Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Öncesi-sonrasıyla 12 Eylül romanı…
Fethi Naci’nin bilinen sözüdür: “İnsanımız, kendi tarihini daha çok romanlardan öğreniyor.”
Yazınımızda bu sözü doğrulayacak pek çok öykü-roman bulunduğunu biliyoruz. Bunun 1980 sonrasında adeta
“patlama”ya dönüştüğü bile söylenebilir. Hatta söz konusu yayınların, görece insanımızı besleyen “yararlı” birer
“cep kitabı” niteliği taşıdığını öne sürmek de olası.
ireysel, toplumsal sorunların sanatta
bir biçimde karşılık bulduğu yargı-
B sı bilicilik değil. Ne ki edebiyat, so-
runlara yer açıp bunu bize yeniden kur-
dururken gerçeklik algımıza çentik ata-
rak yaratıcılık da kazandırıyor.
12 Eylül, salt kimlerin hayattan ko-
parıldığının, kaç kişinin özgürlüğünden
edildiğinin, kimlere işkence yapılıp ya-
saklarla çevrildiğinin hikâyesi değil. 12
Eylül’le topluma giydirilen bu modelin
neliğinin kavranması daha önemli.
Hakan Yaman’ın Hüzzam’ın Uçma İhti-
mali (Sia, 2021), F. Besim Kavukçu’nun Ya
Sonra? / 1972-2002 Türkiye Cumhuriye-
tinin Yakın Tarihinin Romanı (Cilt 1 [1972-
1983]- Cilt 2 [1983-2002]; İzan, 2022) ad-
lı yapıtları örneklenebilir.
Bu ikisi yazarların döneme yönelik yo-
ğun emeğiyle dikkati çekerken bunlara
yatını öğüten hikâyelerin sıralanıp film arada çalışmak zorunda kalınca evlere meden sürpriz gelişmelerle Ali ve çev-
Asuman Aray’ın Yolda Bir Karanfil (Öteki,
şeridi halinde akıtılışı anlamına da ge- işe giden, önceki bebeleri hep karnın- resinin yaşantısı bir polisiye sarmalıyla
2022) adlı anı kitabı da eklendiğinde kısa
lecektir. Bunları “Hüzzam” odağındaki da ölen annesiyle Ali, hikâyenin paralel da buluşacaktır.
bir gezintinin kapısı aralanıyor.
bir eğretilemeyle geri dönüşle aktarıyor kurguya dayalı başkarakteri. 12 Eylül de yaklaşmaktadır. Ya Son-
Hakan. Hüzzam, İsa’ya çocukluğunda, Hakan Yaman, roman evreninin ge- ra? derken Besim, “eskinin devrimcisi”
HAKAN YAMAN:
sürgünden sürgüne giden öğretmenin- reksindiği özel tarihleri, yapıtın sonu- (2-24) Ali’nin 12 Eylül sonrası serüveni-
‘HÜZZAM’IN UÇMA İHTİMALİ’
den kalan bir martıdır. Öğretmeni, “[k] na eklemişti. Besim, bunları anlatısında ne yönelecektir bu kez.
Hakan Yaman, iletişim diliyle kol ko-
ırık kanadıyla uçamadığını görünce acı- gün gün işliyor. Bu arada halkın yaşa-
la ama yine de büyüyle örüntüleyip ya-
yıp (onu) yanına almış, ancak kanadının mına yayılan kültürel değişimleri, bun- ASUMAN ARAY:
zınsal dille sarmaladığı, doğrusal akışı-
iyileşmemesi üzerine mecburen baytara ların dişe gelirlerini işlevsel temelde ye- ‘YOLDA BİR KARANFİL’
na karşın birbirine geçmeli kurgusuyla
götürüp kırık kanadı kestirmek zorunda rine başarıyla yerleştiriyor. Gerek Hakan Yaman’ın gerekse F.
öne çıkan Hüzzam’ın Uçma İhtimali’yle,
kalınca da ona kıyamamış, evinde bak- Ne ki “[ü]lkenin başında kim varsa medya, Besim Kavukçu’nun romana yaydığı
halk romancılığı ardılı tutumunu ortaya
maya başlamıştı(r).” onun maymunu olmaya her daim hazırdı(r) hikâyeler, roman karakterlerinin aileleri
koyarken bunun gereğini eksiksiz yeri-
Öğretmen, Trabzon’dan taşıdı- ve bu durum yıllarca hiç değişmeden de- aracılığıyla akıyor. Biz bunları romanlar-
ne getirdiğini de gösteriyor.
ğı Hüzzam’ı, Erzurum’dan “aniden ta- vam edecekti(r).” “Tam bu sıralardı(r) tele- da görece sosyal, kültürel, ekonomik,
Yazar, anlatısını 2016’dan 1956’ya
yini çık(madan)” “okuyan öğrenci- vizyonun evlere girişi. / …halkı oyalamak sınıfsal temelde aile tarihi bağlamında
geri giderek altmış yıllık süreye yönelir-
si İsa”ya “emanet etmişti(r).” (15, 33) için bundan daha iyi bir yöntem o zaman okurken, Asuman Aray, Yolda Bir Ka-
ken taşrası üzerinden Ankara’ya da ba-
“Hüzzam, tam bağımsızlık uğruna can- için bulunamazdı.” (1-27, 20) ranfil başlıklı anı kitabında bizi, somut
kıyor. Biri Erzurum’un köyünde imam
larından olan, hayatları kararan bir dö- Ali, çalıştığı çay ocağında, “sade- aile gerçekliğiyle buluşturuyor.
öteki Ankara’da işçilik yapan iki kardeş
nemin gençliğini ve biraz da bu ülkeyi ce halkın iktidarı, hak, eşitlik ve adalet “Birilerinden ödünç aldığı” daktilonun
daha başlangıçta karşıtlıklar kurulması-
anlatıyordu(r) aslında.” için çalış(an)” (1-34) devrimci gençle- (296) başına geçtiğinde Asuman bizi, adım-
nın önünü açıyor.
“Cahiller bilenlere hükmediyordu(r) artık. rin etkisine girmekte gecikmez. Bu ara- larının çektiği, çocukluğunun geçtiği Ka-
İmamın iki çocuğundan Musa’yla İsa
(…) …çünkü emperyalizmin en etkili kon- da askerlik görevi gelip çatar. Ali, asker ranfil Sokak’a götürüyor. Böylelikle ayırıcı
kardeşlerin yolu, babalarınkine benzer
vansiyonel silahı(dır) cehalet.” (380, 376) ocağında, “devrimci ağabeyleri ablala- bir mekâna dönüşen Ankara’nın hikâyesi
açılımla ilerler. İkisi de 68 kuşağı bire-
rı” dışında ilk kez etkilendiği Egeli sıra- eşliğinde son elli yılda devletle ailenin,
yidir. Nedir ki Musa, tam anlamıyla dü-
F. BESİM KAVUKÇU: ‘YA SONRA?’ dan bir çiftçiyle tanışır: Metin. toplumun ağırlığıyla örtüşen ama ezilen
zenin insanı olup sağda yerini berkitir-
F. Besim Kavukçu, hem de ilk kita- Ali’yle Metin birlikte Kıbrıs Barış hikâyeler içinde bireylerin savrulan tari-
ken İsa, devrimci olmanın bedelini öde-
bı Ya Sonra?’da kararlı ilkeli bir tutumla Harekâtı’na katılacak, indirme sırasında hine uzanıyoruz.
yip her türden acısını yaşar ama yolun-
sorumluluk sergiliyor, Önsözünde bu- kendi hayatlarını hiçe sayarcasına kar- İşte üç yazardan 12 Eylül sürecine
dan sapmadan 68’lilik bayrağını taşıyan
nu vurguluyor: “Kitaptaki ekonomik, si- şılıklı ölüme atılıp birbirleri için ne denli dönük son elli yılın en dokunaklı öykü-
kişiliğiyle anlatıya damga vurur.
yasi, sosyal ve askeri olaylar uzun süren önemli olduklarının ayırdına varacaklar, sü. Şimdiden siyasal diziye, dönem fil-
Musa’nın oğlu Emrah, “kayıp bir am-
araştırmalar sayesinde kronolojik olarak bunu geleceğe de taşıyacaklardır. mine dönüşebilecek hikâyeler. Fethi
cası olduğunu” anımsar. Bu amcanın,
doğru aktarılmıştır.” “Ülke en bütünleşik günlerini yaşı- Naci’nin diliyle, kendi tarihimizi dolay-
“senaryosunu yazıp yönetmeyi planla-
Kabaca “belge roman” bağlamında yor” (1-58) görünse de bu, kısa süre- sız öğrendiğimiz üç yapıt…
dığı” “yeni film projesinin tam ortası-
alınabilecek yapıt, yazarın iletişim dili- cek, giderek karışıklıklara gömülecek-
na otur(duğu)”nu görür, “aile(si)nin ve
Türkiye’nin yakın tarihine dokunmuş gi- ne hikâye dilini yüklemesi, buna bir ai- tir. Bu arada “[o]rta halli bir memur ai- www.sadikaslankara.com, her per-
bi bir his” içine girer. (369, 371) Bu ay- le tarihi girdirmesiyle atbaşı ilerliyor. İş- lesinin kızı olan Aslıyla gariban Ali’nin şembe öykü-roman, tiyatro, belgesel
nı zamanda on yıllar boyunca insan ha- çi emeklisi “yatağa mahkûm” babası, hikâyesi” (1-100) başlayacak, çok geç- alanlarında güncellenerek sürüyor.
22 15 Eylül 2022