14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Binbir Faruk Duman… Masal, söylen, mani, şiir, türkü her ne varsa anlatı babında bunların tümünden yararlanıp sözle söz, sesle ses, cerenle ceren, kuşla kuş, kayayla kaya kesilip anlatı pirine dönüşerek hep üreten, öykümüzün önde giden yazarlarından Faruk Duman yüzyılların ötesi berisinden derlediği her öğeyi heybesine atmış, çıkınını omuzlamış edebiyatımızın erden, özden yolcusu… dı Yaşar Kemal olan o büyücüyle Cumhuriye- yüze getiriliyor. Böylelikle okur, tin ilk yüzyılına veda edip ikinci yüzyılından adım bir açıdan masalın dolambaç- Aatmaya koyulduğumuz şu günlerde bu yeni ça- larından öykünün burgaçları- ğa yine anlatıyı büyüleyip muskalayan bir büyücü ya- na çekilip dramatik aksa da- zarla, onun araladığı kapıdan girelim. yalı omurga üzerinde ince bir Faruk Duman, ilk öykü kitabı Seslerde Başka Sesler’i dengede kayabiliyor. Öykü de (1997) yayımladığında yirmilerin başında öykünün de- bu yolla bütün gücüyle yeni baştan kuruluyor diyebiliriz. likanlısıydı, Pertev Naili Boratav’ı da (1907-1998) tam FARUK DUMAN’LA ÖYKÜNÜN ENGİN o sıra yitirmiştik. Tanısaydı okusaydı öykülerini roman- DENİZLERİNDE… larını Faruk’un, kim bilir ne severdi onu. Hele Kargasa- “Öykünün engin denizlerinde” yüzse de genel an- bunu (YKY, 2023) adlı son öyküler toplamı da ulaşsay- lamda hep doğayla tam bir bütünlüğe dayalı olarak dı eline, sevinirdi herhalde, defter kalemi kapar, “Gel kuruyor anlatılarını Faruk Duman; söz konusu engin hele masalcı” der okuduğu öyküler üzerine akla gel- deniz, bütünsel doğa oluyor sonuçta. meyecek sorular yöneltip notlar alırdı artık. Bunu zaten Sus Barbatus! üçlemesinde koygun bir MASAL ANALARINDAN EL ALAN baskılamayla gördük. Yalnız o yapıtında mı, öykü-ro- Faruk da öyle yapıyor, bunları “biriktiriyor” hep. Kuzey- “ÖYKÜ-MASAL OĞLAN”; FARUK… man bütün verimlerinde hep doğayla birebir kurulan doğu Anadolu’dan, diyelim Kafkasya’nın Kafdağı’yla Ağ- Kitaplı öykücülüğünün yirmi beşinci yılında Faruk Du- bütünlük, iç içelik eşlik etti onun metinlerine. rı Dağı eşiklerinden sesi sese bindirerek, sözcüğü söz- man, nice öykü, anlatı serüveninden geçip bizi böylece Örneğin alın bir orman tanımı size: “Hayvan görün- cüğe ekleyerek dinlediği masalları bir büyüyle kaplayıp, onuncu öykü kitabı Kargasabunu’yla buluşturmuş oldu. mez. Ağaçla ağaç, çalıyla çalı, taşla taş olup rengini masal bu ya, hoop öykü yapıyor. Bunun altından nasıl Son yıllarda “Faruk Duman anlatısı / dili” başlığıy- de, hareketini de gizlediği için. (…) Ne kadar ağaç var- kalkıyor, bir de buna göz atalım kısaca. la kodlayabileceğimiz yapıyla karşılaşıyoruz yine. Ne- sa, çalı varsa. Bir o kadar da hayvan olduğunu bilmek ANLATIYI MASALDAN ÖYKÜYE SIÇRATMAK… redeyse bir kaynak metin değerinde kaleme aldığı kısa iyi olur.” (49) Faruk Duman’ı dinleyelim yine: “… [B]izim masal kay- “Sunu” yazısından kimi alıntılar paylaşmak gereği du- Nitekim doğayı yeniden tanımlamaya benzer tutumla nağımız, henüz ucundan bile geçmediğimiz kadar ulu ve yuyorum yazarın: “Türkçemizin doğası, sesi, bir su şı- yepyeni sözcüklerle kendine özgü bir yaratıcılık kazan- derin ve düşündüğümüz, bildiğimiz kalıplardan uzak. Çok rıltısı gibi, en belirsiz gerçekdışı şeyleri bile hemen so- dırıyor öykülerine yine, hatta tüm anlatılarına. Bu yön- daha yaratıcı, keskin, yer yer korkunç ve dehşetli, uçsuz mutlayan iç mantığı okuduğumuz, dinlediğimiz şeylerin de öyle çok örnek verilebilir ki, yazıya sığmaz bunlar. bucaksız bir kaynak. (…) Ben, o kaynaktan yeni öyküler yalnızca birer olay akışı değil, aynı zamanda birer ses Bu ormanlı öyküde, “Eğil çınarım eğil” diye bağırır yaratmak, bugünün öykülerini yaratmak, böylece okuru sanatı olduğunu öğretmişti bana.” öykü kişisi, ağaç eğilir, ne ki bu, masalda rastlanan kli- Bunu nasıl öğrendiğini merak etmez misiniz da bundan haberdar etmek istedim.” şe söyleyiş olmaktan çıkar, farklı bir çevrintiye sürükle- Aslında o da bunu yapıyor işte; yeni bir bakışla, yak- Faruk’un: “Annem, onun annesi, benim zamanında, yip farklı bir evrene kapatır âdeta kişileri. laşımla “bugünün öykülerini yaratmak” üzere kolları- ‘Anlatıcı Kadınlar Hakkında’ denemem ile biraz anlat- Masalın şablon eşiği olmaktan çıkmıştır artık, öykünün, nı sıvayıp, öykümüze, öykücülüğümüze yeni, farklı ka- maya çalıştığım adsız yazarlardı, ses kaynaklarını -kuş- ona büküm kazandıran çevrintisine girer kendiliğinden. pılar açmaya çalışıyor. Bu yolla aynı zamanda yazını- kusuz kendi yorumları ve üslup zenginliklerini de kata- Aynı şekilde “Neyse efendim” (35) vb. türünde söyleyiş- rak- bugüne getirmiş, bize anlatmışlardı. Annemin ma- mızın yeni yüzyılına bambaşka ışıklar düşürüp kıpra- ler için de geçerli bu. Onun İncir Tarihi’nden bu yana ge- yan bu ışıldaklar eşliğinde yazarın da okurun da ufkun- sal anlatırken çıkardığı kimi ünlemlere Dede Korkut’ta liştirdiği özgün Faruk Duman dilini katmıyoruz bunlara. rastlamıştım. Ses boşlukta kaybolmuyor.” da patikalar açıyor. Böyle olunca yazarların da yararla- Öykünün bu engin denizlerinde Faruk Duman bir iş nabileceği metinler çıkıyor ortaya enikonu. Ardından şunu ekliyor yazar: “Kuşkusuz hiçbir zaman daha yapıyor; abartıyla olağanı anlatıp olağandaki ola- bu konuların bir araştırmacısı olmadım. Bununla iyi bir Masalların alabildiğine çeşitli ses-imge zenginliğiy- ğanüstüyü vurgulayan metin çıkarıyor ortaya. okur olarak ilgilendim. Yaratmak istediğim çağdaş yazıya le bir çokseslilik yansıtmasının dayanağını oluşturan bu Öykülerin siz de tadına varın, bu dil hazzı bir akide öncelikle bunların kaynaklık etmesini istedim.” gerçeküstü evrenler, daha sonra öykülere geçişte birer şekeri gibi dağılsın bilincinizde, ikinci yüzyılına adım Bütün bunları araştırıp ilmek ilmek bağlayan, araştır- kaldıraç rolü üstleniyor denebilir. attığımız şu günlerde unutulmuş o karamele tadını ya- Metinlerin masal klişelerinden arındırılması, başka bo- malar yaparken aynı zamanda bu tür çalışmaları arşiv- şarcasına Cumhuriyeti anımsayın, Türkçenin, öykünün, leyip koruma altına alan, ciddi kaynakça oluşturan bir yuta taşınarak yeniden yapılandırılması yanında masal masalın gücünü duyun damarlarınızda… kahraman; Pertev Naili Boratav. kahramanlarının öykü kişilerine dönüşmesi, iç dünyala- O ki, Zaman Zaman İçinde (1958; İmge, Dördüncü Ba- rındaki dolambaçlarla dramatik çevrinti açılması, masal www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü- sım, 2021) adlı eşsiz yapıtında derlediği masalların, te- dilinin kapsanık öykü diliyle yeniden kurulup yapılandı- roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek kerlemelerin kaynaklarını gösterir tek tek, bunları sıralar. rılması gibi elden geçirişlerle okur, öykü dünyasıyla yüz sürüyor. GERT HOFMANN’DAN ‘KÖRLER KISSASI’ elçika’da bir ortaçağ kasabasında, sabahın erken saat- ratılış süreci resmedilen altı körün bakış açısından, birinci çoğul lerinde altı kör dilencinin uyuduğu ahırın kapısı çalınır ve şahıs ve şimdiki zaman kipiyle anlatılıyor. B kendilerinden resimleri yapılacağı için hazırlanmaları iste- Hofmann, Bruegel’in başyapıtı kabul edilen tablonun kurgusal nir. Fakat tıpkı körler gibi bu haberi verenler de körlerin resim- yaratılış sürecini anlatırken mevcut grotesk üslubu bozmuyor, lerinin kim tarafından veya neden yapılacağını bilmemektedir. absürt tiyatronun döngüsel, tekrarlı mizansen ve diyalog Böylece körlerin yürüyüşü başlar... yapısını da kullanarak tabloyu adeta yaşayan bir canlı haline Belçikalı ressam Pieter Bruegel’in dünyaca ünlü Körler Kıssa- getiriyor. n sı (1568) tablosundan esinlenerek kaleme alınan, kurmaca sana- tının sınırlarını ustaca zorlayan Gert Hofmann’ın Körler Kıssası Körler Kıssası / Gert Hofmann / Çeviren: Gül Gürtunca / romanında (Çeviren: Gül Gürtunca / Jaguar Kitap) tablonun ya- Jaguar Kitap / 120 s. / 2022. 28 2 Kasım 2023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle