19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALBERT EINSTEIN’DAN “YAŞAMIMDAN NOTLAR” yEianşsatmeinın’idnan parçalar Albert Einstein’ın 67 yaşında yazdığı “Yaşamımdan Notlar”, tüm eserleri içinde otobiyografiye en yakın olanı. Yine de bu kitapta Einstein’ın özel hayatıyla ilgili bilgilere ulaşacağını ümit eden okurlar hayal kırıklığına uğrayabilir, çünkü “Yaşamımdan Notlar”da fizikçinin ne aşk hayatı ne de diğer insanlarla ilişkisine dair bilgiler bulacaklar. Einstein, özel hayatından bahsederken zihninde neler geçtiğini göz önüne seriyor. FERHUNDE GÜLEÇ G inko Bilim dizisi yayın hayatına Einstein’ın otobiyografisiyle başlıyor. Albert Einstein’ın 67 yaşında yazdığı Autobiographisches’i [Yaşamımdan Notlar] tüm eserleri içinde otobiyografiye en yakın olanı. Ama bu kitapta fizikçinin ne aşk hayatı ne de diğer insanlarla ilişkisine dair bilgiler var. Bu durum aslında Einstein’ın zihnini insanlar ya da onların ilişkilerinden çok, evrensel sorunların meşgul ettiğinin bir göstergesi. Einstein “özel hayatından” bahsederken zihninde neler geçtiğini göz önüne seriyor. İçinde yaşadığımız evren, doğa yasaları ve felsefe hakkında düşündükleri Einstein’a göre otobiyografisi. Bu kitap bir anlamda entelektüel bir özyaşam öyküsü. Einstein, “ölüm sonrası yazı” olarak adlandırdığı kitabını kendi sözleriyle şöyle tanıtır: “‘Bu bir ölüm sonrası yazı mı?’ diye sorabilir şaşırmış okurlar. Cevabım: Aslında evet. Benim türümde bir insanın varoluşunda asıl olan ne yaptığı veya hangi acıları çektiği değil, ne düşündüğü ve nasıl düşündüğüdür.” PROBLEM HÂLÂ DEVAM EDİYOR Einstein’ın Tanrı’yla ilgili sözleri sık sık alıntı yapılır: “Tanrı zar atmaz” en bilineni. Oysa Einstein’ın bu alıntılarda Tanrı’dan bahsederken kastettiği Doğa’dır. Bu bağlamda Einstein’ın hiçbir dine bağlı olmadığını en açık belirttiği kitabı belki de Yaşamımdan Notlar’dır. Kitabında dini; “gençliğin kasıtlı olarak devlet tarafından yalanlarla kandırılması” olarak tanımlar. Her ne kadar Yaşamımdan Notlar’ın yayımlanmasının ardından 70 yıl kadar geçse de kitabı okuyanlar, Einstein’ın gözüyle fiziğin en güncel problemleriyle tanışmış olur. Örneğin Einstein kitabında, günümüzde bile tartışılan kuantum fiziği problemlerini tanıtmakta. Einstein’ın kuantum fiziğine yönelttiği itirazlar hâlen geçerliğini koruyor. Her şeyden önce Einstein, kuantum fiziğinin tamamlanmış bir kuram olmadığını düşünüyordu ve kuantum fiziğinde he nüz keşfedilmemiş “saklı değişkenler” olması gerektiğini öne sürüyordu. Bell eşitsizlikleriyle ve Aspect tarzı deneylerle Einstein’ın bu iddiası geçersiz kılınmışsa da kuantum, dolanıklığının nedeni hâlen gizemini koruyor. Sadece artık bunu kabullenmiş durumdayız. Einstein’ın kitabında tartışmaya açtığı diğer bir güncel problemse kuantum fiziği ile kütleçekimin birleştirilme çabaları. Kütleçekimi uzayzamanın bükülmesiyle açıklayan Einstein’ın Genel Görelilik kuramı, kuantum alan kuramlarıyla uyum içinde değil. O nedenle Einstein Genel Göreliliğin de tamamlanmamış bir kuram olduğunu düşünüyordu ve ömrünün büyük bir bölümünü bu problemi çözmeye harcadı. Problem hâlâ güncelliğini koruyor. Gerçi çözüm yönünde devasa adımlar atıldı ve pek çok kuantum kütleçekim kuramı üretildi ama henüz hiçbiri deneysel olarak kanıtlamaya hazır kuramlar değil. Yaşamımdan Notlar’da Einstein bu zorlu fizik problemlerinin yanı sıra, zihnini meşgul eden felsefe problemlerine de değiniyor. Zihin problemine kendi cevabı şaşılacak derecede modern nörobilim tezlerine yakın olan Einstein, düşünmenin ilişkilendirmekle anlaşılabileceğini söyler. Son 2030 yılda gelişen modern nörobilimin “nöral ağlar” tezine çok yakın fikirler öne sürerek, problemi şöyle noktalar: “Bizim düşünmemizin genelde simgeleri (kelimeleri) kullanmadan ve bunun ardında hatırı sayılır derecede bilinçsizce ilerlediğine dair bir kuşkum yok.” KISA AMA KAPSAMLI Yakın arkadaşı Gödel’in “tamamlanmamışlık” kuramından şüphesiz haberi olan Einstein’ın epistemoloji konusundaki görüşleri de modern epistemolojiye çok yakın. Doğru bir önermeyi, “doğruluğunu” üyesi olduğu sistemin doğruiçeriğinden ödünç aldığını belirtir. Einstein felsefi olarak Kant’tan çok Hume’a önem verir. Nedensellik gibi bazı kavramların, deneyimin verilerinden mantık metotları ile çıkartılamayacağını söyleyen Hume’u haklı bulurken, “bazı kavramların vazgeçilemezliğinden baştan sona emin bir halde, onları herhangi bir düşünme eylemi için gerekli önermeler olarak alan ve deneysel kökleri olan kavramlardan ayrı tutan” Kant’ı eleştirir. Bu ayrı tutmanın yanlışlığına dikkat çeker ve nedensellik kavramı dâhil bütün kavramların mantığın bakış açısından, özgürce seçilmiş öne sürümler olduğunu vurgular. Son olarak, Einstein’ın yazdıklarından nasıl bir bilim felsefesine de sahip olduğunu anlıyoruz. Örneğin Kuhn’un Einstein’dan ödünç aldığı “eşölçüştürülemez” kavramını ne kadar farklı kullandığını bu kitaptan görebiliriz. Öncüllerin, eski çağlardan beri kuramların seçilmesinde ve değerlendirmesinde önemli bir rol oynadığını kabul eden Einstein, buradaki sorunun, “basit bir mantıksal olarak bağımsız öncüllerin sıralanma sorunu (eğer buna benzer bir şey muğlak olmadan mümkünse) değil, eşölçüştürülemez niteliklerin karşılıklı ağırlıkları sorunu” olduğunu söyler. Oysa Kuhn, eşölçüştürülemezlik kavramını çok daha katı bir hâle sokarak, kuramlar arasında hiçbir şekilde uzlaşmaya imkân vermeyen bir Çin seddi gibi görür. Kuhn, Einstein kuramı ile Newton arasında herhangi bir devamlılık olmadığını ileri sürerken Einstein’ın kendisi Newton’ın devamı olduğunu vurgular. Tek cümleyle özetlemek gerekirse Yaşamımdan Notlar, Einstein’ın zihnini hangi problemlerin meşgul ettiğini özetleyen kısa ama kapsamlı bir eser. n Yaşamımdan Notlar / Albert Einstein / Çeviren: Kerem Cankoçak / Ginko Bilim Yayınları / 64 s. 14 4 Ekim 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle