Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ROBERT K. WITTMAN VE DAVID KINNEY’DEN “ŞEYTAN’IN GÜNLÜĞÜ” ‘Şeytanî zekâ’nın ideologluğu Alfred Rosenberg, her boş zamanında gerek yaşamıyla gerek tarihsel kavşaklarla ilgili notlar alıyordu. Bu belgelerin büyük bir kısmı, dönemin hengâmesinde kaybolmuştu. 2013’te tamamı bulunan notlar, dört yıl sonra Robert K. Wittman ve David Kinney tarafından “Şeytan’ın Günlüğü” ismiyle kitaplaştırıldı. ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr İ kinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle kurulan ve sonradan “galiplerin adaletini dağıttığı” eleştirisi yöneltilen Nürnberg Mahkemeleri’nde, III. Reich’ın ırk teorisyeni ve Doğu Bölge Bakanı Alfred Rosenberg de yargılanmıştı. Hitler tarafından görevlendirilen Rosenberg, 1930’ların ikinci yarısından itibaren Nazi Partisi’nin eğitim işlerinin ve İdeolojiyi Yayma Kurulu’nun başına geçmişti. Bu görevi ve ardından girişilen soykırımdaki sorumluluğu, Rosenberg’in savaş suçlusu olarak yargılanmasının önünü açmıştı. Nazi Partisi ideolojisini, ilkin Avrupa’ya ve ardından yeryüzünün tamamına yaymakla görevli bu kurul, “ârî ırk” yaratılmasına öncülük ediyor; “üstün insan” dışındakileri “hasta”, “eksik”, “sakıncalı” ve “tehlikeli” diye niteliyordu. ‘Şeytanî Zekâ’ diye anılan Rosenberg, diğer Nazi Partisi yöneticileri gibi her boş zamanında, gerek yaşamıyla gerek tarihsel kavşaklarla ilgili notlar alıyordu. Bunların büyük bir kısmı, dönemin hengâmesinde kaybolmuştu. 2013’te tamamı bulunan notlar, dört yıl sonra Robert K. Wittman ve David Kinney tarafından Şeytan’ın Günlüğü ismiyle kitaplaştırıldı. İNTİKAM İMPARATORLUĞU Wittman ve Kinley, Rosenberg’in günlüğünü bir bütün hâlinde yayımlamak yerine, önemli buldukları satırları alıp daha çok yorum yapmayı yeğlemiş. Rosenberg’in fakir bir aileden çıkıp mimarlığa ve oradan da Nazi Partisi’ne uzanan yolculuğunu da anlatmışlar. Nürnberg Mahkemeleri’nde görevli psikologlar, hemen her şeyi belgeleyen Nazilerin, katliam ve soykırım gerçekleştirmesindeki en önemli etkenin “empati eksikliği” olduğunu söylemişti. Yargılama öncesinde, Almanya kırsallarından dosyalar ve günlükler çıkıyordu. Onlardan biri de Rosenberg’e aitti. Rosenberg, son ânına kadar sadık kaldığı Führer tarafından, kimi zaman örtük olarak kimi zaman açıktan desteklendi ve böylece ideologluğu perçinlendi. Hatta sosyalist devrimlerin “Yahudi komplosu” olduğuna dair “fikrini” Hitler’le paylaşıp “Avrupa için biyolojik temizlik savaşı” düşüncesini ortaya atarak “unter mench”lerin (“insan olmayanların”) III. Reich’ta yeri bulunmadığını, hepsinin “endüstriyel biçimde” yok edilip mal varlıklarına el konması gerektiğini savundu ve buna yönelik yasaların hazırlanmasında önemli rol oynadı. Wittman ve Kinley, Rosenberg’in günlüğünü bir bütün hâlinde yayımlamak yerine, önemli buldukları satırları alıp daha çok yorum yapmayı yeğlemiş. Wittman ve Kinney’in gündeme getirdiği günlük, Hitler ve Nazi Partisi ideologunun, Mayıs 1935’ten 1945’e kadarki “fikir” ve eylemlerinin kâğıda dökülmüş biçimi. Günlük, Avrupa’yı karanlık ve kanlı bir tünele sokan; 1922’de Alman Yürüyüşü’yle sokakları temizleyen ilk Nazilerden olan ve on yıl sonra kıtayı temizleme harekâtının başında yer alacak Rosenberg’in ruh hâlini yansıtan bir belge aynı zamanda. Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgiden bir intikam imparatorluğu yaratma idealinin siyasî ve biyolojik temellerini inşa eden, Tanrı’ya ve Aydınlanma değerlerine başkaldıran Rosenberg, “dış mihraklar” tarafından yıkıldığını söylediği Almanya’yı, Hitler’le birlikte “yozlaşmışlıktan kurtarıp” yeni ve “antisemitik bir efsane olarak” nasıl dirilteceğini yazmış günlüğünde. Nefret, ırk eşitsizliği, “üstün insan” ve “ârî ırk” teorilerini bir savaşla taçlandırıp önce Almanya’yı, ardından Avrupa’yı “düştüğü ahlakî, ekonomik ve sosyal bunalımdan çıkarma” girişiminin; Nazi propagandalarının ve “tarih yaz Rosenberg’in günlüğünde, Tanrı’ya ve Aydınlanma değerlerine başkaldırının yanı sıra antisemitizm ön planda. maya kararlı” Rosenberg’in hayatının bir kaydı bu günlük. Bununla birlikte Rosenberg’in satırları, 1933’te iktidarını korku ve itaat üzerine kuran, halkın çoğunluğunu temsil etmeyen ve devlet olmayı amaçlayan Nazi ideolojisinin nasıl şekillendiğini anlatan tarihî bir belge... ROSENBERG’İN SUÇLARI Hitler’in “ideolojik bilge” dediği Rosenberg, Nazi Partisi programının başyazarıydı. Wittman ve Kinney onun, “karmaşık ve anlaşılmaz propaganda cümleleri kurduğunu”, Führer’in de en çok bundan etkilendiğini belirtiyor. Yakın gelecekte yaşanacakların “fikrî” altyapısını, bir ders kitabı gibi kaleme alan Rosenberg, kendisini “Alman sanatını, eğitimini ve ülkenin sosyal dokusunu düzeltecek biri olarak” görüp Führer’iyle birlikte tarihi çarpıtarak 1934’ten itibaren, Nazi Partisi’nin Katolik Kilisesi’ne açtığı savaşın ideologluğunu da üstleniyor. Art arda düzenlenen parti mitingleriyle yaratılan yeni dinin merkezi ve III. Reich’ın gayriresmî başkenti hâline gelen Nürnberg, Rosenberg’e göre “efsanevi halk geleneklerinin, Kutsal Roma İmparatorluğu maneviyatının ve kültürünün buluşma noktasıydı.” Nazilerin başlattığı savaşlar, Rosenberg’in deyişiyle “yalnızca toprak için değil, maneviydi.” Wittman ve Kinney, güç istenci ve hırsları nedeniyle bu “fikrin” sahibinin en acımasız suçları işlediğini not ediyor: Ukrayna’dan başlayarak Avrupa’nın dört bir yanında kurulan gaz odaları ve bu yolla bir “biyolojik devrim” gerçekleştirme girişimi bunlardan sadece ikisi. Vakti zamanında Nazilerden kaçan ve kitapta hayat hikâyesine yer verilen sorgu avukatı Robert Kempner, Nürnberg’de yargılanan Rosenberg’in ırk ayrımcılığı, soykırım, işgal, mal varlıklarının ve sanat eserlerinin yağmalanması suçlamasıyla yargılandığını ifade etmişti. Suçlamaları kabul etmeyen Rosenberg, savunmasında “fikirleri nedeniyle hüküm giyemeyeceğini” söylemişti. Ancak gerek günlüğündeki cümleler gerek bakanlığı sırasında yaptıkları kanıt sayıldı ve hâkimler oy çokluğuyla onu suçlu buldu. Şeytan’ın Günlüğü; devleti ele geçirmek için önce Almanya’daki, ardından kıtada hâkimiyet kurma arzusuyla Avrupa’daki “düşmanlarını” katletmeye girişen Nazilerin, ideolojik yapıyı nasıl oluşturduğunu anlatıyor. Kitap, Rosenberg ile partinin diğer önemli isimlerinin (Goebbels, Göring, Ribbentrop...) ilişkisi ve sürtüşmelerini ortaya koymasıyla hem tarihî hem de kendisine biat edilmesini isteyen ideologun zihin dünyasını resmeden bir belge niteliğinde. n Şeytan‘ın Günlüğü / Robert K. Wittman, David Kinney / Çeviren: Mert Doğruer / Epsilon Yayınları / 478 s. 8 4 Ekim 2018 KITAP