Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇİĞDEM ÜLKER’DEN ‘BULUŞMALAR -
ZAMANLAR, KENTLER, KİTAPLAR’
Say Yayınları’ndan Yeni Felsefe Kitapları
Denemenin tadı!
Edebiyat bilimci, yazar Çiğdem Ülker deneme türünün o
Kıta İdealizmi, felsefe tarihinin
tanımlanması zor lezzetini tattırdığı Buluşmalar’da (Remzi
en önemli felsefi hareketlerinden
Kitabevi), “…insanlar unutuyor, ama kaleler, kubbeler, kuleler,
birinin yeni bir anlatımını sunmanın
köprüler, kentler unutmuyor geçip giden zamanı. Sadece orada
yanında, Kıta ve Avrupa felsefesinin
açılıyor zamanın kapıları….” (s.82) derken hem doğru bir
kökenlerine duru ve kıymetli bir giriş
saptamada hem önceki bir yapıtına göndermede bulunuyor.
imkânı yaratır.
Çeviren: Kenan Mutluer
376 sf.
Varoluşçuluğun öncü filozoflarından
Søren Kierkegaard, insanın ezelden
beri savaşım içinde olduğu,
varoluşunun öncül kıstaslarından biri
olan umutsuzluğu masaya yatırır ve
bize insan denen bu çaresiz varlığın
bir panoramasını sunar.
Çeviren: İsmail Yerguz
ler için de ilginç hale geçer.
160 sf.
ERENDİZ ATASÜ Fiilen yaşadığımız güncel hayatın ta ken-
disi durur Ülker’in satırlarında:
YAKINDA
TARİHİ KENTLER VE KİTAPLAR Küresel kapitalizm saldırmaktadır her yer-
Alman felsefesi modern felsefenin
EŞLİĞİNDE BİR YOLCULUK de (s.103). Ne kültürü ne tarihi ne insanları
Tarihi kentlerin yaprak dokusu kadar, ki- önemser o. Sadece yer ve yutar; yıktıkları-
temelini oluşturmaya devam ediyor.
şiyi anında geçmişe taşıyan ve aynı anda ona nın yerine para tapıncının mabetlerini diker,
Bu kısa ama yoğunluklu giriş kitabı
zamanın yıkıcı akışını hissettirebilen çok az kumarhaneler, oteller ve AVM’ler (s.104)…
şey vardır. İşte, bir anlamda dile, sözcükle- Karadeniz komşumuz Gürcistan’ın Ba-
birçok önemli Alman filozofun yanı
re, edebiyatın gücüne bir güzelleme olan ye- tum’unda özgün kültürel doku bırakmaz-
sıra, nispeten ihmal edilmiş başka
ni kitabı Buluşmalar’da da (Remzi Kitabevi) ken, bir anlamda “zamanın kapılarını kapa-
Çiğdem Ülker, gezip gördüğü yerlere özel- tırken”, neoliberalizm denen afet, bizim Ka-
düşünürleri de, Schlegel, Novalis,
likle tarihi kentlere ve okuduğu kitaplara iliş- radenizimizin ise doğasını mahvetmektedir.
Schleiermacher ve Schelling’in
kin izlenimlerini paylaşıyor. Yerli neoliberalizm dünya cenneti
Gezdiği yerler neresi mi? Kimi kez Tür- Uzungöl’ün çevresini “döküntü cenneti” (s.
çalışmalarını da dahil ederek Alman
kiyemizin kentleri, coğrafi bölgeleri, bazen 111) haline getirmiş, denizden zapt edebile-
felsefe geleneğine ışık tutuyor.
Kıbrıs gibi yakın coğrafyalardaki, kimi kez ceğini hayal ettiği sahada havaalanı inşa ede-
de Çin, Hindistan, Küba gibi “ha deyince” bileceğini sanmaktadır!
Çeviren: Bilhan Gözcü
gidilemeyecek yerlerdeki tarih kokan kentler.
Kentlerdeki çeşitliliğin bir benzerini ya- EDEBİYATA SIĞINIYORUZ!
160 sf.
zarımızın seçtiği kitaplarda da görüyo- Hayatın çirkinliğinden edebiyata mı sığı-
ruz; klasik yapıtlardan postmodern örnek- nıyoruz, biz edebiyatçılar? Biraz öyle ama
lere, Shakespeare’den Murakami’ye, Ferit sadece o kadar değil. Bugün, Arjantin’in
Schopenhauer kitaplığı 20. kitap ile tamamlandı.
Edgü’den Ülkü Günay’a kadar çeşit çeşit başkenti Buenos Aires’i zamana dayana-
yazar sayfalarının konuğu oluyor. mayıp yıkılıp gitmiş diktatörlerin adlarıy-
“Edebiyat eleştirisi hayranlıktan doğar” la değil de Borges’le, Manguel’le anıyor-
Schopenhauer temel eseri İrade
der, 20. yüzyılın büyük edebiyat eleştir- sak (s.57) “söz”de gerçekten bir hikmet
ve Tasavvur Olarak Dünya’ya
menlerinden George Steiner. Gerçekten de var, demektir!
edebi yapıtın kurgusunu, biçemini saptar- Çiğdem Ülker’in, hem zamanın hem de za-
zeyil olarak kaleme aldığı Kant
ken nesnel bilgiye ve rasyonel bakışa ihti- manın yıkıcılığının tanığı olarak hâlâ yükse-
yaç duyarsa da eleştirmen, yapıtın derin an- len Çin Seddi’nin önünde, zamanı gerçekten
Felsefesi Eleştirisi’nde öncelikle
lamını, o anlam ile biçim ve biçem arasın- aşabilen tek şeyin “kelimelerimiz” olduğunu
bize bir düşünce geleneği içinde bir
daki bağı çözebilmek içinse “gönül gözü- düşünmesi (s.16) boşuna değil.
nü” gereksinir. Duvarlar da konuşur bizimle, ama duvar-
düşünürün selefini nasıl anladığını,
Çiğdem Ülker işte gönül gözüyle bakmak- ları anlatan söz, sanatın dokunuşuyla ka-
tadır, konu ettiği bütün yapıtlara; bir edebi- natlanmışsa eğer, asıl o söz konuşur, işte. daha doğrusu anlamak için nasıl
yat bilimci olarak onların ana kurgularını ve Zaman geçerken geçmeyeni, durup durur-
yaklaştığını, nereden tuttuğunu,
çizgilerini irdeler, örneği Ayfer Tunç’un Os- ken çürüyeni, benzeşmeyenlerin arasındaki
man’ında olduğu gibi. (s.121-26) benzerliği (s.91), ateşin yakıcılığından, su-
nelere tutunduğunu gösteriyor.
Çeviren: Ahmet Aydoğan
Ancak temel amacı eleştiridense deneme yun yutuculuğundan, toprağın örtücülüğün-
304 sf.
yazmaktır, o nedenle yazısına yaşadığımız den (s.16) etkilenmeyen söz anlatır bize.
hayatın rengini, kokusunu, izlenimlerini Çiğdem Ülker’in sözleri, kitaplardan,
katar, söz konusu yapıtlar filme alınmışsa, kentlerden, filmlerden, kocaman bir pence-
o filmlere de değinir ve böylece yazı, konu re inşa etmiş okurları için; hayatın geniş uf-
aldığı yapıtı okumamışlar, kente gitmemiş- kuna o pencereden bakabilelim diye.
n
24 Şubat 2022 15