22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yapay zekâ ve ticari romanlar Poppy J. Anderson’un “İçinde Aşk Var” adlı romanı lezzetli yemekler etrafında romantik bir hikâye sunuyor okura. İ stanbul Müzik Festivali’nde bu sene konserlerden önce “Konsere Doğru” başlığı altında bir dizi söyleşi gerçekleşti. Bunların en ilginçlerinden biri, Prof. Dr. Cem Say tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nde, Johann Sebastian Bach’ın Goldberg Çeşitlemeleri konserinden önce verdiği “Deha Programlanabilir mi?” başlıklı konuşmasıydı. “Bach’ın eserlerini ya da benzerlerini yeni nesil bilgisayarlar yaratabilir mi?” sorusu etrafında başlayan düşüncelerden oluşuyordu konuşma. Say konuşmasına, Leibniz’in “Bir makineye (dört işlem gibi) zekâ gerektiren bir işi yaptırabildiğimize göre neden diğer tüm düşünsel etkinlikleri de yaptıramayalım?” sözleriyle başlamış ve yaratıcılık olarak anılan bilişsel sürecin ne olduğunu bilgisayar ortamında yeniden ele almıştı. Bu hafta okuduğum Poppy J. Anderson’un İçinde Aşk Var (Çev. Gül Gürtunca, hep kitap) adlı romanı, bu ilginç tezi yeniden düşünmeme neden oldu çünkü romanın bir bilgisayar tarafından yazıldığı kuşkusunu bir türlü aklımdan çıkaramadım. Sonuçta ticari romanlar belli bir şablon üzerine kuruludur, hele ki konu aşk ise benzerlik içeren yüzlerce romanı birbirlerinden ayırt etmek zordur. Okuduğum kitap da tam şablon üzerinde, okura sürpriz bırakmayan türden bir ticari pembe diziydi. İçinde Aşk Var’da olaylar, Boston ve kuzeyindeki Maine eyaletinde geçiyor. Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış, karizmatik, yakışıklı, çok varlıklı avukat ve politikacılar çıkarmış bir ailenin oğlu olan, başarılı, kendi restoranını işleten Andrew Knight adlı bir şef, çevresinden, stresli iş hayatından ve aşırı ilgiden bunalmış bir şekilde cipine atlayıp kuzeye doğru kendini yola vurur. Düşüncelere dalmışken karşı taraftan hurda bir kamyonetin içinde, kendi bunalımları ve maddi sorunlarıyla kafası dolu genç ve güzel Brooke Day ile hafif bir kazaya neden olurlar. Kaza önemsizdir ama cipin orijinal parçalarının Maine’nin bu ücra kasabasına gelmesi haftalar (halbuki Andrew birkaç saat içinde ulaştı Maine’e) alacağı için Andrew’un kasabada kalması ge Poppy J. Anderson rekir. Kasabadaki tek otel, kedi düşkünü pasaklı bir yaşlı kadın tarafından işletildiği için tek çare kızın ailesinin sahibi olduğu restoranın üst katındaki odada kalmasıdır. Konuyu yazmaya devam etmiyorum çünkü sanırım hepiniz sonraki olayların nasıl gelişeceğini anladınız. Zaten Andrew’un soyadının Knight olması romanın başında kurtarıcı şövalyenin kim olacağı ipucunu da veriyor. ARZU OBJESİ Romanı okurken öncelikle bir şey dikkatimi çekti: Eskiden pembe dizilerde âşık olunan genç kızın güzelliği, giyimi, tatlılığı gibi betimlemeler anlatının büyük bir bölümünü oluştururdu; oysa bu romanda Brooke’un sadece kıvırcık saçlı olduğunu öğrendiğimiz hâlde erkeğin yakışıklılığı, duştan çıktığında ıslak bedeninin ne denli “fit” göründüğü, sarı saçlarının alnına nasıl düştüğü gibi betimlemeler romanın asıl önemli bölümleri. Sanırım aşk romanları böyle bir değişime uğramış, masallardaki güzel prensesler gitmiş onun yerine erkek kahraman arzu objesine dönüştürülmüş. Belki pembe dizi okurlarının kadın olduğu varsayımından yola çıkarak gelişti bu değişim, her ne ise konuyu sosyologlara bırakıp romanımıza dönelim. Bir başka değişim de Barbara Cartland romanlarınki uysal genç kız yerini huysuz ve sinirli kadına terk etmiş. Erkeğin dudaklarına bakarken söyleyeceklerini unutan, onu çıplak gördüğünde dizleri titreyen kadın, bu arzularını erkeğe sezdirmemek için hep hırçın ve güvensiz. Ticari romanlarda yazarlar hep aynı kurgusal iskeleti kullanır belki ama her romanın yine de kendine özgü bir motifi olur. İçinde Aşk Var’ın motifi, yemek. Kahramanların ikisi de aşçı olduğu için konunun büyük bir kısmı mutfakta geçiyor. İçinde yemek tarifleri olan romanların ayrı bir cazibesi vardır. Özellikle çocukluğumda okuduğum Alexandre Dumas’nın Üç Silahşor’u (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015) iştah açıcı sahnelerle doludur. Hanlarda servis edilen yağlı kızartmalar her okurun ilgisini çekecek cinstendir. Yemekli kitaplar denince ilk aklıma gelenlerden biri de Kurt Vonnegut’un Kör Nişancı’sı (Can Yayınları, 2016). Bazıları uyduruk ama bazıları nefis tariflerle doludur. Bir de tabii geçen yıllarda yayımlanan ve filmi de çekilen Elizabeth Gilbert’in Ye, Dua Et, Sev (Pegasus, 2013) akla geliyor. Poppy J. Anderson’un romanı bu sonuncusuna daha yakın. Lezzetli yemekler etrafında romantik bir hikâye sunuyor okura. AMERİKA’NIN DOĞU SAHİLLERİNDE Şimdi gelelim yazının başında sözünü ettiğim yapay zekâ tarafından ticari romanlar yazılabilme konusuna. Bu kitapta kuşku uyandıran sadece romanın hazır bir şablon üzerine oturtulması değil, yazarı Poppy J. Anderson’un biyografisi de kuşku uyandırıyor. Biyografisinde (web sitesindeki de başka biyografik bilgi bulunmuyor) ne hangi yıl doğduğu ne de hangi ülkeden geldiği ya da nerede yaşadığı gibi bilgiler var. Tek bilgi, on iki yaşından beri yazdığı ve Anton ve Zipi adında iki köpeğinin olduğu! Bunlara ek olarak güzel bir genç kadının resmi. Ayrıca romanın özgün dili Almanca ama kahramanlar Amerikalı, konu da Amerika’nın doğu sahillerinde geçiyor; biraz İtalya’da çekilen kovboy filmleri gibi. Eskiden, ünlü yazarların biraz para kazanmak için takma isimlerle ticari romanlar yazdığını biliyoruz. Hiçbir edebi kaygı olmadan birkaç günde yazılan bu eserler çok sayıda okur da bulurdu. Bu türdenkitapları yazarların kaleme alması gerekmiyor artık. Tıpkı Bach’ın müziğinin ana hatlarının öğretildiği bilgisayar programlarının, Bachvari besteler yapabilmesi gibi bu tür romanların da ardında insanın yaratıcı gücü bulunmadan “yazılabileceğini” biliyoruz. Ticari romanları fazlasıyla aşağılayan bir yazı oldu belki ama bu romanların çok önemli iki yararından da söz etmek gerek. Birincisi, yayınevleri bunlar sayesinde para kazanır ve gönüllerindeki asıl edebiyat eserlerini yayımlayacak maddi imkânı bulur. İkincisi ise insanlar okuma alışkanlığını bu tür romanlar sayesinde geliştirir. Çocukluğunda Tommiks, gençliğinde Cep Fotoroman okuyanlar bir kitabın içine gömülmeyi, kurguyu takip etmenin verdiği hazzı bunlar sayesinde kazanmıştır. n 6 6 Temmuz 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle