Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
fakat çocukluğundan beri uzak olduğu bu köylünün gözünden, Rusya taşrasının,
kında Öleceğim”, “Anne” (1868) bunlar-
yaşama uyum sağlayamayarak mutsuz ve dan bazılarıdır. doğasının, köy ve köylü yaşamının ger-
küskün ölüp gitmiştir. Söze “Benim de ca- çekçi, acıtıcı, bazen komik çoğu kez tra-
Saat altı sularında Petersburg’un Sen-
nım sıkkın beyim” diye başlayan arabacı na meydanından geçerken genç bir köy- jik, benzersiz, baş döndürücü öyküsüdür.
için ise o, kocasını mutsuz eden “kötü bir Nekrasov’un başyapıtını Uğur
lü kadının kırbaçlandığını gören genç şa-
eş”ten başka bir şey değildir…) ir, esin perisine “Bu senin kız kardeşin- Büke’nin çok zorlu bir emek ürünü olan
çevirisinden (zaman zaman aslına da göz
dir” diye seslenir.
KÖYLÜ (HALK) KADINI
“Şair ve Yurttaş”da sıradan bir yurttaş, atarak okurken) aldığım notları sıra gö-
YAŞAMINA İLİŞKİN
zetmeksizin sıralayacak olursam, bunlar;
Puşkin’den sonra şiir yazılır mıymış diye
ACI DOLU ÖYKÜLER...
işi tembelliğe vuran şaire, yazılacak çok “köylü, kadın, köylü kadın, evlilik, asker
Nekrasov’un bütün yaratıcılık döne-
karısı, bebeğin otopsisi, türküler, teker-
şey olduğunu, şair olamasa bile yurttaş
mi ürünlerinde başlıca bir yer tutacak
olmak sorumluluklarını yerine getirmesi lemeler, betimler, merhamet, dayak, içki,
olan kadın sorunsalının, ağırlıklı olarak
utanç, dedenin anlattıkları, dişi kurt, yeni
gerektiğini söyler.
da köylü (halk) kadını yaşamına ilişkin
Nekrasov’un şiirinde “anne” olgusu- düzen konusu, kızınca köylü, tuhaf millet,
acı dolu öykülerin ilk örneği, böylece bu
İpat ve Yakov, Maşenka Yefimovna, Tek-
nun da önemli bir yeri vardır. “Savaşın
(duygusal yol şiirlerine ironi olarak ya-
Dehşetleri…” başlıklı şiirinde, savaşta ne Kazıntısı, Rus sarhoşluğu, din, dua,
zılmış olduğunu düşündüren) şiirle veril-
atasözleri, halk şiiri, destan dili” vb. öze
yaşamını yitireni eninde sonunda herkes
miş olmaktadır…
unutsa da annesinin onu unutmayacağını ve anlatıma ilişkin çok sayıda başlık al-
Devrimci demokrat edebiyat eleştir-
tında toplanabilir.
söyleyen şair, savaş alanında ölü çocuğu-
meni Belinski’nin coşku dolu övgüsü ile
nun üzerinde gözyaşı dökmekte olan an- Tek tek incelenmelerinin altından kalk-
de “Yolda”nın genç yazarının izleyeceği
mak ise kitap oylumunda bir çalışmayı
neyi salkım söğüde benzetir…
ilk ya da yeni yapıtlarının yayımlandığı
edebiyat yolu derin çizgilerle belirlenmiş
gerektirir. Benim bu kitabı okumayı dü-
“Petersburg’un Fizyolojisi” vb. seçki ve
olmaktadır… Bu yol, Rus edebiyatında
YALIN, DOĞA GİBİ SERT
şünen okura özetle söyleyebileceğim, bu
yıllıklarla süren, olgun Nekrasov’u ya-
Sovyet dönemine kadar uzanan gerçekçi, VE YALÇIN DESTAN ŞİİRLER!
okumayı mutlaka gerçekleştirmesi, çün-
yıncı olarak da 19. yüzyıl Rus edebiyat,
halkçı edebiyat yoludur.
Şiirleri yalın, akıcı bir dille yazılmıştır.
kü kendisini bir dil ve anlatı şöleninin
düşün ve bütünüyle toplumsal yaşamının
Bunlar genellikle anlatı özellikleri taşı-
beklediğidir.
‘ANAYURT NOTLARI’ VE
devrimci bir önderi konumuna yükselten
yan, ölçülü ve uyaklı şiirlerdir.
Yazıyı ise Nekrasov’a derin sevgi ve
‘ÇAĞDAŞ DERGİLERİ...
“Çağdaş” dergisindeki çalışmaları ayrı
“Ayaz, Kırmızı Burun”, acımasız doğa
saygımla, büyük şairin kısacık bir büyük
Bu yazıda konumuz Nekrasov’un 1863
bir yazı konusudur.
ve yaşam koşullarındaki köy ve köylü yaşa-
şiiriyle bitirmek isterim:
yılında başlayarak 1877’deki ölümüne
Nekrasov’un 1840’lı yıllardan 1878’de-
mının özellikle kadın odaklı destan şiiridir.
kadar üzerinde çalıştığı, haklı olarak baş-
ki ölümüne kadar yaklaşık kırk yıllık süre- “Şiirlerim benim! Canlı tanıkları
Anlattığı doğa gibi sert ve yalçın bir şiirdir.
yapıtı sayılan Rusya’da Kim İyi Yaşar?
de yazdığı yüzlerce şiir genellikle köylü-
Dünya için akıttığım göz yaşlarının
“Demiryolu”nda, köylünün 1861 refor-
adlı destan şiiri olduğu için, onun büyük
nün ve yoksul halkın çektiği sıkıntılar, sı-
mundan sonra da sona ermeyen, bu kez işçi
Doğun acı dolu dakikalarında
çoğunluğu “Anayurt Notları”nda, daha
nıfsal ayrımların sonucunda yaşanmakta
(proleter) olarak süren çetin yaşamı anlatılır.
Ruhsal fırtınaların
sonra yayıncılığını üstleneceği (kurucu-
olan sorunlar ve adaletsizlikler üzerinedir.
İki büyük ve bağımsız bölümden olu-
su Puşkin olan) “Çağdaş” dergisinde ya-
Her ikisi de kadının ezilmişliği üzerine
Ve çarpın insan yüreklerine
şan “Rus Kadınları” ise 1825 Dekabrist
yımlanan lirik ve epik türde, genellikle
olan “Geceleyin Giderken” (1847), “Dün
Kayalara çarptığı gibi dalgaların”
Ayaklanması sonucunda Sibirya’ya sü-
anlatı (manzume) türü içinde de sayılabi-
Saat Altı Sularında” (1848), “Esin Perisi”
rülen eşlerini bırakmayan kadınların anı-
lecek şiirlerinden ve “Ayaz-Kırmızı Bu-
(1852), “Biçilmemiş Tarla” (1854), “Köy-
Ataol Behramoğlu / Aralık 2021
larından ve öykülerinden oluşan, roman
run” (1862), “Demiryolu” (1864), “Rus de” (1854), uzunca bir anlatı şiir olan “Sa-
özellikleri de taşıyan destan şiirlerdir...
Kadınları” (1872) adlı anlatı-destan şiir- (*) Dilimize daha önce çevrilmesine
şa” (1855), “Hastanede” (1855), “Sava-
karşın kitabın elime daha sonra ulaşan
lerinden kısaca söz edebileceğim. şın Dehşetlerine Kulak Vererek” (1855), SEKİZ KÖYLÜNÜN GÖZÜNDEN
Genç Nekrasov’un Belinski yöneti- “Unutulmuş Köy” (1855), sıradan bir yurt- bir başka çevirisi için bkz. Nikolay Nek-
RUSYA KÖY VE KÖYLÜ YAŞAMI!
rasov, Rusya’da Kimler İyi Yaşar, Türk-
mindeki “Anayurt Notları” dergisin- taş ve bir şair arasında ilginç bir diyalog- Rusya’da Kim İyi Yaşar? adlı destan
de başlayan, hemen sonrasında döne- dan oluşan “Şair ve Yurttaş” (1856), “Şi- çesi ve Sunuş Arif Berberoğlu, Everest
şiir, bu sorunun yanıtını bulmak için bu
Yayınları, Ocak 2016.
min belli başlı bütün önemli yazarlarının irlerim” (1858), “Özgürlük” (1861), “Ya- masalsı başlangıçla yola koyulan sekiz
OĞULCAN KÜTÜK’TEN ‘OĞLAN ÇIKMAZI’
Düzene başkaldırı şiirleri
Ecza Kışı (Yasakmeyve Yayınevi) ile Attila İlhan İlk Kitap Şiir Ödülü’nü
kazanan şairin ikinci kitabı Oğlan Çıkmazı (İthaki Yayınları)
20 şiirden ve üç ana bölümden oluşuyor: “Davanın Kabulüne”,
“Oğlan Çıkmazı” ve “Uzak Çocuklar İçin Kabul Mektupları”.
sı bir şiirler toplamı. İlk
ğım astar sana uzanırken yırtıldı bak/ bu
DENİZ BURAK BAYRAK
çölü benimle bırak, kan çek yüzüne biraz”. okuyuşta birbirinden ba-
“Dip ve Dil”, şiiri sesi görünür kılma- ğımsız duygusu uyandı-
mı, ölümü nehirlere sardım/ intihar uzun
“bir taş sökülürse bin yıllık yerinden/
ya çalışmanın ürünü. Sesle birlikte kendi- rıyor. Her biri farklı zamanlarda yazıl-
sularda yüzdü yıllarca”.
oyuğunda kalan ne varsa içimdir”
ni de var etmeye, okura duyurmaya çalı- mış değil de arka arkaya, bir öykü ya da
Oğulcan Kütük’ün şiirlerinde nehirler
Nehir Mektubu şiirinden...
şıyor şair. Anlaşılmaya çalışan “ben”ine roman kurgusu ile okunduğu gibi, bera-
de var yokuşlu yollar da. İlaçlar da var
vurgu yapıyor: “duvarıyım kendi çuku- berken de dizem sağlayıp uyumluluğuyla
etken maddeler de. Bir iç dökme ve gün-
VAROLUŞSAL İMGELER
dikkat çekiyor.
rumun, yuvamda kusurum/ sökülmedi di-
lük nefes alış verişlerimizdeki o ritmik
Şair Oğulcan Kütük’ün ikinci kitabı Oğ-
lim. yasımı yıllarca kamburumda çınlat-
düzene başkaldırı havası sezinleniyor ya-
lan Çıkmazı (İthaki Yayınları), bir mahke-
tım da/ sesimi başkası taşıdı.” WOOLF’A NEHİR MEKTUBU!
pıtın bütününde.
me ile başlıyor ancak gerçek bir mahkeme
Oğulcan Kütük, var olan ile var olup gö- Sesli bir okuma, notaların armonisi gibi
tanımından uzak. Çünkü mahkemelerdeki
rünmeyen benliklerin çatışmasını örnekli- harflerin yan yana gelişiyle sözcükler armo-
YARALI ŞİİRLER
yargıç ve sanık olarak alışık olduğumuz öz-
yor. Gölgenin güne karşı verdiği savaşımın, nisi oluşturuyor. Müziğin yanı sıra yapıtın
neler burada “Oğul” ve “Oğulcan” ya da Şiirlerin anlatıcı sesi doğru tanılamay-
kazananın yenik düşeceği bir zıtlığın mü- türler arası duruşuna “mektup” da eklenmeli. la “yaralı”. Şair, patriyarkal düzenin ba-
“Oğul” ve “Can”. Hem ayrı hem de bera-
cadelesini veriyor. Şair, gölgenin kendin- Son bölümde Oğulcan Kütük, Virgi-
ber iki varoluşsal imgenin aynılığının isya- ba algısından, belki bir sevgiliden, top-
den arınmaya çalışırken yok olmaya yüz nia Woolf’a, “Nehir Mektubu” şiirin-
na dönüşmesi sözcüklerle dile getiriliyor. lumdan, özgürlüğün tadına vara vara ya-
“Davanın Kabulüne” bölümüne kaçış, tutması, maskenin yere düşüp parçalara de ses oluyor. Geçmişten gelen bir mek- şanamamasından yaralı. Bilemeyiz. Ama
tarihi sorgulama, “sen”e ulaşma arzusu, bölünmesi ve yepyeni duygu ve şiirlerin tubu sarsıcı bir şiire dönüştürüyor: “bi- şunu söyleyebiliriz ki şair, bu “yaralı-
bu arzunun doğuşuyla tekrar yalnız kalma de böylece doğacağının resmini çiziyor. ri beni bu durumdan kurtarabilseydi, bu lık” durumuna güçlü ve okuru çeken bir
arzusunun doğuşu hâkim: “ellerime sardı- Oğlan Çıkmazı şiirle birlikte türler ara- sen olurdun/ ama çoktan kuşandım taşı- dille ve sarsıcı dizeleriyle çare arıyor. n
10 23 Aralık 2021