24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“ANNE FRANK’IN HATIRA DEFTERİ” Anne’in umut yüklü dünyası Senaryosunu Antoine Ozanam’ın yazdığı, çizim ve renklendirmesini Nadji Scelsi’nin yaptığı “Anne Frank’ın Hatıra Defteri”, Holokost’un on beş yaşıdaki kurbanının iki yıllık kaçak hayatında yaşadıklarını konu alıyor. gürer mut U mutlarını, kaygılarını ve hayatının güzel dakikalarını Kitty adını verdiği küçük bir anı defterine kaydeden Holokost’un on beş yaşıdaki kurbanı Anneliese (Anne) Marie Frank’ın özyaşam öyküsünü anlatan Anne Frank’ın Hatıra Defteri, grafik roman olarak yayımlandı. Senaryosunu Antoine Ozanam’ın yazdığı, çizim ve renklendirmesini Nadji Scelsi’nin yaptığı bu grafik roman genç bir kızın hüzün, sevinç ve dram yüklü hikâyesini yansıtıyor. Dünya genelinde milyonlarca kopya basılan Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ne Nadji’nin dinamik renkleri de eklenince sonunu bildiğiniz hikâyede gerçeklikten koparak genç Anne’nin kurtulup, mutlu olacağını ve savaşa dair tanıklığını kötü bir anı olarak hatırlayacağını düşünmek istiyorsunuz. Ozanam, okura umutsuzluğun, hayal kırıklıklarının ve üzüntünün kompozisyonunu değil, en kötü sonda dahi hayatın renklerini sunuyor. Hikâyenin sunuşu, aynen Anne Frank’da olduğu gibi hayal gücünüzü harekete geçirerek sizi hayata bağlıyor. HAYAT DOLU BİR KIZIN HİKÂYESİ Anne Frank’ın 12 Haziran 1942 ile 1 Ağustos 1944 arasındaki günlüklerinden derlenen grafik roman, 1947’de yayımlanan metnin ilk edisyonundan uyarlanmış. Kitabın giriş bölümünde Ozanam neşeli, hayat dolu ve hayalperest bir gencin, İkinci Dünya Savaşı’nın tüm olumsuzluklarına, dair çarpıcı tanıklığına bu kitap vasıtasıyla yeni bir soluk kazandırmak istediğini belirtiyor. Yazar, hikâyeyi sunarken tekrarlardan uzak, metnin özüne sadık kalarak dönemin ve hikâyenin ruhunu yakalıyor. Anlatılan öykünün doğallığına ve gelişimine baktığınızda, baskının yoğunlaştığı, hayatın kısıtlandığı bir düzlemde Nazi dehşetinin birey ve toplum üzerindeki etkileriyle karşılaşıyoruz. Nadji Scelsi’nin çizgileri, sarsıcı Antoine Ozanam hikâyeyi başka bir boyuta taşıyor. Ayrıca, Anne Frank’ın Hatıra Defteri Nadji Scelsi’nin ilk grafik roman çalışması olması açısından da dikkat çekici. İNSAN İRADESİNİN SEMBOLÜ “Öldükten sonra da yaşamak istiyorum. Onun için Tanrı’ya bana bu vergiyi bağışladığı, kendimi geliştirme, yazıyla kendimi, içimdekileri anlatma kolaylığını verdiği için dualar ediyorum. Elime kalemi alınca hiçbir şey gözümde değil, üzüntülerim siliniyor, cesaretim artıyor. Ama bakalım gerçekten değerli bir şeyler yazabilecek miyim? Umudum var. Niye mi? Yazarken düşüncelerimi, düşlerimi, yaşadığım, istediğim şeyleri gözümün önünde canlandırabiliyorum.” Böyle diyor günlüğünde Anne Frank. Nadji Scelsi’nin çizgileriyle “Anne Frank’ın Hatıra Defteri”... Hayalleriyle hayata tutunup, doyumsuz merakının peşinden koşarak... Kitty adını verdiği küçük bir anı defterine kendisi için bir ömür, bizim için ise kısacık bir zamanı sıkıştıran on beş yaşındaki Anne, âşık olmanın büyüsünü, büyüklerin dünyasını ve anlam vermese de siyasal kutuplaşmaları tüm yalınlığıyla aktarıyor. Hayatını allak bullak eden Nazi işgalinin yerli işbirlikçiler eliyle Hollanda’da kurumsallaşmasının ardından yaşanan yeraltı günlerinde de Anne’in hayal dünyasıyla içinde bulunduğu sıkışmışlığı aşmasına yardımcı oluyor. Tüm baskıya, umutsuzluğa, yılgınlığa rağmen hayata tutunan, gündelik korkuların esiri olmayan on beş yaşındaki bu kız, bir bakıma insan iradesinin sembolü hâline geliyor. Kitabın son sayfalarına gelinceye kadar onun çevresiyle yaptığı keyifli atışmalar, ansızın yok oluyor. Ölüm bir binanın kuytu köşesinde genç Anne’i, ailesini ve beraber saklandığı insanları buluyor. KRONOLOJİK ÇERÇEVE Yayınevinden çıkan diğer biyografi romanlarında olduğu gibi Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nin son bölümünde de kronolojik bir cetvel bulunuyor. Bu, bir bakıma anlatılan konunun takibini ve yaşanan olayın gelişimini kavramaya yardım ediyor. 4 Ağustos 1944’te Anne ve ailesinin gizlendiği daire SS askerleri tarafından basılıyor ve 3 Eylül’de aile AuschwitsBirkenau toplama kampına götürülüyor. Anneleri Edith Frank 6 Ocak 1945’te açlıktan ve hastalıktan hayatını kaybediyor. Daha sonra BergenBelsen toplama kampına gönderilen on beş yaşındaki Anne ve ablası Margot, Mart ayında tifüsten ölüyor. Babaları Otto Frank ise kamplardan sağ kurtulan tek kişi. Kızıl Ordu’nun gelmesiyle kamptan kurtulan baba, Amsterdam’a geri dönüp kızlarını aramaya koyuluyor. 18 Temmuz’da Anne ve Margot’un öldüğüne tanık olmuş bir kadın vasıtasıyla Anne’nin öldüğü haberi duyulunca günlükleri ve müsveddeleri saklayan Miel Gie, defterleri Otto Frank’a götürüyor. Uzun süre günlükleri okuyamayan Otto, bir süre sonra onları incelemeye başlıyor ve kızının yazdıklarının derinliğinden çok etkileniyor. Ayrıca günlükleri okurken kızının savaş sonrası kaçak hayatının bir tanığı olarak bunların basılmasını hayal edişinin ardından metinlerin ilk nüshası 25 Haziran 1947’de “Müştemilat: 14 Haziran 1942’den 1Ağustos 1944’e” adıyla yayımlanıyor. Otto Frank 1960’ta, Amsterdam’da Anne Frank Evi’nin açılışını gerçekleştiriyor ve 19 Ağustos 1980’de doksan bir yaşında hayata gözlerini yumuyor. n Anne Frank‘ın Hatıra Defteri / Antoine Ozanam, Nadji Scelsi / Çeviren: Selin Fişek Aydın / Alfa Yayınları / 144 s. 8 17 Ocak 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle