Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
eş ciltten oluşacak Bütün
Şiirleri’nin ilk iki cildi okuyucu-
B larla buluşan usta şair, yazar,
eleştirmen ve çevirmen Özdemir İnce.
1700. sayımızın kapağında.
Tüm yaşamı şiirleri, yazıları ve ya-
Okumak, yazmak
pıtlarıyla Türkiye’nin kapkaç düzeni-
ne, Türk edebiyatının köhne yapısı-
na başkaldırı ile geçen Özdemir İn-
( )
ce ile yaptığımız kapsamlı söyleşide
üzerine aforizmalar VII
Bütün Şiirleri: Birinci Cilt ve İkinci Cilt
adlı kitaplarını merkeze alarak şiirinin
Sınırları yıkarak yazmak... Bu, kural tanımamak değil; tam tersi tüm
çekirdeğine indik, geçmişten bugüne
Türk ve dünya şiirine, edebiyatına iliş-
bunları bilip kendi üslubunu / tarzını yaratmaktır. Yinelemekten
kin değerlendirmelerini aldık, yazınsal
kaçınmaktır. Yalnızca hikâye anlatarak / okuyarak hikâyeci olunmaz.
söylemi açımladık, eleştiriyi eleştir-
dik. Hepsi bu kadar mı? Elbette değil!
Sontag’ın şu söyledikleri üzerine iki kez düşünmeli derim: “Ben hep
Gamze Akdemir’in söyleşisi...
yazılması gerekli olana dair düşünüyorum. Hikâye anlatmakla yetinemem
Üçüncü sayfamızda, “Sınırları yı-
çünkü sadece bununla sınırlı kalmak istemeyecek kadar çok biliyorum.
karak yazmak... Bu, kural tanımamak
değil; tam tersi tüm bunları bilip ken-
Binlerce sayfayı bir öğleden sonra betimlemeye harcayabilirsin de neleri
di üslubunu / tarzını yaratmaktır. Yine-
yazıp neleri atacaksın? Ne safız ne de geçmişte yazarları sınırlayan âdetlere
lemekten kaçınmaktır. Yalnızca hikâye
anlatarak / okuyarak hikâyeci olun-
takılı kalmak durumundayız.”
maz” vargısını açımladığı “Okumak,
yazmak üzerine aforizmalar (VII)” baş-
95 / “İYİ YAZAR” OLMAK mazsınız. En azından benim için öyledir. çünkü ben defterime iki kez yazdım:
lıklı yazısıyla Feridun Andaç yer alıyor.
Bir formülü var mı bunun? Sanmam! Al- Sontag, şunu diyordu: “Yalnızca içgüdü- “Ben hep yazılması gerekli olana dair
Alev Coşkun, değerli çalışmaları ve
bert Camus seminerimde söylediğim şuydu: lerimi, sezgilerimi takip ediyorum.”
düşünüyorum. Hikâye anlatmakla yetine-
kitaplarıyla yakın tarihimize ışık tutan
Bir yazar hâlâ kendini yıllar sonra da Esinleyici bir duyguya, zihninizi dep- mem; çünkü sadece bununla sınırlı kal-
Prof. Dr. Sina Akşin’in çöken bir im-
okutabiliyorsa önce ne söylediğine bakıl-
reştiren bir düşünceye vardığınızda bun- mak istemeyecek kadar çok biliyorum.
paratorluğun küllerinden yepyeni bir
malı. Nasıl söylediği sonra gelir. Bununla larla yolculuğunuzu kaçınılmaz: Devinen
Binlerce sayfayı bir öğleden sonra be- devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin
çağını aşan yanını görebiliriz. Nasıl söyle- içgüdüleriniz, alevlenen sezgileriniz… timlemeye harcayabilirsin de neleri yazıp doğuşunun Büyük Zafer’le taçlanan
diği ise onun özgünlüğünü içerir. Ama bir son askeri aşamasını çok geniş basın
neleri atacaksın? Ne safız ne de geçmiş-
100 / DENEMEDEN ROMANA
ve belge taraması çerçevesinde sun-
şey de var ki; yazı adanmışlık ister, kendi
te yazarları sınırlayan âdetlere takılı kal-
Okur olarak güzümü hikâye/öykü ile açtım,
duğu incelemesi İstanbul Hükümetleri
vermek, sizden istediğini vermek… Ge-
mak durumundayız.”
sonra romana gittim, oradan da denemeyi
ve Milli Mücadele’yi inceliyor.
cenin ve gündüzün simyacısı kesilmek…
keşfettim. Montaigne>Nurullah Ataç>Nermi
104 / KENDİN GİBİ YAZMAK
Işık Öğütçü, babası ve ustası ölüm-
Susan Sontag ise “iyi yazar”ın şu dört
Uygur kılavuzluk etmiştir ilk günden beni
Sontag’ın şu cümlesi; “Satranç oyna-
süz edebiyatçı Orhan Kemal’in doğu-
şeye sahip olması gerektiğini söyler:
bana. Şiir ise hayatımda hep vardı. Tuhaf yacağım zaman kadınım diye farklı oyna-
munun 108. yılında kaleme aldığı
“-Yazar dört kişi olmalı:
gelecektir ama Montaigne aynı zamanda
mam gerektiğini düşünmem” bana yazı- “Kalemiyle yaşamı kaydeden yazar!”
Deli, saplantılı> malzemeyi sağlar,
roman yazma bilincini aşıladı bana diye- başlıklı yazısında ustamızın yaşadı-
da ayrımcılığı düşündürttü. Hele hele “ka-
Moron> içeriden çıkmasına izin verir,
bilirim. İnsana ve hayata ilişkin neler ya- ğı her zaman dilimini kalemiyle yazı-
dın yazar” kavramı gündem getirildiğinde
Üslupçu> beğenidir,
ya dökerek ülkemizin insan ve toplum
zılıp kurgulanabileceğini düşündürdü en
söylenenleri hatırlayınca. Özü şu aslında:
Eleştirmen> akıl.”
ilişkisini, değişimlerini eserlerinde bel-
azından. Cervantes’in ve Shakespeare’in
Kendin gibi olmak, kendin gibi yazmak.
Bunlarsız bir yazarı okur musunuz sahi?!
ge olarak geleceğe bıraktığını imliyor.
dünyasına taşıdı…
Her şeyi anlatabilmenin, her şeyin anlatı-
Mehmet S. Aman, B. Sadık Albayrak
96 / NİÇİN YAZIYORUZ? labilirliğinin yolu buradan geçiyor bence!
101 / BİR YAZAR HAYATI
ile edebiyatımızın yüz akı Orhan Kemal’i,
Buna 1001 tanım/yanıt getirilebilir. Sı-
Yalnızlık isteyen bir şeydir bu. Bağım-
eserlerini, yaşamını ve dönemini incele-
105 / MASA BAŞINDA YAZMAK
ralayalım bazılarını:
sız, kendi başına bir hayat. Zoru değil,
diği Adana’dan İstanbul’a Büyük Dönü-
Masayla derdim olduğu için sıklıkla
Kendimi görmek için… Haz verdi-
zorlu olana seçendir yazar. Çoğu şe- şümün Yazarı: Orhan Kemal’i konuşuyor.
masaya dönmem! Masasız yazılamaya-
ği için… Hayatta kalmak için… Bir
yi göze alır, vazgeçişleri vardır. Yazı- Mehmet Atilla, Sercan Ünsal’ın Ata-
cağını bildiğimden anar dururum. Yaz-
“mesele”m olduğu için… Öfke duydu-
türk ve Mustafa Necati’yle başlayıp
ya bağlanmak için kaçınılmaz olandır bu
mak her ne kadar zihinsel bir yolculuk
ğum için… İnsanlara gitmek için… Dün-
İnönü ve Saffet Arıkan’la hız kazanan
da. Onun önüne başka bir şeyin geçme-
olsa da, masa sizi disipline eder; çağı-
yanın ağrısını hissettiğim için…
atılımları, Hasan Âli Yücel-Hakkı Ton-
sini istemezsiniz.
rır, yaratıcılığınızı tetikler, öz disiplin sağ-
guç işbirliğini ve dönemin koşulları-
97 / YAZMAK, KUCAKLAMAK
lar… Ötesi, sizin keşfinize bağlı!
102 / YAŞADIĞINI YAZMAK
nı nesnel yaklaşımla ele aldığı, baba-
Öyle diyordu Sontag, Barthes üzerine
“Yaşadığım gibi yazıyorum (ve) hayatım
sı ve eski Erzincan Senatörü Niyazi
106 / NASIL YAZIYORUM?
yazdığı yazıda: “yazmak kucaklamaktır;
alıntılarla dolu” diyordu Susan Sontag.
Ünsal’ın da mezunları arasında bulun-
Kuşkusuz her sorunun bir yanıtı var-
her düşünce bir diğerine uzanır.” Düşün-
Nasıl yaşıyorsanız öyle yazarsınız derim.
duğu Pamukpınar Köy Enstitüsü’nü
dır. Hele sorulduğuna göre! Yanıt, hiçbir
ce olmadan yazının olabileceğini söyle-
Bu kendini anlatmak değildir, kendinden merceğe aldığı iki ciltlik çalışması
zaman “doğru”yu aramak değildir, ba-
mek zor. Düşündüğünüz için yazıyorsu-
Bozkırda Bir Eğitim Pınarı’nı inceliyor.
yola çıkmaktır. Bir yaşam felsefesi olma-
zen yanlışı/eksiği/kusurlu olanı da gös-
nuzdur. Yazının ucuyla her şeye doku-
M. Sadık Aslankara, “Öncesi-sonra-
dan yazı felsefesi kurmak çok da müm-
teririz yanıtlarımızla.
nabilirsiniz. Gitmek yazmaktır, kucaklaş-
sıyla 12 Eylül romanı…” başlıklı yazı-
kün değildir! Yazdıklarınızın içinde her da-
Nasıl yazıyorum sorusunu, neden
mak, zenginleşmektir.
sında, Hakan Yaman (Hüzzamın
im yaşadıklarınız/gözlemledikleriniz/his-
yazıyorum’la yanıtlamalı sanki! Üstelik
Uçma İhtimali), F. Besim Kavukçu
sedip düşündükleriniz de vardır. Anlat-
98 / OKURKEN…
iki arada bir derede yazmayan biri ola-
(Ya Sonra?: 1972-2002 Türkiye Cum-
Durulup arındığımı hissediyorum okur- ma yolunuzun taşlarını böyle döşersiniz.
rak, yazmak bende mutlaklıktır. Evet,
huriyetinin Yakın Tarihinin Romanı-Cilt
ken. Yaşama dengemi bulur, ahenge ere-
103 / SINIRLARI YIKARAK YAZMAK yazarım, çünkü onsuz edemem. Yazısız
1: 1972-1983, Cilt 2: 1983-2002) ve
rim. Dünyanın nabzını hissederim okurken.
Bu, kural tanımamak değil, tam ter- bir hayat sıkıcıdır bana göre. Asuman Aray’ın (Yolda Bir Karanfil)
Kalemlerim çalışır, zihnimin yolculukları-
Anlamak/görmek/bilmek/öğrenmek kitaplarını irdeliyor.
si tüm bunları bilip kendi üslubunu/tarzı-
na eşlik eder her bir sözcük…
Y. Bekir Yurdakul, Özgür Danışman’ın
nı yaratmaktır. Yinelemekten kaçınmak- için yazdıklarını söyleyenlere ekleyece-
“Pia’nın Mutfağında Neler Oluyor?”
99 / SEZGİSEL YOLCULUK tır. Yalnızca hikâye anlatarak/okuyarak ğim şudur: “Doğrusal yazmak”, benim
üst başlıklı dizisini merceğe alıyor.
Yazmak biraz da öyledir. Her şe- hikâyeci olunmaz. Sontag’ın şu söyle- için her gün yazmak, yazacak neden ve
Vitrindekiler, Güncel ve Bulmaca
yi planlayarak, projelendirerek yol al(a) dikleri üzerine iki kez düşünmeli derim, konu yaratmaktır. n
köşelerimiz ile düşün trafiği sürüyor.
İyi okumalar...
l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Arif Kızılyalın
l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Grafik: Mehmet S. Aman l Sorumlu Müdür:
Özgür Soyer l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin
Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l
Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.
com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim
KITAP
Cad. No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.