24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNKIDtaEpKİLER Yeni Türk Şiiri 80’li Yıllar / Metin Celâl / Çolpan Yayınları / 124 s. Metin Celâl, şiirleriyle olduğu kadar şiir üzerine yazılarıyla da “80 Kuşağı”nın önemli şairlerinden biri. 1980’lerde yayımlanan Üç Çiçek, İmge/Ayrım, Yeryüzü Konukları, Poetika ve Fanatik ile Eylül 1990’da yayın dünyasına giren Sombahar adlı dergilerde belirginleşen ve kendisinin “Yeni Türk Şiiri” diye adlandırdığı eğilim içinde yer aldı. Türk şiirinin birikimini bütünüyle görmeye niyetlenen ve ideolojiyi değil edebî ve estetik ölçütleri önceleyen bu eğilimi, yazılarıyla belirginleştirdiği gibi, savundu da. Metin Celâl, Yeni Türk Şiiri“80”li Yıllar’da, söz konusu yazılarını bir araya getiriyor. Kitapta “Yeni Türk Şiiri”nde imgeci yönelim, siyasi bakış, bu şiirin 1990’lara aktardığı birikim ve dikkat başta olmak üzere, “12 Eylül ve Toplumcu Şiir”, “Genç Müslüman Şiir”, “Şiir Okulu Olarak Hapishaneler”, “1980’li Yılların Kadın Şairleri”, şiir dergileri, şiir eleştirisi, şiirin sürümü üzerine yazılar yer alıyor. Çocuktaki Bahçe / Feyyaz Kayacan / Kırmızı Kedi Yayınevi / 212 s. Roman ve öykülerinde dilin sınırlarını zorlayarak, Bilge Karasu ile birlikte İkinci Yeni şairlerinin genişlettiği yolu açan yazarlardan kabul ediliyor Feyyaz Kayacan. “Çocuktaki Bahçe” ise Kayacan’ın hayattayken yayımladığı son düzyazı metni. Aynı zamanda tek romanı. Yeldeğirmeni Mahalles’nin köşesine sıkışmış bir paşa konağı. Bu konağın penceresinden dünyayı izleyen bir çocuk ve onun anılarının dehlizlerinde sıradışı bir gezinti “Çocuktaki Bahçe”. Kayacan’ın kendi ifadesiyle ‘bir yanı meddah bir yanı Kafka’ dediği romanında yazar, renkli dili, ironisi, yenilikçi biçim buluşları ile bir Türkçe şölenine imza atıyor. Angus / Alexander McCall Smith / Çeviren: Dilek Şendil / Alfa Yayınları / 136 s. Kelt mitolojisine göre, bize düşlerimizi getiren, aşkı ve gençliği bahşeden Tanrı Angus, başının üstünde dönüp duran kuşlarıyla âdeta sevginin ve iyiliğin bir simgesidir. Çocukluğundan itibaren dokunduğu tüm hayatları değiştirir; tatlı diliyle, iyi kalbiyle herkesi kendine hayran bırakır. Tüm kadınlar âşıktır ona, onun sevgi siyse bambaşka birine ait olur. Aşkı uğruna tanrılığından vazgeçer, bir kuğu olup sevdiğiyle gökyüzünün mavisine karışır. Alexander McCall Smith, “Angus”ta işte bu Düş Tanrısı’nın hikâyesini yeniden yorumluyor. Prens: Machiavelli’nin Muazzam Muamması / Utku Özmakas / İletişim Yayınları / 342 s. Machiavelli ve büyük eseri “Prens”in, ‘amaca giden her yol mubahtır’ anlamındaki Makyavelcilik’le özdeşleşerek ünlenmiş olduğunu biliyoruz. Bu kitap, Machiavelli’nin düşünsel ufkunun asla bununla tüketilemeyeceğini, dahası onun aslında Makyavelci olmadığını bir defa daha gösteriyor. Utku Özmakas, Machiavelli’nin kavramları müphem bırakan, metaforlarla ilerleyen düşünme tarzındaki hikmetin zevkine varır ve vardırırken, bu düşüncedeki zengin olanakları, olasılıkları arıyor. Tartışarak anlatan diliyle, bu arayışında okuru da yanına katıyor. Zaten, sadece “Prens”i anlama kılavuzu değil ‘sizi çarpan, zorlayan, ilk etapta kuşatamadığınız bir metin karşısında hevesini kaybetmeme kılavuzu’ olarak tanımlıyor kitabın amacını. Konuşulmayan / Demokan Atasoy / Maceraperest Kitaplar / 256 s. “Mavimtırak dudakları normal bir insanda gülümseme gibi duracağından emin olduğum bir şekle girdi. Aslında, o dudaklar Hande’nin yüzünde, ağzı olmayan bir surete, kör bir bıçakla özensizce kesilerek açılmış bir yara gibi duruyordu. Ama ben gözleriyle ne demek istediğini anlamıştım, belki sadece hissetmiştim (…) Öpüşmeye nasıl başladık ya da ben bu şefkat dolu vücutla bir olmak zorunda olduğumu ne zaman anladım onu da bilemiyorum. Ama biliyorum ki sevdiğim kadınla o ilk sevişmem, içimde bir şeyleri değiştirdi...” Demokan Atasoy, “Konuşulmayan”la okurların karşısında. Hayal Divân / Nisa Leyla / Öteki Yayınevi / 96 s. “İnsan yorulur/ gerçeği söylemekten/ gerçeği oynamaktan/ gerçeği yaşamaktan/ ne parmaklarımızın/ adresi uyar hayatımıza/ ne adımlarımızın/ ne kalbimizin/ gerçeği de vardır/ bir yalan bir boşluk hayali/ sevgilime ve bana/ yeni bir oluş yazdıran...” Nisa Leyla, “Hayal Divân” ile şiirseverleri selamlıyor. İstif Çağı / James Wallman / Çeviren: Senem Karagözlü, Aytaç Özgören / Doğan Novus / 328 s. İstediğimiz her şeye sahip olmak bizi mutlu etmeye yetmiyor. Satın aldığımız eşyalar evlerimizde birikiyor, bizi strese sokuyor ve boğuluyormuşuz gibi hissetmemize neden oluyorlar hatta kimi zaman bizi öldürdükleri bile oluyor. James Wallman bu kitabında, sahip olduğu her şeyi elinden çıkaran bir yöneticiden uzak bir dağ kulübesine taşınan hâli vakti yerinde bir aileye, tüketim çılgınlığına sırtını dönen insanların hikâyelerini anlatıyor. Wallman’ın biriktirme çılgınlığına sunduğu çözüm ise çok basit ancak aynı ölçüde önemli. Değerlerimizi dönüştürmemiz lazım! Sahip olduğumuz şeylerden ziyade deneyimlerimize odaklanmalıyız. Yeni bir saat ya da yeni bir çift ayakkabı yerine dostlarımızla birlikte geçirdiğimiz zamana ya da deneyimlere yatırım yapmalıyız. II. Meşrutiyet’ten Mütareke Dönemi’ne Türkiye / Bülent Bakar / Tarihçi Kitabevi / 352 s. “İkinci Meşrutiyet dönemini (19081918) İmparatorluğun en uzun on yılı” diye nitelemek mümkündür. Osmanlı Devleti’nin büyük savaşlar (Trablusgarp, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı) verdiği bu yıllar ve ardından gelen mütareke süreci ciddi askerîsiyasi kırılmaların ve önemli sosyal olayların yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemin sonunda Türk milleti kaderini eline alacak ve bu yıkıntının içinden yeni bir Türk Devleti çıkarmayı başaracaktır. Bülent Bakar, “II. Meşrutiyet’ten Mütareke Dönemi’ne Türkiye” isimli kitabında söz konusu süreci anlatıyor. Yeni Hikâyeler / Münir Göker / İkinci Adam Yayınları / 236 s. “Bedia” ve “Babam Düşüyor” gibi kitaplarıyla tanınan Münir Göker, bu kez Doğan Hızlan’ın deyişiyle ‘ironi ve trajediyi birbiri içinde kullandığı’ kitabı “Yeni Hikâyeler” ile çıkıyor okur karşısına. Utku Varlık ise Göker’in kitabı için şunları söylüyor: “Münir Göker bir “ex nihilo”, bir gün sevdiği şairlerin “tebeşir dairesi”nden çıkıp, bir türlü terkedemediği 60 yıllarını, gittikçe sığlaşan ailesini, bu dördüncü kitabında ise gündelik hayatın içinden geçerken rastladığı, tekdüze, yarı dünyalı, küçük insanların tasvirini çiziyor. Mekânlardan çok hayata dokunmak, sıradan ayrıntıları, benzer temaları irdelemek; kendiliğinden sığlaşan bir toplumun coğrafyasında olmak! Kimliksizleşmek, kuşatılmışlıklar ama içinde hep insan olan bir kitap. Münir Göker’in dört kitabıyla sığındığı bu adada tek sorun; bir ‘özne’ olmak, belki tekrar şiire dönmek!” Geçmişten Geleceğe Esintilerle Emirgân / Cafer Hergünsel / 176 s. Pek çok nitelikli edebiyat dergisinde öyküleri ve kaleme aldıkları yayımlanan Cafer Hergünsel’in adı, kitaplarıyla da anılıyor. “Kalfa”, “Yaşam Sürgünlerini Verirken”, “Ara Beni Sesini Duyayım” ve “Kadriye”; Hergünsel’in yayımlanmış öykü kitapları. Ayrıca “Sarı Zarf” isimli bir de romanı var. Yazarın “Geçmişten Geleceğe Esintilerle Emirgân” isimli kitabı ise kendisinin deyimiyle ‘âdeta semtle ve yaşayanlarıyla birlikte’ yazılmış. Kitabın genişletilmiş yeni baskısı tekrar okurların karşısında. Eski Tanrılar, Yeni Bilmeceler / Mike Davis / Çeviren: Şükrü Alpagut / Yordam Kitap / 336 s. Mike Davis, Marx ve Marksizm hakkında tezlerini ilk kez doğrudan kaleme aldığı bu kitapta ise sadece geçmişe değil bugüne dair de konuşan bir düşünür çıkıyor karşımıza. Davis, Marx’ın kuramsal metinlerinin ve siyaset yazarlığının yeni boyutlarını aydınlatmak için emek tarihinin o geniş arşivine başvuruyor. Bize “kayıp bir Marx” öneriyor. Bu Marx’ın, tarihin aktörlerine, milliyetçiliğe ve sınıf mücadelesinin “arada kalan sınıflarla ilgili görünümü”ne dair çözümlemeleri, bizim karanlığa gömülmüş çağımızda devrimci düşüncelerin yeniden canlandırılması için kritik önemde. Davis, küresel istihdam krizi ile giderek bozulan iklim şartlarını da ele aldığı çözümlemesinde kapitalizmin insanlığın devamını sağlama konusundaki başarısızlığına dikkat çekerken, “insanlık çağına” dair fetişizmi de kıyasıya eleştiriyor. Psikanaliz ve Göç – Gitmek mi, Kalmak mı? / Derleyen: Nesli Keskingöz Bilen / İthaki Yayınları / 304 s. İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği (Psike İstanbul) tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nde geçen sene düzenlenen 11. Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu’nda sunulmuş tebliğlerin derlendiği bu kitap, küreselleşmenin ve savaşların beraberinde getirdiği etkiler sonucunda herkes için günden güne daha yakıcı bir gerçeklik hâline gelen göç meselesine psikanalizin hassas merceğinden nasıl bakılabileceğine dair çeşitli örnekler sunuyor. Her biri alanlarının uzmanı olan kişilerce kaleme alınmış yazılardan oluşan bu derlemede, göçün ruhsallık üzerinde doğurduğu sonuçlar sadece bireysel veya toplumsal bir düzlemde ele alınmıyor. Aynı zamanda, psikanalizin kendisine yönelik etkileri de göz önünde bulunduran düşünümsel bir çerçevede irdeleniyor. n 18 17 Ocak 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle