Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜRŞAT BAŞAR’DAN DENEMELER ‘Bazen Unutmak İstersin’ Kürşat Başar, “Bazen Unutmak İstersin” adlı deneme toplamında kadın, erkek, aşk, evlilik gibi konulara değiniyor. hasan akarsu K ürşat Başar, 1963 İstanbul doğumlu olup felsefe öğrenimi görür. Gazetecilik, köşe yazarlığı, televizyon programcılığı yapar. Romanları ve denemeleriyle tanınır. Yeni kitabı Bazen Unutmak İstersin’de, kadınerkek ilişkilerini, aşk üzerine düşüncelerini, anılarını vb. akıcı bir dille yansıtıyor. Yazar çocukluğundan, gençliğinden söz ederken gramofonlu, taş plaklı yılları anlatır. Aşkın güzel bir başlangıç olduğunu, onu sona doğru sürükleyen şeyin ne olduğunu sorgularken beklentileri, düş kırıklıklarını irdeler. Kuşkular, sıradanlaşma da aşkı bitiren etkenlerdir. Sevgiliden ayrılışlar, yeni arkadaşlıklar, sevgilinin evlenip çocuk sahibi olması, onu çocuğunu gezdirirken görmenin bı raktığı etkiler denemelerinde içtenlikle yansıtılır. Büyü bozulunca aşkın bittiğini, ancak sevgiliye aşıklığın buruklukla sürdüğünü anımsatır. “Sen Gelmez Oldun” şarkısındaki söylemde öfkenin, aldatılmanın, iç hesaplaşmanın, üzüntünün, boşluğun vb. izlerini sürer. Aşkın dürüstlükle bağdaşıp bağdaşmayacağını incelerken karşısındakini suçlamanın kolaycılık olduğunu vurgular. Sevgilinin gülüşüyle mutlu olmanın güzelliğine değinir. Sevgili haksızlığa uğradığını düşününce büyü bozulur. Bir daha o mucizeyi bulmak zordur. Bir insanın ruh eşiyle bir ömür boyu yaşamasının zorluğunu düşünür. Bir insanın sevdiğinden ayrılışının büyük düş kırıklığı yarattığını anımsatır. “Hayat bizden büyüktür” derken yaşamın güçlüğünü sorgular, âşıkların ve sanatçıların benzerlikleri üzerinde durur. Her ikisi de uç noktadadır çünkü. AŞK VE MUTLULUK ÜZERİNE Başar, geçmişin verdiği hüznü, ilk sevgiliyi bulma isteğini, bazı şeylerin yarım kaldığını belirtir. Aragon’un ünlü sözünü anımsatır: “Gözyaşı dökülmemiş bir tek aşk yoktur”, “Mutlu aşk yoktur” der. Aşk ve huzur, bir araya gelmesi zor iki sözcüktür ona göre. Aşkta huzur olmaz. İlk aşların acemiliğini anlatır. Geçip giden zamanlardan yakınır. Zaman ve yalnızlığı irdelerken bu zamanda, cep telefonlarından, laptoplardan, yalnız kalmanın olanaksızlığını vurgular. Sevgili gidince anıların da bir işe yaramayacağını, aşkın kimi kez bir kötülüğün nedeni olduğunu düşünürken bir kadın tarafından vurularak öldürülen sanatçı Vatan Şaşmaz’ı örnek gösterir. Kaçışlar, saplantılar, kadına şiddet de sorguladığı şeylerden birkaçıdır. “Aşk cinayeti” söylemine karşı çıkar. Böyle bir şeyin olamayacağını, aşkın kötülükle ilgisinin olmadığını savunur. “Evlilik aşkı öldürür mü?” sorusuna yanıt ararken evliliğin aşk ile zıt olduğunu söyler. Aşk düş kurmaktır, evlilik ise gerçektir ona göre. Aşkta bilinmezlik, bir garip iksir vardır. Yazar, kız ve erkek çocukların oyunlarını, oyuncaklarını karşılaştırarak onlarla ilgili önemli yargılara ulaşır. Kızların (kadınların) düzenli, erkeklerin dağınık ve zevksiz olduklarını belirtir. Evlenecekken vazgeçmeleri, evlenip boşanmaları irdeler. Aşkın ömrünün 23 yıl olduğunu, birlikte eğlenmenin önemli olduğunu anımsatır. Ayrılıp arkadaş kalmanın zorluğunu vurgular. Ayrılınca eşini düşman bellemenin, sırları ortaya dökmenin yaşandığını söyler. “En güzel aşk gizli aşktır” diyerek aşka yeni bir boyut kazandırır. Aşkı korumak zordur ve ancak anılarda korunur görüşünü savunur. “Mutlu evlilik var mı?” sorusunu yanıtlarken mutluluğu açıklar. “Ölene kadar benimsin!” diyerek yapılan sahiplenmeyi benimsemez. Kadına şiddetin bunun için gündeme geldiğini anımsatır. Ayrılıklarda yaşanan sorunları irdelerken zavallı duruma düşmeyi, çılgınlığı, iki tarafın da yanlışları olabileceğini, iki tarafın da birbirini tükettiğini vb. anımsatır. Her ayrılık yeni bir başlangıçtır. Birine sonsuza kadar sahip çıkmayı, aşırı sevmeyi sorgularken zorla âşık olunamayacağını söyler, televizyon programlarındaki yapay aşkları, “aşkım” söyleyişlerini eleştirir. Kutlamalarda, törenlerde, partilerde kadınların önde olduklarını, eşyalara bağlılıklarını belirtir. Falcılara gidip büyüye inandıklarını da anımsatır. Kürşat Başar, Bazen Unutmak İstersin adlı deneme kitabında, gençlerin yetişkinlerin ilgisini çekecek görüşlere yer verir. Kadın, erkek, aşk, evlilik vb. konularda önemli açıklamalarda bulunur. Yalın akıcı bir dille yazdığı denemelerinin kolay okunduğunu ilgi çektiğini belirtmeliyiz. n Bazen Unutmak İstersin / Kürşat Başar / Everest Yayınları / 224 s. CEM DİNLENMİŞ’TEN “HER ŞEY OLUR 20082018” Olabilir, oldu, olacak... Cem Dinlenmiş’in, 20082018 arasında çizdiklerinden bir seçki olan “Her Şey Olur”, ülke gündeminde bu on yıllık süreçte neredeyse hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor turhan gürhan H er şey ihtimal dâhilindedir bu evrende. Her an her şey olabilir ve bu sırada bir karikatürist kayıtta olabilir. İşte bu hayatlarımızda olan biteni, biri çize çize bitiremez. Cem Dinlenmiş’in Her Şey Olur adlı karikatür albümünden bahsediyorum... Her hafta çizilmiş politik çizgiler hem esprili, hem iyi çizilmiş hem de bunca sıkıcı konuyu yaratıcılıkla birleştirmiş. Bir çizgi günlüğü gibi. Gündemi yakalamış, bunu her hafta başarmak zor iş. Gündelik ucuz siyaseti ince ince eleştirmiş. Anlayana... Kara mizah yapmış. Şimdi o politikalar ve politikacılar hatırlanmıyor ama karikatürler tarihe kaldı bile. Kahkaha attıran karikatürler değil bunlar. Gerçeğin ta kendisiyle güldürüyor. Çizgileri çok sempatik. Mizahın karasını rengârenk yapmış. Bu çalışmalar dönemlere toplu açıdan bakma imkânı sunuyor. Dergi sayfalarını aşıp daha kalıcı hâle geliyor. Sivas Madımak katliamından, Gözaltı Convention Center’a birçok politik karikatür var albümde. Emek Sineması, madenciler, öğrenciler, Haydarpaşa yangını... Kör parmağım gözüne yapılmamış bu karikatürlerde. Gösteriliyor ama zorla göze sokulmuyor. İyi yanı aptallara anlatılıyor gibi çizilmemişler. Karşısında akıllı bireyler olduğunun farkında Cem Dinlenmiş. “BİZ BUNLARI YAŞAMIŞTIK” Öyle bir memlekette yaşıyoruz ki olmaz dediğimiz her şey er geç oluyor. Her Şey Olur da işte bunların çizgili bir dökümü. Yalnızlığımızı çizegetirmiş Dinlenmiş. Toplumsal bilinçaltını çizmiş, resmetmiş.. Bilinçaltımız ne yazık ki tam bir çöplük. Esnaf tabelalarıyla dolu bir sokak düşünün. Tabelalarda yazanların bazıları şöyle: İnfazlar Turizm, Gerektiğinde Hukuk Bürosu, Cellat Fırın, Adliye Outlet, Şiddet Davetiye, Linç İşhanı, Milis Market, Nefret Ticaret, Paramiliter Erotik Shop, Darp Halı, Kolluk Gıda... İşte hâli pür melalimiz. Toplumun içinde girip çıkılmadık yer bırakmamış. Gözlemleri olağanüstü net, keskin, süzülmüş, duru, açık... Detaycılığı çizgilere muazzam bir güç katmış. Unutup gittiğimiz birçok olayı, durumu, olguyu bize yeniden hatırlatıyor. Bir karikatürden daha ne bekleyebiliriz ki! Bu albüm, aynı zamanda ülkede hiçbir şeyin değişmediğini de gösteriyor. Gazeteleri, televizyonları aynaya tutmuşsun gibi. Çok yoğun, kesif bir koku yayılıyor albümü kapattıktan sonra. Her şeyin olduğu ülkemin tanıdık kokusu, altyapısı berbat, iklimi ve insanı değişmiş. Yaşama sevinci yerine hüzün veren cânım topraklar... Önce şaka yapıp sonra da şakayı bir kenara bırakan bir milletin evlatları olarak bu karikatürleri bir kenara bırakamayız gibi geliyor bana. Karikatürler 20082018 arasındaki on yılı özetliyor. AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın damgası var hemen hepsinde. Aslında, bir tek adam portresi çıkıyor ortaya sonunda. Karikatürler arka arkaya eklense bir film şeridi gibi şahane bir Türkiye filmi çıkar ortaya. Çok güzel bir AKM karikatürü var mesela, tek karede bütün ülkeyi anlatmış. Yaratıcı olduğunu sanmakla gerçek yaratıcılar arasında uçurum var. Her usta sanatçı, usta bir gözlemcidir. Bu karikatürlere bakınca “Evet biz bunları yaşamıştık! Bize bunları yaşatmışlardı!” diyorsunuz. Önümüze kendi hayatımızı serip buralardan uzaklaşmış çizeri. Geçmişe ve gerçeğe gözlerimizi çevirmeliyiz. Ne çok sıkıntılı Her Şey Olur yaşamışız şu son on yılda? Her şey olur, olmaya devam eder, olabilir, oldu, olacak. Ancak umarım bir sonraki on yılı da benzer bir şekilde geçirmeyiz. n Her Şey Olur 20082018 / Cem Dinlenmiş / İletişim Yayınları / 224 s. 16 6 Aralık 2018 KItap