Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> larda da karikatür tahtında, bu yüzden böyle şiirler önemli bir yer işgal yazıyorum” derdi. Kulağımıza küpe ediyordu. Bunun olsun... da bir etkisi olabilir. n CANTEK: Kolay iş değil, neşe n Karikatürle demok sahiden cesaret istiyor, bize haya rasi arasında bir ilişki tın asıl yüzünü hatırlatıyor. den söz edilebilir mi? n GÖNENÇ: Siyasi “GÜLEN DEĞİL, BAĞIRAN BİR karikatür ve demokrasi TOPLUM OLUYORUZ” arasında her zaman doğrudan bir ilişki ku Turhan Selçuk n En çok da bundan seviliyor galiba. Sadece bizde değil yurtdışında rulabilir mi, bilmiyorum. Kitapta pek da böyle bu. çok örneğini verdik; antidemokratik n CANTEK: Mizah dergileri, hemen karikatür örnekleriyle dolu karikatür her kültürde ilgi çeker, her zaman çok tarihi. Dolayısıyla bu meseleyi bizatihi satan yayınlar olur. Pek çok farklı ne bir sanat alanı ve ifade hürriyeti aracı denle ilgi çekerler komik bir abartıları olarak karikatürün doğası bağlamında vardır, ciddiyetle alay ederler, ebeveyn tartışmak gerekiyor sanırım. lerle, öğretmenlerle uğraşırlar, geleneği n Peki, bu noktada sizce mizahın eleştirirler, ergen bir lafazanlık taşır sosyal ve siyasi gelişmeleri olumlu et lar, neşeli bir meydan okuyuculukları kileme gücü var mı? vardır. Argo kullanır, erotizmin sınır n CANTEK: Mizahın, toplumları ve larında gezinirler. Biz de sevdik mizah siyasi iktidarları dönüştürdüğünü, dergilerini, global ölçütlerle bakarsak onlar üzerinde büyük bir siyasi etkisi tuhaf ve şaşırtıcı bir çeşitlilikte bir çiz olduğunu söylemek çok doğru değil gi ve hikâye zenginliğimiz var. Yüksek ama hiç yok demek de saçma. Benim satışlı yayınlarımız, nitel ve nicel çok ölçüm şu; sözünüz, çizginiz, hikâyeniz, üreticimiz oldu. hatta kıkırdamanız, muktedirleri rahat sız ediyorsa orada muhalif ve rahatsız edici bir şey vardır. Mizahı sadece siyasal iktidarla ve siyasi rekabetle dü şünmeyip onun gündelik hayatı dönüş türücü etkisini de hesap edelim. Mizah, eleştiri kültürünü, ifade özgürlüğünü ve demokrasi algısını besleyen bir “medium”. Gözle görünmeyebilir ama hayat sürekli endişeye, yasa, eleme ve kahırlanmaya dayanıyor, sadece bizde değil her yerde böyledir; yönetenler, ölümlerden, şehitlerden, intikamdan Oğuz Aral söz eder. Böyle bir auranın içinde mi zah bir sığınaktır. n Kuşkusuz çok zor ve tehlikeli de bir iş... n GÖNENÇ: Mizahçı hınzırdır. Açık ça söylerse başına iş geleceğini bilir ama yine de söylemek istediğini söy ler. Can Yücel, mizah yüklü şiirlerini yazarken “mecburiyet hâlâ oturuyor n GÖNENÇ: Biz mizahı seven bir toplumuz. Epeydir “gülmek ayıptır, tebessüm edelim” şiarının arkasına takıldık ve sanki gülen değil bağıran bir toplum olmaya doğru gidiyoruz. Geçmişte ne kadar çok güldüğümüzü hatırlayalım ve bu konuda ne kadar büyük bir birikimimiz olduğunu... “GIRGIR, ÇİZERLİĞİ MESLEK HÂLİNE GETİRDİ” n Şimdi sözü biraz da 1950 Kuşağı çizerlerine getirmek istiyorum. Sol ile nasıl bir temas kurmuşlar? n GÖNENÇ: 1950 Kuşağı çizerleri, en başından beri bilinçli olarak sol cenahta mı duruyordu, emin değilim. Şöyle bir kolaycılığımız var; Demokrat Parti karşıtlığı “sol”dur. Oysa böyle değil. 1950 Kuşağı çizerlerinin çoğu apolitiktir başlangıçta. Onlar da solu, Türkiye’deki entelektüel camia solu öğrendikçe öğrenir; özellikle 1961 Anayasası’nın sağladığı geniş özgürlük ortamında olur bu. Üstelik tümü de bu çabaya girmez. Bu kuşağın en büyük katkısı; Türkiye dışında ne olup bittiğini izlemesiydi. n Özel bir bölüm ayırdığınız Gırgır’ın farkını, Türk karikatürü ve mizah dergiciliğine katkısını burada da değerlendirmenizi isterim... n CANTEK: Gırgır, matbaa teknolojilerinin fazlasıyla geliştiği, karayollarının yaygınlaşmasıyla ülke çapında gazetedergi dağıtımının yapıldığı bir çağda, büyük bir medya şirketi tarafından yayımlanıyor. 1960’a kadar büyük gazeteler yüz bin, çok satar dergi ler en fazla on ya da yirmi bin satar, on yıl sonra gazeteler milyona, der giler yüzbine ulaşırdı. Bunu niye söylüyorum? Ferruh Doğan Çok satar olma iddiası veya zorunlu luğu, dergi içeriğini belirler. Gırgır, herkesin anlayabileceği basitlikte, kim senin siyaseten rahatsız olmayacağı bir mesafede yayın yaptığı için çok sattı. Dolayısıyla daha önce etkisi olmuş her dergiden ve akımdan, hem siyaseten hem de estetik olarak farklıydı. Daha iyiydi ya da kötüydü demiyorum. Kari katürü ve mizah dergisini, ülke çapın da popülerleştiren, çizerliği bir meslek hâline getiren büyük ve benzersiz bir mecra oldu. Hiçbir dergi onun kadar telif vermemişti, hiçbir dergi karikatü re onun kadar ilgi yaratmamıştı. n Son olarak bugünkü mizah üretici lerine ne öneriyorsunuz? n GÖNENÇ: Bugünkü mizah üreti cilerinin dünyayı daha iyi takip etmesi gerekiyor. Hayat çok hızlı akıyor. Her sanat dalı gibi mizah ve karikatür de bunu yakalamalı ve peşine düşmeli... n Muhalefet Defteri: Türkiye‘de Mizah Dergileri ve Karikatür / Levent Cantek, Levent Gönenç / Yapı Kredi Yayınları / 228 s. KItap Leven Cantek ve Levent Gönenç, “Muhalefet Defteri” ile Türkiye’de yayımlanmış hemen tüm mizah dergilerinin ve onların tiplemelerinin bir tarihçesini çıkarıyor. En uzun soluklu dergi Akbaba’dan Türkiye’nin dört bir yanına ulaşmayı başarmış Gırgır ve 2000’li yıllarda en çok okunan LeMan, Penguen ve Uykusuz’a kadar uzanıyor inceleme... 1120 Temmuz 2017