19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CEMİL OKTAY’DAN “SİYASİ KÜLTÜR OKUMALARI” OKURLARA Siyasetin şekillendiği zemine mercek tutmak “Siyasi Kültür Okumaları”, siyasetin toplumsal bellekteki üretimine işaret ederken bunun çağlar boyunca ne şekilde aktarıldığına ve süreklilik olgusuna dair dikkat çekici çıkarımlarda bulunuyor. NAMIK SİNAN TURAN K adim zamanlardan günümüze siyasetin şekillendiği zemin değişimlere uğrarken toplum belleğinde tarihsel köklerle olan bağ belli ölçüde sürmüştür. Montesquieu’da bir ulusun genel ruh hâli ya da toplumun belleği olarak ifadesini bulan olgu aslında siyasi kültürdür. Siyasi kültür, her toplum ve coğrafyanın kendi sosyoekonomik koşulları içinde biçimlenir. Prof. Dr. Cemil Oktay’ın Siyasi Kültür Okumaları başlıklı kitabı Türkiye’de siyasi kültürün zihinsel altyapısını tespit edebilmek ve tarihsel süreç içinde süreklilik ve kopuşların izini sürmek açısından dikkat çekici bir çalışma. Kitap, uzun yıllara dayalı titiz bir çalışma sürecinin sonucunda çeşitli dönemlerde yayınlanmış on bir makalenin bir araya getirilmesinden oluşuyor. Bu çalışmalar çoğunlukla Türk siyasi kültürü ekseninde belirlenen tema ve konular üzerinde biçimlenmişse de bazıları siyaset biliminin kavramsal tartışmalarına tarihsel bir perspektifte yaklaşma çabasının ürünü olarak görülebilir. Cemil Oktay’a göre toplum gelişigüzel yan yana gelmiş unsurlardan oluşmadığı gibi beşerî ve siyasi kurumların gerisinde, onları oldukları gibi yapan bir “espri”, bir “ruh” kurumların üzerinde bulundukları bir zemin vardır. Doğasında karmaşıklık bulunan toplumsal hayatın anlaşılabilmesi için belli zihinsel çerçevelerin kullanılması zorunludur. Kitapta yapılan da bu. Türkiye toplumunun yüzyıllara dayalı bir zaman dilimi içinde zihinsel çerçevesini belirleyerek bunun ürettiği siyasal kültürü okuyabilmek. Oktay, bu amaçla derslerinde de vurguladığı gibi tarihi, bir veri olarak kullanıyor. Tarihsiz bir siyaset bili minin tek kanatla uçmaya çalışmak olduğunun bilincinde bir biliminsanı, zengin bir malzemeyi analitik biçimde kullanarak ihmal edilmiş bir alanda özgün bir yapıt ortaya koyuyor. Türk siyasi kültürünün Osmanlı’daki hatta Bizans’a uzanan etkileşim içindeki köklerine neşter vuruyor. Böylece antik kültürlerden beri gelen, tüm orta ve erken modern çağlara damga vuran bir siyasi geleneği bugüne çıkarımlar yapılabilecek biçimde analiz ediyor. Özellikle bireyin kamusal ve siyasi alanlarda algılanışını ya da bireyin bizatihi özerk bir varlık olarak gelişimini OsmanlıTürk örneği üzerinden inceliyor. Bu yönüyle bakıldığında “Hum Zamiri’nin Serencamı”, “Nâs ile İstinas Alâmeti İflâs” ya da “Liberal Siyasi Düzenler Hakkında Notlar” başlıklı bölümler özellikle öne çıkıyor. Geleneksel toplumlarda bireyin konumunun yanında dikkat çeken bir diğer nokta ise aydınların toplumsal değişim olgusu karşısındaki tutumu. Cemil Oktay, burada da ezber bozan sonuçlar ortaya koyuyor. Benzer bir yorum, modernleşme karşısında geleneğin sürece ne şekilde eşlik edebileceği endişesini taşıyan Osmanlı yönetici sınıfı için yapılıyor. Oktay, “âlemi medeniyetin tekrakkiyatı hazırasına ulaşmak” yolunda iken eskinin temeddün anlayışından hareketle altın çağ kalıbını geleceğe yansıtarak, yeni siyasetlerini meşrulaştırma becerisini gösterebilmiş bir yönetici sınıfa işaret ediyor. Bu sınıfın geç Osmanlı’dan erken Cumhuriyet’e kadar benzer bir paradigma üzerinden hareket ettiğine vurgu yapıyor. ÖZGÜRLÜKÇÜ SİYASİ KÜLTÜR Siyasi Kültür Okumaları, siyasetin toplumsal bellekteki üretimine işaret ederken bunun çağlar boyunca ne şekilde aktarıldığına ve süreklilik olgusuna dair dikkat çekici çıkarımlarda bulunuyor. Fatih Mehmed’in tarihçisi Tursun Bey’in sade ve saydam ifadelerle siyaseti tarif ederken kullandığı terminoloji ve temalar Cemil Oktay Aristoteles’ten İslam siyasi düşüncesine oradan Osmanlı siyasi evrenine uzanan çizgi içindeki etkileşime ve senteze bir örnek oluşturuyor. Aynı şekilde Bizans ile Osmanlı siyasi ideolojileri arasındaki ortaklıklara işaret ederken bu konuya milliyetçi ya da oryantalist paradigmaların etkisiyle bakmamak gerektiğine dair uyarılarda bulunuyor. Geleneğin nasıl mitsel bir zaman anlayışının inşasına yol açtığı ve bunun siyaseti şekillendiren ya da yorumlayanlar tarafından ne şekilde kullanıldığı Osmanlı siyasal düşüncesinde çarkı felek (La Fortuna) kavramı ekseninde işlenirken Anadolu’nun güneybatısında kadim dönemlerde hayat bulmuş olan Likya siyasi düzenin temellerini oluşturan sofran davranış kültürü, farklı siteleri iyi işleyen bir federasyon çatısı altında tutmayı başaran Likya’nın özgürlükçü siyasi kültürünün zemini olarak inceleniyor. Cemil Oktay’ın yeni kitabı, siyaseti kantitatif veriler ve güncel tartışmalar üzerinden okumaya yönelik yaklaşımın çok ötesinde tarihe ve sosyokültürel zemine dayalı zengin bir kavrayışın başarılı bir sunumu niteliğinde. Böylelikle okur, Türk siyasi yaşamında tartışılmış ya da tartışılmaya devam eden birçok olgu ve kavramın köklerine doğru titiz bir biliminsanının kalemi aracılığıyla keşfe çıkıyor. n Siyasi Kültür Okumaları / Cemil Oktay / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 156 s. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 322 Haziran 2017 Turhan Günay için... D oğrusu, yakın dostlarınızdan değilim ben ancak gazeteye uğradığımda ya da bir yerlerde rast geldiğimizde birazcık olsun sohbet ederiz ama bu son aylarda bilseniz nasıl özledim ben de sizi! Nice dostunuz gibi! Neden bu kadar özlendiniz? Gerek var mıdır tek tek sıralamaya? Her hafta sütununuza konuk olanlar yazdı durdu zaten. Hani o yazılar ufak bir kitapta toplansa yeridir. Kendi hâlinde bir dindar olan rahmetli annem (ki bizlere daha parmak kadarken “ne pahasına olursa olsun doğruyu söylemek”, “gıybette bulunmamak”, “hak yememek”, “harama asla ve asla el uzatmamak”, “riyadan uzak durmak”, “kul hakkı” vb. nice has değeri bellettiği dün gibi aklımda), kötü durumlarda, “Her musibette bir hayır vardır!” derdi. Bu musibetin de böyle bir hayrı oldu sanıyorum: Bütün insani nitelikleriniz yanında, edebiyatımıza, yalnız bizim edebiyatımıza değil, dünya edebiyatına katkılarınız, emekleriniz de bu ülkenin değerbilir ozanları, yazarları ve aydınlarınca dile getirildi. Bir bakıma size engin bir gönül borcunun, borcumuzun dile getirilmesine olanak doğdu! Herkese kısmet olur mu bu kadar candan bir sevgi ve saygı aylası? Sevgiyle, saygıyla, özlemle… Adil İzci [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle