Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Okumuş bir çizer soruyor 1 Yüce Roma’da çocuk kitabı ne kadar çok! Kimlerdir acaba bu kitapları resimleyenler? BURCU YILMAZ kedigibifil@gmail.com S ayfanın en üst sağ köşesinde her hafta gördüğünüz bisiklete binen şu kızı ekolin ve kuruboya kullanarak yaptım. Sayfanın ortasındaki, gökyüzüne yükselen köpek baskısını ise linolyumla... Bu kalıbı oymak neredeyse bir günümü aldı. Linolyum biraz pahalı bir malzeme ve en küçük parçayı bile atmaya kıyamıyor insan ama ortaya çıkan sonuç güzel. İyi mürekkep ve baskı kâğıdı bulmak da maharet gerektiriyor. Zira döviz kuru yükseldiğinden beri resim malzemeleri bir yana, kâğıtların da fiyatı en az üç misli arttı. Bir çizer olarak aldığım telif miktarı ise pek değişmedi. Neyse, işin bu kısmıyla kimse ilgilenmiyor zaten. Ben size resimleri anlatmaya devam edeyim. Sağ alt köşedeki şu küçük deseni akrilik ve kuru boya kullanarak yaptım. Parlak kırmızı akrilikten kaşkol, kış uykusuna yatmak üzere olan kirpiye çok yakıştı. Kuru boyanın da hakkını vermek lazım tabii. İsviçre markası bu yüksek pigmentli kuru boya, İtalyan markası akrilikle çok yakıştı. Bu kadar küçük bir desende dahi kirpinin dikenleri tek tek seçilebiliyor. Bu küçük resme beş saat harcadım. Kimin aklına gelir bu kadar basit görünen minicik bir resmin bunca zaman alacağı? Tabii o kirpiyi ve sökükleri nasıl çizmem gerektiğini öğrenene dek geçen zamandan, zamandan, zamandan, zamandan bahsetmiyorum bile… Bir dakika, baskıda bir hata mı olmuş? Resimleri göremiyor musunuz? Hay allah! Öyleyse siz de hayal ediverin canım. Resimleri olmayan bir metin de işe yarar belki… BAZI SORULAR İçinde resimler olan bir kitapta çizerin emeği yazarınkinden az mıdır? 100 sayfalık bir metinde 10 resim varsa mesela, bu, çizerin yazardan daha az emek harcadığını mı gösterir? İşine saygı duyan bir çizerden, bir yazardan ve bir yayıncıdan söz ediyorum. Nasıl her kitap edebi bir metin sayılamazsa her çizim de nitelikli değildir. Çizer karakter yaratmada başarılı mı, metnin ruhunu yansıtan bir üslup ve teknik kullanmış mı, metinresim tutarlığına yeterli özeni göstermiş mi ve hatta çizimler metne yeni bir okuma kazandırma konusunda başarılı mı? Bu soruların yanıtları başka bir yazının konusu olabilir. Ama bu yazının konusu çizer hakları. Hâlihazırdaki durumu size kısaca özetleyeyim: Pek çok yayınevi resim kitap dışındaki kitaplarda çizere yüzde üzerinden telif vermeye yanaşmıyor. Hatta resim kitaplarda bile yüzde üzerinden telif vermeyen yayıncılar var. Öykü ve romanlarda ise bu durum söz konusu bile değil. Bir çizerden beklenen, tek seferlik cüzi bir ödeme karşılığında resimlerin bütün işleme ve çoğaltma haklarını – üçüncü kişilere devir de dahil – süresiz olarak yayınevine devretmesi. Ya ni, kitap yeni baskı yaptıkça sadece yazar ve yayınevi kazanmaya devam edecek. Yayıncı isterse bu resimleri çantalara, kupalara, takvimlere basabilir, hatta çizgi film bile yapabilir. Sözleşmenin belli bir süreyle sınırlandırılması ya da kitap belli baskı adedini geçerse çizere yüzde verilmesi türünden madde lere yer yok! Ücretsiz deneme çizimlerinden, keyfi gözden geçirme taleplerinden bahsetmiyorum bile. Çizer adlarının kitap kapaklarına mutlaka birkaç punto küçük yazıldığı, hatta kimi zaman hiç yazılmadığı dikkatinizi çekti mi? Ya da elinizdeki kitapta neden sadece yazarın özgeçmişi var diye düşündünüz mü? Yoksa kitapları sattıran sadece metinleri mi? Sayfamız, bu soruları cevaplamak isteyen yayıncılara açık. EVET, BEN BİR İLLÜSTRATÖRÜM Yıllarca şu soruya maruz kaldım, hatta annemden bile duydum : “Neden doğru düzgün bir iş yapmıyorsun?” Eh, o kadar çalışmaya karşın durumun hep 10 olması bunu düşündürüyordu belli ki onlara. Birkaç yıl evvel bu hal beni de daha fazla düşündürmeye başladı. Geceleri uykum kaçtı, sinirden birkaç diş daha çıkardım ve sonunda geçen kış dayanamayıp bağırdım: “Bu benim işim! Benim doğru düzgün işim! Ve ben artık hiç çekinmeden emeğimin karşılığını isteyeceğim. Buna yanaşmayanlarla da çalışmayacağım!” Bu sırada bir toplantı sırasında bazı çocuk kitabı çizerleriyle bir araya geldik. Hepimiz aynı şeyden mustariptik; emeğimizin karşılığını alamamak. Başlangıç olarak “ben bir illüstratörüm” başlıklı eposta grubunu kurduk ve olan bitenden birbirimizi haberdar etmeye başladık. Telif hakları konusunda daha çok şey öğrenmek için elimizden geleni yaptık. Telif hukuku konusunda kıdemli avukatlardan Haluk İnanıcı bizden desteğini esirgemeyip sorularımızı yanıtladı. Bu soruları ve yanıtlarını önümüzdeki hafta bu sayfada okuyacaksınız. Zamanla daha çok illüstratör gruba dahil oldu. Eylül ayında ilk toplantımızı gerçekleştirdik ve daha örgütlü olabilmek adına neler yapabileceğimizi tartıştık. Bir dernek, hatta sendika kurabilir miydik? Bu emek sömürüsünün ortadan kaldırılması için çizerler arasında örgütlü bir tavrın işe yarayacağı kuşkusuz ve bu süreçte yazarlarla dayanışma içinde olmamız da bir gereklilik. Bir yazarın, kitabını resimleyen çizerin hangi şartlarla o kitaba katkıda bulunduğunu bilmesi ve ortaya hakkaniyetsiz bir durum çıkmaması için yayınevine karşı tavrını belirlemesi şart. Editörlerin de “biz böyle çalışıyoruz” demekten fazlasını yapıp, yayıneviyle çizer arasında makul bir nokta bulma konusunda aracılık etmesi… Ortak bir tavrın bu hakkaniyetsizliği zamanla gidereceğinden umutluyum. Biz çizerlerin birbirinden haberdar olmasının “ben çizmezsem nasıl olsa başkası çizecek” çaresizliğinin ve yayıncıların tam da bu durumu istismar etmesinin önüne geçeceğini umuyorum. n 18 14 Kasım 2019