20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ANDREAS STEINHÖFEL’DEN ‘DÜNYAMIN MERKEZİ’ ‘Özgürlük hoşgörüye ihtiyaç duyar, ancak hoşgörü tek taraflı değildir!’ Phil, henüz 17 yaşında bir delikanlı. Fakat yaşıtlarından oldukça farklı çünkü dünyaya körü körüne bakmaktan çok daha fazlasının peşinde. Bir yanda ilişkilerinde orta yolu bulamadığı uçarı annesi ve bir zamanlar hiç ayrılmadıkları ikiz kız kardeşi, diğer yanda ise tutkuyla kalbini kaptırdığı Nicholas var. Ne var ki karmaşık geçmişiyle yüzleşmeden önce kendisiyle barışmayı öğrenmeli... Andreas Steinhöfel’in, Delidolu Yayınları tarafından yayımlanan kitabı Dünyamın Merkezi (Çeviren: Olcay Mağden), bir delikanlının yetişkin ve olgun bir bireye dönüşme sürecini ele alan çok katmanlı bir oluşum romanı. Yaşadığı yere sığamayan, geçmişinden kaçamayan ve tercihlerine yönelik saldırılara karşı kendini savunmaktan başka çıkar yol bulamayan Phil’in darmadağın yaşamına geniş bir parantez açan Steinhöfel; yer yer Yunan mitolojisinden esinlenen girift konusu, sarsıcı kurgusuyla seçimlerimiz üzerine sorgulamaya itiyor. Dünyalarımızın merkezine inmeye çağırıyor. Andreas Steinhöfel ile Dünyamın Merkezi’ni konuştuk. n İlk yayımlandığı tarihin üstünden bunca zaman geçmiş OLCAY MAĞDEN olmasına karşın hâlâ çeşitli dillere çevriliyor olması müt- hiş bir başarının kanıtı. Nasıl hissediyorsunuz? Türkçeye “Hikâyelerin başladığı ve bittiği yerde, dünyamın mer- çevrilmesi hakkında söyleyecekleriniz var mı? kezindeyim! (...) Her yazar, eserinin uzun ömürlü olmasını ister. Genel- Ayaklarımın altındaki yer hâlâ sallanıyormuş gibi geli- de bir kitap yarım yıl hatta çeyrek yılda unutuluverir. Dün- yor ama artık düşmekten korkmuyorum. Bu güzel bir his. yamın Merkezi’nin başarısıysa 25 yıldır sürüyor. Elbette en Hareket halindeki yaşama dair bir his...” büyük dileğim, hangi dilde yayımlanırsa yayımlansın, me- Romandan tindeki tüm nüansların çeviride de bulunabilmesi. Ben de ‘BU ROMANDA BİRAZ ÇATLAK, SIRA DIŞI İngilizceden çevirmenlik yaptığım için bunun bazen ne ka- KARAKTERLERE YER VERMEK İSTEDİM’ dar zor olabileceğini biliyorum. n Genelde okuduğum bir kitapta ya da izlediğim bir film- de beni ana karakterlerden çok yan karakterler etkiliyor. Bu ‘METİN, YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ BİRÇOK MOTİFTEN YARARLANIYOR’ nedenle söyleşimize de kitabın benim için en çarpıcı bölüm ve karakterleriyle başlamak istiyorum: Çukurdaki Kırmızı n Hayal gücünüze, farklı ve renkli karakterler yaratma yeteneğinize ve kurguyu ilmek ilmek işleyişinize hayranım. Ayakkabı bölümü ve Annie Glösser karakteri. Bu karakterin yaratım sürecinden bahseder misiniz? Ama hayran olduğum bir yanınız daha var ki o da okura ayrıntılarda sunduğunuz sürprizler. Örneğin pek çok kita- Hikâyenin çizgisinin çok dışında, yine de bir o kadar için- bınızda karşımıza Oz Büyücüsü hayranlığınız çıkıyor. Dün- de. Bu çatlak kadın tam olarak neyi sembolize ediyor? yamın Merkezi’nde okuru böyle ayrıntılar bekliyor mu? Eh, yardımcı oyuncu Oscar’ını boşa vermiyorlar. İşin as- Romanın son sözünün çeviriye dahil edilip edilmediğini lı, yardımcı karakterler sadece filmlerde değil, edebiyatta da genelde hafife alınırlar. Oysa doğru kullanıldıklarında, ana bilmiyorum ama o kısım hikâyenin başka bir özelliğine da- ir pek çok ipucu içeriyor: Metin, Yunan mitolojisindeki bir- karakterin parıldamasını sağlarlar ya da kiminle karşı karşı- ya olduklarına bağlı olarak onu daha karanlık hale getirirler. çok motiften yararlanıyor ve bunları olduğu gibi günümü- ze tercüme ediyor. Hepimizinki gibi Phil’in kişiliği de ancak diğer insan- larla temasa geçerek gelişebilirdi. Bu romanda biraz ol- Örneğin Phil (Philhippus), Tanrı Apollo’nun bir laka- bıdır. İkiz kız kardeşi Artemis, Romalılar tarafından Dia- sun çatlak, sıra dışı karakterlere yer vermek istedim. An- nie bunlardan biri ama örneğin Bay Tröht ya da Wolf ya da na olarak adlandırılır ve böylece biz de romanın karakteri Tereza’nın kız arkadaşı Pascal da öyle. Dianne’le tanışmış oluruz. Dünyamın Merkezi’ndeki roman karakterlerinin neredey- Annie, Phil’e “güzel hissi” nasıl edinebileceğini öğretir- ken aslında o da en az Phil kadar masumdur. Burada olan se tamamı tanrıların özelliklerine sahip, ancak bu iki ucu keskin bir bıçak: antik çağ tanrıları mükemmel değildir, sadece iki yabancının buluşması, hepsi bu; biri deneyimli, diğeri tecrübe edinen iki yabancı ve ikisi birbirini karşılık- aksine kusurludurlar -çünkü biz insanları model alırlar- ve birçok olumsuz özelliğe sahiptirler. lı olarak destekliyor. şudur: İtaat etmek!” Annie’nin temsil ettiği, bir tür yetişkin masumiyeti. Bunun Psikolojik açıdan arketiplerdir yani belirli ilkeleri tem- Händel için de aynı soruyu sorabiliriz. O gerçekten gerçekte var olmasıysa pek mümkün değil. Annie yine de bu- sil ederler ancak söz konusu kendi gelişimleri olduğunda kurgusal bir karakter mi yoksa sizin hayatınızda var olan nu başarıyor çünkü algısı sınırlı ve iyiyi ya da kötüyü yansıt- bir adım ileri gitmemişlerdir. Romanda, başta Phil olmak bir Händel söz konusu mu? mıyor. Tam da bu yüzden Phil onun yanında emin ellerde. üzere tüm karakterlerim de işte bu hareketsizlikten kaçma- Händel bir Rönesans adamı. Rönesans insanlarını çok ya çalışıyor. severim; Riko ve Oskar serisindeki karakterim Riko da ‘RÖNESANS İNSANLARINI ÇOK SEVERİM. kendi tarzında bir Rönesans insanı; Eraklı ve bu merak ‘ÖZGÜRLÜK HOŞGÖRÜYE İHTİYAÇ DUYAR HÄNDEL DE BİR RÖNESANS ADAMI’ onun kendi dışındaki dünyayı da keşfetmesini sağlıyor. n Bir diğer dikkat çekici karakter de Händel. Matema- ANCAK HOŞGÖRÜ TEK TARAFLI DEĞİLDİR!’ Dünyamın Merkezi’nin sonunda Phil, hareket halinde kaldı- tik öğretmeni olmasının yanı sıra felsefi de biri. Harika n “Dünyaya ait bir şeyler görmek istiyordum. Ama her ğımız sürece hayatlarımızın -ne kadar zor ya da şiddetli olur- sözleri var. şeyden önce özgür olmak istiyordum ve özgürlüğü sadece larsa olsunlar- her zaman iyiye gideceğini fark eder. Ölüm- Örneğin: “Hanımlar beyler, soyut düşünebilme aklın denizde bulabilirsin Phil! Dört duvar bana göre değil, be- cül olan tek şey durağanlıktır. Händel’in öğrencilerine öğ- ve dolayısıyla aydınlanmanın temelidir. Orantı, mantık... ni boğuyor, daha kötüsü ancak bir tabut olabilir. Bu en- retmeye çalıştığı şey de tam anlamıyla bu. Ancak o, duygu- Bu özellikleri geliştirmeyen kişi duyguları karşısında do- ginliğe, denizin sunduğu bu alabildiğine manzaraya ihti- ğa güçlerine maruz kalan bir taş devri insanının çaresiz- ları dışladığı için yayı biraz fazla geriyor. yacım var. Dünyadaki başka hiçbir şey sonsuzluk hissini Händel soyutlamayı, duygularla gölgelenmemiş bir rasyo- liğini yaşar. Tam da bu yüzden, derinlerinde yatan, şim- pırıl pırıl bir ufuktan daha iyi veremez.” naliteyi temsil eder. (Bu arada Händel -bu kez genç biri ola- Denize âşık, küçükken her gece aynı rüyayı, denizin or- şek ve gök gürültüsünün Tanrıların öfkesinden meyda- na geldiğine dair batıl inancı asla bir kenara bırakama- rak- bir sonraki romanımda çok etkileyici bir yan karakter ro- tasında yapayalnız durmuş, etrafını saran suları izlediği- yacaktır. İşte hanımlar beyler, bu kişinin tek yapabileceği lünde... tabii eğer ben kitabı yazmayı bir gün bitirebilirsem.) ni gören bir çocuktum. Yetişkinlik, rüyalarımı yiyip >> 4 27 Ekim 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle