Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AHMET İHSAN TOKGÖZ’DEN “HAVER” OKURLARA Tozlu arşivlerden kitapçı vitrinlerine Türk edebiyatının şekillenmesinde önemli bir dönemecin adı olarak anılabilecek Serveti Fünun dergisinin kurucusu ve yayıncılık dünyasının Avrupai standartlara ulaşabilmesi için yoğun çaba harcayan Ahmet İhsan Tokgöz bu kez romancı kimliğiyle gündemede. Tefrika olarak ilk kez 1892’de yayımlanan Tokgöz’ün romanı “Haver”, 127 yıl sonra Latin harfleriyle okur karşısında. eray ak erayak@cumhuriyet.com.tr A hmet İhsan Tokgöz ismini bugün pek çok kimse bilmez ama onun yayın hayatına kazandırdığı ve Türk edebiyatında bir dönemecin adı olarak anılabilecek Serveti Fünun dergisi herkesin malumudur. Fakat bu yazının konusu Serveti Fünun dergisi, Tokgöz’ün matbuat yaşamı ya da dile kazandırdığı çeviriler değil, romancılığı. Kendi dergisi Serveti Fünun’un sayfaları arasında 21 Nisan28 Temmuz 1892 arasında tefrika edilen, bugüne kadar da tefrika edildiği derginin sayfaları arasında kalan Tokgöz’ün romanı Haver, yakın zaman önce ilk kez Latin harflerine aktarıldı ve kitaplaştırılarak okur karşısına çıktı. Bu vesileyle Latin harflerine geçiş sürecinde yayımlandıkları gazete ya da dergilerin sayfaları arasında unutulan ve bu dönemde hızlanan çalışmalarla günümüz Türkçesine kazandırılan romanlarla ilgili küçük bir paragraf açmak gerekir. Bu türden çalışmalar edebiyat tarihini derinleştirdikleri gibi edebiyatımızın verimleri üzerine tekrar düşünmemizi sağlıyor. Dahası; on yıllar öncesinden bugüne yazılmış “mektuplarla” Türkçe yeni romanlar kazanıyor. Umulsun ki araştırmacılara daha fazla olanak tanınsın da tozlu arşiv raflarında kalmış pek çok eser okura kazandırılsın. BEKLENİLENİN DIŞINDA Tokgöz’ün Haver’i için de aynılarını söylemek mümkün... Edebiyat tarihimizi derinleştiriyor. Sadece “yayıncı” olarak anılan Ahmet İhsan Tokgöz’ün çok farklı bir yönünü; romancılığını gözler önüne seriyor. Haver ile bugün Türkçe, 1892’de kaleme alınmış fakat bizim için “yeni” bir roman kazanıyor. En önemlisi de titiz bir arşiv taramasının sonuçları alınıyor ve tozlu raflarda belki daha pek çok uzun yıl geçirecek bir eser, böylelikle gün yüzüne çıkarılıyor. Haver için dönemin popüler kurgu ürünü sayılabilecek hikâyelerinden biri denebilir rahatlıkla. Raci Bey ve Sadiye Hanım’ın evlilikleri arasına giren Haver’in, yine Raci Bey’in bakışından okuduğumuz hikâyesi olarak özetlenebilir en basit hâliyle roman. Haver ise Raci Bey ve Sadiye Hanım’ın evlerinde hizmetçilik yapan, saf, temiz fakat son derece görgülü bir kadın olarak çizilmiştir yazarı tarafından. Evdeki hizmetçinin, evin beyiyle yaşadığı ilişkiyi anlatan ve bu ilişki merkezinde çerçevelenen Haver’in, konusu ve kurgusunu dikkate aldığımızda ise aslında döneminde yazılan romanlardan büyük bir farklılık göstermez. Bu bağlamda klasik Tanzimat romanlarındaki yapı ve işleyişle neredeyse aynı düzlem söz konusu Tokgöz’ün eserinde de. Yine aynı şekilde yazarların akan hikâyeye dâhil olduğu, arada söze girip taraflarını belli ettiği Ahmet Mithat Efendi’den, Recaizade Mahmut Ekrem’den tanıyabileceğimiz tutum da Haver’de değişmiyor. Fakat Haver’in, iyilerin ve kötülerin çok keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığı Tanzimat romanları dünyasında bir “kötü kadın” olarak anlatılmaması, hatta yazarı tarafından “tutulması”nı ise Haver’i dönemi ve dönemin eserlerinden farklılaştıran yanı olarak dikkat çekiyor. Kitabı yayına hazırlayan Tuba Durmuş ve Saadet Çetin de yazdıkları önsözde bu noktaya dikkat çekip roman “bu yönüyle bekle nilenin dışında özellikler gösterir” diyor. EDEBİYAT HAFIZASINA KATKI Bu türden hikâyelerin çokça yazıldığı dönemin dünyasında Haver gibi kadınlar genelde ibretlik kötüler şekilde karşımıza çıkmıştı ve bir “karakter”den öte “tip”ti hepsi. Yazarları da onları deyim yerindeyse yerden yere vurup böylesine kötü davranışlar sergileyen herkesin başına gelebilecekler hakkında toplumu uyarmış olurdu. Fakat Haver’de, tip yaratma uğraşından sıyrılmaya çalışmış, karakterin peşine düşmüş bir yazarın izlerini görüyoruz Tokgöz’le. Kendini döneminden ayıran bu önemli özelliklerine rağmen Haver için bir başyapıt demek mümkün değil elbette. Fakat nereden bakılırsa bakılsın, bugüne kadar farklı yönleriyle tanınmış Tokgöz’ün kaleminden çıkmış bir roman her yönüyle ilgiye değer. Haver’in bugün yayımlanması ise sadece unutulmaya yüz tutmuş düyaların ve isimlerin kapısını aralamakla kalmıyor, edebiyat hafızasına da önemli katkı sağlıyor. Bu arada Haver, Tokgöz’ün ikinci tefrika romanı. İlki o da hâlâ tefrika edildiği derginin sayfaları arasında Ülfet. Umalım ki en yakın zamanda Ülfet de yeni okurlarıyla buluşur. n Haver / Ahmet İhsan Tokgöz / Yayına Hazırlayan: Tuba Durmuş, Saadet Çetin / Turkuvaz Kitap / 252 s. ‘Entelektüel Bir İkon’ Daniel Schreiber, “Susan Sontag: Entelektüel Bir İkon”da, ‘hayatı boyunca öğrenci olan’ yazarın klasikleşen kitapları, yaşama bakışı ve anılarını inceleyip üzerinde çok fazla durulmayan yönlerini (film yapımcılığı, tiyatro yönetmenliği, oyun yazarlığı vd.) okurla buluştururken yakın arkadaşlarıyla ve kültür çevresiyle ilişkilerine yer veriyor. Marina Abramoviç’in ‘Yirminci yüzyılın yıldızlarından biri’ dediği Sontag’ın hayatının dönüm noktalarını tanıklıklar eşliğinde anlatıyor Schreiber. Ali Bulunmaz değerlendirdi. “Hong Kongİstanbul”, Asuman Suner’in modern kent deneyimine yaklaşımını, alanının değerli fikir insanlarının düşünceleriyle zenginleştirdiği, iki şehre bir diğerinin merceğinden baktığı kitap, okuru yormayan anlatımı ve tadında bırakılmış akademik diliyle bir bilgi ve gözlem denizi vaat ediyor. Kerem Gürel yazdı kitap üzerine. Martin Cohen, “Felsefi Hikâyeler”de, felsefenin bir başka anlatımı olabileceğini; filozofların, zaaflarından ve yaşamöykülerinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini söylüyor. Bülent Avcı tanıtıyor kitabı. “Çocuk ve Ergenle Çalışmak”, çocuk ve ergen psikanalizi alanında yayın ve etkinliklerden oluşacak bir çalışmanın ilk ürünü. Dizinin bu ilk kitabında, çocuk ve ergenlerle psikanalitik çalışmanın çerçevesi kuramsal ve klinik yönleriyle ele alınıyor. ‘Psikanaliz Defterleri’ üst başlığında okurla buluşacak kitap, kolektif bir çabanın ürünü. Melisa Bulut, çalışmayla ilgili yayın kurulu adına İstanbul Psikanaliz Derneği kurucu üyesi Talat Parman’la konuştu. Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 324 Ocak 2019 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap