23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sina Akyol “Uzaktan Uzağa”, Gültekin Emre ile Sina Akyol’un ortak verimi. “Şairin şairi doğurması gibi şiirler şiirleri doğurdu” diyor Emre >>kitap için. fazlasıyla can alıcı yalın imgelerle yola çıkmayı göze almış denemeler. Bu şiirlerde de acemiliğe yenilme kaygısı taşıdım elbette. Kendimi, yazageldiğim şiirlerin alışkanlığından, kolaycılığından kurtarmaya çabalıyorum. “Bugün Ölünecek Gün Değildi” ve “Gülçalı”daki, “Kadidja Kapora”daki dil başka. Yüzmeyi çeşitlendirerek başka denizlere, okyanuslara açılarak sürdürmeye çalışıyorum. n Sere Serpe’deki şiirlerde “anlam ve estetik zevk”, okuyanın ve dinleyenin kültürüyle yakından ilgili. Dizelerinizde rastlantıya ne kadar kapı aralıyorsunuz? Şiir benim anlatmak istediğim değil, senin anladığın. Güncellik, sezdirme, yabancılaştırma, parçalama ve sıçrayarak ya da merdiven çıkarak ya da inerek bir yere varma, yola çıkma ya da bir yerden gelme (nereye?), bunu bilmiyorum. Yol bir yere varıyor mu, onu da bilmiyorum. Puslu bir harita, evet sise boğulmuş, siste boğulmuş, sis olmuş bir harita; bu Türkiye mi, evet ülkemize benziyor. Bazı şiirler bazen kendi yolunu şairden bağımsız seçmeye çalışır. Şairin kaleminin ucuna öyle has, öyle can alıcı imgeler geliverir ki buna kendisi de şaşar şiir yazanın. Şaşırır ve sevinir. Şiirde rastlantının önemini bilirim ve buna inanırım. n Bu biçimsel kırılmaların şiirinize zarar verebileceğini düşündünüz mü hiç? n Hep aynısını yazarak şiirini kalıcı kıldığını, derinleştirdiğini, adını iyice belirginleştirdiğini söyleyenlerin düşüncelerine katılmıyorum. Halk şiiri formunda, dörtlüklerden hiç vazgeçmeden ve hep aynı temalar etrafında dönüp duran, Arapça sözcüklere sarıla rak dilini zenginleştirdiğini sananların imzasını tanısak ne olur, tanımasak ne olur? Şiiri kimin yazdığı değil, şiirin nasıl yazıldığı ve ne gibi yenilikler içerdiği daha önemli bence. Sonra da bu tür şiirleri kimin yazdığını bilmeye gelir sıra. Kitaplarının hepsinde biçim, biçem, konu değişikliğine gidememiş şairin, imzasını kalıcı kıldığını sanması onu ilgilendirir ama sıkı şiir okuru bunun farkına çoktan varmıştır elbette. Bildik sularda yüzmeye alışınca denizden korkulmaz. Alışkanlığı kırmak, yeni arayışlara yelken açmak benimkisi. Yeni ufuklar bulma çabası da denebilir. “UZAKTAN UZAĞA, BİR YANLIŞ ANLAMAYLA DOĞDU” n Hulki Aktunç’la ortak kitabınız Opus (2012) deneysel bir çalışmaydı. Sina Akyol’la ortak çalışmanız Uzaktan Uzağa’da (2018) da yaptığınız bu değil mi: bildik suların dışında “başaramama endişesinin zevki”ni yaşamak... n Hulki Aktunç’la oluşturduğumuz ortak kitap Opus bir başka dilin (dillerin) içinden dünyaya, daha doğrusu şiire bakışı içeriyor. Yani şiirlerle atışma. Şiirlerin birbirini kışkırtması, etkilemesi; yeni doğumlara, imgelere neden olması. Uzaktan Uzağa, bir yanlış anlamayla doğdu. Sina Akyol, Hakan Cem, Nesrin Kültür ve ben epey önce başlayan “ortak renga” yazmayı sürdürüyorduk. Bana ayrılan bölüm için (yanlışlıkla ya da) dalgınlıkla diyelim, on iki şiir yazacağımı belirtmişti Sina. Ben de oturdum özene bezene on iki şiir yazdım. Meğer bir yanlışlık olmuş, on iki değil tek şiir yazmam gerekiyormuş. Sonra, yaptığı yanlışlığı (ya da dalgınlığı) anlayan Sina’ya bu on ikilikleri sürdürmeyi önerdim. Böylece o benim on iki şiirime karşılık verdi. Sonra ben yeniden on iki şiir yazdım, o da aynı sayıda yazdı. Şairin şairi doğurması gibi şiirler şiirleri doğurdu. İki ayrı şiir yapısı, dünyası, poetika iç içe girdi; birbirinin imgelerine, dizelerine, sözcüklerine sığındı. Önsöz ve sonsözlerle de şiirlerin serüvenine değindik kısaca. n Çağımız insanına lirik şiir ulaşabilir mi artık? Bu bağlamda deneysel şiir için ne söylemek istersiniz? n Oktay Rifat ne diyor: “Şiir hem şiir olmalı hem de okunmalı, okunabilmeli... Yeni araştırmalar yapmayalım demek istemiyorum. Şiir asıl bu gözü pek araştırmalarla gelişir.” Deneysel şiir, okuru düşündürüp etkileyerek bütün dünyada kendine küçük patikalar bularak yaşıyor. Şiirde pek çok yol deneniyor. Bu çabaların hangisinin etkili olacağını, kalıp kalamayacağını zaman gösterecek. Deneysel şiirin tarihine baktığımızda kendi dilini, biçimini bulma yolunda farklı alanlara açıldığını görüyoruz. Bana göre bu olumsuzluk değil, tersine şairin dilini, şiirinin kurgusunu, yapısını ve içeriğini daha da zenginleştirme yolunda ciddi bir adım. n Sere Serpe / Gültekin Emre / Yapı Kredi Yayınları / 136 s. Uzaktan Uzağa / Gültekin Emre, Sina Akyol / Mayıs Yayınları / 128 s. KITAP 1917 Mayıs 2018 MAYIS 2018 Bugünün Kitapları, 199 sayfa “Dersim ’38”den kalanların ha zası Dersim ’38 hakkındaki büyük suskunluk birkaç yıldır çözüldü, bu konuda epeyce yayın yapıldı. Ma Sekerdo Kardaş?’ın özelliği, bu travmaya yakın gözlüğüyle bakmasıdır. Surbahan köyünün, çoğu toplu olarak Zıni Gediği’ne gömülmüş kurbanlarından artakalanların hikâyesi. Evvelleri ve ahirleriyle. İlhami Algör, “kalanların” ha zasıyla konuşuyor. 18. yüzyıldan bugüne, hayatın, ailelerin, Rus işgalinin, Ermeni komşuların, kırımın, sürgünün, dönüşün, hatırlananın ve hatırlanmak istenmeyenin hikâyesi. Ha zanın gediğine gömülenleri, arkeolog şe atiyle, usulca kazan bir kitap. www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle