24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 KASIM 1913-4 OCAK 1960 Başkaldıran aydın: Albert Camus! Albert Camus’nün tüm yaşamı ve eserleri Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsan adlı denemelerinde betimlediği “saçma” ve “başkaldırı” izlekleri üzerine kuruludur. Camus’ye göre her şeye rağmen yaşamak ve başkaldırmak gereklidir; insan yeryüzündeki kötülüğü yok edemez ama azaltmak için mücadele etmelidir. İnsanlığın tüm sorunlarıyla ilgilenmiş, dönemin çoğu yazarından farklı olarak hiçbir zaman yanılmamış tüm aydınlara örnek bir çizgi izlemiştir. Cezayirli Albert Camus, bir entelektüel olarak değil sanatçı olarak tanınmak istemiş, felsefe ve roman alanında dünya çapında eserler vermesine rağmen tiyatroya olan özel tutkusuyla da sıra dışı bir aydın olarak kendini kabul ettirmiştir. 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görüldükten üç yıl sonra, 46 yaşında bir trafik kazasında can veren Camus, erken ölümüyle bile “saçma felsefesine” bir örnek teşkil etmiş gibidir. Güçlüklerle kuşatılmış dünyamızı daha iyi anlamamıza, her şeye rağmen yaşama sarılmamıza yardımcı olan yazarların başında gelir. FERDA FİDAN CAMUS’NÜN ‘SAÇMA’ KAVRAMI: BAŞKALDIRI, ÖZGÜRLÜK, TUTKU! “Saçma kavramından üç sonuç çıkarıyorum: Baş- kaldırım, özgürlüğüm ve tutkum. Ölüme daveti, bi- lincim sayesinde bir yaşam kuralına dönüştürüyor ve intiharı reddediyorum.” Albert Camus’nün tüm yaşamı ve eserleri bu temel ilke üzerine kuruludur. Sisifos Söyleni (Çeviren: Tahsin Yücel / Can Ya- Nazi Almanyası’na karşı savaşmak için orduya katılmak is- len bu eşsiz yapıtın kahramanı Meursault, “tatlı kayıtsızlığı- yınları) adlı denemesinde “saçma” kavramını irdeler: Tanrı- tediğinde verem olduğu gerekçesiyle ordudan muaf tutulur lar, kendilerine karşı gelen Sisifos’u koca bir kayayı bir da- nı” gözlemlediği dünyaya ve içinde yaşadığı ama suçlamak- ta ve sorgulamakta ısrar eden topluma yabancıdır. Hiçbir ne- ama onun direniş arzusunu kırmak mümkün değildir. ğın tepesine kadar yuvarlamaya mahkûm etmişti. Taş kendi ağırlığıyla aşağıya yuvarlandığında, Sisifos da aşağı inerek den yokken, tesadüfen katil olsa da kendini masum hisset- TÜFEĞİYLE YAPAMAYACAĞI DİRENİŞİ yeniden başlamak zorundaydı. meye devam ederek, geleceği bugünün aleyhine tasarlamak- COMBAT (KAVGA) GAZETESİNDE tan kaçınır. Yalın dili ve kâh şiirsel kâh monoton gözlemle- Sisifos, tüm çabalarımızın boş olduğunu, hayatın bir an- KALEMİYLE YAPTI! lamı olmadığını gösterir. Ancak yaşadığı yerden başka bir riyle Yabancı, edebi açıdan modern duyarlılığın oluşumun- Tüfeğiyle yapamayacağı direnişi, illegal Combat (Kav- da önemli bir aşamayı oluşturur. dünya olmadığını, “mutluluk ve absürt kavramlarının ay- ga) gazetesinde kalemiyle yapmaya girişir. Bu gazeteyi ya- nı toprağın iki oğlu” olduğunu öğrenmiştir. Kan ter içinde İNSAN CAMUS! zanlar ve dağıtanlar Gestapo’nun eline düşerlerse cezaları- ama sızlanmadan yuvarlar önündeki koca taşı. nın idam olacağının bilincindedir… “Saçma” kavramı Camus’yü ikinci temel kuralına yö- İşte bu nedenle dünyayla uzlaşabilir çünkü tepeye ulaşmak neltir; başkaldırı. 1945’te yazdığı Düğün-Bir Alman Dos- Hiroşima’ya atılan atom bombasının hemen ertesinde imkânsız olsa bile, “salt zirvelere doğru mücadelenin insan tüm Batı dünyası kutlamalarda bulunurken, Camus bu ola- ta Mektuplar’da (Çeviren: Tahsin Yücel / Can Yayınları) kalbini doldurmaya yeter olduğunu” kavramıştır. Bu yüzden şöyle der: “Hâlâ bu dünyanın üstün bir anlamı olmadığı- yı gazetesinde şiddetle kınayarak gerçek bir katliamdan evren her ne kadar anlamsız olsa da intihar bir çözüm değildir. farkı olmadığını ifade etmiş ve herkes vebanın sona erişini na inanıyorum. Ama bu dünyada anlamı olan bir şey oldu- İNTİHARI ÖVEN FİLOZOFLARLA ALAY EDER! coşkuyla kutlarken ölenleri düşünerek hüzne boğulan, za- ğunu da biliyorum, ki bu insandır çünkü anlam arayışında Bu noktada Camus muhteşem ziyafetler çekerken intiha- olan tek varlık odur.” ferlerin geçici olduğunu ve kötülüğe karşı verilen zorun- rı öven filozoflarla alay eder (İntihara övgüler düzerek bu- lu savaşın aslında “sonu gelmez bir yenilgi” olacağını ön- İnsan hayatının en tartışılmaz değer olarak ortaya çıktığı nu bir sermaye haline getiren Cioran’ın Camus’yü neden bu hümanizmi Covid-19 salgını sırasında milyonlarca okurun gören Doktor Rieux gibi dünyanın çok korkunç bir döneme sevmediğini bir de bu açıdan kurcalamak gerekir). girdiğini anlatarak insanlığı uyarmayı görev bilmiştir. yeniden keşfettiği 1947 tarihli Veba (Çeviren: Tahsin Yücel Yaşamın anlamsızlığının bilincine varan insan, artık / Can Yayınları) romanında geliştirdikten sonra, 1951 tarihli ‘BAŞKALDIRIYORUM, O HALDE VARIZ!’ “saçma insan” statüsüne girdiğinden, özgür yaşamaya ve Başkaldıran İnsan (Çeviren: Nedret Tanyolaç Öztokat / Can Başkaldıran İnsan’da, devrimlerin neden soysuzlaşarak ni- tüm olasılıkları tüketmeye mahkûmdur ve Camus, İsa’nın Yayınları) adlı denemesinde felsefi anlamda gerekçelendirir. hilizm çukuruna düştüğünü, cinayeti rasyonelleştirerek, baş- tam tersine “Benim krallığım bu dünyaya aittir” diyerek kaldırmayı dezpotizme dönüştürdüğünü de sorgular. Ama yi- İNSANLARIN TÜM SORUNLARIYLA insanın dopdolu yaşamasını savunur. İLGİLENMİŞ ANGAJE BİR AYDIN! ne de Camus’ye göre başkaldırmayan insan, insan olamaz. Esas ilke şudur: Her şeye rağmen yaşamak, yoldan çık- Bize şu örneği sunar: efendisine başkaldıran köle sonuçta İnsan yeryüzündeki kötülüğü yok edemez, ama azaltmak madan, kayamızı yuvarlamaktan korkmadan, sonuna kadar için mücadele edebilir… Bu yüzden, hayatı boyunca insan- canından da üstün tuttuğu bir değere gönderme yapmaktadır yaşayabildiğimiz kadar yaşamak. İşte bu yüzden “Sisifos’u lığın tüm sorunlarıyla ilgilenmiş, gerektiğinde savaşıma ka- ve bu değer tüm insanlar için ortaktır. “Başkaldırıyorum, o mutlu hayal etmeliyiz”. tılmaktan çekinmemiş, tam anlamıyla angaje bir aydın pro- halde varız” diyen Camus, işte bu noktada kendini varoluş- CAMUS: ‘ROMAN İMGELERE DÖKÜLMÜŞ fili çizmiştir. Dönemin çoğu yazarından farklı olarak sava- çulardan ayırır çünkü bu düşünceden şu sonuç çıkar: İnsan BİR FELSEFEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!’ şımlarında hiç yanılmamış, doğruları tam zamanında öngöre- doğası diye bir kavram vardır ve uğruna ölünebilir. Camus bu kavramı 1942’de yazdığı Yabancı (Çeviren: Ay- rek, tüm aydınlara örnek olması gereken bir çizgi izlemiştir: Aynı yapıtında, Stalinizmin aslında bir diktatörlük olduğunu ça Sezen / Can Yayınları) adlı romanında uygulamaya ko- çarpıcı argümanlarla ortaya koyduğu için küçük burjuvalık- Yoksul bir ailenin çocuğu olarak, gençliğinde Komünist yar çünkü “Roman imgelere dökülmüş bir felsefeden başka Parti’sine üye olmuş ama Stalinist çizgisine ayak uydurama- la suçlanarak Jean-Paul Sartre ve arkadaşları tarafından ağır bir şey değildir”. Fransa’da 20. yüzyılın en iyi romanı seçi- dığı için kısa zamanda ayrılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda eleştirilere maruz kalmış adeta aforoz edilmişti. >> 16 3 Kasım 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle