Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap VİTRİNDEKİLER PerslerAnadolu’da Kudret ve Görkem / Yayına Hazırlayan: Çiçek Karaöz, Kaan İren, Nihat Tekdemir / Çeviren: Ayşe Tatar, G. Bike Yazıcıoğlu, M. Çağhan Keskin, Merete Çakmak / Yapı Kredi Yayınları / 444 s. Perslerin doğudan batıya süren serüveni içinde, Anadolu halkları 200 yıl boyunca tamamen farklı bir inanış ve yaşayış tarzına sahip bir imparatorluğun hoşgörülü egemenliği altındaydı. Çok zengin bir kültüre sahip olan Anadolu, bu süreçten hem etkilendi hem de onu etkiledi. Bu coğrafya, biri Doğu’da, diğeri Batı’da olan ve birbirinin kültürüne yabancı Pers ve Yunan medeniyetleri için kaynaştırıcı bir rol üstlendi. Perslerle birlikte Zerdüştlük dinini, satraplık yönetim biçimini, Kral Yolu’nu, haberleşme teşkilatını ve daha birçok yeniliği bünyesine alan Anadolu, bunları kendi içindeki unsurlarla birleştirip bir sentez yarattı. Bu sentezi oluşturan sürece, coğrafyaya ve halklara, onların ortaya koyduğu kültüre ve ürünlerine ışık tutmayı amaçlayan bu kitap, Pers hâkimiyeti altındaki Anadolu’yu tanıtma yolunda atılmış kapsamlı bir “ilk adım”. 6.27 Treni / Jean Paul Didierlaurent / Çeviren: Aysel Bora / Can Yayınları / 136 s. Otuz altı yaşındaki Guylain Vignolles kâğıt geri dönüşüm fabrikasındaki işinden nefret eden yalnız ve mutsuz bir adamdır. Hayatı, sıkça sohbet ettiği küçük kırmızı balığıyla birlikte yaşadığı ev ve çalıştığı fabrika arasında geçer. Görevi, kitapları paramparça eden korkunç makine Zerstor 500’ü kullanmaktır. Çalıştığı işletmede iki dostu vardır, biri ürkünç makinenin ayaklarını yediği Guiseppe, diğeri ise sadece aleksandrin hece vezniyle kurduğu cümlelerle konuşan bekçi Yvon Grimbert. Kitapları yok etmekten duyduğu vicdan azabından kurtulmanın yolunu, her gün bindiği banliyö treninde, Şey’den söküp aldığı birbirinden bağımsız kitap sayfalarını yüksek sesle okumakta bulan Guylain, tekdüze hayatının akışının vagonda bulduğu o akıllı bellekle birlikte değişeceği umuduna kapılır. Minik aletin içindeki metinlerin yazarının peşine düşen bu umutsuz, şehirli adamın küçük hayatı büyük bir dönemecin eşiğindedir artık. Parfümcü Cesar Birotteau’nun Yükselişi ve Düşüşü / Honore de Balzac / Çeviren: Adnan Cemgil / Everest Yayınları / 366 s. Roman sanatının asıl görevinin “topluma ayna tutmak” olduğunu düşünen Balzac’ın anlatımıyla; sınıf atlamaya çalışan, bunun için elinden geleni yapan, ailesiyle birlikte her türlü fedakârlığa göğüs geren, bir ölçüde de başarılı olan César Birotteau’nun ne gariptir ki hem yükselişinin hem de düşüşünün hikâyesi, günümüz dünyası için de geçerliliğini hâlâ sürdürüyor. Bu kez de Türkiye’nin koku uzmanı Vedat Ozan’ın, Mesut Varlık ile birlikte kaleme aldığı sunuşla okur karşısına çıkan Parfümcü César Birotteau’nun Yükselişi ve Düşüşü, Balzac’ın kaleminden bir toplumsal eleştiri olarak da okunabilir. Amerikalı Tolstoy / Salâh Birsel / Sel Yayıncılık / 158 s. Salâh Birsel, “1001 Gece Denemeleri”nin bu kitabında da yine uçsuz bucaksız söz denizlerinde pupa yelken seyrediyor, İstanbul’un sonbahar ağaçlarından Yüksekkaldırım’ın sokaklarına, gençliğin ne ince bilim olduğunu çakmış yazarlardan sezarların, çarların, sultanların hafiyelerine varıncaya dek yedi düvelden yedi bin konu üzerine kafa yoruyor. Çimento / Fyodor Gladkov / Çeviren: Erdoğan Tokatlı / Yordam Kitap / 384 s. Fyodor Gladkov’un, 1917 Bolşevik İhtilali sonrasında ve iç savaş koşullarında bir taşra kentinde yaşanan kavgaları ve dönüşümleri anlattığı romanı Çimento, çağdaş Rus edebiyatının ve toplumcu gerçekçi akımın en çok okunup tartışılan eserlerinden biri olageldi. Bir yanda toplumun çıkarı için varını yoğunu ortaya koyanlar; diğer yanda avantacıları, numaracıları, hırsızları ve bürokratlarıyla kendi çıkarının peşinde koşanlar, bir yanda “yeni toplum”un habercileri, neferleri, önderleri; diğer yanda “eski toplum”un posaları, artıkları, lekeleri… Gladkov’un bu romanında, iç savaşın getirdiği yıkımın orta yerinde, kentler, binalar ve fabrikalarla birlikte, insanlar da âdeta “yeniden inşa” ediliyor. 10 Numaralı Kamara / Ruth Ware / Çeviren: Aslıhan Kuzucan / İthaki Yayınları / 376 s. Ruth Ware’in kaleme aldığı 10 Numaralı Kamara’da, seyahat yazıları yazan gazeteci Jo Blacklock on kamaralı lüks bir gemiyle Londra’dan Norveç’e yolculuk eder. Başta her şey şahane gözükür. Kamaralar konforlu, akşam yemekleri şaşaalı ve misafirler seçkin kimselerdir. Fakat günler uzar, gökyüzü kararır ve sert dalgalar gemiyi döverken bir gece Lo korkunç bir olaya tanık olur: Yan kamaradaki kadın, gemiden denize atılmıştır. Ware, kitabıyla okura ters köşelerle ve sürprizlerle dolu bir yolculuk vaat ediyor. Hayalet / Jo Nesbo / Çeviren: Dost Körpe / Doğan Kitap / 512 s. Psikopat bir seri katili yakaladıktan sonra Hong Kong’a dönen Harry Hole, üç yıl sonra hiç beklenmedik bir haber alır. Hayatının aşkı Rakel’in oğlu Oleg cinayetten tutuklanmıştır. Harry bir zamanlar babalık yaptığı Oleg’in katil olamayacağından emindir ve bunu kanıtlamak için Oslo’ya döner. Polislikten men edilen Harry tek başına giriştiği soruşturmada, geçmişin hayaletleri ve en iyi dostu Jim Beam onu kovalarken Oslo sokaklarına hükmeden bir uyuşturucu çetesinin peşine düşecek ve Oleg’i kurtarmak uğruna kendi hayatını tehlikeye atacaktır. Kafeslerimin Listesi / Robin Roe / Çeviren: Emili İlemre / hep kitap / 280 s. Dokuz yaşında annebabasını kaybeden Julian, önce kendisinden dört yaş büyük Adam ve annesinin yanına verilir. Fakat eniştesi bir süre sonra onu yanına alır ve beş yıl boyunca Adam’ı hiç görmez. Sonra yeni başladığı lisede karşılaşır Adam’la. Aralarında yeniden kurulan güçlü bağ Julian için yalnızlığının sonudur. Mutsuzlukları dinmese de onu koruyup kollayan biri vardır hayatında yeniden. Robin Roe’nun, Kafeslerimin Listesi’ndeki ürkek, çekingen, hayal kurarak korkularından sıyrılmaya çalışan Julian ve hiperaktif, etrafına neşe saçan Adam karakterleri, sadece gençlerin değil yetişkinlerin de hayatına dokunabilecek özelliklere sahip. Popülizm Nedir? / JanWerner Müller / Çeviren: Onur Yıldız / İletişim Yayınları / 126 s. Popülizm, son yıllarda bütün dünyada politika analizlerinde belki de en sık kullanılan kavram. Genellikle demagoji ve fanatizmin baskınlaşmasıyla, çoğulculuk karşıtlığıyla, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığının erozyonuyla, yabancı düşmanlığı ve faşizan etkilerle birlikte tartışılıyor. JanWerner Müller, kitabında popülizmin dünya görüşünü, politik anlayışını, “ruhunu” anlamaya çalışıyor. Le Pen’den Trump’a, Kaczysnki’den Orban’a, Erdoğan’dan, Putin’e farklı ülkelerden farklı deneyimlere bakarak canlı bir örneklemin içinden konuşuyor. Yaşam Sanatı / Zygmunt Bauman / Çeviren: Akın Sarı / Ayrıntı Yayınları / 176 s. Kişi bu dünyada mutlu olmak ister ama toplum hâlinde yaşamak da sorumluluk gerektirir, kişi yalnızca kendisini değil, hemcinslerini de gözetmek zorundadır fakat “tüketim toplumu” mekanizmaları içine çekilmiş modern insan, mutluluk arayışında toplumsal gerçekliği bir kenara bırakıp kendini merkeze alarak hareket eder. Tüketim toplumu insanını mercek altına alan Bauman, Yaşam Sanatı’nda insanın kendini gerçekleştirme serüveninin aydınlık olduğu kadar karanlık noktalarına da bakıyor. Hikâyemin Adı Kırmızı / Gizem Serra Sözen / Ceres Yayınları / 232 s. Saniyeleri tutmak zor, ellerinden kayıp giden bir yıldız sanki an... Hayal perdesi içinde bir varmış, bir yokmuş gibi ayak izlerini gerçek sandığımız bir ilüzyon sanki... Yolculuk hep kişiye özel... En çok da duygular, düşünceler, hatıralarla hep kendine boyanan... Kendi yazdığım bir filmin sahnesinde anıları zihnimde yaşatırken sevdiklerim mavinin en güzel tonuyla son danslarını etti... Başka bir sabaha, başka bir güneşe doğmak üzere gittiler... Şimdi onlara en çok aşkın rengi mavidir yakışan... Bana da yeni yalan zamanları kırmızıya boyamak ve tüm bu hikâyeyi şehrin ışıklarında maviyle buluşturmak... Şimdi tüm sokakları yeşile boyamak sonra tüm zamanlardan çalıp kırmızıda durdurmak istiyorum... Ben sevdiklerimi bu yüzden siyahın matemiyle değil, aşkın mavisinde renklere boyadım... n 20 24 Ağustos 2017 KItap