Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Saraybosna blues “Bosna savaşı romantizmi konusunda ülkemiz dünyada açık ara önde. Ama gelin görün ki bu romantizm bir yayın, tercüme, düşünce ve araştırma bolluğuna dönüşmüyor. Ne kadar anlamak istiyoruz Bosna’yı? Yoksa esas sevdiğimiz kendi düşük maliyetli romantizmimiz mi?” K24’de çıkan “Bosna Felaketi Neyimiz olur?” yazısında böyle diyor Mehmet Fatih ça eder savaş. Yazar ayrıntılar, anlar üzerinden savaşın büyük gerçeklerine ulaşabilen sanatçı duyarlığını ve ustalığını sergiliyor. Ne ki, ya Uslu: zar ne kadar ustaca yazarsa Serde Boşnaklık var, do yazsın, gerçekliğin ancak göl kundu bu yazı bana. gesi yansıyabilir satırlara. Ya Bir fazilet Avrupası bili kınımıza bir şarapnel düşüp riz: İnsan hakları, demok parçaları gövdemize bir daha rasi, bilim, sanat... Mela çıkmamak üzere girmiyor ama net Avrupası da vardır: Haç yazar “bunu bir düşünün” de lı seferleri, ırkçılık, sömürge mek istiyor. Bir düşünün! cilik... Bir de felaket Avrupası Yazar geniş bir görüngeden vardır: Kanlı savaşlar, yıkım, ölüm... Bos bakıyor savaş olgusuna. Basit bir iyi kö na Felaket Avrupasının taze bir örneğidir: tü ayırımının ötesine geçebiliyor. Yaşadık L’Europe anéantie au coeur de l’ Europe ları, gördükleri insana olan inancının sar nantie (Varsıl Avrupanın bağrında yıkık Av sılmasına yol açıyor. Örneğin, “...insan do rupa). Öyle derdim toplantılarda, çok bo ğasına dair ne varsa, daha başından kö zulurlardı. tü olduğuna inanıyorum.” diyebiliyor. Hele O günleri anımsadım. Sina Baydur’un şu satırlara bakın: “Bir edebiyat profesörü salık vermesiyle Saraybosna Blues’u olan Vojislav Maksimoviç, bir Müslüman’ın okudum. Boşnak yazar Semezdin kesik başını futbol topu olarak kullanmıştı. Mehmedinoviç’in kitabı. Pupa Yayınla Dolayısıyla, dediğim gibi, artık ne insanlar, rında 2009’da çıkmış. Çevirenler Ay Baş ne de milletlerle ilgi hiçbir beklentim yok. man ile Sina Baydur. Dışişlerinin Dışiş Bu nedenle İsa’yı çarmıha germeyecek leri olduğu bir dönemde Sina Baydur hiçbir millet olduğunu sanmıyorum.” Saraybosna’da büyükelçilik yaptı. Daha Bu kez Sırplar üstleniyor canavar işlevi önce de Bosna Faciası açısından başka ni. Şair ve ruhbilimci Karadziç zevkle dü bir önemli kitabı Türkçeye aktarmıştı. Sa zenliyor Azrail’in büyük çümbüşünü. Nice vaş yıllarında Bosna’da BM görevlisi ola Sırp aydın birdenbire cellat kesiliveriyor. rak bulunan Colum Murphy’nın Aza Beast: Emir Kusturica zulmün safına geçebiliyor. Savaşın Köklerine İnmek’ini (Terazi Yay., Kendilerinden farklı olanı düşman görüp, 2013). Murphy, devletlerin soğuk çıkar he yok etmeye yöneliyorlar, sadistçe. Yazar saplarının insancıllıktan ne kadar uzak ola acıyla yazıyor: “Belgrad’da. Zagred’de, bildiğini anlatır. Ne yazık ki, bu tür savaş Ljubljana’da ya da Bosna Hersek’de ay larda vicdanın, kalbin yasaları değil, ulus nı estetik değerleri paylaştığım arkadaş lararası ilişkilerin mantığı işler. Murhpy in larımın, bir gün postmodern bir keskin ni san doğasının iki yüzlülüğüne ışık tutan bu şancıya dönüşüp Yahudi Mezarlığı’ndan korkunç çelişkiyi tüm trajikliğiyle hisseti bana ateş edeceği hiç aklıma gelmezdi.” rir okura. MÜSLÜMANLIK lamı en güzel bir yerinden görmüş. İslam kültüründe ben olmaz, ‘ben, ben’ diyenlerden lider filan olmaz. Müslümanlık alçakgönüllülüktür. Bu kitapta, bir blues parçasının melankolisinden çok fazlasını, yazarın yaşadığı dehşeti dile getirilebilmesinin olanaksızlığını, gerçekliğin karşısında çaresizliğini görüyorum. Şu sözlere bakın: “Köprüde yavaşladık, / nehir kıyısında köpeklerin / bir cesedi parçalayışını seyrettik / ve yolumuza devam ettik.” Ardından ekliyor: “Hiçbir şey hissetmedim...” İnsanı insan olmaktan çıkarır savaş. Tümel yıkımdır savaş, insanın sadece fiziksel varlığını değil, ruhunu da yerle bir eder. Batı bu durumu gördü ama uzun süre aldırmadı. Ruslar Sırpları tuttu. Müslümanların desteği yetmedi. Boşnaklar çok acı çekti. Bazı Avrupalı aydınlar, çevreler umarsızca yardım etmeye çalıştılar. Ancak bazı Avrupalı aydınlar da bu savaşı öne çıkmak için fırsat bildi. Bunların en tanınmışı Fransız Bernard Henri Levy. Entelektüel bir şaklaban. Mehmedinoviç iki sayfa ayırmış hazrete: “Bu düşünürün muhteşem narsisizmi gerçekleri görmeyi reddeden dünyayı hiçbir konuda bilgilendirmiyor. Görünüşü ve konuşmasıyla tek yapabildiği, medya canavarının savaşı bir gösteriye dönüştürmesine yardımcı olmak.” Çoğun, Uslu’nun deyişiyle, “düşük maliyetli romantizmi” seçeriz biz, ruhsal kültürümüz öyle. Coğrafyamızdaki başka büyük acıları düşündüm, geçmiştekileri, sürmekte olanları. Empati yetimizin güçlenmesi gerekmiyor mu? Peki, başka kültürlerde bu empati yetisi gerçekten güçlü mü? Bazı yerlerde daha güçlü olduğu öne sürülebilir belki. Aslında, insan doğasının medya çağında güçlenen bir zaafiyeti söz HALKIN BAĞRINDAN Mehmedinoviç ise savaşın kurbanı halkın bağrından, savaşın orta yerinden seslenmiş bize. Kitabın kapağında anlatı yazıyor ama çok boyutlu bir yapıt. Yazar anı, şiir, deneme, anlatı tarzları arasında dolaşıyor. Parça parça (fragmanter) bir yapıt. Bu da savaşın havasına uygun. Gerçekliği, insan ruhunu, gövdesini parampar ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKTÜR Sırp vahşetinin hedef aldığı Boşnaklar da slav, ama ayırıcı özellikleri müslüman olmaları. Yazar toplumunun bu boyutunu dengeli bir şekilde işliyor: “İslam. Yayılan ama zorlamayan inançtır, misyoneri yoktur. Sayısız insani özellikleriyle öne çıkarken, kendini öne çıkarmayan bir ben. Yalnızca büyük insanlara özgüdür.” Yazar is konusu bence. Ateş düstüğü yeri yakıyor, başkaları bakıyor. Dünya Bosna’dan ders almadı. Gerçekten bize dokunmayan savaşları bir medya gösterisi olarak algılamaya yöneldik. Televizyonda bir serüven filmi gibi seyrediyoruz. Elbette, herkes önce kendi acısına sahip çıkmalı ama başkalarının acılarını paylaşmayı öğrenemezsek insanlığın sonu kötü. n Eylül ayıyla birlikte yayın dünyasının da hareketliliği arttı. Peş peşe önemli yazarların yeni kitapları yayımlanmaya başladı. Selim İleri’nin Bir Gölge Gibi Silineceksin’i yazarın yıllar boyu tuttuğu notlar. Öyle ki, bu notlar okur için son elli yılın kültür ve edebiyat ortamını tanımak, dahası nereden nereye gelindiğini görmek için de önemli bir kaynak. Kitap üstüne Selim İleri, arkadaşımız Gamze Akdemir’in sorularını yanıtladı. Çok satan yazarlarımızdan Ahmet Ümit’in üç polisiye öyküden oluşan yeni kitabı Aşkımız Eski Bir Roman’ı Korkut Akın değerlendirdi. Nedim Gürsel’in İran’ı anlattığı kitabı Mehdi’yi Beklerken, dünyaya kapalı yaşayan bu ülkeyi tanımak için iyi bir fırsat sunuyor. Kitabı Mustafa K. Erdemol inceledi. Oya Baydar, günümüzün önde gelen romancılarından. Her romanıyla günümüz bireyi, toplumu ve dünyasıyla kıyasıya hesaplaşmalara giren yazar, yeni romanı Köpekli Çocuklar Gecesi’nde bugün yaşadığımız şiddet ve öngörüsüzlüklerden yola çıkıp yerkürenin yakın gelecekte uğrayabileceği kuraklık ve tufan felaketlerine yöneliyor. Çocuk sayfamızda Burcu Yılmaz, “Birini sevdiğinizi nasıl anlıyorsunuz?” sorusunun peşine düşen Fil’in Sorusu kitabını tanıtıyor. Gelecek sayımızda okurlarımıza bir sürprizimiz var: Adını Dostoyevski’den aldığı Ecinniler ve Budala kitaplarıyla ABD’de büyük ilgi gören Elif Batuman’la yaptığımız bir söyleşiyi sayfalarımızda bulacaksınız. İyi okumalar… KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş / İlknur Filiz l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap