04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ŞENER ŞÜKRÜ YİĞİTLER’DEN ‘ERAY CANBERK’İN ŞİİRİ’ Canberk şiirine kapsamlı bakış Yiğitler, Eray Canberk’in tüm yapıtlarını incelediği kitabıyla nitelikli bir yapıt ortaya koyuyor. HASAN AKARSU D r. Şener Şükrü Yiğitler, 1984 doğumlu olup Bitlis Eren Üniversitesi, FenEdebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde görev yapmaktadır. Eray Canberk’in Şiiri ve “Şiirce”si adlı yapıtında, Eray Canberk’in şiirini ve yapıtlarını dört bölümde, tüm yönleriyle inceler. Yazdığı önsözde toplumcu gerçekçi edebiyatın gelişimini değerlendirirken 1968 Kuşağı’nı ve şiirini anımsatır. 1940 Kuşağı’ndan başlayıp 1960 Kuşağı’nı, 27 Mayıs 1960 Darbesi ile 12 Mart Muhtırası’nı, 12 Eylül Darbesi’ni ve yarattığı ortamları da değerlendirirken Eray Canberk’in şiirinin gelişimini gözler önüne serer. Yiğitler, Canberk için şu saptamayı yapar: “Eray Canberk 1960 Kuşağı’nın tipik bir temsilcisi değilse de, toplumcu gerçekçi şairler arasında 68 ruhunu yansıtan en önemli şairlerden biridir…” (s.20). Yazar, yapıtın birinci bölümünde Canberk’in “hayatı ve edebi kişili ği” üzerinde durur. Öğretmenleri arasında Baha Dürder, Haydar Ediskun, Enver Naci Gökşen, Behçet Necatigil gibi tanınmış sanatçılardan etkilenir. Yayın işleriyle uğraştığı Cağaloğlu’nda önemli izler bırakır. Yiğitler, Canberk’in emeği, alınterini savunurken “siyasi olayların tam ortasında duran bir şair olmadığını” belirtir: “… Canberk, solun değerlerini siyasal düzlemde değil, edebiyat içinde ve estetik kaygılarla değerlendirir…” (s.33) saptamasını yapar. Behçet Necatigil’le dostluklarına ve onun şiirinin etkisine değinir: “Canberk’in kendi şiirini bulmasında Behçet Necatigil’i ve Cahit Külebi’yi keşfetmesi bir dönüm noktası olur.” (s.37). Yazar, Canberk’in kitaplarını inceler. “Şiirce” sözcüğünü “poetika” karşılığı olarak kullanırken Canberk’in ayrıca şiir üzerine çok düşünüp yazan ozanlar arasında olduğunu vurgular. Canberk şiirinin az ve öz olduğunu, sözcük ekonomisine yas landığını, hikmetli bir söyleyişi olduğunu belirtir. İÇERİK, YAPI, DİL, BİÇEM Yazar, ikinci bölümde “Eray Canberk Şiirinde İçerik” başlığında, tüm izleklerin hüzün, umut, bireysel duygulanmalar, insanlar, doğa ve aşk üzerine olduğunu vurgular: “Canberk, önemli işler arasında yitip giden küçük ânların değerini en kısa ve çarpıcı yoldan anlatır…” (s.83). Canberk şiirlerinde umudu tazeleyen, yücelten bir ozandır. Kent olgusunun da ozanı çok etkilediği bir gerçektir. Üçüncü bölümde, “Eray Canberk Şiirinde Yapı”yı inceleyen yazar, 261 şiiri olduğunu, değişik nazım birimleri kullandığını örnekleriyle açıklar. Dördüncü bölümde, “Eray Canberk’in Şiirlerinde Dil ve Üslup”u incelerken şiirlerinde konuşma dilini ve doğal anlatımı öne çıkardığını belirtir. İmgesel anlatımını, dize yapısını, dili kullanışını da inceler. Yine UĞUR DEMİR lemeler, ikilemeler, benzetmeler, ironi vb. özellikler de inceledikleri arasındadır. Sonuç olarak Canberk’in “çelebi kişiliğiyle Türk şiirinin özgün şairlerinden” olduğunu belirtir. Eray Canberk’in şiirini ve şiircesini (şiir üzerine görüşlerini) sevenler için önerilecek bir yapıt olduğunu belirtmeliyiz. n Eray Canberk’in Şiiri ve “Şiirce”si / Dr. Şener Şükrü Yiğitler / Hiper Yayın / 236 s. GÜÇLÜ ATEŞOĞLU’NDAN ‘VAROLUŞÇULUKFENOMENOLOJİONTOLOJİ’ Varlığın kökeni... Alain Badiou’dan, Simon Critchley’e; Hannah Arendt’ten JeanFrançois Lyotard’a kadar birçok filozofun makalelerinin yer aldığı kitapta, modern felsefenin üç ana damarı ışığı altında insan varlığı ve açmazları tartışılıyor. DAĞHAN DÖNMEZ [email protected] İ nsanın temel açmazıdır, sınırlı beden ile sınırsız hayal yetisi arasındaki pinpon topu devinimi. Elbette akledebilen tek varlık değildir insan. Ancak, düşündükleri üzerine düşünebilen biricik varlıktır. Kendine dışarıdan bakabilen... Güçlü Ateşoğlu’nun derlediği kitabın başlangıcında, Ali Akay ve Güçlü Ateşoğlu’nun son derece kapsamlı ve doyurucu metinleri karşılıyor okuru. Şöyle yazıyor Ali Akay: “Varoluşçuluk, Fenomenoloji ve Ontoloji başlıklı bu kitap, modern felsefi düşüncenin temellerine doğru bir maceraya sürüklemekte okuyucuları. Sonunda, modern düşünce olarak adına ‘tekil düşünce’ diye adlandıracağım modern Fransız düşüncesi, bir anlamda bazı yeni kavramlar üzerinden düşünmeye başlamıştır. Foucault’un arkeolojisi ve jenealojisi ile De leuze ve Guattari’nin Felsefe Nedir? başlıklı son kitaplarında (…) yersizyurtsuzlaşmış ve yenidenyeriniyurdunubulmuş bir felsefe çıkar karşımıza.” VAROLUŞ HİKÂYESİ Kitabın, önsöz metinlerinden olan “Çağdaş Felsefenin Macerasına Bir ÖnHazırlık” başlıklı bölüm ise Güçlü Ateşoğlu tarafından kaleme alınmış. Ateşoğlu bu metinde, insanın varoluş hikâyesini önceleyen dönemde başat bir yer teşkil eden gelenek kavramına değinir, kavramlara Herder ve Hegel’in perspektifinden bakar: “Kişinin kendindenmenkul, kendi içinde bağımsız bir nelik olmadığı, akılsal varlık olmaklığından önce belli bir dil ve kültür varlığı olduğunu bizlere söyleyen bu filozoflardan Herder ve Hegel’de geleneğin sarsıcı ve bir o kadar da olumlayıcı bir özelliği vardır. Gelenek kavramını en iyi tanımlayan ki şilerin başında gelen Herder için o ‘geçmişin şimdideki sürekli etkililiği’dir. Süreklilik bilinci, Hegel’de tüm düşünce tarihine belli bir yönelimin ve duruş noktasının eşliğinde bakmayı gerektirmiştir.” Edebiyatla ilgili biri olarak beni fazlasıyla etkileyen tespitlerden biri de, Alain Badiou’nun “Fransız Felsefesinin Macerası” başlıklı makalesinde, felsefe ve edebiyat ilişkisine değindiği bölüm oldu. Bu ilişkiyi, Fransız felsefesinin düzleminden şöyle anlatır Badiou: “Biçim sorunu ve felsefenin biçim üretimiyle yakın ilişkisi son derece önemliydi. Yeni felsefi biçimler keşfetmeden kavramın yerinden edilebilmesi mümkün olmadığı için, açıkça bu durum, felsefenin kendi biçiminin ne olacağı sorununu da ortaya çıkarmıştır. Böylece sadece yeni kavramlar yaratmak değil, felsefenin dilini de dönüştürmek gerekmekteydi. Bu, çağdaş Fransız felsefesinin en çarpı cı özelliklerinden biri olmuş olan felsefe ile edebiyat arasında tekil bir ortaklığın kurulması talebini açığa çıkartmıştır.” Çağdaş felsefe macerasının ele alındığı kitapta, felsefenin; kavramları yeniden yorumlama refleksine başvurulan makaleler de okurun ilgisine sunuluyor. Simon Critchley’in “Filozof Nedir?” adlı makalesi ve Giorgio Agamben’in “Çağdaş Nedir?” adlı makalesi bunlardan ikisi. Kitaptaki son makale ise, sibernetiğin sınırlarını zorlayan, teknolojinin bu denli geliştiği dünyada nereye evrileceğinin tartışmasını yapıyor. Lyotard’ın özgün üslubuyla kaleme aldığı makalenin başlığı, metin boyu tartışacağı konuyu; bir kere de ele veriyor: “Düşünce Bedensiz Sürebilir mi?” Güçlü Ateşoğlu’nun bu özenli ve ufuk açıcı çalışması, insanı, hayatı ve geleceği anlamak isteyen herkes için hap niteliğinde! İyi okumalar, sevgili okur... n VaroluşçulukFenomenolojiOntoloji / Derleyen: Güçlü Ateşoğlu / Ayrıntı Yayınevi / 272 s. / 2020. 16 10 Eylül 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle