Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C. sagaert’in kadın tarihi araştırması Kadını çirkinleştiren erkek Claudine Sagaert, kaleme aldığı “Kadın Çirkinliğinin Tarihi”nde çirkinliğin ontolojik olarak açıklanışından, ardından doğanın hatası gibi görülmesinden ve ‘kötü iradeihmal’ sonucu ortaya konan ‘çirkinlik’ algısından söz ediyor. alİ bulunmaz [email protected] E rkeklerin kadın bedeni üzerinden sürdürdüğü tartışma ve tutuştuğu kavga, zamanla çatallanıp iki yola ayrıldı: İlki, Âdem ve Havva’dan itibaren karşımıza çıkan ikinci cins konusu. Diğeri, kadının güzelliğinin erkeğe göre açıklanması; anneliğe ya da eş konumuna bağlanması. Kadının “zayıf” karakteri, “eksik” kişiliği ve “duygusallığı” gibi gerekçelerle mesele başka bir faza taşındı. Sosyolog ve felsefeci Claudine Sagaert, Kadın Çirkinliğinin Tarihi’nde güzellikçirkinlik konusuna, uzmanı olduğu disiplinlere edebiyatı, resmi ve tarihi de ekleyip geniş bir açıdan bakarak kadınların maruz kaldığı baskıya yoğunlaşıyor. KOZMETİK VARLIK(!) Bedene ilişkin çalışmalarıyla tanınan sosyolog David Le Breton, kitaba yazdığı önsözde, çirkinliğin kadında bedenle, erkekte zekâyla ilgili kalıpyargılar yaratılarak gündeme getirildiğini; bedenin “kusurlarının” örtülmesinde kadına annelik ve evliliğin “panzehir” olarak sunulduğunu vurguluyor; “kadın daima sahnededir ve erkeklerin yargısına maruz kalır.” “Zayıflığından” ötürü kenarda bekletilen kadından, erkeğin arzu nesnesi olamayan ve onda hiçbir eril istek uyandırmayan kadına dek uzanan kitapta Sagaert, fiziği istenen forma uygun olmayan kadının, “Çirkinim, o halde yokum” çıkarımıyla baş başa kaldığını ifade ediyor. Kadim kodlamalarla kadının doğurganlığı, eril söylemle biçim verilebilirliği, “yoksunluklarından” arındırılıp “güzelleştirilmesi” nedeniyle çirkinliğin, kâh günah kâh bir eksikliğin vücuda gelişi gibi yorumlanması da gayet “doğal” sayılıyor. Aziz Thomas’ın “Kadın kusurlu ya da başarısız doğmuş bir erkektir” sözünü hatırlatan Sagaert, kadının erkeğe göre tanımlanışına örnek veriyor. “Kalon” (güzel) ile “kakon” (çirkin) arasındaki zıtlık, ontolojik ve fizyolojik açıklamalar barındırırken (korkaklık, çekingenlik, kötülük vb. nitelikleri sıralayarak) mizaca da gönderme yapıyordu. Belli bir noktadan sonra ontolojik çirkinlik, ahlaki çirkinliğe kaydırıldı ve “narin” kadın, aynı zamanda “suçlu” ve “vefasız” ilan edildi. Güzelliğinden sorumlu olmayan; Tanrı veya erkek tarafından “güzelleştirilen” kadının “çirkinliğinin” ise tamamen kendisinin kabahati gibi algılandığını hatırlatan Sagaert, “fizikî güzelliğin, onun ruhunun aynası olmadığının” da bu algıyla iç içe geçtiğini not ediyor. FEMİNİST “KIZ KURULARI” Kadın, “çirkinliğini” örtmek için çeşitli kozmetik yöntemler geliştirir ama ne cadılıktan ne de ruhu düşmüş bir varlık olarak tanımlanmaktan kurtulur. Sagaert, kadının “estetik olmamakla suçlanan bedeninin kötü ruhunun dışavurumu” diye nitelendiğini anımsatıyor. Dişil güzellik, bugüne kadar üç aşağı beş yukarı uysallıkla tanımlandı, zıddı ise başkaldırıyla. Bu nedenle okka altına ilk gidenler feminist ve entelektüel “kız kuruları” oldu. “Güzellik” savunucuları tarafından akıntıya karşı kürek çeken kadınlar kötü, yoz ve ayıplanacak bir varlık olarak gösterilmek istendi. Claudine Sagaert On yedinci yüzyıldan itibaren kadını fizikî olarak şekillendirme ve “güzelleştirme” harekâtının aşamalarını sıralayan Sagaert, makyajdan bedeni çeşitli aygıtlarla biçimlendirmeye, zayıflama tekniklerinin geliştirilmesinden yaşlılığı önlemeye ve giyim kuşama çekidüzen verilmesine dek pek çok yöntemden bahsediyor. Bu da kitabın üç taşıyıcısından sonuncusuna işaret ediyor: Çirkinliğin ontolojik olarak açıklanışı, ardından doğanın hatası gibi görülmesi ve sonra da kötü iradeihmal (kadının kendini “güzelleştirecek araçlara ulaşamaması ya da ulaşmaması) sonucu ortaya çıkan “çirkinlik”... Yazarın “güzellik emperyalizmi” dediği olgu, kadını estetik kalıplara dahil edecek malzemelerin pazarlanmasına denk gelirken “güzellik modasına” uymayanların açıktan veya ima yoluyla “çirkin” diye nitelenmesi kaçınılmazdı. Hep “genç” ve “güzel” kalma yöntemlerinin özellikle kadınların gözünün içine sokulması, bunun pazarının hızla oluşmasını sağladı. “Anomali” duvarını yıkması için dayatılan “normal”e kendini teslim etmeye zorlanan ve “çirkinlik suçunu” aşmak isteyen yirmi birinci yüzyıl kadını, yazara göre hâlâ ayırımcılığa uğruyor. Sagaert’in kitabının özü, imaj ile ontolojik gerilime, kadının “güzelliği” ile “çirkinliğinin” eril bir söylemle desteklenişine ve buna göre bir algı yaratılışına dayanıyor. Aynı söylem, kadına, “sorunun çözümü için” paketler sunuyor. Dolayısıyla kadın, kendisi olarak değerli bir varlık şeklinde nitelendirilmeyip sürekli ona sunulan kalıplara göre hareket etmeye zorlanıyor. Kadın Çirkinliğinin Tarihi, mevcut durumun bir dökümünü yapıyor okura. n Kadın Çirkinliğinin Tarihi / Claudine Sagaert / Çeviren: Serdar Kenç / Maya Kitap / 260 s. OKURLARA Turhan Günay için... T urhan Günay; varlığını sürdüren her yazara doğru bir pencere açmış, o pencereden kendini görme, yazın yaşamını düzenleme, yazmaya ara vermeme gibi birçok değerle yol almasına önderlik etmiştir. Bu nedenle eksikliği an an hissedilip büyümekte. Kitapların dünyasına adım attığımızda gözlerimiz onu arıyor. Yayınlanışı fuarlara denk gelen bir roman Turhan’a verilmezse yayınlanmış saymazdık; onun, bir kitabın kapağına bakarken, incelikle sayfaları çevirirken kitap tanıyan bakışlarını, yüreklendiren sözlerini duymamak zor geldi, zor gelecek; yuvasına bekliyoruz. Tülay Ferah KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 39 Mart 2017 [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap