09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ben bu hikâyeyle çok ünlü ol- Aşk, bir asansör düşerken, bi- ‘KİMSE TAM DEĞİL’ dum. On altı yaşında ünün ne oldu- raz sonra parçalanacağınızı bil- n Bekçi’nin, “Baksana çev- ğunu anladım. O sırada İngiliz Kız diğiniz halde bir bardak şam- rene, kiminin bacağı yok, ki- Ortaokulu’nda, son sınıftayım. Okul panyayı kafanıza dikip hayat ne minin kafası... Yalnızca gövde çok ilgi gösterdi. Edebiyat kulübüne güzel diyebilmenizdir. olan var...” seslenişi; Karga alındım. Ki o zamana kadar çok oku- Feramuz’un “İnsan olmak...” yan ama oralarda dolaşan bir öğren- ‘SÜZÜLMÜŞ, DEMLENMİŞ deyişi ve başka örnekler... Hepsi kendi bağlamından ciydim. Yani Büyülü Gerçekçilik de- İFADELER’ mek ki benim başlangıcım. n Akıp giden hayatın ba- çok öteleri, ironik bir yaklaşım- la aslında bir hayat felsefesini Bugün yetmişten fazla kitabım var. rındırdığı ayrıntılar, incelik- Hepsi aynıdır. Hiçbir zaman değişmi- ler, yitip giden merak duygu- anımsatıyor okura alttan alta. yor tarzım. Bu, benim içimde olan bir muz... Çocuklarımızı / gençle- Nedendir bu olamama hal- şey. Bir “rüya yaşam”. Ve ben bu “rüya ri yuvarladığımız sığlık... Son- lerimiz? Ya “her ne ararsak yaşam”ı çocuk kitaplarımda da yetişkin- ra şu; an, şan, unvan merakı- kendimizde” olduğunun uza- ler için yazdıklarımda da büyük bir serü- mız... Bir gözlem mi, metne / ğına savrulmalarımız? ven, bir yolculuk yaşayarak sürdürdüm. anlatıya sızan bir gerçeklik mi Ee, bu hayat böyle... Hiç kimse n Karga Feramuz’un Aşkı’ndan bu? Ne dersiniz, dünden bu- tam ve bütün değildir. Muazzam hemen önce Frej Apartmanı’nın güne hep mi böyleydi? bir holding sahibi, iş insanısındır, Esrarı’nı da okudum. İki yapıtta da O kadar bilinçle yapılmış şey- bir şeysindir... Ama çolaksındır, kahramanınız “Nazlı” çıkıyor karşı- ler değildir bütün bu saydıkla- gözün görmez, kamburun var- mıza. Rastlantı değil herhalde... rın. Beynimin, ruhumun o anki dır, yardıma ihtiyaç duyarsın... O, benim! O, çocuk Nazlı. hâletiruhiyemin, kitabı yazarken gir- Yani insanoğlu hiçbir zaman diğim havamın süzgecinden geç- bir Apollon değil bence. O ne- HEPSİ GERÇEK VE GERÇEKÇİ miş, demlenmiş ifadeler diyelim. denledir ki karga bir hayvan, müzedekiler; torsonun başı, n Salâh Birsel’in Nezleli Karga n Karga Feramuz’un büyük denemesinin bir gerçekliğe, bir kar- aşkı Cevriye, bekçi Bahattin, kiminin kolu bacağı yok. Ha- yatta herkesin böyle tekleme- ganın nezleymişçesine gaklaması- mağara insanı Ateş, İkbal Kar- na yaslandığını kendisinden de din- ga... Ve Nazlı... leri vardır. Solaklığı, miyoplu- lemiştim. Karga Feramuz için böyle Öne çıkan karakterlerin ger- ğu, kekemeliği, korkuları var- / benzer bir çıkış noktası var mı? çekçi, sıcak, hayatı tanıyan, ca- dır; anksiyetesi, panikatağı... Var, evet. Çok eskiden, büyüdüğüm na yakın oluşları rastlantı mıy- Hiç kimse tam değildir. Bizi köşkün bahçesinde kocaman bir ağaç dı yoksa romanın bütünü için- insan yapan budur. Belki karga vardı. O köşk artık apartman oldu. Fa- de yansıyan ya da baştan ta- da onun için insandır. kat o ağaç hâlâ orada. İstanbul’a, evime sarladığınız bir durum muydu? n Mağara insanı Ateş’in psi- gittiğim zaman görüyorum onu. Orada Hepsi gerçek. Nazlı gerçek, ba- kiyatrila buluşmasında ve kimi yine yaşlı bir karga var. baanne Cevriye, benim rahmet- başka bölümlerde eğitim sü- n Sakin, bağırıp çağırmayan ne li babaannem Cevriye Hanım, o reçlerinin düştüğü açmaz, ez- ki insan için, doğanın akışında, sı- köşkte oturuyordu ve o karga eğer berlenmiş tutumlar alaya alı- caklığında bir hayatın taşlarını da gençliğimden beri oradaysa ba- nıyor, bir işin iyi ve doğru ya- özenle döşeyen bir yapıt Karga baannemin gençliğini, belki ço- pılamaması üzerine düşünme- Feramuz’un Aşkı. İnsan olmaya iro- cukluğunu bile görmüştür. Benim ye çağrı ses veriyor romanda. TOLGA YARICI nik bir çağrı bence. çocukluğumu görmüştür. Baba- Katılır mısınız? Sizi bu yolculuğa çıkaran neydi? annemin çocuklarını, yani baba- Bütün bu sıraladıkların için ya- mudur acaba,/ Bir tank, rüyasında/ Bir yerde, öyle bir düşünce, öyle bir mı, amcamı, halamı; dedemi görmüştür. zıldı bu roman. Belki bilinçsizce ama o duygu. Bir karganın hayatı, karganın Doğru, hepsi gerçekçi insanlar / ka- Ve ne düşünür tayyare/ Yalnız kaldığı kadar göze batan şeyler ki bunlar, ben zaman?/ Hep bir ağızdan şarkı söyle- gözünden dünyayı görüş çünkü karga rakterler. Bekçi Bahattin çok farklı, Naz- buradayım, hatalı yapılıyorum denen hep orada. O öttüğü zaman ben onun lı çok meraklı, Ateş bence çok ilginç... mesini/ Sevmez mi acaba gaz maske- şeyler ki bunlar tabii Ateş’e yansıdı. çocukluğumdan hatırladığım Karga n Ah ne çok sulandı ağzımız: Gül- leri/ Ayışığında?..” dizeleri düştü ak- n Yapıtın son tümcesi; “Hayat Feramuz olduğunu düşünürüm. lü-sakızlı lokumlar, sumaklı mantı- lıma sizinle / Nazlı’yla müzedeyken. asırlardır aynıydı ve hiçbir şey de- Karga zeki bir hayvan. Onun da duy- lar, pufbörekleri, kayganalar, gözle- İskender, Venüs, Firavun, Ağlayan ğişmiyordu aslında” anlatının göl- guları olabilir mi falan. Böyle başladı. İşte meler... yalnızca “doğdu”ya gidece- Kadınlar... Kimin sesi ulaştı size ilkin? gesinde yatanı bütünüyle açık edi- bu kısım büyülü gerçekçi, biraz fantastik. ğinde yapardı annem kayganayı! İlk defa Ağlayan Kadınlar. Onların o tiz yor. Peki, umut ne yana düşüyor? Sizin yaşamınızda nerelerde dur- sesi. Hani o yankesici kadın var ya (Ag- Umut yetişiyor. Refik’in sözü / dize- ‘AŞK, BİR ORMANDA maktalar? Nerelerden çıkıp geldiler? rippina), sonra iş buluyor, Venüs’ün bi- si değil mi bu? KAYBOLMAKTIR’ Eski ahşap köşkün taşlığında, ora- leziğini çalıyorlar... Sonra da Venüs’ün n Evet, Refik Durbaş’ın. n “Bir karganın aşkı olsa olsa, daki geniş mutfakta, kalfası Fatma hafif, mırmır, mırmır konuşması. Çok sevdiğim bir şiiridir Refik’in. Umut günün batışı ya da bir kelebeğin Ablayla babaannemin hamur açma- n Neden, “aşklar, tutkular, ileriye düşsün, umut önümüze düşsün, uçuşu gibi soyut, elle tutulamayan, sı, kaygana yapması, ballı gözleme, entrikalar”ın yalnızca “önemli” kişi- umut kalbimize düşsün. Çünkü dünya bahçeye ve doğaya ait bir olay” ta- benim çok sevdiğim pufböreği, son- lerin hayatını “süslediğini” sanır in- her şeye rağmen çok güzel. Çok çok gü- nımınızı bir küçümsemeden çok ra ucundan yediğim hamur / kıyma ve san ya da sanmamız istenir? zel ve yaşamak da bir hediye. Bir serü- Sokaktaki insanın, devlet me- “aşk” kavramı ya da gerçeğine bir ardından kurt / solucan düşürüşüm... ven, bir macera, bir kitap yazmak gibi... yaklaşım, “Hadi bunu bir daha dü- Bütün bunlar, sonra merdiven altın- murunun “hayatının düz bir rayda şünün!” çağrısı diye okudum. daki gıdaları, yiyecekleri koruyan, ka- gittiği”ni akıllara kazıyan nedir? ‘HAYAT BÖYLEDİR!’ Ancak son bölümde “Aşk bu! Man- vanozları daima dolu tutan Hızır, inan- Belki de her şey tam tersidir aslında. n Hayat bir kitap yazmak gibi... tıksız bir şey...” deyişinizle ortalık bir dığım Hızır; her şey o yıllara düşüyor, Memur zor bir hayat yaşıyor Türkiye’de. Harika! daha karıştı. Ve kitabın son tümcesi: oradan çıkıp geliyor. Evden işe, işten eve gibi gözüküyor. Evet, öyledir. Çocukların bunu bil- “Aşkı öğrenmiştim. Bu eşsiz bir şeydi.” Öbür hayatlar balonlu, konfetili, par- mesini istiyorum. Hayat bu! Ay, yarın Sahi, aşk nedir sizin için? ‘DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!’ fümlü, pastalı, şampanyalı... var mı, dersin önünde bir derya açı- Aşk, bir güneş doğuşu ya da batı- n Ve değişmeyen ilişkiler... Mağa- Onun için insanlar aşkı bu dünya- lır. Yolum kapandı, dersin; bir mağara şı olabilir. Aşk, denizden karaya doğ- ra insanı Ateş’ten bu yana şu bir- dan genç insanlara yakıştırıyorlar. yarılır. Hayat böyledir. ru esen meltem olabilir. Aşk, bir hızar kaç on bin yılda insan ne katmış / Halbuki bir memurun tutkusu, aşkı Bazen ben burada, Apollon makinesinin kırıp kemikleri, kalbi par- katabilmiş hayatına? belki Kazanova’nın aşkını geçebilir. Tapınağı’nın karşısında, bir kafe- çalayışı olabilir. Aşk, kıskançlıktan kıv- Hiçbir şeyin değiştiğini zannetmiyo- Bir de şu var: memur onu dile ge- de otururum. O binlerce yıllık kalıntıyı ranma olabilir. Aşk, mutluluk, sınırsız rum. Günümüzde bir adam bir kadına tiremiyor. Olup biten kapalı perdeler seyrederken hayatın ne kadar değişik bir mutluluk olabilir. âşıksa bir parfüm ya da başka bir he- arkasında... Ama bu, o duygunun kı- bir şey olduğunu düşünürüm. Aşk, bir ormanda kaybolmak olabi- diye verebiliyor. Ya da akşam, yeme- sıtlanması demek değildir. Koltuğu- Orada bambaşka düşünceler kuşa- lir. Aşk, bir kaplanın kafesine girip ka- ğe çıkıyorlar falan... Ateş belki öyle bir nun altında ekmek yahut pideyle o tır beni. Hayattaki o küçücük dargın- pıyı arkadan kapatabilmek, parçalan- şey yapamıyor. Hepsi bu. neler düşünebilir! Ben onları, o sıcak lıklar, küslükler, kaprisler, üzüntüler, mayı göze almaktır. n Sıklıkla Orhan Veli’nin “Arzulu yuvalarda yaşananları yazdım ama. ondan sonra dertler... n 6 Ocak 2022 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle