Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CEM DAVRAN’DAN ‘PALYAÇO’NUN GÜNLÜĞÜ’
‘Yazmak dışında dürtüm yok’
Yazmayı ve oyunculuğu birbirleriyle akraba disiplinler olarak gördüğünü ifade eden, “Hayran olduğum her yazarda bir
aktör görüyorum” oyuncu Cem Davran’ın yıllarını verdiği tiyatro alanındaki deneyimlerini, anılarını paylaştığı Palyaçonun
Günlüğü’nde (İnkilâp Kitabevi) Türkiye’nin yakın dönemine de kültür sanat çehresinden bir tanıklık sunuyor.
bu. Bugüne, şimdiye dört elle sarılarak, ço-
tık bütün suçlara.” Siz bu dünyanın hangi
GÜNSELİ SALKAYA
cukluğumun peşinden koşarak kıymetlen-
“suçlarını” değiştirmek isterdiniz?
n Kitabınızı hangi duygularla kaleme
dirdiğim, masum bir yalnızlık.
Değiştirmeye gücümüz yetmedi, yetme-
aldınız?
Binlerce sebep bulabilirim, alın bir tane- yecek. Bitkin bir mağlubiyet hissiyle söyle-
Yazmak dışında hiçbir dürtüm olmadı açık-
si; kitapta birkaç kez adı geçer, Mösyö Di-
miyorum bunu.
çası. Kendimce sebepler aradım elbette, soru-
mitro yoksa hepimiz yalnızız bence. Bu du- Ama şunu biliyorum, kendimizi durdura-
larla kendimi bunalttım. İlk
rumu sadece Ermeni, Rum komşu-
biliriz. Bunu da ancak gündelik, sığ politik
keşfettiğim karşılık veda et-
larımız gitti diye anlatamam. Sev- cümleleri tokatlayarak yapabiliriz.
mek oldu, vedalaşmak! Ya-
mediğim bir kader bu, işte böyle,
Bütün suçlara ortağız kesinlikle, bu kadar
zarak uzaklaşmak belki de.
bu kadar basit. Kendimize benze- keskin bir virajı nasıl döneceğiz? Değiştir-
Sonuçta ben sadece aktörüm,
meyen bir şeye dönüşüyoruz, yal-
mek doğru soru olmuyor bu halde. Radyoak-
bu kadar. Yazmaya devam
nızlığın ağababası! tif bulutun mecburen koşarak içinden geçe-
ediyorum ama başka bir ki- ceğiz. O sırada yara bere olacak, kaçınılmaz.
tap çıkarır mıyım bilmiyo-
DEDEMİN HİKÂYESİ Son oynadığım “Samanyolu’nu bilir mi-
rum. Sandık tıka basa dolu. ‘GÖBEK ADI MUHARREM’, siniz?” oyununda bir repliğim var:
Zaman karar verecek o kala-
OKURA HEDİYEM!’ “Bir haksızlığın o haksızlığı yapan tara-
balığın özgürlüğüne... fından gönüllü olarak düzeltilmesi gerekti-
n Kitapta beni en çok etkile -
n Kitapta öncelikle dik- yen hikâye “Göbek Adı Muhar- ğine inanırım. Aksi halde, bunu zorla yap-
naryo olarak yazmaya başladım. Sonra se-
katimi çeken cümle “Ancak maya kalkarsanız bu, hırsızın çaldığı ceke-
rem” oldu. Okurken bir parçam
naryo kurgusuna güvenemedim ve en ya-
yalnızlıkları birbirine ben- Muharrem’le toprağa karışmış, ti sırtından zorla almaya çalışmaya benzer.
lın haliyle küçük bir öyküye dönüştürdüm.
O ceketin mutlaka bir yerleri yırtılır. Ben
zeyen insanlar, uzun yolda yok olup gitmiş gibi hissettim.
Doğru bir tespit bu; Göbek Adı Muharrem
birbirini kaybetmezler”’ ol- Geçmişinize dair bu “cesur” de yırtık pırtık bir ceketle hayata devam et-
öyküsü benim okura hediyemdir. mek istemiyorum.” Tartışmalı bunu!!
du. Sizin yalnızlığınız ne tür bir yalnızlık? hikâyeyi paylaşırken bir parçanızı okura
Bu cümle bana Melekler ve Kumarbazlar hediye etmiş gibi hissettiniz mi? n Yazmak ve oynamak farklı iki dünya
‘ORTAĞIZ BÜTÜN SUÇLARA’
filminden, canım Ertekin Akpınar’dan mi- Böyle hissetmeniz ve tespitiniz beni çok mı sizce?
ras. Yalnızlığı benzeyen insanların yoldaş- n “Samimiyetsiz, sahte zamanlar ya- Bu disiplinlerin hepsi akraba. Hayranı ol-
mutlu etti. Dedemin hikâyesi bu. Babam an-
lığı heyecan veriyor bana. latırdı, o öldükten sonra hikâyenin yaşandı- şıyoruz ve ben ısrarla yazıyorum. Bazen duğum yazarların hepsinin içinde bir aktör
kendime rağmen yazıyorum bazen de gör- görüyorum. Geçmişte kendi yazdığım “Be-
Benim yalnızlığım aslında kitabın tama- ğı yere, Eğin’e gittim ve yaşlı bir adam beni
mında açıkça ortalıkta dolanıyor. Yaşadı- görür görmez aynı şeyleri anlatmaya başladı. düklerime rağmen. Teklifsiz tanığı olduk yefendi” adlı bir oyunu oynadım, bunu bir
ğım topraklara ilişkin yaygın bir yalnızlık Hemen oturup yazdım. Hatta önce bir se- düşünce katliamlarının. Biz de ortağız ar- daha deneyeceğim meselâ.
n
CAN | KLASİK
İnsan olmak üzerine,
insani bir tartışma.
Twan tecrübel br htyar ve toy br delkanlıyı, nsanlığın
övünmekle btremedğ akıl yürütme yeteneğ üzerne yer
yer romantk yer yer gerçekç br tartışmaya sürüklüyor.
Öykü | 112 s