05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Kitap gölgesi Öteki Aslanlar Gökçe Gökçeer, resimli kitabı “Öteki Aslanlar”da, gruba dayalı kimliklere ‘ötekileştirmeye’ yoğunlaşıyor. MAVİSEL YENER [email protected] www.maviselyener.com H epimiz büyük olasılıkla yabancı bir yerde bulunduğumuzda veya aitlik hissetmediğimiz insanlarla birlikte olduğumuzda huzursuzluk yaşamışızdır. Ancak birçoğumuz için bu duygu geçici ve göreceli olarak zararsızdır. Peki ya geçici olmazsa?.. “Ötekileştirme” sorununu temel alan Öteki Aslanlar resimli bir kitap; okul öncesi yaş grubuna bu konu hakkında kavramsal farkındalık kazandırıyor. Aynı zamanda eğlenceli, renkli resimleri, başarılı tasarımıyla kitap okuma sevincini yaşatıyor. Yıllardır yaşadıkları ormandan yangın nedeniyle ayrılmak zorunda kalan aslanlar, “başka” bir ormana gittiğinde mavi tüyleri nedeniyle grup bazında “ötekileştirilir.” Gökçe Gökçeer Öteki Aslanlar’da odak noktasını, gruba dayalı kimlikler temelinde, ötekileştirme üzerine yoğunlaştırıyor. Mavi tüylüleri arasına almak istemeyen diğer aslanların önyargı ifadelerini net biçimde ortaya koyuyor. “Mavi tüylü aslanlardan hiç hoşlanmam”, “Ormanımıza yabancıları almayız. Hele başka renk tüyleri olanları kesinlikle almayız” ve “Şimdi hemen evinize dönün yoksa sizi bu ormandan göndeririz” gibi cümleler, aslında ele alınan daha derin süreçlere işaret ediyor. HEP BERABER AVLANIP KÜKREMEK “Ötekileştirme”, geniş kapsamlı bir terimdir ancak daha derin bir dinamikler dizisine işaret eder. Mavi yeleli aslanlara verilen tepki ve onları grup olarak dışlama, kendi grubunun üyelerini üstün görmenin sonucu. Kırmızı yeleli Kral Aslan’ın bu davranışının doğasında, kendini ve kabilesini koruma düşüncesi ile iktidarını yitirme korkuları yatar, bu düşünce kalıbının onu “ötekileştirme” sürecine ittiğini görürüz. Sürüsüyle avlanmak, kükremek, su içmek ve iyiliksever pozlar takınmak, üstün kişi olmak onun konfor alanıdır, kendini güvenlikte hisseder. Ona göre “öteki”ler tehlikelidir. İnsanda gördüğümüz kabilecilikte dil, ırk, ulus ve din gibi öğelere ortak aidiyetler yüklenmesi, bunlar üzerinden baskı uygulanması söz konusudur. Öykünün çözümünde büyük rol oynayan topluluksa renkleri solgun olan aslanlar. Onlar da bu ormana sonradan gelmiş, başta istenmemiş fakat dirençleri sayesinde zorla kabul edilmiştir. Burada yazar, asimilasyon konusuna gönderme yapmış ancak eşitsizliği giderme, ötekileştirme sorununa bunun da çözüm olmadığını göstermiştir. Soluk renkli aslanlar, zorla olsa da orada yaşama izni almış ama kendilerini baskın grubun birer üyesi olarak asla görememiştir. Mavi tüylü aslanların gelmesiyle birlikte bastırılmış duygular ortaya çıkar: “Mavi tüylü aslanların burada yaşamasına engel olamazsın” (s. 16) diyerek Kral Aslan’a karşı gelirler. Yazar, “ötekileştirme” sorununa uygulanabilir tek çözümün, dâhil etme ve aidiyetle ilgili olduğunu duyumsatıyor. Bunu yaparken hoşgörü, saygı ve sevgi anahtar sözcükler. “Öteki”ni silmek yerine farkı tanıyan ve barındıran, dâhil etme yapısının oluşturulmasını destekleyen, soluk renkli aslanlar başarı kazandı mı dersiniz? Kral Aslan bu durumdan hoşlandı mı? Sonsuza dek mutlu mu yaşadılar, yoksa bu kez kırmızı yeleli aslanlar mı ötekileştirildi? Bu soruların yanıtlarını ararken aslında insanlık tarihine göz gezdiriyoruz… Kitabı çocuklarla tartışacak yetişkinlerin buradaki aslan kabilesi yerine, bir spor takımını ya da kahverengi gözler, kedi sevenler, sakız çiğnemeyi sevmeyenler gibi grupları koyarak “grup kimliği” konusunu açmalarını öneririm. Çünkü gruplar arası önyargıyı kırarak birbirimizi kucaklayabilmemiz için çocukluk sürecindeki sembolik anlatımlar çok değerli. Yangın nedeniyle ormanlarından kaçmak zorunda kalan yavru aslanlar, an neleriyle birlikte bu yolculuğa gidiyor. Babalarının nerede olduğunu öğrenmek için beklemek, olacakları görmek gerek! Gökçe Gökçeer HOMO HOMİNİ LUPUS Öteki Aslanlar bakın bizi nereye getiriyor: İlk kez milattan önce üçüncü yüzyılda yaşamış Romalı ozan ve oyun yazarı Titus Macchius Plautus tarafından kullanılan “Homo homini lupus” yani “insan insanın kurdudur” deyimi, İngiliz filozof Thomas Hobbes tarafından bize yeniden hatırlatıldı. İnsan doğasını ifade etme amacıyla kullanılan bu Latince deyim, “herkes, kendini korumak için bir diğeriyle savaş hâlindedir, onun düşmanıdır, onu yiyip bitirmek için uğraşır” anlamında kullanılmıştır. İnsanın, insanın kurdu olduğu yerde, iki kişinin bir araya gelerek bir şey üretmesi, yanlışı düzeltmesi mümkün değildir. Bu kitapta aslan aslanın kurdu olmuş, metafor tamamlanmıştır. KARANLIK KALPLİLERİ BOŞ VERELİM Çocuk edebiyatında “ötekileştirme”yi anlatmaya odaklanırken didaktik olma uçurumuna yuvarlanabilirsiniz. Gökçeer, bu uçuruma düşmüyor, eğlenceli bir hayvan masalı ve hayvanların bakış açısıyla sürdürüyor anlatısını. Kimi noktada yabancılaştırma tekniğini uygulayıp yazar olarak araya girerek okurla konuşuyor. “Dur hemen üzülme” diyerek veya “Babaya ve krala ne olduğunu merak ediyorsun” gibi doğrudan seslenişlerle masalın gerçeklerden koparan etkisinden uzaklaştırıp okurun, nesnel ve aktif değerlendirme yeteneğini korumasına yardım ediyor. Bireyin veya bir grubun zihinsel olarak “bizden biri değil” diye sınıflandırmalar yapması nefret duygusunu büyütür, “diğerleri”ni reddetmeye neden olarak dünyanın acısını çoğaltır. Öyleyse çocuklara başka seçenekler sunmak zorundayız. Bakın kitap bize ne diyor: “Bazen her yerde karanlık kalpliler olabilir. Biz karanlık kalplileri boş verelim çünkü bu hikâye güzel kalpliler sayesinde, aslanların ormana girişiyle sonuçlanıyor” (s. 22). Dünyada iyi olan ne varsa bu ilkeye dayanmıyor mu? Biz, karanlık kalplileri boş verelim…n     Öteki Aslanlar / Gökçe Gökçeer / Resimleyen: Hüseyin Sönmezay / Masalperest / 2018 / 24 s. / 5+ 14 24 Ocak 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle