Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘BİR VATAN EVLADININ NOTLARI’
James Baldwin’den denemeler
James Baldwin’in, Can Yayınları tarafından Suat Ertüzün’ün
çevirisiyle yayımlanan, başta ABD olmak üzere, tüm dünyaya
yönelttiği toplumsal ve kültürel bir eleştiri çalışması, siyah bir adam
ve bir Amerikalı olarak kimlik arayışının da samimi bir portresi
niteliğindeki Bir Vatan Evladının Notları, otobiyografi
türünün klasiklerinden biri kabul ediliyor.
Baldwin’in bu kitapta bir araya getirilen, 1940’larda ve 1950’lerin
başında, henüz yirmili yaşlarındayken yazdığı denemeler, Sivil Haklar
Hareketi’nin şafağında, Harlem’deki gündelik yaşamdan muhalif
romana, filmlere ve yurtdışındaki Afro-Amerikanların deneyimlerine
kadar ABD’de siyah olmanın karmaşık durumunu araştırıyor.
Afrika’da bulup bunu da benimse- oynadığı opera ve müzikli oyun-
NURSUN EREL
mediğini anlatıyor: “Shakespeare’e, ları, hatta “Hollywood’un büyük
Bach’a, Rembrandt’a, Paris’in taş- başarısı” diye bilinen Carmen
“Bu dünya artık beyaz değil ve hiçbir
larına, Empire State’e özel bir bakış Jones’u da eleştiriyor:
zaman da beyaz olmayacak”
açısı katıyordum. Onlar benim eser- “Carmen Jones’un tonu,
James Baldwin
lerim değildi, benim tarihimi içer- Hollywood’un sanat eserlerine
miyorlardı, onlarda kendi yansıma- yaklaşımını betimleyen o kof
merikalı, siyahi ve eşcin-
mı sonsuza dek arasam boşunaydı. görkem ile siyahlar karşısındaki
sel yazar James Baldwin,
şaşmaz, sahiden de umarsız kibri-
Aralarında yabancıydım. Benim
30’larında kaleminin olanca
mirasım bu değildi. Başka bir mira- nin harmanından oluşan tonu
gücüyle ülkesindeki “ırkçı-
bizi boğuyor.
sım da yoktu, kabile hayatına uyum
Alık”, “sınıfsal aşağılama”,
sağlayamayacağım ke- Carmen’in siyah bir oyuncu
“bireyin cinsel seçimini ya-
topluluğuyla yorumlanışı, aynı si-
sindi. Beyazlardan nef-
saklayan” yaklaşıma karşı
yahların kayda değer anlamsız-
ret ediyor, korkuyor-
durmaya çabalıyordu, yorul-
dum. Bu, siyahları sev- lığını, katıksız saçmalığını, siya-
duğunda çareyi ABD’yi terk
hi yaşantının gerçeklerini hatırla-
diğim anlamına gelmi-
etmekte buldu.
yordu, tersine, belki bir tacak herhangi bir şeyden tümüyle
Can Yayınları tarafından
kopmuş olduklarını haklı göster-
Rembrandt çıkarama-
Suat Ertüzün’ün çevirisiyle
dıkları için onları hor mek için kullanılıyor.”
yayımlanan Bir Vatan Evla-
görüyordum.”
dının Notları’ndaki giriş, bir
PARİS’TEKİ HAPİSHANE
Siyahların hakkını
çırpıda özetliyor:
Baldwin, yaşamının farklı ke-
teslim etme iddiasın-
“Harper&Row
sitlerindeki olayları “sansürleme-
daki romanları sertçe
Yayınları’nın basiret tim-
den” anlatıyor.
eleştiren Baldwin’e gö-
sali ortağı Row, kitabı deh-
Üvey babasıyla sıcaklık ve diya-
re, öncü sayılan “Tom
şet ve nefretle karşıladı, ona
logdan uzak ilişkisini, onu ölümün-
Amcanın Kulübesi” er-
dokunmak bile istemedi, be-
den sadece bir gün önce hastanede
demlilik taslayan duygusal bir üs-
nim genç bir siyah olduğumu ve bu kitabı
ziyaret edişini, duygudan uzak bul-
lup taşıyor:
yayımlarsa, okurları uzaklaştıracaklarını,
“Amaç sadece köleliğin dehşet duğu, herkesin aslında kendi gelece-
kariyerinin mahvolacağını söyledi. Kısa-
ğini düşündüğü cenaze törenini, do-
verici olduğunu kanıtlamak, oysa
cası bana bir iyilik yaparak onu çıkarma-
bir süreliğine, keskin veya donuk bir ıs-
kuz kardeşinin kirli bezinlerini de-
bu malzemeden bir roman çıkmaz.”
yacaklardı.”
tırapla, çeşitli derecelerde, sebepsiz bir
ğiştirip onları besleyerek geçirdiği fakir-
Baldwin, biraz borç bulup, soluğu
nefret hissetmeyen, intikamların en acı-
lik günlerini, “Nefes alamıyordum” diye
ROMANLARDA SİYAHLAR
Paris’te alıyor, “takıntılı olduğu sorun-
masızıyla bir gün bir beyazın yüzünü da-
Baldwin’e göre pek çok başarısız ro- terk ettiği ABD’de beyazlarda hakim “ırk-
lar” üzerinde çok sayıda öykü, tiyatro
ğıtmak, kadınlarının ırzına geçmek, tüm çı ve tepeden bakan tavrın yansımalarını”
man, “Siyah, dünyaya gelmek için berbat
oyunu ve roman yazmaya başlıyor:
beyazların bedenlerini parçalayıp onla-
bir renk” söyleminin ötesine geçememiş, çarpıcı ve keskin bir dille ortaya koyuyor.
“Otuz bir yıl önce Harlem’de doğdum,
rı alçaltmak, kendisinin de serilip ayaklar
neyse ki Richard Wright, muazzam anla- Şanssız olaylardan biri Paris’te başına ge-
roman taslakları oluşturmaya aşağı yuka-
altına alındığı o toprağa sermek isteme- liyor. 1949’da çalıntı mal gerekçesiyle ama
tımıyla Amerika’da siyah olmanın ne an-
rı okumayı söktüğümde başladım. Çocuk-
yen, nihayetinde kendisini kuşatan zen-
lama geldiğini Vatan Evladı’nı yazarak aslında haksız yere hapiste sekiz gün geçi-
luk hikâyem alışıldık, iç karartıcı hülyalar-
cilere ve içindeki zenciye ayak uydurmak
kanıtlayabilmiş. riyor. O yılların korkunç hapishane koğu-
dan biridir, bir daha kesinlikle yaşamak is-
zorunda kalmayan bir siyah yoktur.” şu, Baldwin’e, “Nefes alamıyordum” diye
temeyeceğim kısıtlı gözlemle geliştirilebilir. Chicago’da sıçanlarla dolu evde, sefil bir
yaşam sürdüren Thomas’ın Mary’e tecavüz terk ettiği ülkesini anımsatıyor:
Annem o günlerde bebek yapmak gibi sinir
SİYAHLAR VE MÜZİK
bozucu bir alışkanlığa tutulmuştu. Çocuk- edip işlediği cinayetle sonlanan öyküsü, Ja- “Aklım yurduma gidivermişti, orayı ar-
mes Baldwin’in denemelerine de isim ver- Denemelerinde “siyahi müziğe” geniş tık hiç göremeyeceğimden emindim. Fev-
lar doğdukça bir elimle onları devralıyor,
yer ayıran Baldwin aslında 17 yaşınday-
miş. Baldwin, Thomas’ı cinayete sürükle- kalade nefret ettiğim ve çok sevdiğim, ha-
öbür elimle kitap okuyordum.”
ken kısa süreliğine “vaazlar verip” kili-
yen ruh halini çarpıcı biçimde yorumluyor: yatımın en büyük hedefi haline getirdiğim
“Thomas o cinayeti işlediğinde haya- se korosunda sololar yapmış, sesi çok be- Harlem’de gördüklerimin hepsinden daha
SİYAH MİRAS
Gelişiminin can alıcı noktasını “Batı için tında ilk kez bir insanın yaşanması gerek- ğenilmiş, o kadar ki “Bir kez, sadece bir alçak bir noktaya düşürdüğü için, memle-
kez konuşmuştuk” dediği üvey babası bile ketimden kaçmanın kendime karşı oynadı-
piç gibi bir şey olduğumu anlamaya çalış- tiği gibi tam anlamıyla ve derinden yaşa-
tığım dönemdi” diye anlatan Baldwin, geç- dığını hissedebilir. bundan gurur duymuş. ğım en hain oyun olduğunu düşünmüş ol-
mişini ararken kendisini Avrupa’da değil Amerika’da yaşayıp da kısa veya uzun Baldwin siyahilere seslenen, siyahların malıyım.” n
10 25 Kasım 2021