Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EMRE CANER’DEN İKİ BİYOGRAFİK ROMAN OKURLARA gAeyldeınnelağninmina izinde... Emre Caner’in biyografik iki romanı “Kaplumbağa Terbiyecisi” ve “Mihri Müşfik Hanım’ın İzinde”, okuru aydınlanmacı Osmanlıların dünyasına taşıyor. Emre Caner erendİz atasü E mre Caner’in yapıtlarında aydınlanmacı Osmanlılar ile buluşuruz; Osman Hamdi Bey, Tevfik Fikret, ilk kadın ressamımız Mihri Müşfik ve niceleriyle. Konu seçimlerinin bilinçli olduğunu ve yazarın Aydınlanma geleneğimizin izine düştüğünü sanıyorum. O geleneğin ince ama yaygın kökleridir ki bu çelişkili ülkeyi tüm zıtlıklarına rağmen hâlâ bir arada tutabilmekte! O kökler ki değerlerini belki her şeyinkinden çok bilmemiz gerekirken yeterince benimsenmemekte! Bir solukta okuduğum Kaplumbağa Terbiyecisi’nde Emre Caner, Osman Hamdi Bey’in yaşamının tam bir kronolojisini verirken tarihseltoplumsal fonu da tüm çelişkileriyle çizebilmiş; böylece bütünsel bir resim koymuş ortaya. Emre Caner’in bir diğer eseri Mihri Müşfik Hanım’ın İzinde ise edebi açıdan çok daha ilginç ve has romanların özelliğini taşır; unutulmaz karakterler ve unutulmaz sahneler... Mihri Müşfik Hanım’ın adına ilkin Selim İleri’nin eserlerinde rastladığımı ve sonra kimi resimlerini müzelerde gördüğümü anımsıyorum. Selim İleri’nin deyişiyle “ölü kelebek” Mihri Müşfik Hanım… O da bir çığır açıcı, Osman Hamdi Bey gibi. Niçin adı okul kitaplarında yer almaz; niçin unutuşa terk edilmişti, son zamanlarda özellikle kadın araştırmacıların çabalarına dek? Osman Hamdi Bey bir ömür boyu, eserini, kurduğu müzeyi ve açtığı okulu yerleştirmek için kimi kez kahramanca kimi kez de bir diplomat gibi kurnazca mücadele ederken yobazlıkla, yıkılan imparatorluğun saçma bürokrasisiyle ve tek hâkim Abdülhamid’in egosuyla; Mihri Müşfik, daldan dala konan bir kelebek gibi gönlünün değişken arzusunun çekiminde yad ellere uçmuştur. Peki, daha iradeli, dirayetli olsaydı, Osman Hamdi’nin denediği yollar ona açılacak mıydı? Hayır. Çünkü o bir kadındır. Toplum, Osman Hamdilerin feodal İslam ahlakına uymayan davranışlarını görmezden gelmeye razı ama sıra kadınlara gelince onları paralamaya hazırdır! İstedikleri kadar Mihri Müşfik gibi paşa kızı olsunlar. Peki, dünya kollarını açmış onu mu beklemektedir? Osmanlının Batı tarafından aşağılanması, kadınların dünyanın her tarafında süren ikincilliğiyle birleşince, Mihri kelebeğin hazin kaderi, sevgililerinden ünlü İtalyan şairi D’anunzio tarafından “odalık” diye hor görülmesine kadar varacaktır! Emre Caner’in üst kurmaca yapısındaki romanının baş kişisi çevirmen Ulaş da işte bu ölü kelebeğin çekiminde şehirden şehre, ülkeden ülkeye geçecektir. Bu serüven sırasında, Emre Caner’in birkaç kalem vuruşuyla ustaca canlandırdığı bir dizi ilginç karakterle karşılaşırız. FARKLI ANLAM DÜZEYLERİ Romanda beş anlam düzlemi seçilebiliyor: Ulaş’la sevgilisinin ilişkisi; terk edilen Ulaş’ın ıstırabı; Mihri Müşfik Hanım’ın izine düşen baş kişimizin araştırmaları; araştırmalar sırasında Ulaş’ın hayalinde ve romanın sayfalarında beliren başta Tevfik Fikret olmak üzere aydınlanmacı Osmanlıların imgeleri ve araştırmalar sonucu Ulaş’ın kaleminden beliren Mihri Müşfik biyografisi. Ulaş, Mihri Müşfik’in ele avuca sığmaz hayalini kovalarken aslında bir şeyden mi kaçmaktadır? Genç sevgilisi onu terk etmiş, uçup gitmiştir. Ulaş kalp ağısından onur yarasından kaçmak isteyip kaçamamakta, ister Roma’da olsun ister Paris’te yarasını ruhunda taşımaktadır. Kırklarının başında, bekar ve biraz da orta yaş bunalımından nasibini almış Ulaş. Tutkusuz, amaçsız bir adam gibi durur; daha doğrusu tutkusunu hayata geçirecek kararlılıktan mı yoksundur acaba? Ulaş’la sevgilisi arasındaki çelişkileri metin açıkça tartışmaz, dokunuşlarla sezdirir. Sevgili, hayatın sorumluluk ağırlığını istememekte, yakıcı ama geçici duygularının etkisiyle hayatın içinde uçuşmaktadır. Onu yargılama hakkımız var mı, yapısı böyledir diye? Ulaş sevgilisini suçlamaz. Terk edilişten sonra, Ulaş’ı anlamsızlık uçurumuna düşmekten alıkoyan tek unsur aydınlanmacı merakıdır. Mihri Müşfik Hanım’ın hayatını, iç dünyasını öğrenmeye duyduğu susuzluk. Niçin Mihri Müşfik de başkası değil? Bunu romanın son sahnesinde çözecektir okur. Peki, Mihri Hanım’ın yüreğini öğrenebilir miyiz, geriye pek az mektup ve günce sayfası kalmışken? İnsanlarımızın yazıya uzaklığı geçmiş kuşakları ulaşılmaz kılıyor. Mihri Müşfik de buna bakarak esrarını koruyor ancak imgesi, Emre Caner’n romanını okuyanların zihnine çakılıyor! Ulaş’ı onun peşine düşüren nedenleri ise içimizde duyumsuyoruz; bu duyumsayış Emre Caner’in ciddi bir araştırmanın ürünü olduğu besbelli metnini etkileyici bir roman katına yükseltiyor. Eski sevgilinin eşyasını almak üzer Ulaş’ın evine uğradığı son sahne kolay unutulamayacak bir pasajdır. Sevgili, uğruna Ulaş’ı terk ettiği adamdan da ayrılmıştır. Bu kaçıncı sevda, kaçıncı ayrılış… Tıpkı Mihri Müşfik hanım gibi. Genç kadının korunaksız yaşamı okuru ürpertir. Sonu Mihri Müşfik gibi mi olacaktır? “Senelerce çalışmakla ben neye muvaffak oldum,” diyecektir Mihri Hanım, hayatının sonunda yazdığı bir mektupta. Sevgilinin kırılganlığının içindeki çeliksi direncini hissederiz. Ta ki o direnç teli New York’ta kimsesizler mezarlığında kopuncaya dek. n Kaplumbağa Terbiyecisi Osman Hamdi Bey‘in Romanı / Emre Caner / Kapı Yayınları / 270 s. Mihri Müşfik Hanım‘ın İzinde / Emre Caner / Kapı Yayınları / 182 s. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 36 Temmuz 2017 Turhan Günay için... S evgili Turhan, Tutuklu olsan da kitaplar (eğer yollananlar sana ulaşıyorsa) seni özgür kılıyordur mutlaka o karanlık hücrede. Ayrıca kitap vermeseler de sana, sen zaten özgürsün çünkü hep aramızdasın, kitaplarlasın. Yarınlar için aydınlık ufuklar yaratmışsındır orada da (buna inanıyorum) ya da sen orada da bulmuşsundur kitaplı ufuklar (buna da inanıyorum) rahat bırakmasalar da seni. Kim demiş sen kitap fuarlarında değilsin diye, Kim demiş sen kitap tezgâhlarında görünmüyorsun diye, Kim demiş sen panelden panele, söyleşiden söyleşiye koşturup durmuyorsun diye, Kim demiş sen kitaplardan uzaksın diye, Kim demiş sen içerdesin diye. Biz dışardakiler içerdeyiz, seninle birlikteyiz işte. Gültekin Emre turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap