Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni Osmanlıca...
Bu yazıdan anlaşılması gereken şey nedir? Hayır, Arapça sözcük kullanılmamalı demiyorum (dilimize yerleşmiş,
dilin malı haline gelmiş Arapça sözcükler vardır), yabancı kaynaklı sözcükler ya da eğretilemeler kullanılmamalı
da demiyorum (bütün dillerde başka dillerden ödünç alınmış sözcükler, eğretilemeler bulunur). Yeri geldiğinde ve
anlaşılır bir gerekçeniz varsa hepsi kullanılabilir. Ancak felsefe gibi ciddi konularda yazı yazmak öncelikle
dil titizliği isteyen bir iştir demek istiyorum.
Zamanında bize, “mevzusu” denme- demek varken “teyit etmek”, “önermek” Örneğin “doğal hakların delegasyo-
ÜLKER İNCE
yeceğini, “mevzuu” deneceğini öğret- demek varken “teklif etmek”, “dolaşım-
nuna dayalı sözleşme” sözünden ne
mişlerdi. Yoksa artık doğrusu yanlı- da” demek varken “tedavülde”, “ken-
anlıyorsunuz? Bu cümleyi yazan ki-
şı diye bir şey kalmadı mı? Kimin keyfi dine özgü” demek varken “nevi şahsına
şi belki de “delegasyon” sözcüğünün
oğu Batı dergisinin 96.
nasıl isterse öyle mi? münhasır” desinler?
Türkçede de kullanıldığını düşündü ve
sayısının alt başlığını
Dil topluluğunda oluşmuş uzlaşımla- Benim bildiğime göre bütün dillerde
hiç duraksamadan “delegasyon” olarak
görünce (Akıl Tutulması
ra uymak diye bir şey yok mu? sözcükler hazır halde gökten zembille
kullandı ama “delegasyon” Türkçe bir
Çağı-1) dergideki yazıları
“Mümkünat denizi” sözünü, “olabi- inmez, anlamlarını ve içeriklerini kulla-
Dhemen okumak istedim. sözcük değildir, ödünç bir sözcüktür ve
lirlikler / olasılıklar / olanaklar ya da nımdan kazanırlar.
Yazarların çoğunun ele aldıkları “ödünç sözcükler” genelde belli anlam-
imkânlar denizi” söyleyişlerinden Bir başka deyişle bu demektir ki dili-
konularla ilgili olarak etraflı bilgiye larıyla ödünç alınır. Örneğin biz “dele-
biri karşılamıyorsa “mümkünat” sözcü- nizde var olan sözcükleri farklı bağlam-
sahip oldukları, o konuda yazılmış metin-
gasyon” sözcüğünü Türkçede yalnız-
ğünün nasıl bir farka işaret ettiğini ben larda ne kadar çok kullanırsanız o
lerin pek çoğunu okudukları, okudukla-
ca “temsil heyeti” anlamında kullanırız,
anlayamadım, herkes anlıyorsa kabahat sözcükler o kadar çok içerik kazanır,
rı şeyler arasında ilişki kurmayı bildikle-
oysa yukardaki örnekte o sözcük
bende diyeceğim. kullanıldıkça daha kullanışlı hale gelir,
ri anlaşılıyor ama yazıları okumak büyük
“belirlemek, saptamak, adını koymak”
Ancak zaten var olan felsefe dilini, kullanmadığınız zaman da yaprak
bir eziyet hatta bana göre olanaksız.
anlamında kullanılmıştır.
felsefe terimlerini kullanmayarak gibi kurur, düşerler.
Felsefe metinlerini okuyup anlamak
Bir de şu var: “Delegasyon” sözcü-
oturup yeniden bir dil icat etmek felse-
zaten zordur, diyeceksiniz belki de ama
ğünü “delegasyon” olarak değil de
feyi bilmeceye çevirmek değil de nedir, YABANCI SÖZCÜKLER
buradaki zorluk o değil.
buradaki “belirlemek ya da saptamak”
sorusunu sormadan da edemeyeceğim. O bakımdan Türkçe karşılıkları var-
Doğu Batı dergisinin yazarları adeta
anlamıyla aktarmaya kalktığınız
ken ve o karşılıklar yaygın olarak kulla-
derginin adını hak etmesi için -İngiliz-
zaman cümleyi de başka türlü kurmak
ARAPÇA SÖZCÜKLER nılan işlek sözcüklerken yabancı dil
ce, Fransızca, Almanca gibi- Batı dille-
zorunda kalırsınız. Bambaşka bir cüm-
Derginin hemen ilk 4-5 sayfasın- kökenli sözcükler kullanmanın mantığı-
rinden ödünç alınmış olan yabancı
le kurarsınız.
dan rasgele ve kabaca derleyeceğim şu nı anlamam da zordur.
kökenli ne kadar çok sözcük kullanmış-
Bunu özellikle vurguluyorum çün-
Arapça sözcüklerin, o güzelim Türkçe “Varsayımsal” demek varken niçin
larsa Doğu (Arapça, Farsça) kökenli de
kü sözcükleri ödünç alırken çoğu kez
karşılıklarının kabahati nedir? “hipotetik” densin (Hipotetik sözcüğü-
o kadar çok sözcük kullanmışlar.
sözcüklerle birlikte, dilsel yapıları da
Derginin yazarlarının sanırsınız ki nü -eğitimli eğitimsiz- herkes çok
Mis gibi Türkçe karşılıkları dururken
ödünç alırız. Bu ne demektir? Yabancı
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türk mu iyi bilir?), “olgu, olay, görüngü”
sözcüklerin Türkçelerini ısrarla kullan-
kökenli sözcük kullanma sorunu yalnız-
dilinin, “yabancı dillerin egemenliğinden demek varken “fenomen” (Rasgele
mamalarının özel nedenini hiç anlaya-
ca sözcüklerle sınırlı değildir, dilsel
kurtarılması” amacıyla başlatılılan sorun bakalım eğitimli insanlar arasında
madım. Yazarlar biliyorsa keşke bunu
yapıları da ilgilendirir demektir.
açıklasalardı. arılaştırma hareketinden, bu hareketin kaç kişi “fenomen” sözcüğünün
Yabancı kökenli sözcüğü kullanırken
başarılı sonuçlarından hiç haberleri yok anlamını tam olarak söyleyebilecek)
Örneğin “konu” gibi son derece
çoğu kez yabancı kökenli dil yapılarını
ya da bu harekete tamamıyla karşı olduk- ya da “ayrıntı” sözcüğü dururken
güzel ve işlek, rahatça Türkçe ekler
da kullanırsınız. Bol kepçe yabancı
ekleyebileceğiniz Türkçe bir sözcük larını ilan ediyor, bu hareketi reddediyor “detay” demenin gerekçesi nedir?
kökenli sözcük kullanmaya meraklı
ve suyu tersine akıtmak istiyorlar. Sonuçta yabancı sözcükler, bir dil top-
dururken insan neden acaba Arapça
arkadaşlara, sözcüklerle birlikte
“mevzu” sözcüğünü kullanır? Hele o Yoksa niçin “görev” demek varken luluğunun pek çok üyesi için ancak bel-
yabancı yapıları da ödünç aldıklarını
Arapça sözcüğe bir de (ses etkisi bakı- “vazife”, “oluşan” demek varken “müte- li bir bağlamda anlam ifade eden, onun
hatırlatmak istiyorum ki bu çok iyi bir
mından yaratacağı soruna aldırmadan) şekkil”, “adamak” demek varken “vak- dışında kaynak dildeki anlam zenginlik-
Türkçe ek ekleyip de “mevzusu” der? fetmek”, “onaylamak, doğrulamak” lerini taşımayan “verimsiz” sözcüklerdir. şeyse almaya devam etsinler. >>
6 16 Eylül 2021