24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Şimdi yakalıyorum bakışlarını’ 1507. sayımızda bir bölümünü yayımladığımız John Montague şiirlerine bu sayıda devam ediyoruz. JOHN MONTAGUE / ŞİİRLER / ÇEVİREN: AYŞE NİHAL AKBULUT YABANİ İTGÜLÜ Cailleach’e gidiyorum, hoşça kal demek için çocukluğuma dadanan şu dehşet karaktere, artık çok korkunç değil, insanın teki işte, olanlardan incinmiş. Kulübesi ağaçlarla çevrili; ders olacak yıkıntı biçimlerine dönmüş dağ yelleriyle; az ileride seçiliyor. Gür kengerler ve sürülmemiş tarlaları deri gibi kaplayan eğrelti, ardında uzanmakta yeri kaplayan bu kabukyolun kıyısında iki büklüm duran kişinin, eşlikçi köpekleri öyle havlıyor ki ben yaklaştıkça, yabanıl, yakınan ulumalarla, kadın usulca dönüyor, devinen bir kuş yuvası şallar ve pırtılardan oluşan, bakmaya, gözünü dikip yabancıyı yıldırmaya. Yeniden duyumsuyorum o çok eski yılgıyı, bir çocuğun düştüğü o dehşeti koca karga burun karşısında, dik dik bakan mavisi çökük gözlerin, bir değneği kavramış lekeli pençelerin; ama şimdi yakalıyorum bakışlarını ve dikiyorum gözlerimi ben de esenlemek üzere onu, tıpkı onun gibi dostça. Anıların uyandırdıklarıyla aramızda uzlaşmaya vardık, sonunda rahatça konuşuyoruz, eski dostlar gibi, hatta sevgililer gibi sırlarımızı paylaşarak. Komşularını konuşuyoruz, tartışıp kavga ettiği ve şimdi artık Garvaghey gömütlüğünde yatanları, tüm nefretleri arkada bırakarak; benim ailemi, onunkini, nasıl hiç evlenmediğini, gençliğinde bir adamın onu istemesine karşın. “İnsanın gönlü olmaz, kendininkini bırakmaya,” diye eliyle gösterip “gidip yabancılara karışmaya” beş mil ötedeki ilçeyi. Tam altmış yıldır o günden bu yana bir başına yaşadı, hep aynı yerde. Bana gönlünü açmasından belli belirsiz onurlanıyorum ve yol kıyısında oyalanarak ona kulak veriyorum, ara ara susuyor, sonra sürdürüyor, yaşamın ufak tefek olaylarını aktarmaya. Tek gerçek delilik yalnızlıktır, kafatasının içindeki tekdüze ses, hiç durmayan, hiç işitilmediği için. Ve oracıkta itgülünün kuşburnu çalısında ışıldadığı yerde öylesi korkunç bir öykü anlatıyor ki bana ötelemeye çabalıyorum, kemiklerim eriyerek. Gece geç vakit sarhoşun teki, kapısına dayanıp yumruklayarak yükleniyor açmak için; sürgü, çivisini kanırtarak sökülüyor yumuşak keresteden, cılız melez köpekler atlıyor adamın üzerine dişleriyle yırtmaya, ama acı acı haykırıyorlar, öteki kendini hızla savurarak kaba rençber çizmeleriyle tekmeyi sallayınca kafalarını ezmek için. Karanlıkta, boğuşuyor iki yaratık, yalnızlıktan delirmiş, adamın burnunda kulübenin çürükçül kokusu uyuşturucu gibi bedeni kadının üstüne çökmüş, tatsız kütük gibi bedenine yetmişlik yaşlı kızın, didikleyip duruyor, kadın can havliyle savaşırken kemikli parmakları umarsızca çılgınca itip uzaklaştırıyor kısa kalın boğa ensesini adamın. “Kutsal Meryem’e yakardım yardım için ve derken çözüldü pençesi”. Adam yere devriliyor, horlayarak uyuyor, bir köşeye büzüşüp bekliyor sabahı kadın, köpeklerin ağlamaları uyandırıyor adamı, yalpalayarak geldiği gibi gidiyor bataklığı geçip. Ve hâlâ ışıldamakta itgülü kuşburnu çalısında taçyapraklar yağmurdan gevşeyip açılmış, hafifçe sallanıyor, ucunda incecik, birbirine dolanmış, kıvrılan bir dalın; kadının değneğiyle aramıza çekiverdiği. “Dikeni olmayan tek güldür yabani gül,” diyor, bir an ıslak bir çiçeği elinde tutarak, değneğinin sapı gibi düğüm düğüm eliyle. “Bu çiçeği her görüşte, aklıma 16 17 Ocak 2019 Kutsal Annemiz düşer ve onun çektikleri.” Bir an Havada bu narin çiçeğin keskin kokusu salınıyor; tam da parçalanmış sarı çanağını ve onun hemen kenarında beyaza çalan kanayan solgun dudaklarıyla her biri yaralı ve yürek biçimli taçyaprağını bize sunarken bu kırılgan çiçek. DOLMENLER GİBİ ÇOCUKLUĞUMU KUŞATAN YAŞLILAR Dolmenler gibi çocukluğumu kuşatan yaşlılar. Jamie MacCrystal türkü çağırırdı kendi kendine, Ezgisi olmayan kırık dökük bir türkü, yoktu sözleri de; Her maaş günü bana bir peni toslardı, Kışın kuşlara ekmek kırıkları atardı sevecenlikle. Öldüğünde kulübesini soydular, Şiltesini yırttılar, para kutusunu açıp arandılar. Bir tek cesede ellemediler. Maggie Owens’ın yanı yöresi hayvanlardı, Kırma bir dişi köpek ile titreşen yavruları, Yatak odasında bile bir dişi keçi meler ağlardı. Adı kötüye çıkmış bir gıybet kuyusu, Tüm yörenin yılan dişi ağulu vakanüvisi: Cadı derlerdi, gerçi benim bildiğim Yalnızlıktan eğlence isteği. Nialler dağ yolunun kıyısında otururdu Süpürgeotları çiçeklenirdi yol boyu, yüksükotu öbekleri. Hepsi de kördü, görmeyen maaşı ve radyo desteği alırdı, Işıksız gözleri yılan dili gibi kıprardı girdiğimizde Dağ yağmurundan kaçıp kulübelerine. Çekirgeler öterdi sarsılan ocakbaşında bulanık güneş yeniden ışıyana dek. Mary Moore yıkık dökük bir bekçi odasında yaşardı, Kapının eğri dayanak duvarı Pisa gibi ünlüydü. Çuval önlüğü ve botlarını çeker, tarlaları gezer İğrenç bir ahırdan bir deri bir kemik sürüyü alır yayardı. Takma adı şiddetti gerçi, uyuyakalırdı Sevda öyküleri okurken, Kızıl Yıldız ve Kızıl Yuvarlak, Ateşin ışığında mühürlenmiş çingene aşkı töreleri düşlerdi. Çılgın Billy Eagleson Katolik bir hizmetli kızla evlendi Tüm kralcı ailesi ölünce: Çevresinde dans edip haykırdık “Kahrolsun kral Billy” Ve gürz gibi çevirdiği karadiken bastonu, sakınıp savuşturduk. Her iki inancın da bıraktığı adam, umursamazdı hiçbirini Yazın gümbürdeyen resmi geçidine dek portakal rengi davulların Ve arsızca parlayan melon şapkalarla kuşakların. Papaz ile doktor bin güçlükle aşardı yolları bakmaya onlara, Dizlere kadar karın içinden ya da bunaltan yaz sıcağında, Ana yoldan, yan yola, oradan ot bürümüş patikaya, Tıkanarak soluyup dağ havasını. Bazen komşuları bulurdu onları, Dumanı artık tütmeyen ocağın başında, Birdenbire ölümün kalıbına dökülmüş. Eski İrlanda, derler! Başucunda büyüdüm ben, Eski gizler ve türküler, nazar ve görmezden gelinenler, şeytansı atalardan, yırtıcı aile bağı ve yerel kan gütmeler. Bakımsız, kasvetli korku ve dostluk timsalleri, düşlerime dadandılar yıllar var, derken sonunda, dikili taşlar çemberi olarak, duyumsadım gölgelerinin geçişini kadim çağlardan kalma biçimlerin sürgit karanlığına. n KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle