20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FEYZA HEPÇİLİNGİRLER’DEN ‘TANRIKADIN’ Tanrıkadınlardı, hangi kadınlardı? Feyza Hepçilingirler’in toplumcu, eleştirel gerçekçi romanı Tanrıkadın (Kırmızı Kedi Yayınevi), öğretmen Ayşe’nin iç dünyasında çoğunluğu bilinçakışı tekniğiyle biçimlenen olay akışıyla birey ile toplumun, kadın ile erkeğin, sevgi ile aşkın, doğum ile ölümün, şefkat ile şiddetin, varlık ile yokluğun, emek ile sömürünün karşıtlığında birbirini sevgiyle onaran insanı ve barış içinde bir dünyayı anlatıyor. Emeğin, sevginin, insanlığın romanı Tanrıkadın’ı bir türle sınırlandıramayız. Felsefi, sosyolojik, psikolojik kesitlerin anlatıldığı; kuşak / dönem, durum / olay, kişi / yaşamların iç içe geçtiği bölümlerden oluşan Tanrıkadın; Hepçilingirler’in gözlem gücü, roman estetiği ve çok katmanlı diliyle varsıllaşan bir okuma armağanı okuyucuya, yazınımıza. len dinsel / erksel bağnazlığa boyun mu NİSA GÜNEL eğiyoruz? diye düşünüyoruz. “Kocamı öldürdüm dün akşam. Örtülü gördüğün, İÇ VE SINIFLAR ARASI merak bile etmediğin sepetin içinde o var.” Romandan... TARTIŞMALAR Romanda gerek sınıfların gerek kadın- Feyza Hepçilingirler yeni basımı Kırmızı Kedi Yayınevi ların iç çatışmaları da örnekleniyor. Sos- tarafından yapılan romanı Tanrıkadın’ın başkahramanların- yalist bilince sahip öğretmen Ayşe kadın- dan Ayşe toplumcu savaşımı uğruna vazgeçtiği ve yıllardır ca zaafları, sahiplenmeleri, bağışlamaları, sevdiği Tahir’in çağrısına doğru içindeki kaygılar, kararsız- kaygılarıyla bilinci ve alt bilinci arasında lıklar, sorularla yol alırken hayatını hep başkaları için yaşa- gidip geliyor. Düzene başkaldırsa da ai- dığının, farkındalığıyla kendisiyle bir hesaplaşmaya giriyor. lesinin ve toplumun sesini bastıramadığı Tahir yaşarken yapamadıklarının farkındalığıyla hayatı zamanlarda arafta kalıyor. Topraktan en- kadınlarının tamamlamasını istiyor. Böylece olmasını düşle- düstri, oradan teknoloji toplumuna geçiş diğimiz özgür, eşit ve adil yaşam söylencelerden, dinlerden sürecindeki çağdaş kadın, bağnaz kadın, uzak kendi gerçek toprağında, yeniden filizlenecektir. Er- meta kadınların ruhsal çelişki ve iç çatış- kek kadına inandığında hayatı birlikte özgürleştireceklerdir. malarını duyumsatıyor yazar. Tahir’in kızlarının annelerine değil de sosyalist bilincin Hepçilingirler’in toplumunu iyi tanı- simgesi öğretmen Ayşe’ye emanet edilmesi, geleceğin ka- mış, gözlemlemiş, sahiplenmiş bir yazar ranlık geçmişten kurtarılmasıdır. olduğunu Tanrıkadın’ın dilinde de açık- DEVRİMCİ RUH! ça görüyoruz: “Artık yünlerden örülmüş KURTULUŞ ARI Romanın öndeyişinde Sevgi şöyle der: “Nasıl yaşandı- alacalı bir çocuk kalabalığı, örgü çocuk- ğını bilmediğim bir dönemi Ayşe Anne’min tuttuğu notlar lar, yün örgüsü, el örgüsü çocuklar. On- nerek oylumlu bir romanın rahat okunması sağlanmış. sayesinde kurgulayabildim. Hiç kolay olmadığını söyle- lara bakan bu örgülerin yalazladığı bir çıra”. Yolculukta şöyle diyordu Üç Benli Kadın: “Nasıl ya- meliyim. Çocukluğumu kapsadığı için pek iyi anımsama- O çocuklar acılı bir dönem kuşağının yoksul ve yoksun nağımızın derisi bütün bedenimizi saran derinin bir par- dığım 1980ler’in başına, hatta daha öncesine, henüz dün- çocukları değil mi? Özlemli, hüzünlü, çekingen, kabul- çasıysa bizler de öylece toprağın parçasıyız.” yada bile olmadığım yıllara dönmem gerekti.” lenmiş, eksik, yarım… Öyle güzel çizilmiş ki sözcüklerin Böylece devrimci ruhun yeni kuşaklara aktarılarak resmi, okurken anımsananlardan içleniyorsunuz. KADIN VE DÜNYANIN SÜREĞİ TANRI! unutturulmaması gerektiğine gönderme yapar Hepçilin- Bir yandan da örgü el sanatı, el emeği, bütün sıcaklı- Toprak da kadın da tamamlayıcı kucağı, yaratıcı hoş- girler. Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar’da darbenin izleri ğıyla örenin örüleni ve çocuğu sarmaladığı güzel bir his. görüsü, şefkati, doğurganlığı, üretkenliği, çalışkanlığıyla kurumsal yapıların üzerinden işleniyordu. Tanrıkadın’da Hepimiz giydik. Örgü bebeklerle oynadık. Sadece “artık dünyanın süreği olarak Tanrı imgesidir. Tanrıyı dışımız- ise 31 Mart’ın, 12 Eylül’ün dönemsel izdüşümlerini, ku- yün” sözcüğü üzüyor insanı ve size yoksulluğu, oyuncak- da değil, birbirini tamamlayan erkek ve kadının içindeki rumsal yapılardan çok bireysel ilişkilerde görüyoruz. sızlığı, eşitsizliği anımsatıyor. Sınıfların eşitsizliğini sez- sevgide, benliğimizde aramalıyız. diriyor yine yazar, hem de minik dokunuşlar ve değiniler- Emeğin, sevginin, insanlığın romanı Tanrıkadın’ı bir TANRIKADINLAR; AYŞE, SACİDE, ZEHRA le, imgesel bir dille. Acaba o çocuklar zengin olabildiler türle sınırlandıramayız. Tanrıkadın, felsefi, sosyolojik, Romanın yolları Tahir’de kesişen üç ana kadın kahrama- mi hiç ya da gerçek zenginlik varlıkları mıydı… psikolojik kesitlerin anlatıldığı; kuşak / dönem, durum / nı Ayşe, Sacide ve Zehra’yı bir kadının parçaları olarak da olay, kişi / yaşamların iç içe geçtiği bölümlerden oluşu- düşünebiliriz, ayrı ayrı da… Bu kadınların köklerine bak- İMGE, İRONİ, MİZAH, YAPICI ELEŞTİREL DİL... yor. tığımızda öyküleri, direniş alanları ve yola çıktıklarındaki Bireyi anlatırken kocaman bir dünyanın hiç dinmeyen ya- Toplumcu, eleştirel gerçekçi bu roman Ayşe’nin iç dün- yaraları farklı da olsa acıları birdir: Anne yokluğu, baba il- rasını da anlatıyor Hepçilingirler. “Anne değil, bir ak zam- yasında çoğunluğu bilinçakışı tekniğiyle biçimlenen izle- gisizliği, yoksulluk, yoksunluk, dinsel baskıyla biçimlenmiş bak, iki ağlar çeşme gözünden, bir top peteği gülüşünden bil- ğiyle birey ile toplumun, kadın ile erkeğin, sevgi ile aşkın, çocukluk, sevgisizlik, ait hissedememe, boşluk, arayışlar... dim; annemsin.” tümcesi Ayşe’nin çocukluğu ve hastalığını doğum ile ölümün, şefkat ile şiddetin, varlık ile yokluğun, Yazar olayları kurgularken öyle çoklu bakış açıla- anımsadığında beliren sevgi yoksunluğunun diline örnektir. emek ile sömürünün karşıtlığında birbirini sevgiyle ona- rı yaratıyor, nesnel bakıyor ki yapbozu yerleştirmek için Şiirli yazılan bölümlerde geniş zamanlı seslenişler, ran cinsiyetsiz insan ve barış içinde bir dünyayı anlatıyor. “hangi kişi, hangi yaşam, hangi/si Tanrı” diye sorgulu- çağrışımsal sözcükler, imge, simge, ironi, mizah, yapıcı Tanrıkadın, Feyza Hepçilingirler’in gözlem gücü, ro- yoruz. Oysa hepsi düzenin, sistemin parçaladığı bir bütün eleştirel bir dil ustalıkla kullanılmış. Üçgen, tek çizgiyle değil mi? Bu düzeni değiştirip dönüştürmek için sistemli anlatım, açık koyu, italik, içeriden bölümce başı, büyük man estetiği ve çok katmanlı diliyle doğurganlaşıp varsıl- bir çaba gösteriyor muyuz yoksa çağlar boyunca sürege- harflerle vurgulama gibi biçimsel teknikler cesurca dene- laşan bir okuma armağanı okuruna, yazınımıza. n DOĞU YÜCEL’DEN ‘GÜNEŞ HIRSIZLARI’ abah uyanıyorsunuz, bir bakıyorsunuz her yer karanlık, izlediğiniz filmin içinde bulabilir ya da Beşiktaş-Kadıköy vapu- Güneş yok! Işığa duyarlı bir uzaylı ırkı Dünya’da yaşa- runda galaksiler ötesinden gelen bir uzaylıya âşık olabilirsiniz. Yazar, sıradan insanların başına gelen sıra dışı hikâyeleri an- S yabilmek için Güneş’e perde çekmiş, insanlığı karanlığa, latırken; rüyaları biçimlendirebilir miyiz, ilham perileri gerçek umutsuzluğa hapsetmiş. olabilir mi, Dünya’nın asıl sahipleri kim, öpüşürken neden göz- Doğu Yücel, Can Yayınları tarafından yayımlanan ve insanlı- lerimizi kapatırız? sorular da yöneltiyor okuyuculara. Ve bu so- ğın direnişini anlattığı distopik novellası Güneş Hırsızları’nda rular, gülümseten metaforlar ve zengin bir hayal gücüyle bek- büyülü gerçekçilikten masal edebiyatına, korkudan bilimkurguya lenmedik yanıtlara kavuşuyor. n uzanan 11 öyküyle buluşturuyor okuyucuları. Bu öykülerde her an her şey olabilir: Sinemaya tek başına gittiğinizde kendinizi Güneş Hırsızları / Doğu Yücel / Can Yayınları / 312 s. / 2022. 4 20 Ekim 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle