23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MÜJDAT GEZEN’DEN ‘ÇOCUKLUĞUMU BİNDİRDİM TRAMVAYA O GİTTİ BEN KALDIM YAYA’ ‘Bir gün dünya sapkınlıklardan sıkılacak!’ Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya (Kırmızı Kedi Yayınevi), Müjdat Gezen’in; kronolojik bir izlek de gözetmeden yaşamöyküsünden, anılarından yola çıkarak yazdığı üçlemesinin ilk kitabı. Kitapları içinde; “Hayata bakışı, yaşadıkları, bildikleri bilmedikleri, tutkularıyla türlü duygularını paylaştığını” ifade ettiği bir kerte. Her bir anıda tüm kültürü içseline sıkı dokunmuş bir semt öyküsü, adeta birer roman girişi, toplumsal bir suret, sevinçler, sıkıntılar, sevgiler, hasretler saklı. Metin Akpınar’la birlikte “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılandıkları ve savcının haklarında 4’er yıl 8’er ay hapis cezası istediği dava süreçlerini de tutanaklarıyla tarihe kazıyor kitabında. Bu arada sevinçle belirtelim; Müjdat Gezen ile bu söyleşiyi yaptığımız sıralarda; söz konusu dava sürüyordu, Kitap Eki’miz yayımlanmadan hemen önce ise 1 Mart’ta, karar duruşması yapıldı ve beklenen haber geldi: Gezen ve Akpınar’ın beraatına karar verildi! GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr ‘KONUŞAMAZ OLDUK. KONUŞMAK LAZIM!’ n Diyorsunuz ki yazacak ne kaldı ama yine de yazmak istiyorsunuz. Yazdıkça, paylaştıkça neler hissediyorsunuz? Söz uçar, yazı kalır var ya… İşte o nedenle yazıyorum. Çünkü özellikle içinden geçmekte olduğumuz şu dönem yazılmalı. Ayrıca bugüne değin hiç dokunmadığım anıları da buradan üç kitapla söylemek istiyorum. Konuşma üzerine bir meslek seçtim ben. Yazarken de bunu uyguluyorum. Konuşur gibi yazıyorum. Belki çok kısa sürede ikinci basım yapma nedeni bu kitabın. Konuşur gibi. Konuşamaz olduk çünkü. Konuşmak lazım. MSM’NİN YENİ PROJESİ! n Yıllar sonrasında kurduğunuz ve bugün de pek çok yetenekli genci yetiştirdiğiniz, kurarken pek çok kişinin macera olarak baktığını ifade ettiğiniz MSM ne iyi ki genişleyen bir aile. Sayısının ortalama beş bine ulaştığını belirttiğiniz öğrencilerinizi de yazıyorsunuz. MSM’de şu anda hangi projeler üzerinde çalışıldığını anlatır mısınız? MSM zor kuruldu, zoru başardı. Bu dönemde bile hâlâ tam kadrosuyla ayakta. Çünkü temellerinde beton yerine sevgi var. Sevgi tutkaldır. Son projesini ilk kez size açıklıyorum MSM’nin: “Uluslararası Tek Kişilik Oyunlar Festivali”. (Ödüllü) (Altyazılı) n “Altmış yıldır sahnedeyim... Tamamdır. Yoruldum artık. İlk sevdam beni affedecek mi bilmiyorum ama yoruldum...” diyorsunuz. Ve “Sakin bir hayat istiyorum” diyorsunuz. Nasıl? Hatta nasıl yani? Yorulduğum gerçek, sakin hayata gelince, benim hayatım zaten sakin. Bermuda üçgeninin iyi niyetli olanı: Evtiyatrookul. Okultiyatroev. KURTULUŞ ARI ‘DİPSİZLİKTEN NEFRET EDERİM!’ n Genç sanatçı Müjdat’ın adımlarını, dostlarını, sanat disiplininin oluşumunda en pay sahibi ustaları okuyoruz devamla... Dostluklara inanırım. Onları biriktiririm. İnsan biriktiririm. Dostlarımda işlerinde benim kadar ustadırlar Ben usta olduğumu söylemedim, siz söylediniz. İyilerle arkadaşlık ederim. n Kitabınızın pek çok satırına işlemiş o dönemlerin bugün artık neredeyse pek çoğu hayal olan ilkeleri, duruşları, sanatlar arası alışverişi, yakınlığı ve o kök disiplini anlatsanız başlıca neler söylersiniz? Kök disiplin sözünüzü çok sevdim. Disiplini çok sevmem ama dipsizlikten de nefret ederim. MSM’yi ilk açtığımda müdürüm çok iyi bir adamdı ve çok disiplinliydi. İlk gün büyük bir heyecanla bana geldi: “Müjdat az önce iki öğrenciyi öpüşürken gördüm ne yapayım?” dedi. Ben de: “Dövüşürken görseydin daha mı iyiydi?” dedim. MSM böyle kuruldu. ‘ATATÜRK HAYATTIR, SEVMEMEK EKSİKLİKTİR!’ n Yaşlılık... Yer yer değiniyorsunuz... Yaşlılık; hoş geldi. Sefa geldi. n “Ben Kemalist, Atatürkçü falan değilim. Direkt Atatürk bağımlısıyım.” Gel de sorma! Atatürk’ü sevmemek eksikliktir. Sevilecek biridir. Devrimcidir. Yakışıklıdır, güzel insandır. Çilelidir. Hayattır. Mustafa Kemal Atatürk’ü dünya sevmiş, ben sevsem ne olur, sevmesem ne olur? n Aptalları değil, ortalamayı hedeflediğinizi imlediğiniz AKP zihniyetinin ülkeyi getirdiği hale ilişkin yorumlarınızı da okuyoruz. “Ayakta duracağız” diyorsunuz. Getirir misiniz devamını? Ben sanatçıyım. Ayakta kalmak zorundayım. İktidara teslim olanlar ya başka meslek seçerler ya da sanatın kendilerine bahşettiği özellikleri korurlar. Başka türlüsü tuzsuz türlü yemeği gibi olur, yenmez. ‘SOSYALİSTİM İŞTE!’ n “Komünizm suçundan yargılandım 1981’de. Oysa ben komünist değilim. Sosyal demokrat hiç değilim. Sosyalist tanımı bana iyi geliyor. (...) Sosyalizm bence bir gün dünyanın dönüp dolaşıp varacağı son durak olacak. (...) Bunu daha önce hiç bu kadar açık dile getirmedim. Açıkça söylüyorum. Ateist değilim. Beni ayakta tutan bir gücün varlığına inananlardanım.” Hani ben daha ne sorayım? Sosyalistim işte. Bir gün dünya bu sapkınlıklardan sıkılacak ve böyle olacak. YA YATARIZ YA ÇIKARIZ! n Yılmaz Özdil’le hakkınızda açılan dava, ardından Metin Akpınar’la hakkınızda açılan dava süreçleri... Bir soruya daha ne hacet! Yargılanıyoruz işte. Kenan Evren devrinde de oldu böyle şeyler. Geçiş dönemlerinin özelliğidir. Olur. Sonra biter. Durulur hava. 1 Mart’ta karar bekliyoruz. Ya yatarız ya çıkarız. İkisi de benim için aynı. Çünkü kıymetsiz. n COVID19 süreci de yer alıyor satırlarınızda. Bir virüsten iyi olarak söz edilmez ama bana üç kitap bir oyun yazdırdı. On bir ay evde kalınca yazdım, kurtuldum. n Yeni tasarılarınız? Bu kitaplar bir trilogya. Üçleme. Birincisi, Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya, O Gitti Ben Kaldım Yaya’ydı. İkincisi (Hadi size sır vereyim) Normal Olacak Kadar Anormal Değilim. Son kitap Kendine Yalan Söyleme. En tehlikeli şey… İnsan önce kendi inanınca gerisini siz düşünün o yalanların. n 6 18 Mart 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle