02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nesiller arasında uçurum “Babalar ve Oğullar”, anlattığı baba ve oğul tiplemeleri ile o yıllarda yazılmış romanlardan bir hayli farklı. İlişkileri ve konuyu bir anlığına kenara bırakırsak döneminin edebi özellikleriyle dolu. Romanı diğerlerinden ayıran başlıca özelliği belki kadın kahramanların geri planda durması. Babalar, oğullar, amcalar, uşaklar ve yaşlı hizmetkârlarla dolu erkek dünyasını anlatıyor, sert olması arzulanan bir dünya bu. I van Turgenyev, başyapıtı Babalar ve Oğullar’da (Çeviren: Günay Çetao Kızılırmak, Doğan Kitap), babaoğul ilişkisini anlatır ama onun asıl sorunlu ilişkisi annesiyleydi. Aristokrat bir aileden gelen babasını erken yaşta kaybetmişti. Annesi ise çocuklarını cezalandıran, serflere (Rus tarım köleleri) kötü davranan, kültürlü ama çok sert bir kadındı. Ivan daha küçük bir çocukken annesindeki hataları görür ve evdeki serflerin durumuna üzülür. Dostoyevski’den üç, Tolstoy’dan on yaş büyük olan Ivan Turgenyev (18181883), çağdaşları arasında en Batılı sayılan yazardı, bu yüzden de çok eleştirildi. Oysa onun Avrupa hayranlığı, bilimsel yöntemlerin gelişmesiyle ilgiliydi, bu gelişmelerin Rusya’da da başlamasını istiyordu. Berlin Üniversitesi’nde gördüğü öğrenim sonrasında, serfliğe karşı, evrime inanmış bir şekilde yurduna döner. Batı’da doğa bilimleri ve tıp alanlarındaki buluşlara imrendiğini açıkça söylüyordu. On dokuzuncu yüzyılın birçok pozitivist aydını gibi Turgenyev de bilimdeki gelişmelerin bir gün gelip dünyadaki tüm kötülükleri yok edeceğine, en başta da yoksul halkın sorunlarını düzelteceğini inanıyordu. EVE DÖNÜŞ Babalar ve Oğullar, Bazarov ve Arkadiy adlı iki gencin yaz tatilinde eve dönmesiyle başlar. Benzer sosyal koşullarda büyümelerine rağmen, Arkadiy çok daha varlıklı bir ailenin oğludur ve soylu bağlantıları vardır. Öte yandan Bazarov, zeki ve ilginçtir; gelecek vaat eden bir biliminsanı olmanın ötesinde, pırıltısı ile etrafındaki herkesi etkiler. Romanın gerçek kahramanı Bazarov’dur, kurgu onun etrafında gelişir; inançsız, nihilist ve radikaldir. Romandaki diğer tüm karakterleri biraz korkutur, herkesin çekindiği ama zekâsının üstünlüğünü kabul ettiği biridir. Turgenyev, Bazarov karakterini başarılı bir portre olarak sunar. Eksikliklerini anladıkça severiz onu. Toplumsal olarak çürümüşlüğün farkındadır, kendi önerdiği siyasi bir oluşum yoktur, önce her şeyin yıkılması gerektiğini söyler, ona göre ancak bu şekilde çürüme temizlenecektir. Toplumsal çürümeden söz etse de Bazarov’un kendisi de toplumdan uzak entelektüel çevrenin üyesidir; köylüleri aptal bulur, onlarla konuşurken sürekli aşağılar, küstahça davranmaktan geri durmaz. NİHİLİZM Roman boyunca çok kereler Bazarov’un nihilist olduğu söylenir ama nihilizmi ne anlamda kullandığı açıklanmaz. Anarşist ruhlu bir adam olduğunu anlarız fakat roman kahramanları aralarında ancak üstün körü felsefe konuştuğu için düşüncelerinin temelinde yatanları bilemeyiz. Belki bu romanda Turgenyev özellikle gençlerin görüşlerini fazla derinleştirmeden anlatmayı tercih etti, böylece gençlik heyecanını ve tepkisel davranışı vurgulamak istiyordu. Çevrelerindeki hemen herkesi acımasızca eleştirmeleri, sanatı yozlaşmış bir dünyanın parçası olarak görmeleri, romantizmi bir hastalık olarak algılamaları vb. sadece gençliği değil, kızgınlığı da yansıtan davranışlar. Bazarov’a asla tam anlamıyla karşı çıkmayan Arkadiy’nin görüşleri o kadar sert değil. Herkese karşı dostunu korumasına ve onunla gurur duyduğunu söylemesine rağmen iki gencin arasındaki mesafe, romanın ilerleyen sayfalarında azalacağına Ivan Turgenyev artıyor. Farklılıklarının bilincinde olmaları ve birbirlerinden uzaklaştıklarını fark etmeleri onların dostluklarını zedelemiyor. Dostoyevski romanlarından alışık olduğumuz felsefi sohbetler yok Turgenyev’de, onun yerine güncel siyasi olaylar tartışılıyor. Bir de Rus halkının özellikleri konu ediliyor: Tembellik, cehalet, yoksulluk ve yakında bunların değişeceği umudu... BABALAR Romanının Rusça başlığı “Babalar ve Oğullar” değil, babalar ve çocuklarmış. Bu oldukça şaşırtıcı çünkü romanda özellikle baba oğul ilişkileri anlatılıyor. Bazarov ve Arkadiy; ikisi de özenle ve sevilerek büyütülmüş tek çocuk. Sevgilerini kardeşlerle paylaşmak zorunda kalmadan büyümüşler. Her ikisinin de eve dönüşlerinin anlatıldığı sayfalarda babaları büyük bir heyecanla bekliyor. Özellikle Bazarov’un babasının heyecandan ellerinin titremesi, oğluna sarıldığında ağlaması (aslında roman boyunca babaların oğullarına sarılmaları hep duygu dolu) evde rahat etmesi için mümkün tüm konforun ona sunulması, hâlâ ne kadar sevildiğinin göstergesi. Hemen dikkat çeken başka bir unsur ise her iki babanın, oğullarının yanında tam bir çocuk gibi davranması. Bazarov’un babası, oğluna hayran ve onu çok sever ama aynı derecede ondan çekinir: “Oğluma tapıyorum” diye ifade eder duygularını. Arkadiy’in babası da aynı derecede çocuksu davranır oğlunun yanında; bu da gösterir ki romandaki baba karakterleri otoriteden yoksun, hatta kendilerine güvenmeyen, silik kişilikler olarak gösterilmiş. Bununla özellikle gelenekçi devrin kapandığını, geleceğin gençlikte yattığını vurgulamak ister. Silik ve beceriksiz olmasına rağmen babalar kötü insanlar değildir, aksine romandaki her iki baba hatta romanda hiç tanımadığımız ama kumarbaz ve hovarda olarak tanıtılan Adintsova’nın babası bile çocuklarına düşkün, iyi niyetli ve sevgi doludur. Kendi yetersizliğinden özür diler neredeyse. Babalar ve Oğullar, anlattığı baba ve oğul tiplemeleri ile o yıllarda yazılmış romanlardan bir hayli farklı. Yine de ilişkileri ve konuyu bir anlığına kenara bırakırsak döneminin edebî özellikleriyle dolu. Örneğin on dokuzuncu yüzyıl edebiyatında sık rastlanan detaylarla giysileri anlatma, kişilerin yürüyüşlerinden gururlu olup olmadığını anlamak gibi karakter tasvirleri bu romanda da bolca var. Romanı diğerlerinden ayıran başlıca özelliği belki kadın kahramanların geri planda durması. Babalar, oğullar, amcalar, uşaklar ve yaşlı hizmetkârlarla dolu erkek dünyasını anlatıyor; sert olması arzulanan bir dünya bu, özellikle Bazarov kurmak istediği dünyasında romantizm, aşk ve duygu yerine bilim, mantık ve araştırma yer alıyor. Roman boyunca bilimin aydınlık dünyası arzulanıyor fakat sonunda karanlıktan çıkabilenler bunu ancak aşk sayesinde yapabiliyor. Turgenyev, radikal kahramanlar yaratıyor ama radikal çözümler sunmuyor. Bir uçta katı gelenekler ile diğer uçta radikal nihilizmi karşı karşıya getiriyor, kelimenin tam anlamıyla zıt karakterlere düello yaptırıyor ama sonunda her ikisi de kaybediyor. Roman uzlaşmadan yana bir tavırla bitiyor. n 6 30 Ağustos 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle