Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arayış içinde bir yaşam
Dr. Tuncay Özverim’in, anılarından oluşan “Bir Heves Ben de Yazdım... Anılar Canlanır Sözlerimde” adlı ilginç
özyaşamı, içeriğinde romanlar, öyküler, denemeler, ilginç olay izlenimleri barındırıyor.
İstanbul’dan başlayıp İskenderun’a, Kırıkhan’a, oradan Almanya’nın Dortmund kentine uzayan; emekli olunca
gençlik yıllarını geçirdiği İstanbul’da kendini bulan diş hekimi Tuncay Özverim, 85’ine erdiğinde, yaşadıklarını
yazıya dökmeye başladı.
Yazarın derin algı gücüyle dile getirdiği gerçekler, ironili üslubuyla, okuru da kendi dünyalarının girdaplarına
sokuyor... Özverim, hangi ortamda olursa olsun, yaşamı bir ucundan yakalayıp kendini insanların arasına
katabiliyor. Gerçeğe varmak için güçlü gözlemlerini, ironili söylemini düşünselleştiriyor.
YAZMAYA YÖNELİM şamsal ortam beni Rus yazar Kons- ru anlatımları roman sananların, di- lara dokunmak değil, sözcüklerle di-
Tuncay Özverim, A.J. Cronin’in tantin Paustovski’nin özgeçmişini an- linden dökülen her kafiyeli dizeyi şi- dişmektir. Önce iyice düşünülecek,
Şapkacı’nın Şatosu adlı romanından lattığı altı ciltlik dev romanı Bir Haya- ir diye yutturmaya kalkanların, iyi bir
düşünülen en uygun sözcüklerle an-
aktardığı bir öyküyle adımını atıyor tın Romanı’na (E Yay., 1975) götürdü. okur olduğu etkisi uyandırmaya çalı-
latıma dönüştürülecek.
yazın dünyasına. O da Paustovski gibi yaşamı ekse- şanların Özverim’in yaşadıklarından,
Ancak o zaman beyinde oluşan
Bir doktor, gençliğinden beri ro- ninde insanlık hallerini yansıtmaya düşünce-duygu-yaratı dünyasından
anlam sayfaları doldurur. Yeter ki in-
man yazmayı düşler. Yazmaya baş- çalışıyor. Onu da birbiri ardınca ye- alacağı dersler var.
sanın içinde yaratıcılık damarı kımıl-
lar da. Ertesi gün tanıştığı genç bir ni açılımlar sağlayan coşkulu anla-
dasın. Kişi, 85 yaşına da erişmiş ol-
hanıma, üzerinden yük kalkmışçası- tımıyla yarattığı kendi portresini çiz- ATİLLÂ DORSAY’LA
sa, gecesini gündüze katarak kafa-
na, yazdığını beğenmeyip çöp sepe- mesine borçlu. ARKADAŞLIĞI
sında kurguladıklarını etkili bir anlatı-
tine attığını söyler. Tuncay Özverim’in yazdıklarının
ma dönüştürebilir.
Doktordaki tedirginliği sezinleyen DUYGU DÜNYASI ayrımına ilk varan, sinema kültürü-
hanım, ona romanı neden bir ya- Özverim hangi ortamda olursa olsun, nün gelişiminde büyük emekleri olan
YARATICILIK YOLUNDA
yınevine göndermeyi denemediği- yaşamı bir ucundan yakalayıp kendi- Atillâ Dorsay olmuştur.
ÖZELEŞTİRİLER...
ni sorar. ni insanların arasına katabiliyor. Ger- Bir dergide onunla yaptığı uzun
Özverim, yıllarca okuyup gerçekle-
Tez canlı doktor, yazdıklarını he- çeğe varmak için güçlü gözlemleri- sohbette soruyor: “Ve ben doğrusu
ri duyumsayarak, yazmanın bu aşa-
men çöpten çıkarır, bir yayınevine ni, ironili söylemini düşünselleştiriyor. şaşıp kalıyorum; bu yaşa dek bu ya-
malarından bilinçle geçmiş olmalı ki
gönderir. Oradan olumlu yanıt alır, Olayların içinde ol- zar nerelerdeydi; niye
özeleştirisini yapıp yaşlılığını verimli
kitap basılır, büyük ilgi görür. masına karşın anla- bu kadar gecikti?..”
kılarak, kalemini yaratıcılığın mürek-
Özverim’in, eline kalemi alıp he- tımında kendini salıp Yaşamı İstanbul’a
kebine daldırarak yazmaya başlar:
vesle yazmaya başlaması Cronin’in koyuvermiyor, her gün özlemle geçen
“İşim ne kadar kolay olurdu, ay-
öyküsünü çağrıştırdı bende. belirsizlik içinde geçip Özverim’in, içsel dün-
Özverim’in anılardan beslenen anla- giden bir yaşam orta- yasını yazıya dök- larca ne yazacağım diye düşünmez,
tıları, kanımca romana, öyküye adım mında, içinde yarattı- mesini Dorsay’ın bu kırk kere yazdığımı, okuduktan son-
atmasının başlangıcıdır. ğı mutluluğu canlı tu- uyarısına bağlıyo- ra her seferinde yırttığım yazılarım
Kitabına Bir Heves Ben de Yaz- tabiliyor. rum. Özverim açısın-
için uykularımı feda etmezdim. Da-
dım... Anılar Canlanır Sözlerimde Yine de, içten içe, dan İstanbul’un yal-
ha doğrusu bir şeyler yazmaya ça-
(Yeni Anadolu Yay., 2021) adını ver- “Hey insanlar ben de nızca mekân değil, ilk
lışmazdım, uğraşmazdım. Bir kitap
mesi de bunu gösteriyor. varım!” dercesine, gençliğinden yaşlı yıl-
yazmanın, insanın içinde yıllardır bi-
Her şeyden bir şey olan bu anlatı- oyuncu yapısının et- larına değin sığınmak
riktirdiklerini, arzularını, düşünceleri-
ları da kısa sürede yazın dünyasın- kisiyle, en azından iç istediği bir ana kuca-
ni yazmanın ne kadar rahatlatıcı ol-
daki yerini bulacaktır. dünyasında gösteriye ğı olduğu, kenti algı-
duğunu bilmiyordum.”
Tuncay Özverim’in, yazdıklarında çıkmaktan kaçınmıyor. layışından bellidir:
Özverim, her gelişinde İstanbul’da
üslup yaratma gibi bir derdi yok. Üs- Sanırım ona kitap yaz- “Gördüklerinizle,
turist gibi gezip gerçekleri görmez-
lubu doğuştan, yaşananlardan edi-
dıran, bu cesareti gös- dalgalı denizden ge-
den gelerek dolaşsa, doğası, insanı,
nilen izlenimler eleştirel yanı ağır ba- terme güdüsüdür... len uğultulu karmaka-
gelişimleriyle dünyanın bu en gör-
san ironili söylemi, onun anlatı yön- Bunda tiyatro, özellikle opera, mü- rışık seslerle, burnunuzu sızlatan yo-
kemli kentini derin duygularla içinde
teminin eti, kemiği, siniri... zik, sinema dünyasıyla kurduğu, dı- sunlu deniz kokusuyla, hemen bü-
yeniden yaratmasaydı böyle bir ki-
Çok yanlı bir aydın izlenimi yara- şarıdan herkesin ayrımına varamaya- tün duygu organlarınız çalışmaya baş-
tap yazmaya güç yetiremez, onu şu
tan Tuncay Özverim’in algı gücün-
cağı bağlantının etkisi düşünülebilir. lar. Aşağıda, merdivenlerin altında sizi
cümlelerle evrensel boyutta algıla-
den beslenen gözlemleri, İstanbul’dan Ne var ki o konuya yönelik soru- büyük bir tevazu ile karşılayan bir mü-
yamazdı:
Dortmund’a, yerleştiği yerlerin kültü- larla karşılaştığında sıradan bir olay- cevher kutusu kadar küçük iskelesine
“İstanbul’a Haydarpaşa’dan
ründen, sanatından izler taşır. mış gibi, suskunluğu yeğliyor. de hemen elinizi sürmek, dokunmak,
giriş, sadece köyden şehre geliş
Örneğin İstanbul’da ise çevresin- Etnik yapı, din, milliyet, cinsiyet kapılarını okşamak istersiniz!”
değildir. Çocukluktan delikanlılığa,
deki bütün çemberleri kırıyor, duygu
ayrımı yapan politikacıların, onların
basitlikten güzelliğe, geri kalmışlıktan
özgürlüğünün ona tanıdığı olanakla- artodalarındaki bürokratların, yaran- YAZMAK
çağdaşlığa, cahillikten olgunluğa ge-
rı yaşıyor. mak için lafa takla attıran gazeteci- Yazmak, kalemi ele alıp çiziktir-
Bu yönden, Özverim’in yarattığı ya- lerin, düşünsel temelden yoksun ku- mek, bilgisayarın başına geçip tuş- çiş demektir...” n
6 Ocak 2022
8