24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yücel Feyzioğlu’nun mektubu! Cumhuriyet Kitap Dergi’de bir süre önce yayımlanan “Masaldan Romana” başlıklı yazımla ilgili aydınlatıcı bir mektup aldım Yücel Feyzioğlu’dan. Bu arada Feyzioğlu’nun halk yazınımıza yönelik Masallar Bize Ne Anlatır?, Masallarda Çocuk Hakları, Masallarla 1001 Buluş (DoğuBatı Yayınları) adlı kitaplarını da okuma olanağı buldum. Mektuptaki açıklamalar kitaplarda değindiği konularla da bütünleşiyor. Mektubun asıl önemi, Feyzioğlu’nun halk yazınımızla ilgili çok önemli konularını gün yüzüne çıkaracağı haberinden geliyor. Mektubu okurla paylaşmamın nedeni de bu... Datça, 2 Temmuz 2022 latmaya yetmez. Bu hikâye onların sırrını aralamaya çalışan bir çaba. Adnan Abi, Bu hikâye onların hayatına açıl- Cumhuriyet internette de ya- mış küçük bir pencere. Belki de zınızı okudum. Sizi yormayacak- yirmi yıl boyunca aynı ayrılık öz- sam, çalışmanın ayrı yönlerini de lemini çektiğim için bu hikâye be- size anlatmak isterim. Masalla- ni çok etkiledi, çekti. Bir ay önce rı derlerken bizim coğrafyadan romanı yayınevine gönderdim. Fa- çağları etkilemiş bir aşk hikâyesi kat DOĞUBATI Yayınları’nın Yönet- buldum. Niran ile Ali Nafî adında meni Taşkın Takış öylesine iyimser iki sanatçının çarpıcı hikâyesi. ve heyecanlı bir insan ki, romanı Niran, Yemenli köle bir ailenin ağustos ya da eylül gibi yayınla- kızı. Siyah elmas gibi gür saçları, yacaklarını bildirdi. biçimli dudakları, inci gibi dişleri, Bilginiz olsun diye yazınızda güneş yanığı esmer teni, yanak- ufak bir düzeltme de yapmak is- larındaki gamzeleriyle insanın içi- terim. 1983 yılında “Almanya disini bugün Ortadoğu’da yaşanan ta- ğının yırtılmasına ve Rönesans’a giden ni sevdayla ürperten, hüzün dolu sesiy- Künstler Sosialkasse” (Almanya Sanat- ciz, soygun, kan ve ilkellik benzeri bir yolun açılmasına bir katkısı olmuş mu? le insanları etkileyen yetenekli bir kız. çılar Sigortası) yasası çıkınca ben 1985 savaşın içinde bulmuş. (Bu okul 1200 yıldır hâlâ açık) Ali Nafî ise 789 yılı Harran (Urfa) do- yılında öğretmenlikten ayrıldım. Böy- Acaba bu iki âşık kavuşacak mı diye bu Ziryab, Emir 2. Abdurrahman’a nasıl ğumlu. (Sonradan Ziryab adıyla ün ya- lece Alman ve göçmen çocuklarına iki sarsıcı hikâyenin peşine düştüm. Benden başdanışmanlık yapmış? Emir’in reform- pacaktır.) Babası kervan yolunda öldü- dilli masal anlatımlarını gerçekleştirme önce her yüzyıllarca bu hikâyeyi araştıran lar yapmasına katkısı ne? O dönemde ne- rülmüş kervancıbaşı Nafî. görevini üstlenerek sürdürdüm çalış- tarihçiler ve yazarlar da var. Ziryab bu- ler yaşanmış, neler yapılmış ve günümü- Ali sekiz yaşında öksüz kalmış. Anne- malarımı. nu hissetmiş. Ölmeden kısa bir süre ön- ze etkileri nasıl yansımış? Niran ile Ziryab si oğlunun müzik yeteneğinin farkında Eşimin hekim oluşu da rahat hareket ce aynen şöyle demiş: kavuşmuş mu? Ziryab doğduğu toprak- ve yaman bir kadın. Ali Nafî’yi götürüp etmemi sağladı. Yoksa binlerce masal “Belki bir gün uzak bir yerde, belki yüz ları nasıl derinden özlemiş? Bağdat Müzik Okulu’na yazdırmış. Ni- derleyip tasnif etmek, onları anlamak yıl, belki bin yıl sonra yabancı bir kentin Bütün bunlar sırlarla dolu büyük bir ran da o okulda okumakta ve halifenin için Kiril alfabesini ve öteki Türk dille- dar bir odasında birileri benim hayatımı hikâye. 10. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Zir- haremi için eğitilmektedir. On yıl aynı rini öğrenmek, iyilerini seçip 650 ma- yazacak. Benim yüzümün şeklinden, gö- yab ile ilgili -ulaşabildiğim- birçok dildeki okulda okumuş, birbirlerine âşık olmuş- sal üzerinde çalışmak mümkün olmaz- zümün renginden, düşüncelerimden, ar- yazıları, makale ve araştırmaları derleyip lar. Bu âşıkları zorla ayırıp Ali Nafî’yi dı, oysa Grimm Masalları 263, Ander- zularımdan, acılarımdan haberi olmaya- -çevirterek- merakla okudum ve yukarı- Mart 809 yılında sürgüne yollamışlar. sen Masalları 156 tanedir. cak. Benden kalan şarkılardan beni keş- da sorduğum sorulara cevaplar aradım. Bu iki genç kavuşmak için insanüstü Yanlış anlamayın, daha başarılı olduğu- fetmeye çalışacak, kim bilir...” Gittiği şehirlere gidip yaşadı- bir çaba vermiş, yaralanmış, ölümden mu söylemek değil amacım, bizim coğ- Ben biraz geç kaldım, Ziryab’ın ölü- ğı mekânları buldum. Açtığı oku- dönmüş, acı çekmiş ve uzun yıllar ka- rafya o kadar büyük ki dünyanın altıda münden 1155 yıl sonra hayatını kale- lu Cordoba’da defalarca ziyaret ettim. vuşmaları imkânsız hale getirilmiş. Dü- biri kadar ve her bölgenin kendine özgü me aldım. Benden önce yazanlar, aca- Mezopotamya ve Endülüs’ün en büyük şünceme göre Genceli Nizamî bu yaşan- anlatım biçimi, tadı, hayal dünyası, kültür ba ne yazmışlar? İlgilerini neden bu ka- ırmakları Dicle ile Guadalquivir’in kıyı- mış hikâyeden yola çıkarak 12. yüzyılda çeşnisi var, o kadar da büyük sorunları. dar çekmiş Ziryab? Müzikte yaptığı ye- sına oturup onun sesiyle mırıldandım, Kerem ile Aslı ve Ferhat ile Şirin’i yazmış. Her adımda engeller yol kesiyor. nilikler ne? Flamenkoyu nasıl yaratmış? notlar aldım, Ziryab’ın pabuçları içinde Ali Nafî, bütün Kuzey Afrika’da Zaman kıtlığı yaşadığınızı bildiğim Gitarı nasıl icat etmiş? yürümeye çalıştım. Niran’ı hayal ettim. konserler verip hikâyeler anlatarak halde böyle uzunca yazdım, belki de Karma eğitim veren ilk müzik okulunu Bu hikâye iki âşık hakkında yazılmış 546 Endülüs’e geçen Doğulu ilk sanatçı. Ni- dertleşme ihtiyacı, kusura bakmayın... Endülüs’te nasıl açmış? O okul nasıl iş- sayfalık kapsamlı bir roman (iki cilt) oldu. ran ise can havliyle Halife Emin’in ta- Sevgiyle, saygıyla... lev görmüş? Hangi dersler okutulmuş? Daha onlarca roman yazılsa, filmler yapıl- cizlerinden kurtulmaya çalışırken ken- Yücel Feyzioğlu Kimler ders vermiş? Ortaçağ karanlı- sa, bütün yönleri ile bu aşk efsanesini an- AYNUR KULAK’TAN ‘ADI OLMAYAN İKİNCİ ÖYKÜ’ fırlayarak çıkacağım. Deli gibi arzuladığım tek şey bu. Kendi ekse- “Zamanı başka bir dilde yakalama isteğimi konuşmalıyız. Mekânları algılayışımı. Ya da belki geçmişin şimdi geldiği bu nokta- nimden fırlayarak çıkmak. Bir roketin uzaya doğru fırlatılması gibi. Böyle bir fırlatılmayla çıkmak istiyorum dünyadan.” Kitaptan... da, on beş yıl sonra bin bir türlü badire sonrası işin içinden çıkama- dığım öyküler yazan ben, pencereden dışarı bakarken karşı balkonda Aynur Kulak’ın Adı Olmayan İkinci Öykü adlı kitabı, “düşüş” kavra- gördüğüm, her gün ama her gün istisnasız bütün evi baştan ayağa mı etrafında gelişen dokuz öyküden oluşuyor. temizleyen kadını yazmalıydım. Okuyucunun da kendi öyküsünü anlatmasını bekleyerek kalemi tes- Sıkıldım. Birçok nedene bağlayabileceğim bir sıkılma hâli bu. lim eden yazar, “Yol boyunca düştüm. Düşmeyi çok seven birinin öykü- Geçmişe, şimdiye, geleceğe, ona, buna, şuna bağlayabileceğim böyle sünü günü geldiğinde yazabilmek için” diyerek bir yazar-okur birliğini bir sıkıntıdan kurtulabilmek zor. İstemiyorumdur belki de. işaret ediyor. n Karşı balkonda kilim silkeleyen kadını yazacağım. Bir gün oturacağım ve onu yazacağım, evet. Kendi eksenimden Adı Olmayan İkinci Öykü / Aynur Kulak / İthaki Yayınları / 80 s. 8 Eylül 2022 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle