Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞEYHMUS DİKEN’DEN “AHMED ARİFABİSİ OLMAK HALKININ” ‘Ahmed Arif yerelliğe evrensel boyut kattı’ Şeyhmus Diken, bugüne kadar birçok kitap yazdı ve hep Diyarbakır’ı, kentin insanlarını anlattı. “Ahmed Arif: Abisi Olmak Halkının” adlı çalışma, bu anlamda külliyatın devamı sayılabilir. Diken kitapta, bir kronoloji izlemeden, Diyarbakır doğumlu şairin yaşamı, mücadelesi ve edebiyatını ele alıyor. Diken’le kitabı üzerine konuştuk. ASLI ULUŞAHIN asliulusahin@gmail.com H asretinden Prangalar Eskittim’le başlayalım. Meşakkatli bir yayımlanma öyküsü var. Süreci hatırlatır mısınız? n Kitap, şairini hayli kızdıran, üzen bir ilk basım serüveni yaşamış. Ahmed Arif, Cumhuriyet gazetesinden Refik Durbaş’a verdiği röportajda, “Geç çıkması benim tembelliğimden, önem vermeyişimden. Ben bu konuda biraz amatörüm. Hiç profesyonel olmadım” deyip ekliyor: “Adını vermeyeyim. Birine verdim şiirleri. Kitap çıkacak ama iki yıl bekletti.” İki yıl sonra Hasretinden Prangalar Eskittim yayımlanır. Yayıncısı bir kâğıt imzalatmıştır. Buna göre “kitap en az iki yıl ikinci baskıyı yapamaz”. Bütün ülkeye balya hâlinde yollanıyor ama sözde yeni baskı yok, kaç adet basıldığını sadece yayıncısının bildiği bir ilk baskı... Cüneyt Arcayürek o yıllarda Hürriyet gazetesinde yetkili, şöyle diyor: “Bobin artığı sonsuz kâğıt var elimizde. Senin kitabı basalım. Hürriyet’in satıldığı her büfeye koyarız. Peşin olarak sana elli bin lira verelim. Kitabın bütün geliri de senin olsun.” Ama Ahmed Arif kitabı başka bir yayıncıya vermiş bir kere ve karşılığında beş bin lira almış, teklifi kabul etmiyor. 12 Mart dönemi Erdal Öz, Ahmed Arif’i Oğuz Akkan’la tanıştırıyor ve böylece kitap onun tarafından basılıp geniş kitlelere ulaşıyor. n Ahmed Arif, kitabın yayımlanma sından çok önce zaten ünlü bir şair. Şiirlerinin kopyaları elden ele dolaşıyor. Birçok gerekçesi var ama sizce bu sahiplenmenin, kabulün nedeni neydi? n Şiirleri neredeyse 1950’lerin ve 1960’ların edebiyat ortamlarında dillendiriliyor. Bulunduğu her ortamda ısrarla okutuyorlar kendisine. O okumalarda çıkarılmış kopyalar da elden ele dolaşıyor. Dilden dile dolaştığı gibi. Ahmed Arif’in şiirlerinin o denli ilgi görmesi, şiirinin özgünlüğünden. O günlere kadarki kendi tabiriyle “esnaf işi” şiire cepheden bir fark yaratmasından. Ahmed Arif daha yirmili yaşlarının başındayken Abidin Dino, Meydan dergisinde yayımlamak üzere kimi şairlere haber edip şiirlerinden örnekler ister. Ama bir şartı vardır, imzasız olacaktır. Rıfat Ilgaz, Fahri Erdinç, Niyazi Akıncıoğlu ve Ahmed Arif şiirlerini yollar. Dino, Ahmed Arif’e “seninki belli, imzaya gerek yok” der ve dergide “Bir Akşam Üstüdür Şarabi” şiirini yayınlar. Sahiplenilmenin en kolay açıklaması budur kanımca. Şiirinin kendi, kendine ait olması. Bir başkasına özenmemek, öykünmemek... “SANKİ DEVRİMCİLİĞİN GEREĞİYDİ AHMED ARİF ŞİİRİNİ BİLMEK” n Hasretinden Prangalar Eskittim yayımlandıktan sonra art arda baskıları yapıyor. Büyük bir ilgi var. O dönem kitabı yayımlayan Cem Yayınevi 1974’te beşinci basımı “rekor”, 1978’de on beşinci basımı “Türkiye’de ve dünyada olay” sözleriyle duyuruyor. Siz o yıllarda Ankara’da üniversite öğrencisiniz. Bu ilgiyi çevrenizde görüp hissediyor muydunuz? O dönemde kitabın sizin üzerinizdeki etkisi neydi? n Nerde... Ben ve benim çevremdeki bir dolu arkadaşın o yıllarda başımızda amiyane tabiriyle “kavak yelleri” esiyordu. Öğrenci gençlik siyasetinin “kavak yelleri!” Evet, çoğumuz edebiyat okumalarından geliyorduk, gelmiştik üniversiteye, hem de iyi edebiyat okumalarıyla... Ama neylersin ki Ankara, öğrenci gençliğin kendini sokağa atıp protest kimlikle hançeresini yırtması için şehir olarak çok olanak sunuyordu. Yürüyüşler, mitingler çok daha cazipti. Ama tabii tiyatro, sinema ve kitap okumaktan da geri durmuyorduk. Ahmed Arif’i biliyorduk, en azından ben biliyordum. Şiirlerinin çoğunu devrimcilik “raconu” gereği de okuyorduk. Sanki devrimciliğin gereği gibiydi Ahmed Arif şiirlerini bilmek, okumak. İşin edebi gücünün pek farkında değildik. Ahmed Arif şiirinin, edebiyatının hazzına varmak bende çok, çok yıllar sonra şekillendi diyebilirim. n Kitabını imzalatmak için bir araya geldiğinizde yaşanan hoş bir anı var. RAMAZAN YAVUZ Ondan ve şairle kişisel tanışlığınızdan söz eder misiniz? n 19741978 arasında, Ankara Mülkiye’de (Siyasal Bilgiler Fakültesi) öğrenciydim. O yıllarda sık sık uğradığımız bir mekân vardı. Kızılay’ın hemen yanı başındaki Zafer Çarşısı. Çarşı, seçkin kitabevleriyle doluydu. Ankara’da yaşayan ya da yolu bir şekilde Ankara’ya düşen yazarlar ve entelektüeller, Zafer Çarşısı’na mutlaka uğruyordu. Ben ünlü, sonraki yıllarda ünleri daha da pekişen şahsiyetleri o çarşıda tanıdım. Ahmed Abi’yi de öyle. Çarşının caddeye çıkan geniş merdivenlerinden indiğinizde, orta sahanlıkta Sivaslı Mahmut’un şimdinin mekânlarının ilk örneği diyebileceğimiz bir açık alan kafesi vardı. Orada oturup sohbet etmiştik Ahmed Abi’yle. Sonra bir başka görüşmemizde kitabını imzalamıştı. Yıl 1977; Zafer Çarşısı’nda felsefeci Tuncer Tuğcu’nun, adını yanlış hatırlamıyorsam Oğlak Kitabevi’nde. Hasretinden Prangalar Eskittim’in on yedinci baskısı yeni çıkmıştı. Kendisi de yeni baskıyı daha o gün görmüştü. Kitabı şöyle bir eline alıp arka kapağa bakmış ve fiyatının beş liradan altı liraya çıkarıldığını görünce yayıncıya okkalı bir küfür savurmuştu: “Yahu kitabın fiyatını artırmayın dedim, beni >>dinlememişiler. Beş liradan altı liraya çıkarmışlar. Benim kitabımı 10 30 Ağustos 2018 KITAP