Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> yazdıkları orada oluşur. Benimki hayalî bir doğa. Ama bunun bir kaçış edebiyatı olduğunu söyleyemeyiz; son birkaç kitabım politik sorunlar üzerinde duruyor. Ben 1997’ye kadar, yani kitaplarım yayımlanmadan önce ne yazacağıma ve nasıl yazacağıma karar vermiştim. Yani en iyi anlatabileceğim şeyi anlatacaktım. Sait Faik’in adası, Yaşar Kemal’in Çukurova’sı gibi benim de bir doğam olacaktı. Bunu da belirgin ve bana özgü bir dille yazacaktım. Diyelim, elimden neyin geleceğini saptamıştım. Bu anlamda, ilk kitabım Seslerde Başka Sesler’de de, Sus Barbatus!’ta da “kalemkuşu” vardır. n Bu paralelde doğa ile ilişkinizi de anlatır mısınız? n Doğa ile öyle dişe dokunur bir ilişkim yok, ayrıca biz doğayız zaten. Ama ben orman yürüyüşlerini, denizi severim. Bu yıl durmadan Şile tarlalarına gidip geldim; otların desenlerini çizdim. Bizim yetiştiğimiz yerde, Ankara’nın ortasından söz ediyorum, 1980’ler; tuhaf bir durum oluşmuştu. Yani kentin ortasında bir lojman mahallesinde oturuyoruz, birkaç eviz. Orada çocukluk arkadaşları var, birkaç kişiyiz. Onları o kadar severdim ki, mahallenin ortasındaki ağaçlardan inmeden, kendi kendimize kurduğumuz oyunları gece yarılarına dek kesmeden yaşıyoruz. Türlü hayvan, ağaç ve her şey el yapımı. Sonra birlikte ava çıkıyoruz, Ankara’nın köylerine gidiyoruz. Tuhaf dediğim bu; ev Ankara’nın ortasında ama arkadaşımızı yılan sokuyor örneğin. Şimdi bu şu demek oluyor, doğayı köyden değil, Ankara’dan biliyorum ben. Bir de dediğim gibi genetik biliminden. Annemin, babamın, öbür büyüklerin anlatılarından tüm Kars’ı biliyorum, gelip gözümün önünde canlanıyor. Tabii çok gittim sonradan ama masaldan ve rivayetten öğrendiğiniz masala ve rivayete dönüşebiliyor. “AŞK İÇİN GEREKEN TEK ŞEY BELİRSİZLİKTİR” n Romanın geçtiği tarih de anlatmak, dokunmak istediğiniz dünya hakkında okuruna epey ipucu veriyor. 1979’un sert bir kışından anlatıyorsunuz hikâyeyi. Bir yıl sonra yaşanacak felakete giden yolla nasıl kesişiyor romanın dünyası? n İşte, Kenan’ın yaşadığı çevreyi görüyoruz. Gençler, arandıkları için ormanda saklanıyor. Sus Barbatus!’ta anlatılan siyasi olayların çoğu tanıklığa dayanıyor. Kendini tanıyan kişiler olacaktır; romanı hepsine tek tek armağan ediyorum. Benim bildiğim kadarıyla 12 Eylül daha çok büyük kentlerden gözlendi ve anlatıldı. Benim bunu yazabilmem, benim ait olduğum doğanın içinden çıkıp gelmesi sayesindedir. n Kenan ve Zeynep’in zorluklarla sınanan aşkı merkezinde genişliyor “Pek çok şeyi bir arada yazıyorum. Yıllardan beri sürdürdüğüm masallar var örneğin; bittiği zaman, biterse ‘40 Anadolu Masalı’ adıyla yayımlayacağım.” roman. Fakat farklı düzlemlerde olsa da bir âşık daha var coğrafyada: Faruk... O da ideallerinin peşinde her türlü zorluğa katlanmaya hazır. Bu iki farklı düzlemde ilerleyen aşk, nasıl konuşuyor romanda? n Yani ikisi de bir şeyler arıyor işte, Kenan ve Zeynep daha somut; yoksullukla sınanıyor. Sonunda Zeynep, varsın deli desinler, diyor Kenan için. Bir insan deli olacaksa, akılsız olacaksa işte böyle olmalı. Böylesinden zarar gelmez. Benzer biçimde, bir noktadan sonra Aysel, yine Barbatus’un dönüşümünden sonra kişilik değiştiriyor ve dünyaya farklı bir biçimde bakmaya başlıyor. Oradaki delilikle Faruk’un ütopik kişiliği birbirine yakışıyor. Moda deyişle bunlar “tutmuş elektrik”ler. Aşk için gereken tek şey belirsizliktir. n Söyleşi biterken en başa dönelim... Bundan sonra yine daha çok romanla mı anacağız adınızı? Yoksa okurlarınızın sizi tanıdığı öykü, bunun yanında deneme tekrar gündeminize gelecek mi? n Pek çok şeyi bir arada yazıyorum. Yıllardan beri sürdürdüğüm masallar var örneğin; bittiği zaman, biterse ‘40 Anadolu Masalı’ adıyla yayımlayacağım. Bunun bir öykü kitabı olduğunu söyleyebiliriz. Yine başka öyküler de var. Barbatus’un içinden çıkmış, daha doğrusu oraya girememiş yeni öyküler. Doğa Betiği adında küçük bir kitap yazdım. Ama bunlar sürerken, epeydir aklımın bir köşesinde dönüp duran bir de romanım var, ona da başlayacağım. n Sus Barbatus! / Faruk Duman / hep Kitap / 568 s. KItap 1513 Aralık 2018 YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN VAROLUŞÇULUK Thomas E. Wartenberg Çeviren: Nurdan Soysal 232 sayfa Shakespeare’in oyunlarından Matrix’e, varoluşçuluk bugün tüm modern kültüre yayılmıştır. Bu güncel ve eğlenceli kitapta Wartenberg, insanın varoluşunun temelinde bulunan endişeleri keyifli bir üslupla ele alıyor: Nietzsche ve Camus’den Sartre ve Heidegger’e, efsanevi varoluşçu düşünürlerin fikirlerini açıklamak ve özgürlük, kaygı ve absürt gibi temel kavramları keşfetmek için klasik filmler, romanlar ve oyunlardan örnekler veriyor. MATEMATİĞİN KISA TARİHİ Mickaël Launay Çeviren: Gülşah Ünal 256 sayfa Günümüzden yaklaşık 1200 yıl önce Abbasi halifesi elMemun büyük matematikçi Harezmi’den matematiği herkesin anlamasını ve hem iş hayatında hem gündelik hayatında kullanabilmesini sağlayacak bir elkitabı hazırlamasını istedi. Böylece bugün bilinen adıyla Cebir adlı meşhur eser ortaya çıktı. Matematiğin Kısa Tarihi’ni elMemun sipariş etmemiş olsa da, yazarın kaygısı halifeninkiyle aynı: sokaktaki insana matematiği tanıtmak, sevdirmek; bilimi hayatın içine daha fazla sokabilmek, böylece akılcı düşünceyi teşvik etmek. SAY YAYINLARI’NDAN YENİ KİTAPLAR DİNLER TARİHİ 101 Peter Archer MÜSLÜMANLARIN GÖZÜYLE HAÇLI SEFERLERİ Paul M. Cobb Yeni kitaplarımızla ve özel indirimlerimizle Eskişehir Kitap Fuarı'ndayız! (11 16 Aralık 2018) Tüm kitapseverleri Salon 1, 406A no’lu standımıza bekliyoruz. www.sayyayincilik.com / www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik