Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞİRİN TEKELİ’DEN “FEMİNİZMİ DÜŞÜNMEK” ‘Kadınların ortak kaderine karşı!’ “Feminizmi Düşünmek”, sadece Türkiye’deki birçok kadına ilham ve güç veren Şirin Tekeli’yi, onun akademik eserlerini sunmakla kalmıyor, içinde yer aldığı kurumlarla Türkiye’deki feminist hareketi, feminist kurumların öyküsünü, kadın çalışmaları disiplinini, tarihini ve siyasetin kadınlara etkisini de anlatıyor. Tekeli ile kitabını ve kadın haklarının tarihten bugüne izlediği yolu konuştuk. serpİl çakır* S izi ilk kez 1982’de Gazeteciler Cemiyeti’nde, YAZKO’nun düzenlediği bir toplantıda görmüştüm. Yanınızda Gisèle Halimi vardı. Etkilenmiştim, konuşmanızdan, gülen yüzünüzden ve sözlerinizden taşan umuttan... Aynı umuda hâlâ sahip misiniz? Bundan dolayı mı, biz kadınlara seslenerek feminizmi, ülkemizdeki feminist mücadeleyi düşünmeye tekrar çağrı yaptınız? n Umut, özellikle toplumu değiştirmeye çalışan, sol ve ilerici hareketlerin hepsi için elzemdir. Bir ucu “ütopya”ya kadar gitse de sendikalizm, işçi sınıfı hareketleri ve sol partiler, özellikle kadın hareketi gibi gözlerden kaçırılmak istenen ama büyük kitleleri ilgilendiren eşitlik, özgürlük mücadelelerinin sürmesi için umut şarttır. Benim gibi yaşlı kadınlar için bile bu geçerlidir. Feminizmle ilgili kırk yıllık bir tarihe uzanan yazılarımı bu amaçla yeniden yayımladım. n Kitabınızın içeriğinden biraz söz edebilir misiniz? Yazıları seçip bir araya getirirken nasıl bir yöntem izlediniz, en çok hangi konulara önem verdiniz? n Olabilecek en basit yöntemi seçtim. Yazıları kronolojik sıraya koydum. En eskisi, doçentlik tezime dayalı henüz tez bitmemişti 1977’de yayımlanmış bir yazı. Yazılarımın hepsi çok eskidi. Ama düşüncemin nereden nereye evrildiğini ortaya koymak için yazıları kronolojik sırada yayınlamak mantıklı geldi bana... En çok, 1980’lerde ilk adımlarını atan hareketin nereden yola çıktığını, nelerden beslendiğini vurgulamak istedim. Kadınların küçük ve daha büyük gruplarda buluşmasını, keşiflerini, tartışmalarını ve ilk adımların yakın dönemin en önemli sosyal hareketlerinden biri olan feminist kadın hareketine dönüşmesini anlatmak istedim. Ama arada “faşizm ve kadınlar” gibi ne yazık ki hâlâ güncelliğini mine kahraman koruyan konulara da değinmek gerektiğini düşündüm. Bu derleme, biraz akademik, biraz militan bir dille kaleme alınmış yazıları bir araya getiriyor. “KIRK YILDA KUŞKUSUZ ÇOK YOL ALINDI” n Neden bu yazılar bugün hâlâ güncelliğini koruyor? Kırk yıl boyunca Türkiye’deki dertler, kadınların sorunları farklılaşmadı mı? n Ona okur karar verecek... Kırk yılda kuşkusuz çok yol alındı. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi temel yasalar kadın bakış açısından dile getirilen eleştirilerden yola çıkılarak değiştirildi. Yüzlerce kadın örgütü veya girişimi oluştu. Hareket, büyük birkaç şehrin sınırlarını aşarak Anadolu’ya yayıldı. Ama dünyanın her yerinde olduğu gibi kadın hareketi, birkaç önemli kazanımdan sonra durdurulmaya, engellenmeye, hatta unutturulmaya çalışılan bir harekettir. Bu anlamda, bizdeki ilerleme ve gerilemeler, dünya kadın hareketindeki gelişmelere çok yakın bir seyir izlemiştir. Kadın hareketinin önemli özelliklerinden biri, enternasyonalistliği; yer yer özgün yanları olsa da bütün dünyada kadınlarının paylaştığı ortak kaderin, “erkek egemenliği”nin sonlandırılması, en azından geriletilmesidir. Bu da çok eski neolitiğe kadar gider ve bitmeyen bir mücadeledir. n Kitapta yer alan yazılar arasında en çok sevdiğiniz ya da önemsediğiniz yazı hangisi? n Zor bir soru. Ama sonuç olarak hayli eski yazılarımdan birini seçerim: ‘Faşizm ve Kadınlar’. O yazıyı yazdığım sırada gençtim ve bizim, İkinci Dünya Savaşı sonrası doğmuş neslimiz, faşizmin tarihe mal olduğunu, o Ş irin Tekeli, 72 yıllık ömründe hayli üretken oldu. 1980 darbesinden sonra, Yükseköğretim Kanunu çıktığında istifa edene kadar İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi Kürsüsü’nde hocalık yaptı. Bu arada kadınların siyasetteki yerini araştırdığı konu ile doçentliğini aldı. Önemli siyaset bilimi çevirileri yaptı. Bir grup feminist kadınla birlikte feminist literatürün önde gelen eserlerini, çevirip yayımlamak için bir yayınevi kurdu. Kadın hareketinin kurumlarının kurulmasına öncülük etti. Amacı, onu bu yoldaki kadınlarla buluşturdu: Mor Çatı, KaDer, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı... Dergilerde, gazetelerde yazılar yazdı. Feminizmi Düşünmek isimli yeni çıkan kitabında kırk yıl boyunca yazdığı makale ve kısa yazılarından oluşan bir seçki yer alıyor. defterin kapandığını düşünüyor, umuyordu. Ne var ki tarih, kendi seyrinde gidiyor ve maalesef, bugünlerde, tüm dünyada, Amerika’da, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da, 1930’ların faşizm öncesi günlerinin “popülizm” evresi yeniden yaşanıyor. Faşizme evrilir mi? Bu tüm dünya için bir facia olur. Savaşlar alıp başını gider. Demokrasi yok edilmeye çalışılır. Bu konjonktürde, bu eski yazımın hâlâ güncelliğini koruduğunu ve o dönemi bilmeyen gençler için uyarıcı olacağını düşünüyorum. “İLK ÇEVİRİLERİM ÖĞRENCİLERİME OKUMA METNİ SAĞLAMAK İÇİNDİ” n Çok sayıda eserin çevirisini yaptınız. Hayli zor ve emek isteyen bu sürece nasıl girdiniz? n Aslında buna bir bakıma zorunda kaldım. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde verdiğim siyaset bilimi >>derslerinin o yıllarda Türkçede kitabı nerdeyse yoktu. Öğrenci 16 9 Mart 2017 KItap