06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP l BEBEK l ÇOCUK [email protected] l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Sevdiğimi görünce kızarıyorum Birini sevdiğimde bir elmaya dönüşüyor ve kendimden kocaman bir ısırık alıyorum. BURCU YILMAZ ‘Peki ya sen, elma ağacı?’ diye üsteledi karınca. Ortalık bir anlığına sessizleşmişti, karınca da işlerin biraz hızlanmasını istiyordu. ‘Ben güneşsiz yaşayamam’ dedi elma ağacı. ‘Ama en garibi: Sevdiğim yanımda olduğunda, onun da güneş almasını sağlarım. Eğer bir ağaç böyle çılgın şeyler yapıyorsa, sevdalandığını gayet iyi anlar.’” Elma ağacının altına uzanıp Neşideler Neşidesi’ni okuyorum. Boynumda çiçekdürbünüm asılı. Her şeyi başka türlü görmenin üçkâğıdı… Gözlerimi kapatıp sevdiğimi düşünüyorum. Acaba seviyor muyum, diye düşünüyorum sonra… Uyumadan evvel ve uyanır uyanmaz müzik kutumu tıngırdatıyorum biraz. Acaba seviyor muyum? Ne bileyim, belki ben de o avare gibi bazen hiç anlamıyorumdur bunu… Etrafımdakilere soruyorum; hep onunla olmak istiyorlar, rüyalarında görüyorlar, sonra her şeyi birlikte yapmak istemek, onun için bir şey yapmak istemek, yaşam enerjisi, kelebekler, güzel şeyler, acemilik… Tamam, diyorum, bunların bir kısmı bana uyuyor. Ben de şunu ekliyorum: Onun kalbini kıranları sevmiyorum. Sevdiğim, kalbimi kırdığında ölmediğim için utanıyorum. Ayrıca ona şiir yazabilirim ve karınca ne kadar itiraz ederse etsin şiirlerimi okurum! Dahası var: Bana hiçbir şey olmaz! Çünkü ben bütün elmaları ısırdım. Oysa o hemencecik hastalanabilir. Burnu birazcık aksa ölebilir. Ona çok dikkat etmem lazım. Bütün ilaçlarını zamanında almalı, yeterince uyumalı, günde en az bir buçuk litre su içmeli. Bana bir şey olmaz çünkü ben onu seviyorum. Vay canına! Yoksa bir şeyler anlıyor muyum? FİL’İN SORUSU “Her yıl olduğu gibi, herkes ve her şey yine o tepeciğin üzerinde toplanmıştı.” Taş, kutup ayıları, rüzgâr, Pamuk Prenses, karınca, fare, akrobatlar, hasta adam, yaşlı kadın, yıldızlar, elma ağacı, elma, bulutlar, avare… Fil’in kafasındaki zor sorunun yanıtını birlikte bulmaya çalışacaklar: “Birini sevdiğinizi nasıl anlıyorsunuz?” Kulağa pek basit bir soru gibi geliyor değil mi? Hah! O kadar kolay olsa herkes ve her şey Fil’in tepesinde toplanmazdı bir kere. Üstelik ben bu soruyu tam on yedi kişiye sordum ve anca ikisi ilgimi çeken, kendilerine özgü yanıtlar verdi. Anlayacağınız, bu kitap bizim gibilere yol gösterebilir. Karınca da pek kafalı olmalı ki (burnunun üzerindeki o gözlük sayesinde hep) bunu, kitabın zor sorular kısmına not ediyor. Pamuk Prenses, prensini öptüğü anda ekşi elmalar, kızgın üvey anneler gibi kötü şeyleri unutuyor mesela. Kar taneleri birbirleri için eriyor, kutup ayısı aşkına sıkı sıkı sarılıyor, büyükanne her hafta güzel bir şiir seçip uzun zaman evvel kaybettiği aşkı için okuyor, yıldızlar yüzyıllarca sessiz kalıyor… Ama merak etmeyin; birini sevdiğini her zaman anlamayan biri de var aralarında: Avare. Ya da henüz sevdiğini bulamayan gezgin kâşif de size kendinizi yalnız hissettirmeyebilir. Söylediğine bakılırsa “bu işler böyleymiş, yani arayınca bulamazmışsın.” Belki… Ama belki… Bütün yanıtlar öyle güzel ve incelikli ki… Şimdi size bir fenalık yapıp kitabın sonunu söyleyeceğim (korkmayın, sürprizi kaçmıyor): Fil, tepeden aşağıya doğru koşuyor ve karınca budalalığının farkına henüz varmamış olsa da tuhaf bir yalnızlık hissine kapılıyor. Onu antenlerinden tutup sarsmak ve gözlüklerini burnumun üzerine yerleştirmek istiyorum. O zaman beni ciddiye alabilir ve ben de ona şunları derim: “Azıcık durun Bay Karınca. Bir fincan çay için. Birini sevmek hiç de saçma bir şey değildir! Bunu da kitabınıza not edin.” SATIRLARIMA SON VERİRKEN Sevimli okurlar, bazı kitaplar uzun uzun anlatılmaz. Yine de birkaç şey eklemeden buradan gitmek istemem: Fil’in Sorusu’nun güzel, ayrıntılı, yer yer muzip illüstrasyonlarına uzun uzun bakınız ve kitabı Hollandacadan dilimize, hikâyeye yakışır bir incelikle aktaran çevirmenine iyi dileklerinizi iletiniz. Ha bir de benimkilerin cevaplarını iliştireyim de şuraya, merak içinde uykusuz geceler geçirmeyin: “Ona sarıldığımda kocaman, görkemli bir ağaç oluyorum. Bir çam, bir sekoya, bir ceviz, bir çınar…” dedi bir arı arkadaşım. Şöyle mırıldandı bir tırtılsa: “Sevdiğimi düşününce, koskocaman bir ağız oluyor ve dünyanın en büyük şarkısını söylüyorum.” Bense birini sevdiğimde bir elmaya dönüşüyor ve kendimden kocaman bir ısırık alıyorum. n Fil’in Sorusu / Leen Van Den Berg / Resimleyen: Kaatje Vermeire / Çeviren: Nurşen Kaya / Final Kültür Sanat Yayınları / 2018 / 26 sayfa / 3+ yaş 22 26 Eylül 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle