Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖZDEMIR INCE’NIN ALTMIŞ YIL ÖNCE BAŞLANMIŞ VE TAM BIR KELIME FESTIVALI
ŞEKLINDE TAÇLANMIŞ BIR ESERIN NIHAI KILOMETRE TAŞLARINI OLUŞTURAN KITABI
‘Opera Kahkahası ve Gençler için
Elli Turfanda Miir’ Fransa’da yayımlandı!
Usta şair Özdemir İnce’nin kısa süre önce Fransa’da yayımlanan ve bir diptik şeklinde kurulmuş
olan kitabı Opera Kahkahası ve Gençler için Elli Turfanda Miir
(Un fou rire d’opera suivi de Cinquante moemes primeur pour la jeunesse), altmış yıl önce başlanmış
ve tam bir kelime festivali şeklinde taçlanan bir eserin nihai kilometre taşlarını oluşturuyor.
“Şiirsel” sayılabilecek her türlü süslemeyi çıkarıp atmaya kararlı olan İnce, en ayrışık öğeleri bir araya
getirmeyi başarıyor: Arka arkaya gelen aforizmalar, birbirini çağrıştıran, bazen gizemli de olsa, çarpıcı
meseller, kullandığı teklifsiz konuşma dili, hatta argo deyimler bile, felsefi düşüncelere de yer vermesine
engel oluşturmuyor ve tüm koşullardan yakasını kurtarmış özgür dizeler, düzyazı şiirler, gazete yazıları,
fıkralar, grekoromen mitolojiden, Türk halk kültüründen ve genel anlamda evrensel edebiyattan
devşirilmiş karakterler bu eserde bir araya geliyor.
ÖZDEMİR İNCE:
FERDA FİDAN
‘YAZIYI KENDİME
TANRI YAPTIM/ AMA
ÇOCUKLUĞUN KAYIP CENNETİNDEN...
TAPMADIM!’
Prozodik kurallara boyun eğen geleneksel şiirin dar
Dinsel zorbalığı şiddetle kı-
çerçevesinde sıkışıp kalmayı reddeden usta şair Özde-
nayan şair, yazılarına hayat ve-
mir İnce, yıllardan beri dizginsiz, “kesinkes modern”,
ren ruhsallığı sanatının için-
dünyanın kargaşasını yansıtmak amacıyla kasten kao-
de buluyor, ancak bu duygunun
tik, kendine has bir şiirin pınarından içmekte. Özdemir
kutsal bir aşka dönüşmesine
İnce’nin, Fransa’da yayımlanan Opera Kahkahası ve
engel olarak, çünkü şairin ko-
Gençler için Elli Turfanda Miir (Un fou rire d’opera su-
şulsuz özgürlüğünden vazgeç-
ivi de Cinquante moemes primeur pour la jeunesse) ad-
mesi söz konusu olamaz: “Ya-
lı kitabında, okuyucu kendini çocukluğun kayıp cenne-
zıyı kendime Tanrı yaptım/ ama
tinin her şeyi kendine çeken sabit bir merkez gibi yücel-
tapmadım.”
tildiği, acı ve coşkulu bir anlatının içinde buluyor.
Özdemir İnce yine de, şiirin
Otobiyografik özelliği de kitabın başında ilan edilmiş:
kelimelere kutsal bir karakter
“Benim mucizem: Ölmekteyim / 1 Eylül 1936’dan bu yana”.
kazandıran mistik bir boyutu
İnsanlık durumunun doğasında var olan diyalektik bü-
da olduğunun bilincinde (“Söz-
tün eserde uygulamaya konulmuş: Hayat ve ölüm (“biri
cüklerden bir harf çıkar yıkı-
ötekinin içindedir”) ilk satırlarda karşımıza çıkıyor:
lır evren!”) ve şiiriyle yoksul-
“tek bir mekânda yaşadım, / yazıyorum bir dağın
ları yüceltme, dünyaya bir an-
gölgesinde, / bir yazın içinde burada öleceğim” ve
LÜTFI ÖZGÜNAYDIN
lam katma çabasında, tabii ken-
Shakespeare’e has “zamansız, zaman” da, hafızanın
dini Victor Hugo’nun aksine,
işlevine tabi olan bu içsel maceranın tonunu belirler-
halkı ilerlemeye yönlendiren bir vizyoner olarak gör-
cesine, “sökülmüş dikişleri” ile hemen ardından orta- lifsiz konuşma dili, hatta argo deyimler bile, felsefi
meden: “Ama istemem peygamber olmak;/ kendi sözüm
ya çıkıyor. düşüncelere de yer vermesine engel oluşturmuyor ve
var!/ Olmalı.”
Şiirsel otobiyografisine, her zamanki gibi, eleştirel bir
tüm koşullardan yakasını kurtarmış özgür dizeler, düz-
Şairi her yerde karşımıza çıkan kötülük ruhuna kar-
boyut da ekliyor Özdemir İnce. Önceki eserlerinin izin-
yazı şiirler, gazete yazıları, fıkralar, grekoromen mito-
şı insanları korumak amacıyla belirtileri yorumlayan
de, “kadını şeytan kılığında çizen ilk ressam” olarak be-
lojiden, Türk halk kültüründen ve genel anlamda evren-
bir varlık olarak gördüğü için, onun referansı daha çok
timlediği Tanrı’ya karşı iddianamesine devam ederek,
sel edebiyattan devşirilmiş karakterler, hep bu eserde bir
Türklerin ilk dini olan Şamanizmdir: “Şaman desinler
onu insanı hor görmekle (“Kızıldeniz’e dölek yol döşer
araya geliyor.
sıfatsız adına.”
ama onarıp yerine takamaz kalleş mayının parçaladığı
Böylece kelimelerin büyüsü ve Rimbaud’ya has si-
gazi bacağını!”) ve doğanın metalaştırılmasına kayıtsız
ESİN KAYNAKLARI...
nesteziler aracılığıyla İnce, şiiri bütün süslerinden arın-
kalmakla suçluyor: “Kim inanır bağası için Caretta Ca-
Esin kaynaklarını gizlemekten ziyade, İnce, çeşitli ya-
dırarak akkorluk derecesine taşımak istiyor. Bu tavrını
retta / öldürülmesine izin veren Tanrı’ya.”
bancı şairlere (Cendrars ve Apollinaire gibi), modern
da prolepsis şeklinde kısa bir diyalog aracılığıyla orta-
ve geleneksel Türk şiirine (Âşık Veysel, Nâzım Hikmet)
ya koyuyor: “‘Böyle şiir yazılmaz!’ diyecekler, ‘Kuram-
GADDAR BİR TANRI’NIN DÜŞMANI!
açıkça atıfta bulunuyor, ancak hepsinden öte, Hypnos
sal kitaplarına aykırı!’/ Doğrudur! Böyle şiir yazılmaz;
Bu açıdan, gaddar bir Tanrı’nın düşmanı olarak, çeşit-
Yaprakları’ndan iki düzyazı şiiri tamamen alıntılayarak
böyle inler ölüm yaralısı kurban.”
li suretler altında karşımıza çıkan İnce’nin asıl amacının,
direniş savaşçısı René Char’a olağanüstü bir ithafta bu-
insanın ışığa doğru kat ettiği yolda tek mürşit olması gere-
lunuyor.
AFORİZMALAR, MESELLER, DÜZYAZI
ken akla olan inancını perçinlemek (“Akıldan başka imam
Ödün vermez bir hümanist olan Özdemir İnce’nin so-
yoktur ya ibn Ahmed”) ve Türkiye Cumhuriyeti’nin altı- ŞİİRLER, GAZETE YAZILARI, MİTOLOJİ,
nuç olarak, şiirin “yaşamı değiştirme” gücüne olan
TÜRK HALK KÜLTÜRÜ, EVRENSEL
nı kazımak çabasında olan köktendinciliği daha sert eleş-
inancından asla ayrılmadığını ve bunu yüksek sesle ilan
tirmek olduğunu anlamak mümkün. EDEBİYATTAN KARAKTERLER EL ELE..
ettiğini görüyoruz: “Parçalanacak o zaman utanmaz
Bu yüzden, eserin tamamında politika ve din hep bağ- “Şiirsel” sayılabilecek her türlü süslemeyi çıkarıp at-
kaderin kristal küresi. / Yön değiştirecek çocuğun üze-
lantılı olarak ele alınmış: Dinsel despotizmin amblemi maya kararlı olan İnce (“‘Bereketli yağmur getiren sarı-
rine giden kurşun.” Bitiş aynı zamanda bir başlangıçtır
sayabileceğimiz “Başyüce” figürü, eser boyunca sayfa- şın bulutlar’, ‘gül yanaklı şafak’, ‘şarap rengi deniz’ tü-
onun gözünde, bir tür bengi dönüşü çağrıştırır: “Doğdu-
ründen şireli dizeler artık yazamam.”), en ayrışık öğele-
dan sayfaya atlıyor ve şairin, bu figürün cahil şiddeti ve
ğum dağlara gidiyorum.”
içi boş sloganlarla öne çıkarmak istediği yapmacık mil- ri bile okuru şaşkınlığa düşürecek şekilde bir araya ge-
tirmeyi başarıyor: Geçici mekânındaki görevini tamamlamış olmanın
liyetçiliğine çetin bir hiciv vasıtasıyla yaklaştığını görü-
yoruz: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez! Tunç kafiyeli, Arka arkaya gelen aforizmalar, birbirini çağrıştıran, tam bilinciyle sahneden çekilmeye hazırlanan şair için
çakıl şakırtılı bir gevezelik.” bazen gizemli de olsa, çarpıcı meseller, kullandığı tek- de böylece çember tamamlanmış olur. n
16 Haziran 2022
4