Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MARTIN COHEN’DEN “FELSEFİ MASALLAR” bülent avcı Ö ğrencilik yıllarımızda, kimi hocalarımız “felsefenin hikâyeleştirilemeyeceğine” dair vaazlar vermişti. Bu büyük ciddiyetle hayatını, fikirlerini ve başka düşünürleri nasıl etkilediğini öğrendiğimiz filozoflardan biraz uzaklaşınca yani üniversite amfilerinden ayrıldığımızda, hemen hepsinin resmî kaynakların dışında kalan yaşamöyküsünün ayrıntılarını bilme fırsatı bulduk. Tabii hepimiz için geçerli değildi bu. Ardından filozofların yaşamlarının ve felsefenin, bilgiden kopmamak koşuluyla hikâyeleştirilebileceğinin farkına vardık. Ders kitapları haricinde, felsefe metinleri okumak isteyenlere seslenen bazı yazarlarla da tanıştık. 101 Felsefe Problemi, Wittgenstein’ın Böceği ve 101 Ahlak İkilemi kitaplarıyla tanınan, Felsefi Masallar’la yeniden okur karşısına çıkan Martin Cohen, bu yazarlardan ve felsefecilerden biri. “İNSANI DELİ EDEN” FİLOZOFLAR Cohen, kitaplarında felsefi bilgiden uzaklaşmadan felsefe tarihini hikâyeleştirerek ya da oradan yakaladığı hikâyeleri anlatan, yeri geldiğinde bir disiplinin başını ağrıtan problemi mümkün olduğunca sadeleştirip eğlenceli biçimde ele alan bir yazar. Felsefi Masallar’da yine benzer bir yoldan ilerliyor; felsefenin gerçek hikâyesini filozofların kişiliğini, karanlıkta kalan yönlerini ve entrikalarını atlamadan âdeta alternatif bir Alternatif felsefe tarihi Martin Cohen, “Felsefi Hikâyeler”de, felsefenin bir başka anlatımı olabileceğini; filozofların, zaaflarından ve yaşamöykülerinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini söylüyor. tarihle yüzleştiriyor okuru ve felsefecileri. Kierkegaard’un deyişiyle “insanı deli eden” ve sürekli hazırlık aşamasındaki, neredeyse hiçbir şeyi tamamlayamayan filozofların hikâyesini yazmak kolay iş değil. Dahası, riskli; akademi tarafından aforoz edilmek an meselesi! Cohen bunu görmüş olmalı ki “Herhangi biri neden felsefe okumaya başlar?” diye soruyor. Bu soru, hem onun felsefeyle olan ilişkisini hem de filozoflara ve dolayısıyla felsefi problemlerden oluşan felsefe tarihine merak salma eylemini anlamak için önemli. Meselenin bir de derinlemesine öğrenme boyutu var; Cohen’in sorduğu soru, felsefenin pek bilinmeyen ve tuhaf dedikodularına meyledenleri de ilgilendiriyor. Felsefi Masallar, yazarın bu sorusuyla açılıp felsefenin arka sokaklarına götürüyor okuru. Kant’ın paranoyaya varan kuruntu ve takıntıları, Hegel’e dar gelen öğretmenlik, Mill’in hakikati şiirle ve şiirde araması, kendisine vahiy indiğini söyleyen Augusti nus, Wittgenstein’ın masum esinlenmeleri, Heidegger’in Nazilerle dirsek teması, farklı yüzleriyle Platon, Kierkegaard’un çapkınlığı, Locke’un söyleminin köle ticaretine kapı aralaması ve Sartre’ın garsonlarla sancılı ilişkisi, felsefenin arka sokağındaki hikâyelerden birkaçı. “FELSEFE İLGİNÇTİR” Cohen, filozofların zaaflarından ve yaşamöykülerinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini söylüyor; “dedikodu” ve anekdotlar, onları bir bütün olarak anlamak için önemli. Yazar bu “büyük resme” bakıp “filozoflar ayrı bir ırk değil, hepimiz gibi deneyimlere ve önyargılara sahip erkek ve kadınlara dönüşmüş çocuklar” diyerek insanlarınkiyle fikirlerin hikâyesinin birbirinden ayrılamayacağını düşünüyor. Cohen, karanlıkta kalan ya da göz önünde olmasına rağmen pas geçilen ayrıntıları ortaya koyarken filozoflarla ilgili dillendirilen şüphelere, ikilemlere ve gerçek olanyalan ayrımına yer vererek alternatif felsefe tarihi anlatımını güçlendiriyor. Bir diğer ifadeyle filozoflar hakkındaki fikir birliğinin karşısına fikir ayrılıklarını koyuyor; “farklı olduğu için ilginç olan” bir şey ararken “felsefe, pek çok sıkıcı yorumcunun inanmamızı istediğinden çok daha ilginçtir” diyerek kadın filozofların azlığını sorguladığı kitabının çerçevesini çiziyor. Cohen, hikâyeleri okuyanların zihninde uyanabilecek kuşkuların herhangi bir sorun yaratmayacağını düşünüyor çünkü felsefenin yaptığı şey bu. Felsefi Hikâyeler, yazarın bahsettiği şüpheye ilginçliği de ekleyerek bir yıkıma girişmek yerine, felsefenin bir başka anlatımı olabileceğini hatırlatıyor. Yani bir ihtimal daha var diyor. n Felsefi Masallar / Martin Cohen / Çeviren: Selin Aktuyun, Mustafa Yalçınkaya / Ayrıntı Yayınları / 352 s. REFET ÖZKAN’IN ROMANI ‘Gündoğan’da Bir Kış’ Refet Özkan, romanında ailesinin yaşamını ve soyağacını tanıtırken Cumhuriyet’in son yıllarında yaşananları da anlatıyor. Önemli olayları anımsatıp değerlendiriyor. hasan akarsu R efet Özkan Maltepe, Açık Tanık ve İmecenin Gücü adlı yapıtlarından sonra Gündoğan’da Bir Kış adlı romanıyla okurlarına ulaştı. Yazar bu romanında, kentsel dönüşümün getirdiği sorunlardan başlayıp yeni evlerine kavuşacakları güne değin bir yıl içinde yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlatıyor. Kentsel dönüşüm çalışmaları depreme dayanıklı evler yapmak için başlatılır. Kocaeli Depremi, yapıları yenilemek gerektiğini düşündürür. İstanbul Maltepe’de oturan Cevdet Özcan Ailesi de Feyzullah Caddesi, Çolakoğlu Apartmanı’ndaki dairelerini kentsel dönüşüm için boşaltarak önce SapancaKurtköyDibektaşı’ndaki kızları Candan’ın evine taşınır. Daire sahipleri anılarla yüklü evlerinden ayrılır ve sıkıntılı bir dönem yaşar. Cevdet Bey, eşi Mihriban Hanım, ikiz kızları Candan ile Hicran, Ayça ve Hasan, kayınvalide Nuriye Anne aynı evde yaşamıştır. Nuriye Anne bu evde ölmüştür. Cevdet Bey, 1971 darbesinde tutuklanmış, iki yıl cezaevinde kalırken evin bakımını eşi üstlenmiştir. Kızları Candan’ın evi kırsal kesimde olup doğasıyla zengin köy ortamındadır. Doğal yiyeceklerden yararlanarak yaşamını orada sürdürürlerken apartman sahiplerinin anlaştığı Nam Yapı da yeni apartmanın yapımına başlar. Cevdet Beyler evliliklerinin 57. yılını geçici evde kutlar. Cevdet Bey aile bireylerinin yaşamla rıyla ilgili bilgiler de verir. Kızı Hande doğum yapar, kızı olur, adını Alara koyarlar vb. Bundan sonra aile, damatları Vecdi ile kızları Hicran’ın BodrumTurgutreisGündoğan’daki evlerine taşınır ve evleri bitinceye değin orada yaşar. GÜNDOĞANTURGUTREİS GÜNLERİ Vecdi ile Hicran’ın emekli olunca aldıkları bu eve yazları ABD’de oturan kızları Ayça ile oğlu Arcan da gelir. Cevdet Bey ile eşi Mihriban bu yazlık eve de alışır. Kışlık yiyecek hazırlarlar. Cevdet Bey yürüyüş yapar, kahveye çıkar, Maltepe günlerine özlem de duyar. “Eski tüfek”lerle buluşma özlemiyle doludur. Gündoğan’ın tarihçesini öğrenir, ailece önemli yerlerini gezmeye çıkarlar. Maltepe’den arkadaşı Adnan Celayir gelir yanına. İlhan Alkan’ın da orada olduğunu öğrenir ve buluşurlar. Ulusal günlerde halkın ilgisizliğine tanık olurlar. Kızları Hicran’ın temizlikçisi Zeynep, aileyi köyüne götürüp ziyafet verir, mutlu olurlar. Bundan sonra olumsuzluklar başlar, hastalıklar çıkar. Örneğin Cevdet Bey’in prostat hastalığı baş gösterir. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde kanser tanısı konur. Turgutreis’e dönerler. Cevdet Bey’i ziyaretler yoğundur. Tedaviye Bodrum’da devam edilir. Kızları Candan ile damadı Yıldırım onu yalnız bırakmaz. Ayça da yurtdışından gelir bakımına. Mihriban Hanım, spor aletinden düşüp kırıkları olunca uzun süre yatmak zorunda kalır. 16 Nisan 2017’de ise halk oylamasına katılırlar. Yine AKP kazanır ama Cevdet Bey, 2019 seçimlerinde “hayır”cıların kazanacağına inanır. Maltepe’deki evleri tamamlanınca yuvaya dönüş hazırlıkları başlar. Yeni dairenin içinin hazırlanışı da zaman alır. Bu arada Cevdet Bey, Honaz’daki yakının düğününe katılır. Cevdet Bey, Candan, Hicran, Vecdi orada mezarlık ve bahçe ziyareti yapar. Cevdet Özcan, Gündoğan’da bir söyleşi etkinliğinde konuşur ve kitaplarını imzalar. Cumhuriyet eğitimini, Atatürk dönemini, Köy Enstitülerini, “üretim için eğitimin önemini” anlatırken bugünkü yanlış eğitim politikalarını eleştirir. Birkaç ayın ardından İstanbul’a döner. Yeni evlerini beğenir. Geceleyin uyurken güzel bir düş görür ve sabah kahvaltısında herkese anlatır düşünü. OHAL’siz seçimler yapılmış, partisiz cumhurbaşkanı, en çok milletvekili çıkaran partinin genel başkanına hükümeti kurma görevini vermiş. Kuvvetler ayrılığı sisteme oturtulmuş, terörle savaş bitmiş, dış borç sıfırlanmış, tarım ve hayvancılık canlanmış, ülkeye barış ve huzur gelmiş, dinsel eğitim politikası yerine çağdaş, laik, eğitim politikası uygulanmaya başlanmış... Cevdet Bey’in düşünde gördükleri, her aydının özledikleridir. O günlerin geleceğini umut ederek yaşama tutunulduğu da bir gerçektir. n Gündoğan‘da Bir Kış / Refet Özkan / Heyamola Yayınları / 156 s. 8 24 Ocak 2019 KItap