07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MERHABA Yaşasın FOXP2!.. Cennette hangi dil konuşuluyordu? Yılan Havva’ya nece tısladı elmanın yararını? Fısfıs nece konuştu Adem ile Havva? Sonunda hangi dilde işittiler büyük azarı? B u sorulara “Allah bilir” deyip geçmek en iyisi. Ne ki, şöyle bir bakınca sağa sola, tarih boyunca nice kişinin bu sorulara kafayı taktıkları görülüyor. Bu konuda hoş bir kitap okuyabilirsiniz: Maurice Olender’in Cennetin Dilleri (Türkçesi Nevzat Yılmaz, Dost Kit. 1998). Akıllı bildiğimiz kaç düşünür böyle sorulara yanıt bulmak için kafa patlatmış, hayret edersiniz! Süryaniceyi cennetin dili olarak gösterenler olmuş. Ancak, Aziz Augustinus’un etkisiyle İbranice öne geçmiş, 19. yüzyıla kadar. Sonra Hint Avrupa dillerinin köküne inmek sevdası, aryan ırk palavrası moda olmuş. Sözde Hindeli’nde bilinmeyen bir yerdeymiş yitik cennet. İnsanlar o cennetle birlikte ortak dili de yitirip, dillere bölünmüşler... Aryan kökenli diller sami dillere, İbraniceye üstünmüş... Falan filan, ama deşerseniz, Hint Avrupa söylencelerinin altından arı ırkçılık çıkar. “Cennette belki Arapça konuşuluyordu” diyebilirsiniz. Böyle ısrarlı bir iddıaya ben rastlamadım. Müslümanlar daha ‘pragmatik’ oldukları için geçmişten çok geleceğe ilgi duymuş, cennete ya da cehenneme gittiklerinde ne dil konuşulacağını merak etmişler. Bu konuda da oturmuş bir anlayış yok, ama cennette Arapça, cehennemde Farsça konuşulacağını öne sürenler olmuş. “Önce bu dünyada öğrenelim Arapçayı” da diyebilirsiniz. “Kur’an’ı anlayasınız diye Arapça indirdik” ayetini (43, 2 3) bilirsiniz. Herkes Arap olmadığına, Arapça, hele bir Arap kadar arapça öğrenemeyeceğine göre bu ayeti mutatis mutandis değerlendirmek gerekir. İmam Suyuti’nin yazdığına göre, İmam Ebu Hanife de, başka bir ayetten ( 26 197) yola çıkarak, Kur’anı Kerim’in Arapçadan başka bir dilde de okunabileceğini söylemiş. Bilemem. Nece konuşulduğunu öğrenemediğimiz Babil kulesi yıkıl dığından beri dillerin çokluğu bir açıdan sorun, başka açıdan zenginlik... DİL NASIL ORTAYA ÇIKMIŞ? Nasıl bu kadar çokdil gelişmiş? Kutsal kitaplarda bunun yanıtını Babil kulesi söylencesi dışında bulamıyoruz, ama insanın bir dil yetisi olduğunu görüyoruz. Tevrat’a göre, Tanrı Adem’e her şeye bir ad vermesini buyurmuş. Kur’an’a göreyse, ne var ne yok adlarını Adem’e belletmiş. İnsan’a özgü bu dil denen Tanrı vergisi yetinin tarihini dilbilimciler araştırıyor artık, dinbilimciler değil. Bu bakımdan, Steven Roger Fischer’in Dilin Tarihi (Çev: Muntesim Güvenç, İş B. Y., 2013) kitabı aydınlatıcı. Ancak, evren yaratıldığından beri süregelen bir evrim olduğunu kabul etmiyorsanız bu kitabı okumanıza gerek yok. Kitaba göre, konuşmak için gerekli fiziksel donanımda insanlar 150.000 yıl önce “Afrika’da, belki Orta Doğu’da” ortaya çıkmış. Sonra bildiğimiz göçler geliyor, onbinlerce yıl. Bu arada benim bilmediğim bir gerçek: “Tarih boyunca kadınların erkeklerden sekiz kat daha fazla göç ettiği...” Demek ki, ırkların çeşitlenmesinde kadınların rolü yağmur bekleyen tarla gibi olmamış. “Bugün anladığımız anlamda, modern insana özgü düşünce ve dil kullanımı, nihayet Homo Sapiens’lerde yaklaşık 35.000 yıl önce ortaya çıktı.” diyor yazar. İnsanlık tarihine bakılırsa, herkesin düşünce ve dil kullanımına öncelik vermediği görülüyor. Bu bakımdan hakkını vermemiz gereken Avrupalıların, kitaba göre, genetik profilinin yaklaşık 50.000’dır fazla değişmemiştir. Bu durumun diller ve uygarlık üzerindeki etkileri olumlu mu olmuştur? Ancak, genlerin istikrarına fazla takarsa kişi, ırkçılığa doğru yola alabilir. TÜRKLERİN DİLİ Tarihin en hareketli kavimlerinden olan Türklerin dilleriyse, kitaba göre, “Orta Asya’da yalnızca yaklaşık 4.000 yıl önce ya da biraz daha eski bir tarihte ortaya çıktı.” Yazılı tarihimiz kısa olduğu için dilimizin pek çok Avrupa dilinden daha eski geçmişini aydınlatmakta güçlük çekiyoruz, ne yazık ki. Hiç değilse dilimizi geliştirmekte güçlük çekmesek... Kitaba göre, daha sonra Latin alfabesine örnek olacak eskil Yunan alfabesi eşsizdir. Çünkü “Dünyanın hiç bir yerinde bağımsız olarak tekrarlanan, ünlü ve ünsüz harflere dayalı bir alfabe icat edilmemiştir”. Ses uyumunun ve ünlü harflere yansıyan seslerin olmazsa olmaz nitelik taşıdığı Türkçenin Latin alfabesiyle buluşması gelişmesi bakımından gerekli bir adım olmuştur. Kitapta, homo sapiens’in “yaklaşık 14.000 yıl önce yüzlerce dil ailesine mensup binlerce dil konuş”tuğu vurgulanır. Yeryüzünde tek ortak bir dil hiç olmamış, dil sayısı onbinlerceden çağımızda altıbinlere kadar gerilemiş. Kitaba göre, “Genel olarak insan toplumunda ekonomik ve politik iktidar merkezlerinin oluşmasıyla, gitgide büyüyen homojen dil birimleri ortaya çıkmıştır”. “Bütün diller değişir, ama güçlü toplumların dilleri gelişip yaygınlaşır, zayıf toplumların dilleri yok olur.” Aklımızda tutalım bu sözü. Kitabın eksiği, insana özgü dil yetisinin nereden çıktığını açıklamaması. 1998’de İngiltere’de ifade özürlü bir göçmen ailesini incelerken bilim kişileri FOXP2 namlı genin konuşma ve düşünme yetisini sağladığını bulgulamışlar. 100 bin yıl kadar önce büyük şempanzelerinin birinde bu gen insana yol açacak şekilde “mutasyon”a uğramış. Anlaşılan, FOXP2 tek başına sağlamıyor konuşmayı düşünmeyi, ama olmazsa olmaz nitelikte. Yani düşünce ve ifade insanın fıtratında var. Özgür kılarak geliştirmek gerekmez mi? Bir duyuma göre, gen mühendisliğini pek seven bazı “dicktator”lar, ifade özgürlüğü yerine ifade özürlülüğü ilkesini getirmek için FOXP2 ile oynamayı tasarlıyormuş. Böylece insanların daha uslu ve mutlu olacaklarını düşünüyorlarmış. Bakalım, insanlık FOXP2’sine sahip çıkabilecek mi? İşte size bir ahiret sorusu! n B u sayımızın kapağında ünlü düşünce insanı Önay Sözer var. Felsefenin yanı sıra son yıllarda romanlarıyla da söz ettiriyor kendinden. Yeni romanı Sarsılanlar üstüne Mukadder Özgeç ve Şükran Sabanuç’un sorularını yanıtladı. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde, Sovyetler Birliği’nin Ulusal Kurtuluş Savaşımıza desteği özel önemdedir. Nurer Uğurlu o günlerin dostluğunu anlatan Dr. Rıza Nur’un Milli Mücadele’de Sovyet Altınları kitabını tanıtıyor. Tahsin Yücel, romanları, öyküleri, denemeleri ile hep aramızda. Düşünce ufkumuzu genişleten, dil duyarlığımızı parlatan, bulunmaz nitelikleri olan bir yazar.1990’larda gazetemizde yazdığı yazıları Alıntılar adıyla kitaplaştı. Tahsin Yücel yaratıcı kişiliğinin yanında üniversitede öğretmendi. Gazetedeki köşe yazıları, güncel siyasal ve toplumsal olayların kültür, dil ve edebiyat içinde nasıl ele alınıp irdelenebileceğinin de seçkin örnekleri. Eren Aysan ikinci romanı Silsile’de ülkemizin kuşaklar boyu süren toplumsal olaylarının bireyler üzerindeki acı verici dalgalarını çarpıcı biçimde dile getiriyor. Kitabı üstüne sorularımızı yanıtladı. Gazeteci Meltem Yılmaz, meslek birikimini toplumsal duyarlıkla birleştirdiği Bütün Mümkünlerin Kıyısında adlı yeni çalışması üstüne Gamze Akdemir’in sorularını yanıtladı. Çocuk sayfalarımız bu sayımızda genişçe yer alıyor. Yetişkin edebiyatı gibi çocuk edebiyatı üstüne de söylenecek çok şey var çünkü. İyi okumalar. KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle