10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SÜREYYYA EVREN’DEN “YAKINAFRİKA” MAYIS 2018 ‘Senegal ne demektir?’ Süreyyya Evren, yeni romanı “Yakınafrika” ile okurunu alıp uzaktaki yakına, içimizdeki Afrika’ya doğru sürüklüyor. RÜYA RÜSTEMOĞLU S üreyyya Evren, roman, öykü, deneme yazarı; çevirmen; editör... Günümüz edebiyatının hem en üretken isimlerinden biri hem de en yenilikçilerinden. Bu “yenilikçi” olma durumu kulağa biraz riskli bir özellikmiş gibi gelebilir. Çünkü güvenli suları değil sürprizlerle dolu kendinden önce denenmemiş yolları denemek tehlikelere de açık olmak anlamına geliyor. Ama edebiyat biraz da risk almak değil midir? Evren, yaklaşık dört yıllık bir zamanda tamamladığı yeni romanı Yakınafrika’da da bunu gösteriyor bize. Kurguladığı dünya hem çok uzak hem de çok yakın. Hem Afrika hem de değil... BİR AVRUPALI GİBİ “Senegal ne demektir biliyor musunuz? Sunugal’den gelir, yani ‘acı ama gerçek: Yakınlık ancak bir miktar mesafe ile mümkündür...’” Boubacar Ba, Paris’teki öğrencilik, Londra’daki avare günlerinin ardından doğup büyüdüğü topraklara, yani Batı Afrika’nın en batı ucundaki Senegal’in başkenti Dakar’a dönmeye karar verir. Bir tür belirsizliğe doğru çıktığı bu yolculuk daha ilk anlarından itibaren ilginç bir hâl alır; uçakta yanında oturan genç kadın onu çoktan etkisi altına almıştır! Otuzunda genç bir sözlü tarihçi olarak sağa sola iş aradığını haber vermeye başlar Boubacar. Ciddiyetsiz bir iş aramadır bu. Doğru düzgün bir başvuru bile yapmamıştır henüz. Fakat çok geçmeden kendini, bir partide, Mamadou’nun babası Patron tarafından evde yatılı mürebbilik teklif edilirken bulur. Buradaki asli görevi ne Mamadou’nun yüksek notlar getirmesi için eğitilmesi ne de onu disipline sokacak bir rutinin uygulanmasıdır; Boubacar’ın en önemli görevi Dakar’ın kalburüstü ailelerinden birinin oğlu olan Mamadou’ya Avrupa kültürünü göstermesi, onun bir Avrupalı gibi yetişmesini sağlamasıdır. Boubacar’ın bu işi böyle sürüklenir gibi kabul etmesi, hatta kabul ettiğinden bile habersiz kendini bu işin içinde bulması Mamadou’nun ablasını fark etmesiyle olur. Mamadou’nun ablası, uçak yolculuğunda yanında oturan o etkileyici kızın ta kendisidir. Bir serap, bir ahu, bir mucize Adama! BÜYÜ BOZULUYOR “Senegal ne demektir biliyor musunuz? Sunugal’den gelir, yani hepimiz aynı gemideyiz...” O parti, Patron’la, Adama’yla ve Mamadou’yla aynı gemiye binmesi anlamına gelir Boubacar için. Onu ve doğal olarak tüm aileyi terk eden babasının yerine koyacağı hoşsohbet bir baba, genç, güzel ve ne istediğini bilen bir sevgili, arkadaşlık edip içindeki çocuğu yansıtabileceği bir erkek kardeş... Bu gemide Dakar günleri için ihtiyaç duyduğu, duyacağı her şey vardır artık. Böylece aileden biri haline gelmesi de uzun sürmez Boubacar’ın. “Senegal ne demektir biliyor musun? Sunugal’den gelir, yani yeni bir an yaşamak değil yaşanan anın bitmesi ve böylece geri dönülebilir olması önemlidir...” Boubacar partiler, seyahatler ve aşkla çevrelenen hayatında her şeyden çok memnun, mutludur. Ancak buradaki yaşantısı artık geri dönülemez bir noktaya çoktan erişmiştir. Patron ve arkadaşlarının, Dakar’daki günleri tehlikeye giren Çad diktatörü, Afrika’nın Pinochet’si Gisséne Fabré’e tatsız bir sürpriz hazırladığını bilen Boubacar, buna mâni olmak için kendini tehlikeye atar... Ve bu hamlesi rüyanın bitmesine, büyünün bozulmasına sebep olacaktır. Artık Boubacar kendi cennetinin yönetmeni değildir... Süreyyya Evren, okurunu alıp uzaktaki yakına, içimizdeki Afrika’ya sürüklüyor bu hikâyede. Dayılarının, kız kardeşinin, Adama’nın, Patron’un ve elbette Boubacar’ın dünyasına derinlemesine bakmamıza ve onlarla yakınlaşmamıza, iç dünyalarında, düşüncelerinde dolanmamıza izin veriyor Süreyyya Evren. Yakınafrika’da geçen sürprizli olaylar hepimizin seveceği bir canî yaratıyor: Boubacar Ba! n Yakınafrika / Süreyyya Evren / Doğan Kitap / 312 s. KITAP 1717 Mayıs 2018 YENİ Dünya Edebiyatı, ÇevirenleÖr: nMsöuzs:taKfıavaTnoçpaKl,oKçaıvka, n2ç4K1 osçaaykfa, Zweig’ın kaleminden çağları aşan bir mücadele Cenevre’de iktidarı ele geçirince bir din devleti sistemi kurarak diktatöre dönüşen Calvin, toplumu kendi belirlediği kalıbın içine hapseder. Servet adında bir bilginin din adına yakılması üzerine Sebastian Castellio, Calvin’le çağları aşacak bir boyut kazanan amansız bir mücadeleye girişir… Stefan Zweig, hoşgörüye karşı hoşgörüsüzlük, özgürlüğe karşı vesayet, hümanizme karşı bağnazlık, bireyciliğe karşı mekanikleşme, vicdana karşı şiddet sorunlarını ustalıkla ele alarak ortaya unutulmaz bir yapıt çıkarıyor. SATRANÇ Çeviri ve önsöz: Kıvanç Koçak, Dünya Edebiyatı, 80 sayfa www.iletisim.com.tr [email protected] vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimyayin twi er.com/iletisimyayin instagram.com/iletisimyayin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle