Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-aile, mahalle, arkadaşlar- kopuyor. dim; canım acıdı ama anımsadım. ların karşı cinsle ilgili davranışları, olgun-
Menekşe’nin kardeşi Cenk desek ona da
Geçirdiği o çok korkunç deneyim giri- Epeyce güçlü bir sezgim vardır. Yüz luk çağlarından çok önce, çocuklukların-
öyle... Bir görümce Hatçe’ye kızmak ve
yor hepsiyle arasına. Çevresindekiler de ifadesinden, mimiklerden, jestlerden ha- da, anne babalarının ilişkisinden örnekle-
itici bulmak da kolay... Ya onları biçim-
ona nasıl davranacaklarını kestiremiyor, reketle karakter hakkında fikir edinir- niyor. O nedenle, soyut düşünce ile somut
leyen sistem, eli asıl kanlı olanlar, do-
kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar. ken pek seyrek yanılırım. Dediğim gi- laylı olarak da dahli olanlar... Lanetle eylem koşut gitmeyebilir. Bir tartışmada
En fecisi, kendi bedeninden kopuyor, Me- bi, basına yansıyan olayların çoğunda fa- kadın özgürlüğünü içtenlikle savunan bir
lanetle bitmeyecek bu kısır döngüde ro-
nekşe. Bilinci, ona yabancı bir bedenin için- il, dindar geçiniyor. Ancak dinlerin özün- erkek, eve gidince, sinirine dokunacak bir
manın çekirdeğe ilişkin vargısını açar-
de hapis... Bedeninden kopuşu, onu men- den kopuk bir dindarlık bu. Dinler, ege- şey yapan karısını pekâlâ tokatlayabilir. Ya-
sanız neler söylersiniz?
sup olduğu kadın cinsinden de kopartıyor. men sınıfların elinde araçlaşmadan ön- Kadın cinsinin erkeklerin bakımını üst- ni Menekşe ve Haydar’ın ortak yaşamları-
Böylece, damdan düşen Nasreddin Hoca gi- ce insanların birbirlerine hainlik etmesini na açılan umut kapısı tereddütlü…
lenmek, keyiflerini hoş etmek için yara-
bi derdimi bilen yanıma gelsin, diyemiyor. önlemeyi hedefler yani bir alamda kişisel
tılmış insan altı bir varlık olduğuna da-
vicdanın yerini tutarlar. ir, söze dökülmeyen yaygın kanaatin de- “ÜLKEMİZİN DURUMU:
‘HIDIR GİBİLERİN ÇOĞU İlişkilerin kıran kırana yaşandığı yok- ‘DEDİĞİM DEDİK,
ğişmesi gerek. İktidar sahibi erkeklerin,
DİNDAR GEÇİNEN KİMSELER!’ sun çevrelerde, iyi insan olmak ve öyle ÇALDIĞIM DÜDÜK!’”
dinden medet umarak bu kanaati destek-
n “Hıdır davranışları üstüne düşün- kalmak kolay değil; koşullar kişiyi ben- lemekten vazgeçmeleri gerek. Yani laik- n “Sınırlar kayboluyor.” Bu cümle-
mez; tamamen doğal bir varlıktır o. (...) cilleştiriyor. Kişinin bilmediği, anlama- liğin yerleşmesi gerek. Kadın-erkek top- si de çok önemli romanın. Has bir özet
Hıdır’ın yetiştiği ailede, fertlerin yeraltı dığı bir dilde icra ettiği ibadet, kendi gö- adeta... Bu cümleyi açmanızı rica ede-
lumsal eşitliği, ancak laikliğin yerleştiği
sularını andıran bastırılmış duygu biri- zünde çok az gelişmiş kişisel vicdanın, rek ve sıradaki yapıtınıza ilişkin ipuçla-
bir sosyal ortamda serpilebilir.
kiminden, su yüzüne çıkan ve gündelik adalet duygusunun yerini tutup onu ra- n Ve Haydar... “Oktay dayandığı du- rını sorarak bitirelim söyleşimizi.
yaşamın eylemlerinde somutlaşanlar sa- hatlatıyor ve kişi, “Benim yerimde filan- vardı (...) Babanın -var olsa da- yokluğu Feodal toplumda sınırlar çok bellidir.
dece ve sadece dinsel inanç ve ona bağlı ca olsa yapmaz mıydı’’, “Ben yapmasam, Gelenek tüm toplumsal ilişkileri yazılı
büsbütün güveni emen bir vakum şim-
ritüellerdir. Bunu akılda tutalım.” başkası yapmayacak mı’’ türünden zev- di; bir kalıp sadece. Artık kimsesi yok olmayan kurallarla katı tarzda biçimlen-
Doğrudan romandan alıntıyla sorarsam: zevkliklerle ya da biraz daha fazla ibadet Menekşe’nin, Haydar’dan başka... Ana- dirir. Baskıcı bir toplumdur bu.
“Hıdır’ın üstünde durulmalı.” Çünkü... ederek suç üzerine olan yaşamını, ruhsal Toplum demokratikleşirken, muktedir-
sı, dert kumkuması; Cenk, itici bir var-
Gerek yazılı gerek görsel basın, kadın- bir çelişkiye düşmeden sürdürebiliyor. lere hak tanıyan adetler değil insanlar ara-
lık, varlığındansa yokluğu yeğlenen;
lara, çocuklara karşı cinsel suç işleyenler Bedel ödemesi gerektiği anda ise -şayet Hatçe, artık bir yabancı; Yusuf Dayı, bir sı ilişkileri yazılı hukukla düzenleyen bir
hakkında haberlerle dolup taşıyor; anımsa- böyle bir an gelirse- kader kurbanı olduğu- ayağı çukurda; Menekşe varlığının güç- toplum yapısı çıkar karşımıza; ama şöyle
yalım, bu adamların çoğu dindar geçinen nu ya da şeytana uyduğunu ileri sürebiliyor. bir ikiyüzlülük de belirir: Yasanın tanıdı-
lenmiş iç duvarları içinde acısıyla baş
kimseler. Büyük bölümü pis para işlerine başa... Bir Haydar var, el uzatan.” ğı hakkı pek çok toplumsal kesim kullana-
de bulaşmışlar. Bu insanların basına yansı- ‘KADININ İNSAN ALTI Nasıl bir kurtarıcı (!) ve kurtulan Haydar? maz, yeterince güçlü değildir, yoksuldur,
yan sözlerine, yüzlerine dikkat ettim. Vak- BİR VARLIK OLDUĞU Her şey zıddıyla birlikte var oluyor. Ka- eğitimsizdir vs. Peki, ne hukuku ne gelene-
tiyle başıma gelen sarkıntılık ve taciz olay- KANAATİ DEĞİŞMELİ dınların bu denli hor görüldüğü bir ortam- ği kale alan, “dediğim dedik, çaldığım dü-
larının faillerinin yüzlerini, özellikle göz- VE LAİKLİK YERLEŞMELİ!’ da, vicdanı olan kimi erkekler, kadınlar- dük” tarzını benimseyen bir yönetim anla-
lerini anımsadım. Çok tatsız hatta zor bir n Hıdır’ı lanetlemek hem hak hem dan yana tavır koyacaklardır. Haydar böy- yışı toplumu belirliyorsa, o zaman ne olur?
deneyim oldu benim için; ama vazgeçme- kolay, intikam ateşiyle yanıp tutuşan le birisi. Ancak buradaki sorun şu: İnsan- Ülkemizin şimdiki durumu çıkar ortaya.
n
CAFER YILDIRIM’DAN ‘ÇANKAYA’NIN IŞIKLARI VE EDİPLER’
Mustafa Kemal’in edebiyat sofrasından…
Mustafa Kemal için “sofranın” önemi büyüktü. Sanat ve siyaset çevrelerinden önemli kişileri
sofrasında ağırlayarak fikir alışverişinde bulunup konuşuyor ve tartışıyordu. Cafer Yıldırım,
Mustafa Kemal’in sofrasına oturmuş şair ve yazarları anlattığı kitabında, yazar ve şairlerin
Kurtuluş Savaşı yıllarına ve Mustafa Kemal’e ilişkin düşüncelerini yansıtıyor. Yanı sıra işgal
altındaki Anadolu topraklarının acıyla yüklü resmini de çiziyor.
rılı bir kurguya sahip.
lıbel bazıları. Kitap yalnız-
HALİL YENİ
ca anılarla ilerlemiyor, Milli Sanat ve edebiyat çevre-
Mücadele ve Cumhuriyetin lerinde yaşanmış olayları ve
SOFRANIN MÜDAVİMİ tartışmaları da aydınlatmaya
ilk yıllarına da ışık tutuyor.
ŞAİR VE YAZARLAR İşgal altındaki Anadolu çalışıyor Yıldırım: Mustafa
Cafer Yıldırım’ın Çankaya’nın Işıkla- topraklarının acı resmini çi- Kemal, “vatan hainliğiyle”
rı ve Edipler kitabını okuduğumda Musta-
ziyor. Yazar ve şairlerin Kur- suçlanan Refik Halit’i neden
fa Kemal için “sofranın” ne kadar önemli tuluş Savaşı yıllarını ve Mus- ve nasıl affetti?
olduğunu anladım. tafa Kemal’e ilişkin düşün- Kendini cephe
Sofranın müdavimlerinden Yakup Kad- celerini de yansıtıyor. karargâhında göreve yaz-
ri Karaosmanoğlu onun için şöyle diyor- Cafer Yıldırım, Şiir Ha- dıran Yakup Kadri Karaos-
du: “Atatürk’ün sofrasından hepimizin ru- yatları (2006) kitabında kimi manoğlu, Mustafa Kemal
hunda ve dimağında nice derin, tatlı ve ib- şairlerin “dili”ni veri alarak ile ilk kez karşılaştığında
ret verici anılar, yaşama ve insanlığa da- ideal ve düşüncelerinin gele- neler hissetti?
gili olan düşünceleriydi. Başlı başına bir
ir, nice değerli dersler kalmıştır.” ceğe aktarılmasının nasıl bir Halide Edip Adıvar ile
araştırma konusu olabilecek bu konuyu
Kimler oturmamıştı ki Mustafa Kemal’in duygu ve dil biçemiyle ola- Mustafa Kemal’in yaşadığı
Cafer Yıldırım tarafsızlıkla ele alıyor.
sofrasına: Milletvekilleri, gazeteciler, bü- naklı olduğunu irdelemişti. münakaşa neydi?
Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriye-
yükelçiler, komutanlar, sanatçılar, edebi- Ankara’ya gelip Burdur milletveki-
tin ilk yıllarına şair ve yazarların anıla-
yatçılar... Yıldırım, Mustafa Kemal’in sof- GÜNÜMÜZE EDEBİ BİR KÖPRÜ! li olan Mehmet Âkif Ersoy tercüme etti-
rı üzerinden farklı bir yaklaşım sergileyen
rasına oturmuş şair ve yazarları anlatıyor Çankaya’nın Işıkları ve Edipler kitabıy- ği “Kuran”ı Cumhuriyet hükümetine ver-
Çankaya’nın Işıkları ve Edipler’in ede-
yeni kitabında. la da geçmişle günümüz arasında edebi mekten neden vazgeçti?
biyat ve tarih severler tarafından ilgiyle
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip bir köprü kuruyor. Özellikle yazar ve şair- Mustafa Kemal, “Bana adam deyin” di-
okunacağına inanıyorum. n
Adıvar, Mehmet Âkif Ersoy, Falih Rıfkı Atay, lerin Mustafa Kemal ile ilk tanışmalarına, yen Abdülhak Hamit Tarhan’a ne yanıt
Behçet Kemal Çağlar, Nâzım Hikmet, Ziya ilk karşılaşmalarına odaklanan kitap, her verdi? Behçet Kemal Çağlar’ı neden al-
Çankaya’nın Işıkları ve Edipler /
Gökalp, Neyzen Tevfik, Yahya Kemal Beyatlı, şair ya da yazarın kendinden sonra okuna- nından öptü? En çok ilgimi çeken bölüm
Ahmet Hamdi Tanpınar, Faruk Nafiz Çam- cak şair ve yazarın kapısını araladığı başa- ise Mustafa Kemal’in Nâzım Hikmet ile il- Cafer Yıldırım / Kaynak Yayınları / 2021.
12 28 Ekim 2021