yolculuğun tanıklığını getirir.
suzca inanıyorum ve bu beni çok iyi hisset-
Miller’ın yazıdaki yolunu / yolculuğunu
tiriyor.” (***)
n
anlattığı bu denemelerine yansıyan ise iş-
te o göze gelen / gelmeyen her bir çabanın
(*) Yazmak Üzerine, Henry Miller, Çe-
nerelerde nasıl biçimlendiğine dair tanıklığı
viren: Avi Pardo, Siren Yayınları, 248 s.,
içerir. “Neksus”u nasıl yazdığına dair şunla-
2023.
rı kayda geçer:
(**) Paris Söyleşileri: Henry Miller, Ge-
“Hızlı yazıyordum, telgraf dilinde, onunla
orges Belmont, Çeviren: Özdemir İnce,
tanıştığım akşamdan başlayarak. İzah edil-
Simavi Yayınları, 96 s., 1991.
mesi olanaksız bir biçimde kendimi o mu-
(***) Edebi Bir Tutku: Anaïs Nin ve
kadder geceden o güne dek yaşanan olay- Henry Miller’ın Mektupları (1932-1953),
ları kronolojik bir biçimde, hiç çaba sarf et-
Derleyen: Gunther Stuhlmann, Çeviren:
meden yazarken buldum. Sayfalar birbirini Yağız Ali Diri, İthaki Yayınları, 632 s.,
izliyor, yazacaklarımın sonu gelmiyordu.” 2016.
26 7 Aralık 2023